Midyat'ın güzel sokaklarında yürüyen Rüya, üstündeki monta daha sıkı sarındı.
Gece saat birdi ve Dila'nın kaldığı konağın en tepesine çevik vücudu ile tırmandı. Dİla ile gizli saklı görüştüğü yere geldiğinde telefonunu eline aldı.
- Geldim , bekliyorum.- yazdı ve telefonu tekrar cebine koydu. Midya'tın hayran olduğu manzarasını izlerken, geceyi, tek tük konağın ışıkları taş evlerin güzelliğine güzellik katıyordu. Bir süre sonra duyduğu adım sesinin yanına gitti. Kıvırcık saçlı Dila, kafasına doladığı atkının içinden ela gözleri ile bakıyordu arkadaşına. Rüya hemen kızın elindeki bez poşeti duvardan eğilerek alıp yere koydu. Ardından elini uzarak, minik elleri tuttu ve yukarı çekti.
Rüya, 1.74 boyundaydı ve Dila onun tam zıttı, 1.55 boyunda minyon bir kızdı.
" Ay nasıl özledim seni!" diye Rüya'ya sarılan Dila , onu sarmalayan güçlü kollarda bir an kemiğinin kırılacağını hissetti.
" Asıl ben özledim." diyen Rüya , arkadaşından ayrılıp onun montunun önünü kapattı.
" Sen günden güne güçleniyorsun, hem ne bu karizmatiklik." dediğinde, erkek kıyafetleriyle kendini kamufle eden Rüya'ya baktı. Abartılı olmayan bir kadına yakışacak şekilde kaslıydı Rüya. Boyuyla orantılı kilosu onun kat kat giyindiği kıyafetler sayesinde tam bir erkek gibi görünmesini sağlıyordu. Başındaki şapkayı çıkardı ve siyah saçlarını gözler önüne serdi. Çok güzel, alımlı bir kadındı.
" Mecburiyetten işte. Bende isterdim kavanozu açamayan cilveli kadın olmayı ama hayat şartları işte. " dedi ve arkadaşıyla sessizce kıkırdadı.
Hemen yerdeki minderlere oturdular, poşetin içindeki plastik saklama kabını açtı ve sevdiği bisküvili pastayı iştahla yemeye başladı. Dila o sırada termostan, bardağa çayı koyarak önce arkadaşına sonra kendisine doldurdu.
" Sen varya şu işi çok iyi yapıyorsun yemin ederim."
" Afiyet olsun birtanem. Ne zaman gideceksin?"
" Bir saatlik vaktim var, noldu da?"
Dila , utangaç tavırla arkadaşına baktı ve "Şey...beni Miran bekliyorda alt sokaktaki parkın orda, seninle gideyim bende."
Miran, Dila'nın aşık olduğu adamdı. İki üç aydır görüşmeye başlamışlardı.
" Sen emin misin bu çocuktan? Bir sıkıntısı yok değil mi?"
" Yok yok merak etme . Çok iyi birirsi. "
" İyi hadi bakalım, götürürüm seni, yarım saat sonra gidelim. Ben izlicem sizi. Yarım saat oturun konuşun sonra seni geri bırakırım konağa. "
" Ya sen cansın can!" dedi ve Rüya'nın yanağına öpücük bıraktı.
Yarım saat sohbet eden ikili , konaktan ayrılmak için ayaklandılar. Rüya duvardan atladıktan sonra kollarını açıp Dila'nın atlamasını bekledi. Kızın zayıf bedenini tuttuktan sonra yere bıraktı. Erkeksi yürüyüşünü takındı, gizlice Dila ile ara sokaklardan geçerek parka gelmişlerdi. Miran onu ağaçlık alanda beklerken Dila, koşarak sevdiğinin kollarına koştu. Rüya onları uzaktan izlerken bir sigara yaktı.
Miran, 23 yaşında esmer bir çocuktu. Dila ise 22 yaşındaydı. Birbirine yakıştırsa da.. Rüya, arkadaşını üzmesinden korktuğu için Miran'ı haylice araştırmıştı. Mütavazı şekilde hayat süren bir adamdı. Dila , aşiretin kızı olduğu için ailesi onu Miran'a vermemek için direnecek gibiydiler. O yüzden Miran, doktor olduktan sonra Dila'yı isteyecekti. Midyat'ta doktor mesleğini yapan kişiler sevilirdi ve Dila ile evlenmesinde pek sorun yaşamayacaktı.
Yarım saat dolduktan sonra Dila, Miran ile vedalaşıp arkadaşının yanına geldi. İkili konağa gidene kadar biraz daha muhabbet ettiler ve ayırlacakları sırada birbirine sıkıca sarıldılar.
Rüya, arkadaşının duvarı aşması için ellerini birbirine kitledi ve duvarın dibinde tuttu. Dila kızın avuç içlerine ayağıyla basarak kendini duvarın üstüne çıkardı. Aşağı inmeden önce Rüya'ya öpücük attı ve karşılığını aldıktan sonra aşağı inmişti.
Rüya, kimseye görünmeden ileride parkettiği sivil aracına doğru yürüdü. Bugün sakin geçen gününe şükür etti ve arabasına binerek yola koyuldu....
********
" Emin misin yemeyeceğine, bak çok güzel olmuş? " diyen Barlas'a tiksinti ile baktı Rüya.
Sakatattan nefret ederdi küçüklüğünden beri. Başıyla , teklifi reddetti ve elindeki krakerden bir tane alarak yemeye koyuldu. Bugün Alfa gelmemişti. Yeni yerlerini anca ertesi gün bulacağını bilen Rüya, kamp yerine gelmeden önce dün ki yere uğrayıp, Alfa'ya kolinin içinde kasaplardan topladığı kemikleri ve arada torpil geçtiği büyük parça etleri bırakmıştı.
" Üstteğmenim, isterseniz sucuk pişireyim size şimdi." diyen Gökhan'a bakan Rüya onuda başıyla reddetmişti.
Aç değildi, yediği pasta ona hayli yetmişti.
Rüya , 20 yaşında başladığı bu serüveninde beşinci yılındaydı. Hiç bir akrabası yoktu bu hayatta. Annesi ve babası kim hiç bir zaman öğrenmek istememişti. Bazen kendini çok yalnız hissediyordu ama meslek arkadaşları onun ailesi olmuş bazı eksikleri onlar sayesinde kapatıyordu. Hayatı boyunca hiç sevgilisi olamayan genç kadın, evlenmeyi de düşünmüyordu. Tek bildiği silah tutmaktı. Ne yemek yapmayı bilirdi ne de dans etmeyi. Dila ise onun tam zıttıydı. Hayali hep aşçı olmaktı. Ayrıca çok iyi dans ederdi.
Buluştukları bazı zamanlar Dila ona dans etmeyi öğretirken, Rüya'da ona dövüş sanatlarından bir kaç hareket öğretiyordu. Böylece birbirini tamamlıyorlardı.
**********
1 HAFTA SONRA...
BUGÜN GÜNLERDEN cehennem haftasıydı. (Dağ Haftası)
Aday personellerinin maksimum 2 saat uyuyabildiği ciddi harp operasyonun uygulandığı bu günde; Üstteğmen Rüya KUMRU ve Yüzbaşı Barlas CENKER eğitmenleri olacaktı.
Aniden yapılan baskınla birlikte , adaylar bir dağda gözleri kapalı şekilde götürülmüştü. Issız bir araziye bırakıldıklarında yanlarında sadece soğuktan korunmak için kıyafetlerinden başka bir şeyleri yoktu.
Rüya ve Baran onları getirmeden önce alanda gizli yerlere kesici alet ve yiyecek bir kaç şey saklamışlardı. Bulmaları çok zor olan yerde adaylara yetecek kadar yiyecek yoktu. Zaten burada önemli olan bu sınırlı yiyeceği 1 hafta boyunca idre etmeleri olacaktı. Hoş bu zamana kadar Rüya ve Baran'ın sakladığı yerlerden bulan olmamıştı. Bu zorlu haftayı geçen adaylar, taktik eğitimlere geçeceklerdi. Bunu ise başka şehirde yapacaklar ve yeni aday ekip arkalarından gelecekti.
Barlas ve Rüya, ekibi gizli kameralardan izliyor ve gerekli puanları veriyordu. O sırada Rüya, telefonuna gelen mesajla dikkatini ekrandan çekerek gelen mesajı okudu.
- Rüyam! Yardımın gerekli, beni ZAHİDOĞLU Aşiretinden birine verecekler. Abim onların kızını kaçırıp gitti. Beni istediler Rüya. 32 yaşındaki adamla evlendirecekler beni. Ne olursun bir şey yap. Ailemin eli kolu bağlandı ne yapacağız bilmiyoruz. -
Rüya, yazılanları şok içinde okurken, damarlarında kan akışı hızlanmıştı. Burunudan solumaya başladığında Barlas ona endişe ile baktı.
" Ne oldu, saldırı mı var!"
" H-hayır yok bir şey. Dila'nın başı derde girmiş ama önemli bir Şey değil ...yani...ben hallederim. Midyat'a gitmem gerek sen idare edebilir misin beni!?"
" Rüya, bak saçma sapan şeyler yapmayacaksın değil mi? Mardin'de kimliğini deşifre edemezsin."
" Merak etme öyle bir şey olmayacak. Ben sana haber vereceğim ne zaman gelirim bilmiyorum şuan. "
" Tamam dikkat et!"
Rüya hızla radan uzaklaşırken koğuşuna girip üstüne Dila'nın yanına giderken giydiği siyah kazak ve pantolonu giydi. Saçalarını arkadan bağladıktan sonra şapkasını takıp kalın montunu giyerek acele ile aracına koştu. Hayatttaki en değer verdiği kişiyi saçmalıktan kurtarmaya gidiyordu....