ATEŞLE OYNAMAK (+18)

2467 Words
DİKKAT: Bu bölüm yetişkinlere yönelik (+18) unsurlar ve betimlemeler içerir. . Kendimi kaybediyordum... Amacımı unutuyordum... Onun tek bir dokunuşuyla... Birkaç saniye önce ölümden dönmüşken şimdi onun dudaklarıyla ölüyordum. Az önce neredeyse bir kazadan kurulmamış gibi dudaklarımız birbirine kuvvetle tutunuyordu. Öpüşmekten çok savaşıyormuş gibi birbirini tutkuyla yiyip bitirirken tek yapabildiğim ellerimin birini Arslan'ın göğsüne birini ise koluna koymaktı. Parfümüyle karışmış kendi kokusu, ateş gibi dudakları ve tadı başımı döndürürken kendimi kaybetmiş gibiydim. Arslan dişlerini sertçe alt dudağıma geçirdiğinde acıyla inledim. Tırnaklarımı sertçe göğsüne ve koluna geçirdiğimde sinirle hırlar gibi mırıldandı. Dudağımın kenarından kan tadı aldığımda onu iterek geri çekildim ve kararmış gözlerine baktım. Hala tutkuyla karışık sinir gözlerinde dolaşırken bakışları dudaklarımdaydı. Bilerek yapmıştı. Sertçe yutkunduğunda ellerini belime koydu ve beni sanki hiç ağırlığım yokmuş gibi kaldırıp kucağına oturttu. Bacaklarım iki yanından sarkarken hafif bir şaşkınlıkla ona baktım. Ellerimi nereye kocağımı bilemeyerek omuzlarına koydum. Yanaklarımın kızarmaya başladığını hissederken Arslan bir elini yanağıma koydu ve yüzüme yaklaştı. Dağılmış siyah saçları, yanağından hafifçe süzülen kan, kararmış zümrütlerindeki o bakış ve sert öpüşmemiz yüzünden hafifçe şişmiş pembe dudakları önüme öyle bir manzara sunuyordu ki... Saatlerce bakabileceğim kadar büyülüydü sanki. Beni etkileyen bu kusursuz görüntüsü derin bir nefes almamı sağlarken yanağımdaki eli kıpırdandı. Dudağımın kenarındaki kanı baş parmağıyla silerken yutkundum. Gözleri dudaklarımdayken kaşlarını çattı ve kafasını iki yana salladı. "Beni deli ediyorsun." Beni tekrar öpmemek için zor duruyormuş gibi derin bir nefes verdiğinde bakışlarını gözlerime çıkardı. Benim de kaşlarım hafifçe çatılırken elalarımla gözlerini arşınladım. "Ben mi seni deli ediyorum?" sinirime karşın sesim bir fısıltı gibi çıkmıştı. Hayatıma birden girip müdahale etmeye çalışıyor, işlerimi bozuyor ve ben sebebini sorduğumda susuyordu. Ve en önemlisi bunları yaptıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi tek bir dokunuşuyla her şeyi unutturuyordu... Ama yine de benim onu delirttiğimi söylüyordu. Hafifçe çenesini sıktığında dudaklarını yaladı. Bu hareketi bakışlarımın dudaklarına düşmesine sebep olurken elini çeneme koydu ve hafifçe kaldırdı. Gözlerimiz tekrar birleştiğinde, "Evet, sen beni deli ediyorsun." diye sertçe fısıldadı. Yüzü yüzüme yaklaşırken bu sefer onun bakışları benim dudaklarıma düştü. "Bu pembe dudaklarınla, kokunla, bıçaktan keskin ela gözlerinle, inadınla, hırsınla, beni deli ediyorsun." Dudaklarımız arasında milimetreler varken durdu. Sıcak nefesi dudaklarımı yakarken söyledikleriyle kalbim ağzımda atıyordu sanki. Aldığım nefesler ciğerlerime ulaşamazken ellerimi onun omzundan ensesine çıkarttım ve tırnaklarımla hafifçe çizdim. Bu hareketimle tüm kasları ellerimin altında gerilirken hırlarcasına homurdandı. İlk adımı benden bekliyordu. Dudaklarını hafifçe dudaklarıma sürtüp geri çekildiğinde yutkundum. Dudağının o yumuşak dokunuşunu hissetmemle artık kendimi tutamadım. Hızla dudaklarına kapandığımda bunu bekliyormuş gibi anında karşılık verdi. Kasıp kavuran dudaklarının sıcaklığını tekrar hissetmemle ağzımdan ufak bir inleme kaçtı. Bu Arslan'ı daha da delirtmiş gibi öpüşü daha da vahşileşti. Bir elini belime bir elini de bacağıma yerleştirirken hafifçe sıkması vücudumu daha da alevlendiriyordu. Beni iyice kendine çekmesiyle ben de kollarımı boynuna doladım ve bir elimi saçlarına daldırdım. Aralık dudaklarımdan sıcak dilinin içeri kaydığını hissettiğimde kasıklarımda oluşan sızıya engel olamadım. Öpüşünün tutkusu ve ustalığı beni delirtmeye yeterken bu his ateşimi daha da attırmıştı. Dudakları dudaklarımdan çeneme ordanda boynuma kaydığında bilinçsizce ona daha fazla yer açmak için kafamı hafifçe yana eğdim. Arslan derimi dişleri arasına alıp emdiğinde hafifçe sızlandım. Elleri kalçamı sıkarken istemsizce tırnaklarımı boynuna geçirdim. Tırnaklarımın her hareketi vücudunun gerilmesine ve tahrik olmasına sebep oluyordu. Dudakları yumuşak öpücükler bırakarak köprücük kemiğime geldiğinde dişlerini sertçe geçirdi. Dudaklarımdan bir inleme kaçtığında sırıttığını hissettim. Sıcak dili ısırdığı yerde dolaşırken yavaşça emmeye devam etti. İz kalıp kalmayacağı o an umrumda değildi. Sadece onun dudaklarını tenimin üzerinde hissetmek isistiyordum. Ateş gibi yakan dudaklarını boynumdan ayırdığında tekrar dudaklarıma yöneldi. Sanki uzun süredir öpmüyormuşum gibi bir açlıkla ona karşılık verirken bu hareketimle daha da tutkuyla öpmeye başladı. Bu his kasıklarımdaki sızının büyümesine sebep olurken onu hafifçe ittirdim ve sırtını koltuğa yaslamasını sağladım. Bu hareketimle kaşları hafifçe kalkarken yüzünde keyifli bir ifade oluştu. Dudaklarımı onun boynuna bastırdığımda yutkunduğunu hissettim. Onun kokusunu ve tadını hissederken içimden gelen ısırma dürtüsüne engel olamadım. Dişlerimi sertçe boynuna geçirdiğimde kasıklarımdaki sızıyı tetikleyen boğuk inlemesi tekrar döküldü dudaklarından. Büyük ellerinden biri belimde biri kalçamdaydı. Her hareketimde yavaşça sıkması bile beni tetikliyordu. Isırdığım yeri emmeye başladığımda ellerim gömleğinin düğmelerine kaydı. Yavaş yavaş açarken dudaklarım bir an bile boynundan ayrılmıyordu. Kaslarının gerildiğini üstündeki ince kumaştan bile hissedebiliyordum. Son düğmeyi de açtığımda gömleğinin kenarlarını çekerek vücudunu ortaya çıkarttım. Dudaklarımı boynundan çekip bakışlarımı çıplak vücuduna çevirdiğimde hafifçe dudaklarımı yalayıp yutkundum. Tepkim hoşuna gitmiş gibiydi. Büyük ve kaslı vücudu gözlerimin önündeydi. Elim istemsizce vücuduna kaydığında elimi göğsünden karın kaslarına doğru kaydırdım. Gözlerimiz buluştuğunda yüzünde hafif bir sırıtışla beni izliyordu. Ellerim karın kaslarındayken tırnaklarımı sürterek daha tehlikeli yerlere kaydırmaya başladığımda sırıtışı yavaşça soldu. Gözlerine tehlikeli bir ifade yerleşirken bakışları daha da yoğunlaştı. Kalçalarımdaki ve belimdeki eliyle beni hızla kendine çekti. Yüzlerimiz yine dip dibeyken fısıldarcasına konuştu. "Ateşle oynuyorsun, Asena." Her kelimesi beni daha da tetiklerken sabırsızca kısa bir soluk aldım. Dudaklarımız tekrar birbirine dokunmak için can atıyordu. Tüm vücudumu saran heyecan düşünmemi engelliyordu. "Belki de yanmak istiyorumdur." Söylediğim cümleyle zümrütleri koyulaşırken yutkundu. Gözlerinden geçen ateşi gördüğümde bir saniye bile düşünmeden dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Öncekinden daha da hırslı bir şekilde öperken elleri tüm vücudumda dolaşmaya başladı. Her hareketi bedenimi uyarırken bir eli tişörtümün içinden göğüslerime kaydı. Büyük eli sütyenimin üstünden göğsümü kavradığında hafifçe inledim. Elleri yavaşça tişörtümü sıyırdığında siyah sütyenim ve beyaz tenim ortaya çıkmıştı. Dudaklarını dudaklarımdan ayırdı ve bakışlarını bana çevirdi. Gözleri bir süre beyaz tenimi arşınladığında yutkundu. Yavaşça göğsüme eğilirken gözleri gözlerimden ayrılmıyordu. Bu kızarmama neden olurken dudaklarını yavaşça sütyenin açıkta bıraktığı dolgun göğsüme bastırdı. Bakışları göğsüme dönerken bu his ona yetmemiş gibi kaşlarını çattı ve sertçe göğsümün üstünü emmeye başladı. Bu his sızlanmama sebep olurken bana yetmiyordu. Daha fazlasını istiyordum. Onu daha fazla hissetmek istiyordum. Kendimi tutamayıp kalçamı oynatarak kendimi ona sürttüğümde boğuk inlemesi kulaklarıma doldu. Bu inleme tüm vücuduma bir haz dalgası gönderirken ellerimi saçlarına daldırıp hafifçe çekiştirdim. Arslan diğer göğsüme geçtiğinde bir eli kalçama kaydı ve ona sürtünmeye devam etmemi istercesine beni tekrar kendine bastırdı. Onun yönlendirmesiyle kendimi ona sürtmeye başladığımda altımda büyüyen sertliğini hissediyordum. Kasıklarım bu hisle kavrulurken kafamı geriye atıp inledim. Eli vücudumu yakmaya devam ederken pantolonumun düğmesinde durdu. Vücudum gerilirken Arslan bol kumaş pantolonumun düğmesini açtı ve fermuarını yavaşça indirdi. Eli iç çamaşırımın üzerinden aşağılara kaydığında dudağımı dişledim. Nefesim ciğerlerimde takılırken kalbimin hızlandığını hissettim. Parmaklarını en hassas bölgelerimde gezdirdiğinde ağzımdan bir inleme kaçtı. "Islanmışsın." diye boğuk bir tonda fısıldadığında yanaklarımın yandığını hissettim. İç çamaşırımın üstünden de olsa bunu hissetmişti ve bu utançla kıvranmama sebep olmuştu. Parmaklarını hafifçe oynatmaya başladığında vücudum bir ip gibi gerildi. Ustaca hareketleri kasıklarımı sızlatırken parmaklarının etrafında kasılıyordum. Yumuşak dokunuşları ve nazik okşayışları aldığım nefesleri boğazıma diziyordu. Birden elini ordan çekmesiyle boşluk hissi kasıklarımı sardı. Dokunuşunun sıcaklığı kaybolurken sızlandığımda Arslan'ın göğsümün üzerindeki dudakları keyifle kıvrıldı. Arsız sırıtışını bu şekilde hissetmem bile kıvranmama sebep olurken tırnaklarımı hafifçe boynuna bastırdım. Eli iç çamaşırımın kenarında dolaşırken kafasını göğsümden ayırıp gözlerime baktı. Bu kadar yakınlaşmamıza rağmen izin istercesine bana baktığında içimde bir şeylerin koptuğunu hissettim. Yutkunup kafamı güçlükle salladığımda hafifçe gülümsedi. Dudaklarıma uzanıp yumuşak öpücükler bırakmaya başladığında eli iç çamaşırımın içine kaydı. Parmaklarını ilk defa arada hiçbir kumaş olmadan hissetmemle dudaklarımdan zevk dolu bir inleme döküldü. Arslan parmaklarını hassas kıvrımlarımda gezdirirken nefesimin hızlandığını hissediyordum. Alt dudağımı ısırken eli ustaca en doğru yerleri okşuyor ve benim aklımı yitirmeme sebep oluyordu. Parmaklarını girişime denk getirdiğinde hafif bir hareketle tam olarak içime girmeyecek şekilde itti. "Siktir, çok sıkısın!" Söylediği şeyle tüm vücudumun utançla kavrulduğunu hissettim. Evet daha önceki sevgililerimle bir şeyler yaşamıştım ama hiç bu kadar ileri gitmemiştim. Bakışları bana, ve muhtemelen kıpkırmızı olmuş yüzüme, döndüğünde hızla bakışlarımı kaçırdım. Bu halime hafifçe tebessüm ederken kafasını eğip kaçırdığım gözlerime bakmaya çalıştı. Görüntüsüne nazaran yumuşak bir tonda fısıldarcasına konuşurken gözlerinde parıldayan bir duygu vardı. "Daha önce hiç-" Cümlesini tamamlasına izin vermeden kafamı olumsuz anlamda salladım. Yüzümün giderek daha da ısındığını hissettiğimde tırnaklarımı avuçlarıma geçirdim. Elini çenemde hissederken yavaşça kafamı çevirip gözlerine bakmamı sağladı. Dokunuşu ve bakışları sanki bana kıyamıyormuş gibi yumuşaktı. "Bunda utanacak bir şey yok, Asena." dediğinde yutkundum. Yanaklarımın hala deli gibi yandığını hissetsem de gözlerimi kaçırmadım. "Hatta sana dokunacak ilk," dediğinde bakışları yoğunlaştı. "Ve tek kişi olmak isterim." Söyledikleri kalbimin ritmini bozarken heyecan kanıma karıştı. Cümleleri en az ellerinin vücuduma verdiği kadar ruhuma zevk veriyordu. Dudaklarıma eğilip yumuşak bir öpücük bıraktığında bir cevap bekliyor gibiydi. Onun bana dokunacak ilk ve tek kişi olacak olması düşüncesi kalbimin teklemesine sebep oldu. Neden bilmiyordum ama öyle olsun istedim. Bana sadece o dokunsun, korusun ve kimselere vermesin istedim... Hafifçe kendimi onun eline doğru ittirdiğimde dudaklarında hafif bir tebessüm oluştu. Dudaklarıma tekrar kısa bir öpücük bıraktıktan sonra parmaklarının yumuşak hareketlerle deliğimi okşadığını hissettim. Haz duygusu kendini belli ederken gözlerimi kapattım. Parmağının birini içime itmesiyle zevkle inleyerek kafamı geriye attığımda istemsizce tırnaklarımı omzuna geçirdim. Hissettiğim acı Arslan'ın parmağını yavaşça içimde oynatmaya başlamasıyla hafiflerken, o his yerini zevke bıraktı. Hafifçe titremeye başlayan vücudum onu daha çok hissetme isteğiyle kavruluyordu. O ise kafamı geriye atmamla açıkta kalan boynuma dudaklarını bastırmış yavaşça emmeye başlamıştı. İçimde hissettiğim haz Arslan'ın parmağını gel git yapmasıyla daha da artarken inlemelerim de artıyordu. Bunu engellemek istercesine elimi ağzıma götürüp parmağımı ısırdığımda Arslan hızla elimi çekti. İki elimi de yakalayıp tek eliyle arkamda kenetlediğinde kulağıma eğilip boğuklaşmış sesiyle fısıldadı. "Seni duymak istiyorum." Kulağıma dolan cümlesi iyice kendimi kaybetmemi sağlarken zevk dolu bir tınıyla inledim. Bunu duyması Arslan'ın hırlayarak dişlerini boynuma geçirmesine sebep oldu. Dudakları ordan aşağılara ve tekrar göğsüme kaydığında yutkundum. Dakikalar önce yaptığı gibi tekrar göğüslerimi emmeye başladığında zevkle sızlandım. İçimdeki parmağı beni tanıyormuşçasına hep doğru yerlere çarparken bir parmağını daha içime ittiğini hissetmemle afalladım. "Arslan!" Adını inlememle arkamda kenetlediği ellerimi daha sıkı kavradı ve sertçe göğsümü dişledi. İkinci parmağın eklenmesiyle acı tekrar kendini gösterirken zevkle karışan o his hoşuma gitmeye başlamıştı. Alışmam için biraz beklediğinde parmaklarını tekrar yavaşça hareket ettirmeye başladı. Daha önce hissetmediğim bu zevk bedenimde ilk defa keşfettiğim tepkilere sebep oluyordu. Göğüs uçlarımın sertleştiğini, bacaklarımın titrediğini ve kasıklarımda büyüyen sıcaklığı hissediyordum. Arslan yavaşça içimdeki parmaklarının hızını arttırmaya başlayınca bütün vücudumun zevkten yandığını hissettim. Göğsümü emmesi ayrı, içimde hissettiğim parmakları ayrı zevk verirken bir de baş parmağıyla klistorisimi okşamaya başladığında zevkle inlerken gözlerim arkaya kaymıştı. Sırtım direksiyona dayanırken ellerim ona dokunmak için yanıp tutuşuyor fakat onun bileklerimdeki eli biraz olsun gevşemiyordu. Arslan hızını iyice arttırırken istemsizce kendimi geri çekmek istedim. Kasıklarımda patlamak için bekleyen sıcaklık giderek büyürken tırnaklarımı avucuma geçirdim. Fakat Arslan parmaklarını yavaşlatmaya başladığında afalladım. Parmaklarının hareketleri neredeyse duracak kadar yavaşladığında hoşnutsuzlukla sızlandım. Ellerinin altında kıvranırken bu halime hafifçe sırıttı. "Arslan..." dedim güçlükle aldığım nefeslerin arasından. Loş arabanın içinde keyifle parlayan zümrütleri gözlerime çarptığında hiçbir şey yokmuş gibi konuştu. Sanki beni saniyeler önce zevkin doruklarına çıkarmak üzere değilmiş gibi... "Efendim güzelim?" Soluklarımın göğsümde sıkıştığını hissettim. Güzelim demesine daha sonra düşmeyi not alarak tekrar ona döndüm. Benimle alay ediyordu. Parmakları hala içimdeyken kendimi ona itmeye çalışarak sızlandım. "Arslan..." Boğuk, erkeksi kıkırtısı kulaklarıma dolarken bu gülüşü bile vücudumu uyarıyordu. "Hm?" diye mırıldandığında artık ağlamaklı bir tonda inledim. "Lütfen..." Kendimden beklemediğim derecede itaatkar ve tatlı bir tonda çıkan inlememle Arslan'ın sırıtışı solarken bakışları tekrar karardı. Çenesi kasılırken yoğunlaşmış bakışlarını gözlerimden ayırmadan parmaklarını tekrar içimde kareket ettirmeye başladı. Bir süre sonra aynı hızına ulaşırken bacaklarım zevkten titremeye başlamıştı. Sona yakındım, hissediyordum. Baş parmağı sertçe klistorisimi okşarken içimdeki parmaklarının hızı giderek artıyordu. Kasıklarımın onun parmaklarının etrafında kasılmaya başladığını hissettiğimde geleceğimi anladım. "A-Arslan... Ben..." "Asena..." Adımı boğuk sesiyle kulağıma fısıldaması artık içimde büyüyen bu sıcaklığın patlamasına sebep olurken kendimi bıraktım. Kasıklarımdan başlayarak bütün vücuduma titreyerek yayılan bu zevk dalgasıyla inlemem arabanın içini doldurdu. Bacaklarım titrerken tırnaklarımı Arslan'ın bileklerimi kavrayan eline geçirdim. Tüm kaslarım anlık bu hazla gevşerken bilincimin bulanıklaştığını hissediyordum. Bedenim bir bulutun üzerinde geziniyormuş gibi hafiflemişti sanki. Göğsüm hızla inip kalkarken kalp atışlarım kulaklarımda zonkluyordu. Kasıklarımda hissettiğim bu sızı artık geçiyormuş gibi hissederken içimde tekrar parmaklarının hareketlendiğini hissettim. Arslan gelmemle durmayıp parmaklarını aynı hızda içimde oynatmaya devam ettiğinde hassasiyetle hafif bir çığlık attım. "Arslan!" Tırnaklarımla elini çizerken onu durdurmaya çalışıyordum. Arslan tutuşunu daha da sıkılaştırıp beni iyice kendine bastırdı. Parmaklarının hızı giderek artarken ikinci bir zevk dalgasının kasıklarıma çarptığını hissettim. Vücudum deli gibi titrerken ikinci kez boşalmamı sağladığında gözlerim geriye kayarken kafamı arkaya attım. Kasıklarım parmaklarının arasında zonklarken aramızdaki ateşin tüm bedenimi yaktığını hissettim. Parmaklarını yavaşlatırken dikkatle içimden çıkardığında bir boşluk hissiyle doldum. Ateşten yandığını hissettiğim yanaklarımla nefes nefese ona bakmaya çalıştığımda yutkundum. Her bir tepkime hayran kalmış gibi parlayan zümrütleriyle bana bakarken bakışlarımı kaçırdım. Arslan bileklerimi kavrayan elini gevşetip nazikçe yanağıma çıkardı ve ona bakmamı sağladı. "Şu kızarmış yanaklarınla ve utançtan parlayan elalarınla ne kadar güzel göründüğünü bir bilsen..." Sözleri zaten yanan bedenimde bir de kalbime bir sıcaklık yayılmasına sebep olduğunda titrek bir nefes aldım. Belime koyduğu eli yavaşça bel boşluğumu okşarken bu hareketi biraz olsun rahatlamamı sağladı. Serbest bıraktığı ellerimi onun yüzüne çıkardığımda eğilerek dudaklarına yumuşak bir öpücük bıraktım. Çekilirken yanağındaki yaraya gözlerim kaydığında hissettiğim suçluluk duygusuyla ezildim. Ona zarar vermek istememiştim bile. Yaptığım saçma bir hareketin buna sebep olacağını o an düşünememiştim. Ve Arslan'a gelecek en ufak zararın beni bu denli etkileyeceğini de... Eğilerek yaranın hemen yanını, yanağını, öptüğümde bakışları değişti. Zümrütleri hiç olmadığı kadar derin bakarken gözlerimi kaçırarak yutkundum. "Özür dilerim..." Bir fısıltı gibi çıkan sesim zar zor duyulsa da bu kısık ses Arslan'ın tüm kaslarının gerilmesine sebep oldu. Belimdeki eli duraksadığında sonsuzluk gibi gelen saniyeler sessizlikle doldu. Elinin tekrar yanağıma ulaştığını hissederken gözlerine bakmama fırsat bile vermeden dudaklarını sertçe benimkilere bastırdı. Afallamama sebep olan sert hamlesine karşın öpüşü bir o kadar yumuşaktı. Ellerimi ensesine götürdüğümde o da büyük ellerini ince belime koyarak beni kendine çekti. Bütün o yaşadığımız hırçın ve tutkulu dakikalardan sonra bu öpüşte sadece masumiyet vardı. Beni öpmek için olan saf istediğini tüm kalbimle hissederken aynı istekle ona karşılık veriyordum. Saniyeler bizi daha da birbirimize sürüklerken kendimi ona daha da yaklaştırdım. Altımda hissettiğim sertliğinin daha da büyüdüğünü hissettiğimde bana verdiği o zevk ve tutkuyu ben de ona yaşatmak istedim. Bu istekle ellerim karın kaslarından başlayıp aşağılara doğru kaymaya başladığında Arslan boğukça inledi. Onun verdiği tepki daha da isteğimi arttırırken elimi pantolonunun üstünden kasıklarına bastırdım. Dudaklarımdan güçlükle ayrıldığında bakışlarımız buluştu. Zümrütleri tekrar kararırken dudaklarımı yaladım. Elimi kemerinin tokasına kaydırırken Arslan sadece kasılan çenesiyle beni izliyordu. Bu bakışlarının altında yandığımı hissederken hareketlerimi hızlandırdım. Kemeri açtığımda elimi pantolonunun düğmesine kaydırdım. Arslan'ın yutkunmasıyla bakışlarımız buluştuğunda gözlerindeki ateş sabırsızlığını gösteriyordu. Aramızda geçen anlamlı bakışmayı arabaya dolan telefon sesi durdurduğunda hareketlerim duraksadı ve bakışlarım yan tarafta duran telefona döndü. Arslan telefonunu sinirle eline alırken bir küfür mırıldandı. Hızla kapatıp arka koltuğa fırlatırcasına attığında gözlerimi irice açarak ona baktım. Masumca omuz silkip kafasını yana eğdiğinde, "Hiçbir konu şu an yaşadığımız şeyden önemli olamaz diye düşünüyorum." dedi. Hafifçe sırıtmamı engelleyemezken o da gülümsedi. Elini yanağıma koyarken beni öpmek için eğildiği sırada tekrar bir telefon sesi arabada yankılandı. Bu sefer benim telefonumdu. Kaşlarım çatılırken yan koltuktaki telefonuma kaydı gözlerim. Telefonu elime alırken bakışlarım Arslan'a döndü. O da kaşları çatılmış şekilde ekrana bakıyordu. Çünkü arayan kişi Vedat'tı. Kaşlarımı 'Açayım mı?' dercesine kaldırdığımda sert bir soluk bıraktı. Sırtını koltuğa yaslarken bakışlarını arabanın camından dışarı çevirdi. Rahatsızlıkla derin bir nefes aldığımda telefonu açtım ve kulağıma götürdüm. Duyduğum ses kaşlarımın çatılmasına sebep olurken Arslan'ın çatık kaşları da merakla bana döndü. Çünkü telefondaki Hazan'dı. Nefes nefese ve ağlamaklı sesiyle konuşurken ne dediğini anlamaya çalışıyordum. "A-Asena... Çok kötü bir şey oldu. B-Ben... Lütfen gel..."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD