19

1702 Words
Ekin salonun da ki kanepede oturmuş öylece televizyona bakıyordu. Dün gece Alaz ile bayağı bir konuşmuş ve onu eve bırakmışlardı. Sabaha karşı uyuyan kız sadece bir kaç saat için de uyanmıştı. Şimdi ise açık televizyona öylece bakıyor bir gece de olanları düşünüyordu. Alaz dün gece cebinde ki zarfı çıkarmış ve bir sonra ki görüşmelerinin tarihini göstermişti. İki gün sonraydı. Yine bu şehirdeydi. Alaz ile o görüşmeye gidecek ve sonrasın da Antalya'ya gitmek üzere yola çıkacaklardı. Alaz ona toparlanmak ve yakınlarına bir şeyler uydurmak için iki gün vermişti. Kulağına bir kahkaha dolduğun da irkilerek televizyona bakan Ekin oynayan görüntüye boş boş bakıp başını iki yana salladı. Bu işi kabul ederken ne düşünüyordu ki? Tamam vicdanen kendini sorumlu hissetmişti ama şimdi düşünce saçma da geliyordu . Evliliği biteli sadece aylar olmuştu ve şimdi başka bir adamla evli rolü yapması gerekecekti. Hem de Alaz ile . Onu ne kadar tanıyordu ki? Tatilde beraber vakit geçirdikleri süre de arkadaş olmuşlardı. Araların da ki resmiyet kalkmıştı. Ama o kadardı işte. Şimdi ise kocası olacaktı. Numaradan. Üstelik Alazın gözlerin de yanan intikam ateşini görmüştü. Resmen elle tutulur bir kin besliyordu adam. Kendisi hiç bir zaman intikam almayı düşünmemişti. Kardeşi hatta Eda bile intikam dan bahsetmişti ama Ekin istememişti. Çünkü Ekin Kenan dan tamamen vazgeçmişti. Ama görünüşe göre Alaz halen aynı yerinde sayıyordu. Belki de Sevdaya halen aşıktı. Ama Kenan ile Sevda evlenmişti. Ve Alaz öfke doluydu. Ekin yüzünü buruşturduğun da kapının çalınması ile ayağa kalktı. Gelene baktığın da Oğuzu görünce hemen kapıyı açtı. Onunla konuşması gerekiyordu. Oğuz kapıdan girer girmez Ekine hızla sarılınca Ekin gülümseyerek oğlanın sarılışına karşılık vermişti. " Abla iyi misin? Ne oldu? Gece mesaj attın ama sabaha kadar zor bekledim. " Ekin Edadan çok kendisi ile görüşen oğlana gülümseyip içeri yönlendirdi. İkisi karşılıklı oturduğun da Ekin olanları kısaca anlattı. Sözleri bittiğin de Oğuz şaşkın bir şekil de Ekine bakakaldı. " O adamın yani komiserin eski nişanlısı senin eski eşin ile mi beraber yani." Ekin kaşlarını çatarak başını salladığın da Oğuz öğrendiklerini sindirmek ister gibi karşısına öylece baktı . Sonrasında " Şimdi siz rol mü yapacaksınız o adamla? " diye sorduğun da Ekin yine başını sallayarak onu onayladı. Oğuz yüzünü buruşturarak " Zor olmayacak mı? Yani resmen mafyaların arasına gireceksin " dediğin de Ekin iç çekerek televizyona döndü " Yalnız olmayacağım. Alaz var. " " Yine de sen polis değilsin ki abla. Nasıl olacak halen anlamış değilim " " Zorlanacağım ama yapmak zorundayım. İşlerini ben bozdum hatta seninle ikimiz bozduk. Sen o polisi ıslatmasaydın ve ben Alazın yanında takılı kalmasaydım planlarını bozmayacaktık. Bir nevi mecburum. " Oğuz yüzünü buruşturarak arkasına yaslandı. Dün gece az buçuk bir şeyler öğrenmişti operasyonları hakkında ama o Mahir denen polis Oğuzu tahdit etmişti. Mahiri düşününce dün gece asansörde olanlar aklına gelen Oğuz ürpermeden duramadı. Asansörde yaklaşık yarım saat kadar kalmışlardı. Ulaş denen polis onları çıkarana kadar ikisi de hiç konuşmamıştı. Sonun da çıktıkların da ise Mahir onu kolundan tutup arabaya sürüklemiş ve evine sürmüştü. Oğuz buraya geldiğin den beri Edanın evinde kalıyordu ve Mahir ona adresi sormadan evinin önüne arabayı park etmişti. Oğuz sessiz bir teşekkürle arabadan ineceği sırada ise Mahir kapıları kilitlemiş ve ona dönmüştü. Zaten Oğuz'a göre iri kıyım olan adamın yüzü karanlıkta daha da korkunç görünürken Oğuz yutkunarak ona bakmıştı. Mahir ise bir eli direksiyon da ona doğru eğilerek yüz yüze gelmiş ve bir kaç saniye sessiz kalmıştı. Onun hareketi ile gerilen Oğuz ise adamın onu döveceğini zannederken Mahir sonun da konuşmuş ve bu gece görüp duyduklarını hiç kimseye anlatmaması ils ilgili Oğuzu tehdit etmişti. Oğuz ise tabiki kabul etmişti. " Nereye daldın oğlum? " Oğuz irkilerek Ekine döndüğün de kızın kendisine dikkatle baktığını farketti. " Hiç öylesine dalmışım. " Ekin başka bir şey demeden ayağa kalktı. " Toparlanmam lazım " " Niye ki? " " Bir süre şehir dışın da olacak mışız? " Oğuz kaşlarını kaldırarak Ekine tekrar baktı. " Abla teker teker anlatmasana şunu ya. Hepsini bir söyle " Ekin gözlerini devirip mutfağa ilerledi . Oğuz da arkasındam gelirken Alaz ile son konuşmalarını da anlattı. Oğuz şaşkın bir şekilde " Vay şerefsiz bir deevlenmiş mi? " diye konuşup hızla Ekine baktı. Pot kırmış gibi dudaklarını ısırırken Ekin sadece omzunu silkti. " Beni ilgilendirmiyor Oğuz . Açıkcası üzülmedim ve hiç bir şey hissetmedim. " " Sen öyle diyorsan öyledir abla. Ama şu şehir dışı olayına Emre ne diyecek? Hatta komple bu olaya ne diyecek? " Ekin kahve koyduğu kupayı karıştırırken " Alaz kimseye söylemem gerektiğini söyledi. Yani onlara uygun bir şey uydurmam gerekecek. " Oğuz anlayışla başını sallarken Ekin ona kupayı uzattı. Oğuz teşekkür edip alırken " İstersen seninle gelirim. Zaten olanları da biliyorum . Sana destek olurum " dediğin de Ekin tereddüt ederek Oğuz'a baktı. Aslında tanıdık birinin yakınlarda olması iyi olabilirdi Ama o kişinin oğuz olması iyi mi olurdu kötü mü olurdu bilemedi . Oğlan ne kadar iyi niyetli de olsa sakarlığı başına bela açabilirdi. " Bizimle gelsen bile yanımda olamayacaksın ama. " " Olsun. Uzaktan da olsa seni gözlesem yeter. Aklım sen de kalacak yoksa abla. Buradakilere de ağzımdan kaçırırsam sıkıntı olur . " Ekin gözlerini devirerek başını salladı. Bu konuyu Alaz ile görüşmesi gerekiyordu. Oğuz ise aldığı cevapla gülümseyerek arkasını döndü ve mutfaktan çıkmak için hamle yaptığın da ayağı tökezledi ve öne doğru sendeledi. Ani hareketi ile kupa elinden fırlayıp yere düştüğün de parçalsra ayrıldı ve içinde ki sıvı çevresine yayıldı. Oğuz hızla dikleşerek suçlu bir ifade ile arkasına baktığın da Ekinin bir elini alnına koymuş ve kafasını eğmiş olduğunu gördü. Onun bu haline alışmış gibiydi. && Emre kaşlarını çatarken önüne bakıyordu. Elin de ki çatalı salatasına batırıp yemeğini yerken ise ablasının anlattıklarını düşünüyordu. Yanında oturan Oğuz diğer yanında oturan Hazan da sessiz bir şekilde yemeklerini yerken karşısında oturan Ekin ve Eda sakin bir şekilde tartışıyordu. Eda " Sana gerçekten inanamıyorum " diye sitem ederken Ekin bilmem kaçıncı kez gözlerini devirdi. Ekin oğuz ile konuştuktan sonra okula gitmiş ve patronu ile konuşmuş izin almıştı. Edaya da okulun şehir dışında ki şubesine bir süreliğine transfer olduğunu söylemişti ancak Eda onun tek başına gidecek olmasına çok bozulmuştu. Sonradan gidip Suat beye Ekin ile beraber gitmek istediğini söylemişti ama Suat bey Ekin ile anlaştığı üzere Edaya bunun mümkün olmadığını söyleyip onun göndermişti . " Eda söyledim ya sana Suat bey aniden teklif edince cazip geldi. Hem biraz uzaklaşmak bana da iyi gelecek " " Beraber uzaklaşabilirdik. " " Evet ama sadece bir kişilik boşluk varmış " Eda küskün bir şekilde yemeğini yerken Emre çatalını bırakıp kollarını önün de bağladı . Zaten yıllardır ayrı kaldığı ablası ile aynı şehirde yaşamaya başlayalı aylar olmuştu ve bir de üstüne babalarını kaybettikten sonra ona iyice bağlanmıştı. Şimdi başka şehire gidecek olması ona çok koymuştu. " Siz zenginsiniz Emre bey " Emre kulağın da duyduğu fısıltı ile Hazan'a döndüğün de onun da kendisine baktığını gördü " Anlamadım? " dediğin de Hazan gözlerini devirmemek için kendini zor tuttu. Bu akşam üstü tam mesai bitimin de Ekin Emre'yi aramış ve akşam yyemeğine çıkmak istediğini söylemişti. Eda ve Oğuz'un da geleceğini söylediğin de Emre o an yanında olan Hazanı da yemeğe çağırmış ve beraber gelmişlerdi . Hazan hafifçe Emre'ye doğru eğilip tekrar fısıldarken Emre kıza dikkat kesildi " Diyorum ki bu kadar kafanıza takmanıza üzülmenize gerek yok . Maddi durumunuz gayet iyi. Ablanızı özlediğiniz de atlar uçağa yanına gidersiniz . Bir kahve içip geri uçakla gelirsiniz. Size koymaz " Emre kaşlarını çatıp çocuk gibi omzunu silkse de kızın haklı olduğunu biliyordu . İstediği an ablasını görmeye gidebilirdi. Ayrıca ablasına da hak veriyordu . Kolay şeyler yaşamamıştı ve biraz her şeyden uzaklaşıp kafasını dinleyebilirdi. Yenilmişlik ile sırtını sandalyeye yasladığın da Hazan başını iki yana salladı. Erkekler kaç yaşın da olursa olsun çocuk gibiydi. &&& Eşyalarının başka bir araca yüklendiğini gören Ekin Alaz ile beraber eski binaya girerken titreyen telefonunu cebinden çıkardı. Oğuzun ismini görünce merakla mesajı açtı. Bu gün sabah Alaz ile Oğuzun da onlarla gelmesini konuşmuştu. Başta Alaz kabul etmese de Ekinin ısrarı ile kabul etmişti. Tabi sonrasın da Tuğra baş komiserin de ikna edilmesi vardı ki akşama doğru Alaz arayıp Oğuzun gelişini onaylamıştı. " Ne oldu? " Alazın sesini duyan Ekin başını telefondan kaldırıp kendisine bakan adama döndü . " Oğuz Antalya'ya gidiyormuş. " " Evet. Mahir ile önden gidecekler. " Ekin anladığını belirtip yürümeye devam ederken tam karşılarına uzun boyu ve dik duruşu ile Feyza geldiğin de kızdan gelen gerilim ile Ekin bir an yutkundu. " Komiserim. Kızı hazırlayacağım. " Alaz kaşlarını çatıp " * Ekini * hazırlayabilirsin. Sonrasın da direkt yanıma gelin. " diyerek Feyzayı yönlendirirken Ekin arkasını dönüp uzaklaşan kızın ardından hızlı adımlarla yürüdü. Bu akşam bir davete katılacaklardı ve sonrasın da bir uçuşla sözde evlerine gideceklerdi. " Acele et. Vakit az. " Ekin Feyzanın sert sesine kaşlarını çatarak açtığı kapıdan girdi. Arkasından giren Feyza bir dolaba giderek daha önceden ayarlanmış siyah bir elbise çıkardı. Ekine uzatıp " Giy hemen. Saçlarını da topla. Kapıda bekliyorum. " diyerek çıktı. Ekin kapanan kapıya bir süre bakıp sabır çekerek üzerini değiştirdi. Siyah sade elbise üzerin de fena durmamıştı ama yine de bir davet elbisesi değildi. Neden bu kadar basit bir şey seçtiklerini anlamayarak uzayan saçlarını açarak tekrar topladı. Basit bir at kuyruğu yaparak çantasında her zaman taşıdığı malzemeleri ile hafif bir makyaj yaparak odadan çıktı. Feyza ona şöyle bir bakıp yine önden giderken Ekin gözlerini devirerek onu takip etti. Beraber bir odaya girdiklerin de odadakiler onlara döndü. Ekinin gözü direkt Alaza kaydığın da onun ile uyumsuzluğu kaşlarını çatmasına neden oldu. Onu inceleyen Alazın da kaşları çatılırken Feyza ya döndü. " Neden farklı bir elbise giydi? Gümüş renkli elbise olması gerekiyordu. " Feyza kollarını önün de bağlayarak sırtını duvara dayadı. " O elbise benim bedenime göre ayarlanmıştı. Vücut ölçülerimiz aynı değil. Bu elbiseyi de son an da buldum " Alaz kaşlarını çatarak kolunda ki saate baktı. Vakitleri azalmıştı. Odada kısaca gözlerini gezdirip bilgisayar başında ki Ulaş ta durdu. Boynun da ki gümüş renkli kravatı çıkarıp Feyza ya doğru fırlatttı. Feyza aniden suratına uçan kravatı refleksle yakalarken Alaz Ulaşın yanına gelip boynun da ki siyah papyonu hızla çıkardı. Ulaş ise aniden gelen Alaz ile " Komiserim? " derken Alaz çoktan Ulaşın papyonunu kendi boynuna takmıştı bile . " Sorun çözüldüğüne göre " diyerek Ekinin yanına gidip kolunu uzattı . " Gidelim mi? " Ekin gülümseyerek başını salladı ve Alazın koluna girdi. Derin bir nefes alırken ikisi birlikte Bir sonra ki göreve doğru yürümeye başladı. &&
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD