TANIŞIYOR MUSUNUZ?

2230 Words
"Buna cidden gerek olmadığını size nasıl anlatabilirim. Bu gerçekten sadece korkutmak amaçlı bir aksiyondu. Neden uzattığınızı anlamıyorum?" diye söylenen Alev, sanki bir kaç dakika önce neredeyse kaçırılma girişimi ile yüz yüze gelmemiş gibi konuşuyordu. Bu kadar rahat olması, bu kadar korkusuz olması karşısında bulunan Dağhan, bir kaç dakika önce tesadüfen de olsa onun bulunduğu yerden geçmeseydi neler olabileceğini düşündükçe dişlerini sıkmaktan kendini alı koyamıyordu. Genç kadın, resmen kaçırılıyordu ve onu kaçıran adamların hiç şaka yapar veya korkutmak amaçlı bir olay planladıklarını düşünmüyordu. Adamlar gerçekten tehlikeliydi. Ona zarar verebilirlerdi. Onu incitebilir hatta öldürebilirlerdi. Gerçekten zarar verici psikolojiye sahip şakası olmayan ve sadece bu kadar ile kalmayacak olan tehlikeli adamlardı fakat bu kadının bunu önemsiz olarak görüyor olması cidden saçmalıktı. Derin bir nefes alıp sakin kalmaya çalışan Dağhan, "Alev, ben yıllarca böyle adamların ne kadar korkunç olabileceklerini görerek çalıştım. Bu adamların hiç ama hiç şakası yoktu. Senden ne istediklerini anlatmaya ne dersin?" diye söylendi. Bu konuda haklıydı. Genç adam yıllarca istihbaratta çalışmıştı ve neler gördüğüne dair bir anlatıma başlasa herkesin kanının çekilebileceğine inanıyordu. Alev, Bir kaç dakika önce onun için kıran kırana ve alnına doğrultulmuş bir silaha rağmen kafa tutan arkadaşlarına bu kadarını borçlu olduğunu biliyordu. Onun için sadece derin bir nefes aldı. Alev Korcan, Çanakkale'nin gözü pek avukatlarındandı. Aldığı her davada kendine bir kaç düşman edinir ve dava boyunca bunlar ile kendi savaşmak zorunda kalırdı. Eşine şiddet uygulayan, boşanma sürecinde mal kaçıran, haksızlık yapan tüm kişilerin karşısında duran gözü pek bir avukattı. En son bir arazi işinde usulsüzlük yapıldığını düşündüğü için avukat tutmak isteyen bir kişinin davasını almıştı. Adam, öfkeli ve yaşananlardan korkmuş bir şekilde odasına girmiş ve ona "Benim bu davayı kazanmam gerekiyor. Yurt dışındayım diye burada at koşturuyorlar ve sürekli beni tehdit etmelerinden sıkıldım" demişti. Adamlar arsasını yasal olmayan yollar üzerinden satmaya kalkmıştı ve bunu vekaletini vermiş olduğu erkek kardeşini kullanarak yapmaya kalkmışlardı. Allah'tan işlem yapılırken Noter tarafından aranmış ve bu işlemi doğrulayıp doğrulamadığı sorulmuştu. Aksi halde kesinlikle arazisi satılmış ve tüm emekleri yok olmuş olurdu. Satışı, orada durdurmuştu fakat, adamlar arazisinin üzerindeki geniş dükkanını kardeşi aracılığıyla kiralamış ve oraya bir oto yıkama açmışlardı. Ne yaparsa yapsın oradan çıkmıyorlar ve onu sürekli tehdit ediyorlardı. Üstelik tek kirada vermiyorlardı. Kendi Hollanda da yaşıyordu ve buraya ev yapıp kesin dönüş yapmak istiyordu. Fakat adamların gözü o kadar kararmıştı ki orada bir mafyacılık oynuyorlardı. Gönderilen hiç bir tahliye emrine uymadıkları gibi adamı tehdit etmekten hiç ama hiç çekinmiyorlardı. Bu adamları, avukat arkadaşlarından biliyordu. tehlikeliydiler fakat Alev tehlikeden korkan bir avukat hiç bir zaman olmamıştı. Olmaya da niyeti yoktu. Onun için adamın davasın almıştı. Fakat kısa süre içinde o adamlar onun ofisini de ziyaret edip, ahlaksızca onuda tehdit etmişlerdi. Alev, her ne kadar bu durum karşısında rahatsız olsa da kesinlikle zerre korkmamıştı. Mafyacılık oynayan bir gurup palyaçoya paçup bırakacak bir kadın olmadığı için, davayı açmıştı. adamlarda bu sefer korkutmak için adaya geldiği gün onu kaçırmak istemişlerdi. Şansına o dakika Boran ve Dağhan oradan geçiyordu ve onu fark etmişlerdi. Tabi aynı şans olayını adamlar için söyleyemiyordu. Sanırım şu anda adamlar hastanede ve bir kaç kırık ile baş etmeye çalışıyor olmalıydı. "Tamam sert çocuklar, ben bir avukatım ve bu tip adamlar ile ilk defa yüzleşmiyorum. Bunun için bir şikayette bulunacağım ve gerekirse polis koruması talep edeceğim" dediğinde Boran, daha sıkıntılı bir ses eşliğinde "Neden bazı kadınlar gerçekten her şeyi kendi başlarına yapabileceklerini düşünüyorlar anlamıyorum? Adamlar, seni bir haftadır takip ediyor. Onları geçen gelişinde de barda seni izlerken gördüm ve Dağhan, sarhoş olduğun için değil evine güvenle gidip gitmediğini görmek için evine bırakmayı teklif etti. Ateş, senin bir yan evinde oturduğu içinde iki gece boyunca balkonda oturmak zorunda kaldı ki içlerinden birini gerçekten sıkı pataklamıştı." dediği esnada gözleri kocaman açılan Alev, ne diyeceğini bilemeden onlara baktı. Nasıl yani günlerdir onu takip mi ediyorlardı? Bunu nasıl fark etmemişti. Kendine gerçekten inanamıyordu. Şaşkın çıkan sesi eşliğinde "Günlerdir beni mi takip ediyorlardı?" diye sorunca Dağhan derin bir nefes vererek "Evet. Günlerdir seni takip ediyorlardı. Seni korumamıza izin vermelisin. Tabi ki sana davanı bırak dememiz olanaksız. Ama seni korunmamız için destek olmalısın" dediğinde Alev, başını sağa sola sallayarak, "Her birinizin bir ailesi var ve beni koruyacaksınız diye onlardan uzak kalmanıza göz yumamam. Serap ve Bahar beni öldürebilir. Sizinle olan her saniyeyi değerlendirme gibi planlarını bozduğumda inananın bana, o mafya bozuntularını aratmazlar" dediği anda karşısında keyifle sırıtan arkadaşlarına dik dik bakarak, "Onların kıymetini bilin beyler. Aksi halde sizi öldürmek değil boşamaya karar verirlerse avukatları olarak ben görev alacağım" dediğinde her iki adamında bakışları bir anda karardı. Öyle bir durum asla olmazdı. Fakat, okurda bir boşanma davası konu olacak ve o davanın karşı avukatı Alev Korcan olacaksa kesinlikle bittiklerinin resmiydi. Bunun olmaması için oldukça özenli davrandıklarından şüphe etmiyorlardı fakat, bu kadının karşı avukat olduğu bir boşanma davasından erkekleri Tanrı korusundu. Dağhan, genç kadının itirazlarına kulak asmadan ve keskin çıkan sesi eşliğinde "Tamam, biz değil ama bu konu ile ilgili seni koruması gereken bir adamı kabul etmelisin." dediği anda Alev, artık kurtuluşu olmadığını görebiliyordu. Bu deli adamlar çetesi eğer kabul etmez ise zaten onun haberi olmadan onun peşine takılırdı. öyle ki bundan kesinlikle haberi falanda olmazdı. Çünkü bu adamların hayalet olmada sıkı bir eğitim aldıklarını biliyordu. Genç kadının düşünceli halini fırsat bilen Boran, "Çalıştığım firmada şu anda boşta olan ve bu iş için biçilmiş bir kaftan olan arkadaşlardan birini buraya çağırdım. Geldi ve ona gerekli olan tüm detayı anlattım. şirket tarafından görev ataması da yapıldı ve senin güvenliğinden o sorumlu olacak" dediği anda Alev, olayın hızı karşısında yutkundu. bu kadar işlemi nasıl oluyor da onun haberi olmadan yapabilmişlerdi bilmiyordu. Boran, olayları fark ettiği ilk gün bu genç kadının sıkı bir korunmaya ihtiyacı olduğunu keşfetmişti. gözü karaydı. hiçbir şeyden korkmuyordu ve kesinlikle onların korunma desteğini kabul etmeyecekti. Ona sıradan bir ekip arkadaşını sunamazdı çünkü bu kadının her hangi bir koruma personelini alt edecek zekası vardı. onun için gerekli olan çalışmayı yapıp, en az onun kadar dik başlı, kuralcı ve oldukça profesyonel olan arkadaşı Volkan Bozkurt ile konuşmuştu. Volkan, yıllarca orduda görev yapmıştı. Hatta yıllarca köstebek olarak düşman tarafında gizli istihbaratta görev yapmış ve bir ekip arkadaşının ihaneti ile haksızlığa uğramıştı. O dönem, çok değer verdiği bir ekip arkadaşını ise onu korumak isterken şehit olmasına şahit olmuştu. İçi acı doluydu. Öfkesi Bir volkan dağı patlaması gibi olmuş ve lavları önüne gelen her kesi yakmışttı. Boran, on u o gün gördüğüde hayatında ilk defa kendi öfkesi haricinde birin öfkesinden korkmadığını söyleyemezdi. Hayatında ilk defa alevleri belli olmayan bir yangın ile yanan insan görmüştü. Arkadaşının şehit olduğu haberini askeriyenin nezaretinde almıştı. Boran, oradaydı ve ilk defa üstlerini dinlemeyip yanına girmişti. genç adamın tüm bedeninin patlayacağını düşünmüştü. Sonraki aşamada Volkan tam yargılanacağı esnada, ne olduğu, nasıl olduğu bilinmeyen bir şekilde mahkemeye bir delil gelmişti. Orada Volkan aklanmıştı ve hakimin, üstlerinin hatta kimsenin yüzüne bakmadan askeri mahkemeden çıkıp gitmişti. onu bir daha görende olmamıştı. Volkan, bu kadar emek verdiği bir kurum tarafından tek taraflı suçlanmayı hazmadememiş istifa etmişti. Bir çok kişi araya girmişti fakat, Volkan kararından vazgeçmemişti. Ordu kurumunda bazen hak etmediği pozisyonlarda olan ve bunu kötüye kullanan çok fazla üst olabiliyordu. Kendi hiç bu durum ile karşılaşmamıştı fakat karşılaşan arkadaşlarına şahitlik etmişti. Yıllarca bir kurum için emek veren askerler böylesi bir suçlama ile karşılaştıklarında kesinlikle kararlarından dönmüyorlardı. Boran, o dönem yeni elemanlar arıyordu. İş vereni olan Demir kendisine ait bir ekip kurmasını istemişti çünkü özel bir görev almışlardı. Boran, bir kaç kişi bulduktan sonra Volkan ile de iletişime geçmişti. onu bir dağ evinde kendini doğaya hapzetmiş bir şekidle bulduğunda görev için ikna etme aşamasında fazla zorlandığını inkar edemezdi. sonuç olarak oonun ekibindeydi ve bu durumdan memnundu. bir çok görevde yer almıştı. her bir görevi ise ustalıkla halletmişti. Volkan, yapısı gereği çok konuşmayan, soğuk ve tüm kurallara uyan bir personeldi. Onu gözü kapalı her göreve gönderebilirdi. onun için kendisini adaya çağırmış ve olan biteni anlatmişti. oda kabul etmiş ve geriye sadce Alev ile tanışmaları kalmıştı. Alev, genç adamın gözlerine bakarak, "Tamam. en azından kim olduğunu bilecek miyim? Çünkü beni takip ettiğini fark edecek olursam kesinlikle emniyete haber vermek zorunda kalırım. Arkadaşınızın bir anlık tutuklanmaması için kim oldğunu bilmem gerekiyor" diye söylediği esnada, Boran dudakalarına yerleştirdiği sırıtma eşliğinde içinden, sen onu görebilirsen bende bu mesleği bırakırım ifadesi takınıyordu. Yine gardını düşürmeden genç adama inatla bakarak "Bunun gereği olmadığını söylemem gerekiyor beyler. Tamam, gerekirse emniyete bildirirm ve bir polis koruma talep ederim." dediğinde Dağhan artık inatçılıkta sınır tanımayan arkadaşının gölerine sinirli bir şekilde bakarak derin bir nefes verdi. Bu kadar zorlaştırmasının nedenini merak etmiyor değildi. gerçi işin ucunda bu kadar başarılı bir avukat varsa ve bu başarılı avukatın hayatında tek bir erkek olmadığını düşünecek olursa kesinlikle bir erkek tarafındna korunma isteğide yoktu. Fakat, durum sandığı kadar kolay bir durum değildi ve ekipte henüz bir kadın korumla bulunmuyordu. Kadın bir koruma olsaydı işleri sandığından daha kolay olabilirdi. Sakin ama kontrollü çıkarmaya çalıştığı sesi ile "Bir polis koruma yeterli değil. Onun için gerekili olan bu ve biz bu durumu hallettik " dediğinde Alev kaşlarını çattı. Hemen kouşmaya dahil olarak "Gölgen gibi olacak ve her adımında seni koruyacak. Gizli kalmasını ve sana alan bırakmasını söyledim. Fakat şimdiden uyarıyorum biraz soğuk olabilir" dediğinde Dağhan, ona sert sert baktı. Boran ise derin bir nefes alarak, "Tamam bir buz dağı ve çok az konuşuyor" dediğinde Dağhan, bu sefer derin bir nefes verdi ve tepkisini ortaya koyduğunda Boran, "Offf tamam" diyerek pes etti ve "Biraz sert, biraz acımasız, hiç konuşmayan soğuk bir buz dağı. Zaten sende, onunla altın günü yapmayacağına göre pek önemli olmayacaktır. Sen istediğin gibi hareket edebilirsin. O sadece senin etrafında olacak. Sen bile bir koruman olduğunu anlamayacaksın" dediğinde Alev, gerçekten meraklanmıştı. Böylesi bir adam ile hiç karşılaşmamıştı. onun için şaşkınlıkla yutkunmuş ve hızla kendini toparlayarak "Tamam kim bu buz dağı bir tanışalım. Yani tanışmam gerekiyor. Sonuçta sizin bahsettiğiniz kadar başarılı olabilir fakat benim çok dikkatli olduğum gerçeğini atlamayın. Onu fark edebilir ve beni takip eden tehlikeli biri sanarak şikayet edebilirim. inanın o zaman şikayetimi gıcıklık olsun diye geri çekmem ve şirketiniz hayatında hiç tanık olmadığı bir dava ile yüz yüze kalabilir." dediğinde hemen arkasından genizden gelen, tüm bedeninin ürpermesine neden olan ses ile bedeni ısınmaya başladı. Yandı dese daha iyi olacaktı aslında. "O zaman kesinlikle istifa ederim merak etmeyin avukat hanım" diye söylenen kelimeler ile bir kaç saniye duraksayan Alev, hemen karşısında duran Boran'ın neden dakikalardır sırıttığını şimdi daha iyi anlıyordu. Adam dakikalardır hemen arkasındaydı ve konuştuğu herşeyi duymuş olmalıydı. Üstelik Alev onu fark etmemişti. Bu gerçekten saçmalıktı. Oturduğu sandalyede yavaşça dönen Alev, karşılaştığı kişi ile donup kalmıştı. Hatta öyle ki tüm bedeni uyuşmuştu. Çünkü yıllar önce ona "Kendine iyilik yap ve benden uzak dur" diyen adam, şimdi tam karşısında duruyor ve gözlerinin içine bakıyordu. Ne yani, kendisinden uzak durmasını söyleyen bu ukala şimdi onu mu koruyacaktı? Bu tam anlamıyla bir şaka falan olmalıydı. Deniz mavisi bakışlar ile kehribar rengi bakışların savaşı başladığında dağhan, sırıtarak arkadaşının kulağına doğru eğildi ve "Biri Volkan, biri alev bu adanın bir volkanik patlamayı kaldırabileceğini sanmıyorum" dediğinde Boran'nın sırıtması gerçekten içten ve sinsiydi. Oda bunun farkındaydı fakat kalan işi Eros'un o mükemmel oklarına bırakmaktan başka bir çaresi yoktu. Arkadaşının her gece bir kadın ile kendini ziyan etmesi ve bu kararmanın artık biraz olsun dağılması gerekiyordu. Onun için "Eros piçine güveniyorum" dediğinde Dağhan gözlerini kısarak arkadaşına baktı ve "Onu özellikle getirdin" diye söylendi. Boran ise sırıtmaya devam ederek, "Alev ile tanıştığımda onun hakkından gelen bir kadına ihtiyacı olduğunu düşündüm" dediğinde Dağhan kahkaha atarak arkadaşına "Bu adamı nasıl bilirdiniz sorusuna umarım iyi birlidik diyen birileri çıkar. Alev, onu öldürmez ise hiç bir kadın başaramaz" dediğinde Hemen karşılarında bir birlerine bakışları ile meydan okuyan çifte baktılar. Alev oturduğu sandalyeden kalktı ve sert bakışları ile Volkan'nın bakışlarıına odaklandığında genç adam hatırladığı anla bir an şaşırmak istedi. Kesinlikle o diye geçirdi aklından. Askeri mahkemeye çıkacağı zaman bu kadın stajyer avukattı ve etrafında pır dönüyordu. Onunla hep konuşmak istiyordu fakat Volkan, o zaman kesinlikle hiç ama hiç iyi değildi. Onun için genç kadını hep tersliyordu. Ne anlatmak istediğini anlamıyordu çünkü hatta bir gün genç kadnının iş ile duygusallığı karştırdığını ve ondan uzak durması gerektiğini söylemesi ile kadın kayboolmuştu. Volkan ise yoluna devam etmişti. Baro'nun böylesi bir dava için yeni mezun bir stajyer avukat atamasına cidden şaşırmamıştı. Alev ise ilk müvekkilinin gözlerine bakarken ona öfke kusmaya hazırlanıyor gibi görünüyordu. Tüm içindeki öfkesini yutup ellerini göğsünde birleştirdi ve ona dik dik bakarak, "Hayatın garip bir döngüsü var Volkan Bozkurt." dediği anda Dağhan ve Boran şaşkın gözler ile genç kadnına baktı. Şaşırmayan tek kişi Volkan'dı ve bu duruma şaşırmayıda beklemiyordu. Bu kızın o zamanlar bile zehir gibi olduğunu biliyordu. İlk davasını kaybetmesini sağlayan müvekkilini unutmayacağınıda çok ama çok iyi biliyordu. Fakat, böylesi sert bakan gözler karşısnda yanmayı ise hiç beklemiyordu. Alev, çantasını alıp yanlarından tek kelime etmeden uzaklaşırken Volkan arkasından sadece baktı. Boran ise "Tanışıyor musunuz?" diye sorunca Volkan, genç kadından gözlerini ayırmadan "İlk müvekkili benim" dediğinde Dağhan hemen arkalarından "Siktir!" diye söylendi. Boran ne olduğunu bilmeden şaşkınca onlara bakarken Dağhan, "Alev, sayısız duruşmaya girdi. Tek kaybettiği dava ilk girdiği dava ve onu savunmasına bile izin vermeyen gerzek müvekkilini olurda bir yerde görürse kesinlikle öldüreceğini söyler dururdu" dediğinde Boran sıkı bir kahkaha attıktan sonra Volkan'a baktı ve "Onu, o adamlardan koru ve kendinide adada eros denen bir piç var ondan koru. Aksi halde yardım falan isteme bizde avlandık" dediğinde Volkan sadece kaşlarını çatarak ona baktı. anlamadığı kesindi... Alev ise bardan evine giderken topuklu ayakkabularının asfaltı deleceğini falan sanıyordu. bu adamı gördüğü ilk yerde öldürmeyi planlarken, onu korumak için görevlendirildiğini öğrenmesi saçmalıktan da saçmalıktı.... ilk girişimizi yapıyoruz. hepinize keyiifli okumalar. Yoğun istek üzerine ilk bölümü paylaşıyorum. Bölümler alev alev hikayemizden sonra baylaşılmaya başlanacak... bol yorum bekliyorum. yeni hikayemizi nasıl buldunuz?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD