Yüksek dağın tepesinde duran araba , farlarını kapatmadan durdurulmuştu. Rüya, güçsüz adımlarıyla arabadan inerek ileriye doğru yürüdü. Rüzgar çok şiddetliydi ve yağan kar Rüya'nın yüzünü kesip geçiyordu sanki. Buz tutan yerlerde adımları gıcırtılı ses çıkarıyordu. Karşısında ki çadırın içinden çıkan Dila, ona koşarak gelmişti.
" Annemler nerde! Arabadalar mı?" demişti hevesle.
Rüya'nın boğazı düğümlenirken kendini toparlamaya çalışıyordu ama Dila'nın mutlu bakışları buna izin vermiyordu. Kendini suçlu hisseden Rüya, arkadaşının yüzüne bakmakta zorluk çekiyordu.
" Rüya? Konuşsana , annemleri getiremedin mi?" dedi yüzündeki gülümse solarken. Dila, karşısında ki kadını iyi tanıyordu ve bir terslik olduğunu anlamıştı.
" Gelemediler." demişti. zar zor.
" Hadi ya! Ne olacak şimdi, yarın tekrar mı deneyeceksiniz? " demişti.
Rüya yutkundu ve soğuktan akan burnunu çekip etrafında göz gezdirdi bir süre. Cesaret topluyordu kendince.
" Dila.." dedi ama yine devamını getiremedi. Çok utanıyordu bunu demeye.
" Rüya, ne olur söyle bir şey mi oldu?" dedi korku dolu sesiyle. Rüya, ona bakmadı ve karşı dağda kendini gösteren Alfa'ya gözü kaydı. Geldiğine şuan sevinemeyecekti.
" Dila, annenle baban ...annele baban öldü Dila." bir anda söyledi ve geçti. Her ne kadar ağzından sözler kolay çıksada , içi titremişti.
Dila inanamayarak baktı Rüya'ya. Dudakları açılıp kapandı ama bir şey diyemedi.
" Başın sağolsun güzelim." dedi Rüya ve şok olan arkadaşına sarılacakken Dila bir adım geri gitti.
" Ne zaman öldüler. Siz gitmeden önce mi?"
" Biz tam gidiyorduk ailenle ama..o deden olacak şerefsiz engel olup Zahidoğlu aşiretini çağırmış. "
" Eee!" dedi bağırarak Dila. Üstündeki şoku ağır ağır atıyordu.
" Ee si , dedenin bir adamı anneni vurdu. Orda öldü ve babanda bizim kaçmamıza yardımcı olmak için kendini feda etti. Dedeni ise.... onu ben öldürdüm." dedi.
Ölüm haberini vermeye alışıktı Rüya. Bunu bir aç defa şehit olan arkadaşlarının ailesine haber verirken alışmıştı. Ama bu daha bir zor gelmişti. Asla Dila'nın gözlerine bakmıyordu.
" Sen...sen nasıl kurtaramazsın Rüya! Asker değilmisin sen? Nasıl izin verdin babamı bırakıp geldin ya!" dedi ve arkadaşının göğsünden itti.
Rüya milim kımıldamadı ve aldığı darbe sadece içini acıtmıştı. Yutkundu sertçe. Fırtına gittikçe artıyordu ve kar onların görüş alanını kapatıyordu.
" Özür dilerim. Yakalanırsak sen tehlikeye girecektin. Baban seni bana emanet etti Dila. "
Dila hala şaşkınlıktan ağlayamıyordu ve bu onu öfkelendirdi.
" Ben dedim sana! Ben dedim ki ailemi yaşatmazlar dedim. Senin yüzünden öldüler onlarda. Keşke demeseydim sana , keşe o mesajı atmasaydımda o Yunus'la evlenseydim. Allah'ım...benim yüzümden her şey.."
Sözlerinin sonuna doğru kendine kendine konuşuyor gibiydi Dila.
"Hiç bir şey senin suçun değil. Ne yani onlar yaşasın diye kendini mi feda edecektin . Yok öyle dünya. Eğer biri suçluysa oda abin olan o şerefsiz.!" demişti bağırarak.
" Ben gelmeseydim bunlar olmaycaktı!"
" Sen gelmeseydin şimdi o adamın altındaydın konuşturma beni Dila!!! Lan..lan senin bedenin bir berdele kurban gidecek kadar değersiz mi amına koyum ha! Bunu mu hor görüyorsun kendine?!"
İkisi birbirine deli gibi bağrıyordu ve bütün askerler onları uzaktan dinliyordu.
" YAŞAYACAKLARDI!" diye haykırdı ve buna katlanamayan Rüya onu omuzlarından tutarak sarstı.
" Sen ölecektin SEN! O evde sana neler edecekti, dayanabileceğini mi sanıyorsun o kadar hakarete, şiddete! İstemediğin adamın koynuna girmek, üstelik kalbinde başka biri varken. Bu muydu istediğin ?" dedi.
" Ailem olmadan nasıl dayanacağım peki!"
" 17 yıl nasıl dayandıysan öyle !" demişti.
Dila acıklı acıklı baktı arkadaşına ve gülümsedi gözlerinden akan yaşlar ile.
" Çünkü o zaman anne baba sevgisini bilmiyordum. Bilmediğin bir şeyin özlemini yaşayamazsın ve bu seni hayatta tutabilir Rüya. Sen bilmezsin!" dediğinde Rüya şaşkınca elini çekti ve dikleşti. Hafif bir sırıtış belirdi yüzünde.
Aklına şeytan, bir şeyleri sokacak gibi oldu ama sonra susturdu o şeytanı. Dila kızgındı ve o yüzden böyle demişti. Anlayış gösterebilirdi.
" Haklısın Dilam, ben bilmem o duyguları. Bilmek de istemiyorum. Yarın gidiyorsun Rusya'ya. Her şeyi ayarladım. Japonya'da ki evin, iş yerin, her şey hazır olacak sen gitmeden. Baban dedi ki , hayalini ben gerçekleştiremedim sen gerçekleştir ! Babanın son isteği buydu Dila."
Dila, yere çöktü ve ağlamaya başladı. Rüya kıpırdamadan yerinden durdu ve dişerini sıkarak kurt ile bakışmaya devam ettiler. Soğuk artık iliklerine işliyordu ikisinin .
" Gitmeyeceğim." dedi Dila güçsüz sesiyle.
" Öyle bir gideceksin ki! Zorla götürürüm seni."
Dila yerden kalktı ve küçük boyu ile arkadaşına diklenerek konuştu. Normal şartlarda olsa, Rüya buna sırıtarak dalga geçerdi.
" Gitmeyeceğim! Annem ile babamın intikamını alacağım tamam ı! Kimse engel olamaz."
" Öyle bir şey olmayacak , boşuna nefesini tüketme. Hadi üşüyeceksin çadıra geçelim." dedi ve arkadaşının elini tutup götürmek isterken, Dila ondan öğrendiği bir kaç dövüş sanatı hareketi ile ayağına tekme atarak onu yere düşürdü. Rüya şok oldu ama hoşuna gitmişti.
" Güçlenmişsin, işte böyle ." derken yüzünü yerden kaldırıp Dila'ya baktı. Silahını ne ara kaptırdı bilmiyordu ama ona tutulan namluya aldırmadı. Yerinden kalktı ve hiç bir duygu olmayan gülümsemesiyle baktı.
" Dilamın elinden ölüm mü? Buna asla hayır demem." derken gayet ciddiydi Rüya.
Dila bu sözlere alayla sırttı ve dişlerini sıkarak namluyu kendi kafasına tuttu.
" Saçmala bırak şunu." Rüya kokrtuğunu belli etmeyerek sakin durdu. Ama içi içini yemişti.
" Eğer bırakmazsan beni kendimi vururum , yemin ederim yaparım Rüya!"
" Tamam, hadi bıraktım gittin...tamam hadi o sıska bedeninle Zahidoğullarının konağına girdin ve hepsini tek tek öldürdün. Bu çok küçük bir olasık bu arada. Her neyse...sonra ne olacak Dila?
Ben söyleyim, seni öldürecekler. Ama gerçek senaryoyu söyleyim mi?
Bu senin kafanda kurduğundan bambaşka. " dedi ve soğuktan kuruyan dudağını diliyle ıslattı.
Tavırları alaylıydı, çünkü bu tavrı takınmasa Dila gibi oda ağlardı.
" Gerçek şu; sen Midyat'a adım attığın an öleceksin. Bir tane bile Zahidoğlu gitmeyecek. Öldüğün yanına kar kalacak. "
" Yani diyorsun ki; şimdi öl daha iyi."
" Dila, bırak şu siktiğimin şeyini ve adam gibi konuşalım!" diye bağıran Rüya'ya . Dila;
" KADIN!" diye bağırdı.
" Feministlik duygun şimdi mi geldi ?! Berdele giderim diyordun az önce !" derken , Dila'nın çenesinin titrediğini görünce geri adım attı Rüya.
" Tamam anasını satayım tamam! Gel şu çadırda kadın gibi konuşalım ha!"
" Gelmem. İkna edersin yine kanarım sana. Ben onlar ölmedikçe huzurlu olamam. Ailemin kanı yerde mi kalacak! Sen gider miydin Rüya? !"
" Senin ailen gibi ailem olacaksa giderdim vallahi. " diyerek omuz silkti.
" Şu durumda da ciddiyetini koruyamıyorsun öyle mi?" dedi ve emniyetini kaldırdı tabancanın.
" Lan! Tamam tamam valaha ciddi olcam. Dur bir aşkım tamam..bir planım var öyleyse. " dedi Rüya. Aslında planı üç saniye önce yapmıştı.
Dila, ikna olmuş gibiydi ve " Nedir?" dedi.
" Ben gireceğim o konağa."
Dila, bu fikre göz devirdi ve siniri iyice artmıştı. Rüya yüzünden acısını bile yaşayamıyordu şuan..
" Sonra mesleğinden ol, canından ol, birde senin acını yaşayım Allahın belası! Öyle mi?"
Rüya içindeki hınzıra bir türlü laf anlatamıyordu ve yaramazlık yapmaya hazır çocuk gibi sırıttı.
" Asker olarak girmeyeceğim ki?"
" Nasıl gireceksin?" dedi Dila. Arkadaşı tam bir ruh hastası gibi gülüyordu.
" Hanımağa olarak gireceğim!...."