-Kaçış-

1293 Words
KORLU aşiretin konağında büyük bir gürültü vardı. Rüya, hemen konağın duvarına çıkarak gizli bir şekilde terasın oraya çıktı. Kolonun arkasında saklanıp, havlunun ortasında kopan kıyameti dinledi. Dila'nın babası, karşısında ki babası Şahan ağaya yalvarıyordu. " Baba bak, kızmı onlara vermem ben. Eğer berdel yapılacaksa bunun bedelini Dila ödeyemez. Madem oğlum Cihat göze aldı o ödesin." " Ölsün mü yani?" demişti Şahan ağa hiddetle. " Dila mı ölsün baba?" demişti acıklı sesiyle. " Ölmeyecek işte, bırak Yunus ile evlensin. ZAHİDOĞULLARININ hanımağası olacak işte! Daha ne istiyorsun? " Dila istemiyorum canıma kıyarım diyor. Hem kızım okuyor benim." " Ne okuyor sanki, aşçılık okumakta neymiş! Madem yemek yapmayı istiyor kocasına yapsın işte." demişti umursamaz edayla. Halis, babasının bu pervasızca sözlerine tahammül edemiyor gibiydi. " Ben kızımı 17 yıl sonra buldum. Senin yüzünden hasret kaldım ona." " 4 kız çocuğu yaptınız birde beşincisini mi besleyecektik? Cihat olmasa diğerlerininde hatrı olmazdı bende. Yat kalk ona dua et." Rüya, konuşulanları öfke ile dinlerken " Orosbuçocuğu!" demişti dişlerinin arasından. Daha fazla dinyemedi yoksa elinden bir kaza çıkacaktı. Hemen orda ayrılıp Dila'nın odasının penceresine geldi. Kendi uydurdukları ritimle camı tıklatırken, perde hemen açılmış ve kırmızı gözlerle karşısnda ki kadına şok içinde baktı Dila. Acele ile pencereyi açarak Rüya'nın içeri girmesine müsade etti. " Sen delirdin mi? Ya biri görseydi?" demişti endişe ile. Rüya ise umursamaz şekilde Dila'nın dolabının önüne gelerek kıyafetleri bir bir eline aldı. " Rüya, ne yapıyorsun?" " Ne yapacağım kaçırıyorum seni burdan." demişti. Dila, arkadaşının elini tutarak durmasını sağladı. Birbirine bakan ikilinin gözlerinde zıt duygular hakimdi. Dila korku ve endişe içindeyken, Rüya'da öfkeliydi. " Ne kaçması, delirdin herhalde? Ben kaçarsam ailem ne olur haberin var mı senin?" Rüya sinirle elini arkadaşından çekti ve " Neyin ailesinden bahsediyorsun sen ya! 17 yıl arayıp sormayan anne babana mı yoksa seni fazlalık görüp bir çöp gibi sokağa atan dedene mi yada Dila, kendi uçkuruna düşüp kız kaçıran abine mi?" Dila gerçeklerin yüzüne vuruşmasına içerlese de karşındaki kardeşi dediği kişiye gücenmezdi, zaten haklıydı. " Aştık biz o konuları. Çok pişmalar ve dedem yüzünde-" " Ya bırak! Bu güne kadar mutluluğuna gölge düşürmeyim diye sustum ama gözünü açma vaktin gelmiş senin! Ne olursa olsun 17 yıl Lan! 17 yıl akıllarına gelip aramak gelmemiş mi? Ama dur, abalaların evlendi evde bekar kız kalmadı ki bir aşirete verip ceplerine para geçsin. Seni o yüzdena aradıklarını anlamak istemedin. Bak kızım şu hayatta tek varlığımsın ve seni o soysuzların eline verecek değilim !" " Bende ver demiyorum, başka bir yol bulalım diyorum!" demişti Dila çaresizce. Rüya, gözlerini devirdi ve bir elini dolabın kapağına koyarak arkadaşına aptala bakıyor gibi baktı. " Ne yolu düşüneceğiz mesela ?" " Bilmiyorum." dedi Dila yüzün düşürerek. " Ben biliyorum, buradan gidiyorsun." dedi ve eşyalarını toplamaya devam etti. " Allah için dur, bak bu aşiret normal aşiret değil ! Bulurlar beni. Adamların eli kolu sadece buralarda değil , ülkenin her yerinde. Tek kelimesiyle işini yaptıramayacağı adam yok." " Ben varım!" demişti Rüya hiddetle. Gözlerindeki öfke Dila'yı susturmaya yetmişti. " Bak kuzum, ortalığın anası ağlarken fırsat mı fırsat! Şimdi kaçamazsan daha da kaçamazsın. " Dİla, ellerini iki yana açarak başını dikleştirdi ve " Hadi tamam kaçtım, nereye gideceğim." dediğinde Rüya, sinsice sırıtıp " Dağa." dedi. " Dağa mı? Saçmalama ne yapacağım orda." " Gel senide bordo bereli yapalım. " " Boyum kurtarmıyor." diyen Dila'nın haklı olmasına karşın onunda bir an yüzü düşütü ve aklına gelen fikirle " Aşçımız ol işte. Bizimkiler kendilerini ülkücülüğe çok kaptırdı , ateş ederken uluyorlar o derece bak. Her gün et yemek istiyorlar kusacağım artık! Senin yaprak sarmanı, pırasa yemeğini özledi-" " Dalga geçme! Konunun ne kadar ciddi olduğunun farkında mısın sen!" " Farkındayım ve o yüzden buradayım. Gidiyoruz dediysem gidiyoruz." " Ya ailem ne olacak diyorum, onları bırakamam anlasana! Kurşuna dizerler hepsini." Rüya eşyaları valize tıkıştırmaya başlarken arkadaşına " Tamam onları da alırız yanımıza." demişti. " Babam ne yapacak dağ başında Rüya?" " Çadır toplamayı biliyor mu? Bizim gerizekalılar beceremiyor. O konuda işimize yarar." " Annem peki ?" Rüya artık bu muhabbetten sıkılmıştı ve bıkkın bir tavırla arkadaşına dönüp " Nini okusun bize...ya Dila, ağzımı bozacam şimdi ha! Onlarda kendi baksın başlarının çaresine! Şuan tek önemli olan şey sensin. " demişti sonra doğru ciddiyetle. " Ben yapamam biliyorsun." " Biliyorum gerizekalı, küçükkende böyleydin. Kendin hariç herkesi düşünen bir enayiydin...hala da öylesin!" " Çok kırıcısın." diyen kızın gözleri dolarken Rüya, söylediklerine pişman olarak elindeki tişörtü yere bırakıp , genç kıza sarıldı. " Kırmızı çizgimsin ve senden daha önemli hiç bir şey yok hayatımda duydun mu beni! Dağda yaşayamam dersen, bende bırakırım bu işi yurtdışına kaçarız bir hayat kurarız kendimize. Birikmiş param var.Suriye görevinde iyi kazandım . Sana bir cafe açarız, bende bulurum bir iş ha' olmaz mı?" Dila, onu saran kolları kendinden uzaklaştırdı ve ciddiyetle baktı. " 9 yaşındaki hayalin olan mesleği benim yüzümden bırakmana izin mi veririm sanıyorsun? Her kızın oyuncak bebeği varken, senin oyuncak silah koleksiyonun vardı. " " Şu turuncu ışıklı olan hala duruyor." dedi sırıtarak Rüya. " Al işte şu huyunu sevmiyorum. Her şeyi alaya vuruyorsun iki dakika ciddi ol!" " Kızım bu kendimi dizginleme yöntemim. Ciddi olursam aşağı iner hepsinin anasını sikerim sonra o sahip midir zahid midir her ne boklarsa soyunu kuruturum. " " Düzgün konuş demiyor muyum ben sana ! İyice asker ağznı belledin!" " Yüzlerce erkeğin içinde yetişsen sende böyle olurdun." " Rüyaa!" diye ikazda bulunan arkadaşına masum bir bakış attı ve " Tamam , tamam. Düzeltiyorum, ciddi olursam aşağı iner hepsinin saçını başını yolarım sonra o zahidleri ......yok mk onlara kibar olamıcam yine analarını sikerdim." Dila bu sözlere dayanamadı ve kıkırdadı. Rüya da gülümseyerek onun omuzlarından tutarak kendine yaklaştırdı. " Burdan gidelim, ailenin çaresine bakarız. Söz veriyorum sana tamam mı?" " Söz mü? dedi kıvırcık saçlı kız sulu gözlerle ve şevkatle cevap verdi Rüya. "Söz!" demişti. " Peki Miran ne olacak." Rüya'nın yüzü düşerken sesli şekilde sabır diledi ve " Siktirtme Miran'a şimdi ya! Kızım hala onu bunu düşünüyorsun, geldim geleli bir kere ben demedin. Bu konağın adetini iyi edinmişsin ha! Neden kendine değer vermiyorsun sen!" " Ya napayım işte, kimseye bir şey olsun istemiyorum. Hem seninde başına iş gelirse ne olacak. Mesleğin konusunda özellikle." " Sen beni boşver, bir bok olmaz bana. Hadi bak şu kaos dinmeden gidelim yolda konuşuruz. " " Peki." diyen Dila, eşyalarını alarak valizine koydu arkadaşıyla. Ardından gizlice camdan çıktılar ve konaktan uzaklaşmışlardı. Bir kaç kilometre ötede ki arabasına bindiklerinde hızla yola koyuldular. 1.5 saat sonra kamp alanına gelen ikli gizlice Rüya'nın çadırına girdiler. Akülü ısıtıcıyı açtı ve arkadaşının ısınması için ona yaklaştırdı. " Korkuyorum ." demişti ela gözleriyle. Rüya ise ona şevkatle bakarak " Korkma ben bordo bereliyim." dediğinde Dila güldü ve " Ne alaka şimdi!" demişti. " Ne ne alaka , haksız mıyım? Ben varken sana bir şey olmaz." " Peki ya ail-" " Başlatma ailene da! Sen iyi olacaksın sen.. Her şeyin bedeli var ve eğitemedikleri oğullarının cermesini her zaman kızlar çekemez. Ulan söz vermesem umurumda olmazlarda, yarın gideceğim tekrar annenle babanı getireceğim tamam mı? Sonra bir yer ayarlarım size ben." " Dağda mı?" diyen Dila kaşlarını kaldırıp alnın kırışmasını sağladı. " Değil merak etme. Annen ve babana hala öfkeliyim ben aynı ortamda duramam onlarla, sürekli laf sokarım sen üzülürsün. İlk başta Rusya'da gidersiniz orda tanıdıklarım var. Kaçak yoldan tabi ,askeriye aracılığıyla. Bir kaç gün idare etmen lazım sonra geleceğim ve Japonya'ya gitmenizi sağlarım .Hem Asya mutfağını çok seviyorsun orda bir yer açarsın kendine." Dila, arkadaşının boyuna atılırken " Miran'da gelir demi sonra yanımıza!" dediğinde " Miran'ına şimdi. Neyse küfür yok. Tamam oda gelir sonra." demişti. Sanki çocuk avutuyor gibiydi ama Rüya bundan asla şikayetçi değildi. Ondan dört yaş büyük olduğu için kendini çoğu zaman abla gibi hissediyordu. Yarın ola hayrola diye içinden geçirirken , aklında ki tek soru Dlia'yı buraya getirdiğini ekip arkadaşlarına nasıl diyecekti...sadece o da değildi. Yarın Midyat'ta Dila'nın anne ve babasını getirmesi gerekliydi ve yardım istediğinde kabul edeceklerinden şüpheliydi....
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD