24

2333 Words
Hayattaki tüm kazaları kendine çeken, Oğuz dan hallice bir yaşam süren bu sakat yazarınız tek elle size bölüm yazdı. Tüm iyi dileklerinizi de okudum . Tek tek cevap veremedim. Teşekkür ederim. Önüme hangi engel çıkarsa çıksın hikaye yazmaktan vazgeçemiyorum ya . Aklımdan zorum var sanırım:) Ayrıca sizleri bekletmekten hiç hoşlanmıyorum. Aklım hep siz de oluyor. Bölüm geciktikçe bana kızıyorlar mıdır acaba diyorum :) Hepinizi seviyorum . Keyifli okumalar . && Alaz için de yanan öfke ateşi ile harlanarak dikleşirken elin den tuttuğu kızın varlığın dan güç almaya çalıştı. Gözleri önce bir zamanlar sevdlği sevdayı buldu. Kadın bir eli ile halen karnını tutuyordu. Gözlerin de ki ifade önce şok ile bakarken sonra kıskançlığa evrilmişti. Onu iyi tanıyan Alaz bu kıskançlığın şu an ki konumla ilgili olduğunu biliyordu. Ayrıca Sevdanın , Ekinin vücudun da gezinen gözlerin den onun güzelliğinin de farkında olduğunu ve bundan hiç hoşlanmadığını da anlayabiliyordu. Gözleri Sevdanın hemen yanında duran Kenana kaydığın da ise onun karmakarışık suratı ile karşılaştı. Ne düşündüğünü anlayamıyordu. Ona baktıkça öfkesinin yüzüne yayıldığına emindi ancak bu operasyon için bu adi adamın önemini de iyi biliyordu. Yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Onu çok iyi tanıyan sevda bu gülümsemenin intikam dolu olduğunu anlayabilirdi. Ama Sevdanın öfke dolu bakışları Alaza değil Ekine odaklıydı. Ekin ise her bakışın farkındaydı ve olduğu yer de gerilerek avucunda ki eli istemeden sıktı. Sevdanın bakışları çok ürkütücüydü. Ondan gözlerini çekerek eski hayat arkadaşına baktığın da ise nefesini tuttu. Adam ona dümdüz bakıyordu ve sorgulayıcı bakışları çok rahatsız ediciydi. Ama gözlerin de ki beğeniyi saklamıyordu. Ekin ne düşüneceğini şaşırırken avucunu tutan el, parmaklarından ayrıldı ve dik durmasını sağlayan destek kaybolunca paniğe kapıldı. Tam endişe ile Alaza dönecekken adamın kolunu belinde hissetti. Onu saran adam kadını sıkıp kendine yasladığın da Ekin öncekinden daha dik bir şekilde durdu. Alazın sıcak bedeni ona güç veriyordu. Alazın alay dolu " Size de merhaba " diyen sesini kulağın da duyduğun da kendini gülümsemeye zorladı. Sevda Alazın yüzüne bakıp sinirle konuştu. " Merhaba mı ? Benimle dalga mı geçiyorsun sen ?" Alaz tek kaşını kaldırıp kafasını aşağı eğdi. Bir kaç saniye süren bu eylem tekrar kafasını kaldırması ile sona erdi. Yanında ki kadının gerginliğini kendi vucudun da hissedebiliyordu. Onu biraz daha kendine çekti. Bütün vücut hatlarını hissediyordu şimdi. Bu hamle ile ellerinin karıncaladığını fark eden Alaz çok çok kısa bir an gerçeklikten koptu. Başını Ekine çevirip saçlarından gelen kokuyu içine çekti. Ancak Sevdanın gittikçe yükselen sesi ile hızla gerçekliğe geri döndü. " Bu saçmalık ta ne demek ?" Ekin adamın temasları ile etkilenen vücuduna lanet ederek yüzünün kızarmasını engelleyemezken Alazın konuşmasını dinledi. " Affedersiniz. Takdir edersiniz ki karımın güzelliği ile bazen kendimden geçebiliyorum. Hele ki o kendine has kokusu " diyerek Ekinin boynuna eğilip derin bir nefes aldıktan sonra yavaşça geri çekilip sözlerine devam etti. " Beni benden alıyor ." Alaz o kadar sakin ve olağan konuşuyordu ki Ekin bile onun sözlerinin gerçekten içten olduğuna kanacaktı. Yutkunarak hafifçe gülümseyen Ekin sanki bu iltifatlara alışıkmış gibi karşısın da ki insanlara baktı. Alazın sözleri onlarda şok yaratmış gibiydi. Sevda yüzü çarpılmış gibi kasılıp kalmıştı. Elinin biri halen karnındaydı ve Ekin bir an bebek için endişelendi. Ne olursa olsun kadın hamileydi. Masum bir çocuğun günahına girmek asla istemezdi. Ama sevda sadece şok olmuş bir suratla bir Ekine bir Alaza bakıyordu. Ekin tekrar Kenana döndüğün de onun sonun da bir belirti gösterip kaşlarını çattığını gördü. Gözleri Alazın beline dolanmış kolundaydı. Karşısındakiler de yarattıkları etkiden memnun olan Alaz suratın da ki gülümsemeyi silmeden onlara bakmaya devam ederken sonun da kendine gelen Sevda yüzünü buruşturarak " Bu nasıl bir ahlaksızlık böyle ?" diyerek tiksinti dolu bakışlarını onlar da gezdirdi. Alaz duydukları ile kaşlarını çatarken tam ağzını açmıştı ki tüm gerginliği sinire dönüşen Ekin ondan önce davrandı. " Ahlaksızlık mı ? Bunu sen den duymak biraz garip oldu Sevda. Halbu ki başkası ile nişanlıyken evli bir adamla yatıp kalkan sen değil miydin? Üstelik biz birbirimizi sevdiğimiz de ikimiz de bekâr insanlardık. " Sevda anın da morarırken yanın da duran Kenan sadece başını eğdi. Alaz ise şaşkınlık ile sarıldığı kıza bakıyordu. Gözlerin de ise belirli bir hayranlık vardı. Sevdaya haddini bildirmiş olması onunla gurur duymasına neden olmuştu. Sevda ise duydukları ile daha da öfkelenip tam konuşacakken Ekin boşta olan elini kaldırıp onu susturdu. " İnan söyleyeceklerin pek umurum da değil. Duyduğunuz gibi biz evlendik. Ve çok mutluyuz. Hatta bir yer de size minnettar bile sayılırız . Sayeniz de burbirimiz ile tanıştık ." Sevda sinirle burnun dan solurken Alaz gözlerini Ekin den alamayarak başını salladı. Bu kadının gücüne her dakika hayran kalıyordu. " Kesinlikle öyle hayatım " dedikten sonra başını sarsılan ikiliye çevirdi. " Artık buralardayız. Daha çok görüşeceğiz. Umarım bu eski sorun işimizi etkilemez. Şimdilik hoşçakalın ." Ekin ile beraber oradan uzaklaşırken arkalarında bıraktıkları eser den haberdar oalrak zaferle ilerlediler. && Oğuz uykusunun en tatlı yerin de omzun dan dürtüldüğün de mızırdanarak başını diğer tarafa çevirdi. Çok güzel bir rüya görüyordu ve asla uyanmak istemiyordu. Omzun da ki baskının artması ile iyice rahatsız olarak " Bi dur kızım ya " diye söylenerek ağzını şapırdattığın da dudaklarının üzerin de hissettiği acı ile önleyerek gözlerini açtı. " Kızı yediririm sana " diyen Mahir tepesin de dikilmiş ona sinirle bakıyordu. Oğuz sızlayan dudaklarına elini kapatırken aynı sinirle ona bakarak doğruldu. Adam az önce ağzının ortasına bir tane yapıştırmıştı bildiğin. Huysuz bir sesle " Ne vuruyorsun be ?" diye çemkirdiğin de Mahir arkasını dönerek beraber kullandıkları dolaba yöneldi. " Beş dakikadir seni uyandırmaya çalışıyorum. Biraz daha kalkmazsan geç kalacağız. Artık rüyan da neler gördüysen uyanmak bilmedin . " Mahir söylene söylene üzerin de ki eşofmanları çıkarırken Oğuz utanarak onu izlemeyi bırakıp saate baktı. Her zaman naif bir insan olmuştu. Okul da bile beden derslerin de herkesle birlikte giyinmez arkadaşları çıktığın da tek başına giyinirdi. İnsanların özeli olması gerektiğine inanırdı. Başkalarını incitmekten korkardı. Hayır demeyi fazla bilmezdi. Buna rağmen sakarlığı ve belayı üzerine çağıran kaderi yüzünden pek fazla arkadaşı olmazdı. Gözleri telefon da ki saatin daha beşe geldiğini gördüğün de yine inleyerek yatakta geri düştü. Bir kaç saniye geçmişti ki yüzüne atılan kıyafetlerle elleri hızla suratına gitti. Mahir odadan çıkarken " Hemen giyin .Nihal çoktan kalkmıştır" diye söylendi. " Off" & Mahir ağır tempoda koşarken bir kaç saniye gözlerini kapatıp sabah serinliğinde temiz havayı içine çekti. Hava yeni aydınlanıyordu ve etrafta bir kaç kişi haricin de kimse yoktu. Tekrar gözlerini açıp düz istikamette koşmaya devam ederken yan tarafında duyduğu nefes nefese kalan ses ile başını geriye çevirdi. " Ölüyorum. Geberiyorum. " Oğuzun isyan eden sesine katılan ve ara da öksürerek konuşan Nihal onu destekledi " Ben de . Ben de Oğuz. Beraber öleceğiz." Mahir on dan geri de kalmış ve koşmak harici sürünerek ilerlemeye çalışan ikiliye ayıplayarak baktı. Oğuz " Mezarlarımız yan yana olsun. Fazla spordan öldüler desinler " dediğin de Nihal onun koluna tutunarak başını iki yana salladı. Adım atıyorlardı ama halen nasıl ayakta kaldıklarını bilmiyorlardı. " Olmaz Oğuz. Beni memlekete gömerler . Sen nereliydin ?" diye sorduğunda da artık burnun dan değil de başka bir yerin den nefes alan Oğuz zorla " İzmir " dediğin de Nihal nefesi alamayarak güldü. " Ay ondan güzelsin sen ," Oğuz alınmış gibi " Yakışıklı demeni tercih ederdim ama neyse" dediğin de onların muhabbetini dinleyen Mahir başını iki yana salladı. Temiz hava bu ikisin de kafa yapmış gibiydi. Cebinden düdüğünü çıkarıp üfledi. Oğuz ve Nihal anın da durup kendilerini yere attıkların da Mahir gözlerini devirdi. Kendisin de hiç zorlanma belirtisi yoktu. Nihal nefes nefese yerde uzanırken hemen yanın da Oğuz aynı onun gibiydi. Mahir tam yanların da çömelerek sadece yarım saatlik koşu ile perti çıkan ikiliye baktı. Bir kaç gündür beraber spor yapıyorlardı ama halen alışmamışlardı. " Suyunuzu için sonra da mekik pozisyonu alın" Nihal nerdeyse ağlayacak vaziyette " Ya Oğuz neyse de ben niye sizinle bu eziyeti çekiyorum " diye sızlanırken Oğuz ona küskün bir şekil de baktı. Mahir ise suyu ağzına dikmeden önce kıza dikkatle bakıp" Son günler de kilo aldın. Fazlalıklarını verirsin işte. Fena mı ?" dediğin de bu sefer Oğuz sırıtıyordu. Nihal sinirle bir Oğuza bir bir Mahire bakıp doğrulup oturdu. Yanında getirdiği küçük şişeden su içerken Oğuz kuruyan boğazı ile yüzünü buruşturdu. Suyunu ev de unutmuştu. Onun halini fark eden Mahir ise suyunu bitirmeden indirip ona uzattı. Oğuz bir Mahire bir de uzattığı su ya baktıktan sonra çekinerek aldı. Böyle şeylerden tiksinirdi ama çok susamıştı. Ağzına değdirmeden hava dan içerken Mahir " Piçe bak. Benden tiksiniyor bir de " dediğin de yanlarında ki Nihal kahkaha attı. Oğuz omuzlarını silkerken Mahir yüzünü buruşturup yere yattı. "Mekik pozisyonu al " Üçü birden mekiğe başladığın da Mahir hırsla Oğuz ve Nihal ise söylene söylene spora devam ettiler. && Alaz kulağına gelen tıklama sesi ile gözlerini açtığında bir an nerede olduğunu algılayamadı. Sonrasında yatağın da olduğunu fark edip başını aydınlanmış gökyüzünün göründüğü pencereye çevirdi. Kapısı tekrar tıklatığın da hemen kapıya baktı. Kulağına gelen " Alaz " fısıltısı ile yatağında doğrularak kıza seslendi. " Gel Ekin " Ekin kapıyı aralayıp odaya girdiğin de adamı yatağın da uyanmaya çalışırken buldu. Mahcup bir sesle " Kusura bakma. Tatilin olduğunu biliyorum ama Ekip geldi. " dedi. Alaz yüzünü ovuşturarak başını iki yana salladı. " Sahte işim de tatilim ama görev zamanı tatil diye bir şey yok Ekin. Sıkıntı yok o yüzden ." Ekin başını sallayarak odadan çıkarken sessiz bir şekil de merdivenleri indi. Gece davetten geldikten sonra ekip ile telefon da görüşmüşler ve sabah konuşmak üzere uyumuşlardı. Alaz hemen uykuya dalarken Ekin yaşadıklarının etkisi ile bir süre oyalanmış , banyo yapmış sonra da uykuya dalmıştı. Sonra da erken den uyanmış ve ekibe kahvaltı hazırlamıştı. Salona lndiğin de tüm Ekibi ve Oğuzu kanepelerde yayılmış halde bulan Ekin gülümseyerek mutfağa ilerledi. Mahir ve Tuğra başkomiser kısık sesle konuşurken Nihal ve Oğuz oturdukları yer de uyukluyordu. Ulaş ve Feyza da yan yana oturmuş Ulaşın kucağın da ki laptoptan bir şeylere bakıyorlardı. Ekin çayları koyarken merdivenlerden inen Alazın sesini duydu. İçeridekilerle bir şeyler konuşan Alaz kısa süre sonra mutfağa girdiğin de kurulu masayı görünce bir ıslık çaldı. Kızın yanına tezgaha gidip su almak için eğilirken " Günaydın" diyerek hemen yanında ki yüzün yanağından öpüp geri çekildi. Bunu o kadar doğal bir şekilde yapmıştı ki sanki rutinleri böyleydi. Yaşadığı ufak temas ile şoka giren Ekin ise elin de çay bardağı donup kalmıştı. Alaz kızın durumunun farkında olmadan salona seslendi. Az önce yaptığının gerçekten farkında değil gibiydi. Ekip mutfağa doluşurken anca kendine gelen Ekin ise hiç bir şey olmamış gibi davranan Alaza uyarak çayları doldurup masaya koydu. Yanakları yanıyordu ama bunu belli etmemek için saçlarını öne getirerek Alazın yanına oturdu. Herkes kahvaltısını ederken Tuğra baş komiser ilk söze başlayan oldu. " Ekin. Öncelikle seni tebrik ederim . Dün beni gerçekten şaşırttın. Her hangi bir sıkıntı yaşamadan geceyi tamamladın." Ekin utanarak gülümserken Alaz yanın da oturan kıza gururla baktı. Gece boyunca hem Ekin de hem de Alaz da böcekler vardı. Bütün konuşmaları baştan sona duymuşlardı. Kenan ve Sevda ile karşılaştıkların da ise tüm ekip nefesini tutmuştu. Tuğra bir an Alazın sinirine yenik düşeceğin den endişelense de korktuğu olmamıştı. Hem Ekin hem Alaz rollerini gayet iyi oynamışlardı. Alaz gözlerin de ki hayran bakışları geri çekip Tugraya döndüğün de karşısında oturan Mahir tek kaşını kaldırarak Alaza bakmaya devam etti. Onun Ekine bakışlarını fark etmişti ve aklına gelen lhtlmaller ile gülümseyerek önüne döndü. Tuğra baskomiser ise Alaza hitaben konuştu bu sefer. " Dün tanıştığın kişiler sayesin de bir basamak daha atladın. Şimdi sırada yeni toplantiya seni çağırıp çağırmayacakları var ." dedi. Alaz başını sallarken " Kenan sorun çıkarabilir. Beni istemeyecek hatta kötüleyecektir. Hemen kabulleneceğini sanmıyorum."dedi. Mahir Alaza katılıp" O zaman seni bir tür sınavdan geçirebilirler. Her hangi bir konu da deneyeceklerdir. Hazırlıklı olmalısın. " dedi. Bunu zaten tahmin eden Alaz yine başını salladı. O sırada boşalan bardağını Ekine doğru sallayan Feyza " Bu sefer biraz demli olsun " dediğin de Alaz kızgınlıkla ona baktı. Gergilimi anlayan Oğuz ise hızla yerin den kalkıp " Ben doldururum Feyza abla " diyerek bardağı kaptı. Kız önüne dönerken Mahir ve Nihal Feyzaya ayıplayan bakışlarını attılar ancak kız oralı olmadı. Sadece " Ne ablası ya küçül de cebime gir " diye kendi kendine söylendi. Oğuz yerine otururken ise solunda oturan Nihal " Sen niye karışıyorsun ? Kalksın kendi alsın " diye fısıldarken sağ tarafında oturan Mahir Nihalden daha sert bir sesle " Sen karışma bir daha " diye fısıldadı. İk taraftan azar işiten Oğuz ise oturduğu yer de büzülünce masada ki sessizlik Alazın konuşması ile son buldu. " Dün nişan sahibi Tarık numaramı aldı. İş yerine ziyaretime geleceğini söyledi. " Önün de ki çaydan son yudumunu alan Alaz ayağa kalkarken Ekinin boş bardağını da aldı. İkisine çay doldururken bir yandan da sözlerine devam etti. " Sonrasında adamın Kenan ile konuştuğunu gördüm. Benim hakkımdaydı. Çünkü konuşmaları boyunca Kenanın gözleri benim üzerimdeydi. " Alaz iki bardak ile masaya döndüğün de gülümseyerek çayı Ekinin önüne koydu. Ekin sessizce teşekkür ederken Feyza kaşlarını çatmıştı. Tuğra başkomiser konuştu. " Ulaş sen malzemeleri hazırla Alaz şirkette gerekli yerlere yerleştirsin. Artık dinlemeye almamız lazım." Ulaş başını sallarken bir elinde tablet bir elin de çatalı kahvaltısını ediyordu. Mahir onun haline bakıp gözlerini devirdi. Adam teknoloji ile bütün yaşıyordu. Bir süre daha işten konuşan ekip kahvaltı sonu ayaklanırken Mahir ve Oğuz direkt mutfaktan çıktı. Tuğra ve Feyza da onları takip ederken Nihal ve Alaz Ekine yardım ederek masayı toplamaya geçti. Üçü birlikte masayı topladığın da halen bir elin de çatal olan Ulaş dünyadan kopmuş gibi sandalyesin de oturuyordu. Nihal hızla çatalını aldığın da kafasını tabletten kaldırıp etrafına bakındı. Sonra da hiç bir şey olmamış gibi kalkıp mutfaktan çıktı. " Bu da bi cins insan işte " Nihal söylenerek mutfaktan çıkarken Ekin gülümseyerek Alaza döndü. " Kahveleri yapayım " Alaz elini boşver anlamın da sallayıp " Ekip gitsin terasta bas başa içeriz güzelim. Daha fazla misafir çekmeyeceğim ." diyerek arkasını dönüp çıkarken Ekin bu gün ikinci defa donup kaldı. Alazın hareketleri şey gibiydi. Gerçekten evlilermiş gibi. Yutkunarak arkasına yaslandı. Bir elini göğsüne bastırarak bekledi. Çok hızlı atıyordu. Heyecandan mıydı? Kesinlikle. Kendini sebepsiz yere mutlu mu hissediyordu ? Evet. Korku ile diğer elini ağzına kapadı. Kenan dan sonra hayatına hiç bir erkek almayacağına yemin eden kendisiydi ama şimdi bir adamın hareketleri ile heyecanlanıyor , seviniyordu. Bu iyi değildi. Hiç iyi değildi. Bu işin sonun da üzülen kendisi olacaktı.

Read on the App

Download by scanning the QR code to get countless free stories and daily updated books

Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD