-Dağhan-

1439 Words
Çadırın içinde bağdaş kurup oturan ikili sessizdi. Tavanın içinde ki kestaneleri eliyle ayıklayıp bir kenara koyan Rüya, Dila'nın dayanamayıp yiyeceğini biliyordu o yüzden ısrar etmek istememişti. Dila, saatlerdir ağlıyordu ve Rüya sadece yanında sessizce beklemişti. " Dilam! Bak kuzum için dışına çıktı artık. 4 saattir ağlıyorsun bir şey demeden ara verirsin diye bekledim. Farkında mısın burnun bile akmıyor artık, düşün o bile tükenmiş." diye şakaya vurdu ama nafile. Dila oralı olmadı. " Nasıl hanımağa olacaksın ki? Hem sen bir adamla yaşayamazsın ilk geceden öldürürsün." Rüya, Dila'nın komuşmaya başlamasına sevindi. Elindeki kestaneyi ağzına atarak ona biraz daha yanaştı. " Ben geçen yıl bunları araştırmıştım. Zaten hep araştıyordum da neyse. Zahidoğulları Mardin'deki aşiretlerin kanun koyucusu gibi bir şey. Kim ne sorun yaşarsa onlara geliyorlar. Akeriye ile çok iyi arası o yüzden ben desem ki adam öldürdüler ekibi alıp gideceğim, yukarıdan emir gelir önüme geçerler. Zaten siyasi bağları çok güçlü kaldı ki adamlar Dubai ve Katar'da inanılmaz yatırımlara sahip. Yani anlayacağın ben bir asker olarak değil onların konağına girmek, önünden geçemem. " " Bu yüzden hamımağa olarak girecem diyorsun öyle mi?" " Aynen öyle." diyen Rüya'ya , Dila tek kaşını kaldırarak baktı. " Kiminle peki?" " Kim olacak , Yunusla. Görsün bakalım evliliği." " İyi de nasıl olacak o?" Rüya, ilgisini çeken arkadaşın eline kestaneyi tutuşutururken Dila farkında olmadan yiyordu. " Var bir planım...." dedi ve analtmaya başladı. O sırada Dila'ya bir tava kestaneyi yedirmeye başlamıştı. ********* Sabahın ilk ışıklarında Dila ve Rüya valizi toparlayıp çadırdan çıktılar. Her şey hazırdı ve kalan tek şey Dila'nın arabaya binerek gitmesi kalmıştı. " İlk başta Güricistana gideceksin, sınırda seni bir rus askeri Sergei karşılayacak. Yanında ise Viktor olacak her zaman. Moskova'ya gittiğinde bir iki hafta orda durman gerek. Japonya'ya gitmek için işlermlerin anca halledilecek. Zaten Japonya'ya gittiğinde öğrenseler bile gelemezler, gelseler bile bulamazlar." KORLU aşiretinden üç kişi öldüğü için zaten Dila'nın peşine çok takılmayacaklardı. Rüya'nın asıl amacı her ne olursa olsun uzak bir yere gitmesi ve hayal ettiği Asya mutfağının başarılı bir aşçısı olmasıydı. " Tamam." dediğinde arkasını dönüp arabaya binecek Dila, " Sarılmayacak mısın?" diyen Rüya'ya bakmadan; " Rohat'ın ve soyunun yerle bir olduğu haberini aldığımda düşünürüz." dedi ve arabaya binmişti. Dila, hala ailesinin ölümünde Rüya'yı ve kendisini suçluyordu. Rüya ise bu tavırı anlayış ile karşılarken arkasından gülümsemekle yetindi. Yoksa her an ağlayabilirdi. Zırhlı araç harekete geçti gözden kaybolana kadar Rüya arkalarından izlemişti. " Hanımağa ha!" diyen Barlas, elleri cebinde kızın yanında durdu. " İyi olacak mı dersin?" " Bence iyi olacak. Viktor ççok iyi biridir ve Rusya'da ailesiyle çok iyi ağırlayacaklar Dila'yı. " Rüya, başı ile onaylarken, sanki onu tek gönderdiği için kendini suçluyor gibiydi. Ama buradan gidemezdi çünkü konağa girmesine vakit kalmayacaktı. " Ne yapacaksın şimdi?" " Yapacağız diyeceksin." diyen Rüya , şirince Barlas'a baktı. " Yine mi?" " Albayım son kez!" diyen Rüya ondan kaçan adamın peşinden hızlı adımlarla takip ediyordu. " Olmaz!" " Ya sadece gizli görevde diyeceksiniz." dediğinde Barlas yerinde durdu ve "Sadece bende değilim, bütün tabur mu?" " Albayım şöyle ki.... aslında ben Yunus ile evlenmeyeceğim." " Kiminle?" " Dağhan ZAHİDOĞLU ile." dediğinde Yüzbaşı ' dalga mı geçiyorsun' diye baktı. " Ciddiyim." " Dağhan İstanbul'da iyide." dediğinde Rüya, üşüyen ellerini montunun cebine sokarak " Geliyor." demişti. " Nerden biliyorsun?" " Şu Alfa'ya kemik aldığım kasap varya Hasan abinin. İşte o bana yazmış ,bütün Midyat çalkalanıyor. Korlu aşiretten üç kişi ölünce mevzu kan davası döndü. Bütün aşiretler toplanacakmış. Sanırım Yunus'u ortadan kaldıracaklar. O yüzden de Dağhan geri geliyormuş." " Kızım, bu Dağhan bütün aşirete rest çekmedi mi? Ben sizi tanımıyorum diye Midyat meydanında bağırmadı mı? " " Evet öyle oldu. Ama Rohat ağa soyunu kimle devam ettirecek Yunus giderse. Dağhan ne derse hepsini yapacak durumdalar. Eğer Dağhan denildiği gibi ,adam gibi adamsa ben onun aklını çelip kan davası ,töre ,berdel ne bok varsa vereceği hükümleri etkileyebilirim. O sırada da bu Zahidlerin bütün pisliklerini belgelemem lazım." " Sence buna izin verirlermi? Kızım askeriye onlarla 2015 yılında terörle mücadelede birlikte çalıştı. Bütün teröristlerin yerlerini onlar söyleyip bildirdi. Adamların içine ajan sokmalarına izin verirler mi sanıyorsun!" " Ya kızma bir! Zahidoğlu konağına gittiğimi söylemeyeceğiz. Teröristlere silah yardımını yapan birilerinden şüphelendiğimizi ve onu ortaya çıkarmak için gizli göreve gittiğimi söyleriz. " " Buralar ne olacak Rüya?" " Arada gelmeye çalışırım." " Kolaydı ! Hanımağa kafasına göre dışarı çıkacak ...buna izin verir mi kocan?" " Ayyy! Yüzbaşım hemen kocan demeyin daha alışamadım." derken alayla güldü. " Yok yok o konuya gelelim. Gerdek de ne yapacaksın sen bakıyım?" Rüya adamın pat diye söylemesine gözlerini açtığında sonra sonra gözlerini kısarak kınar gibi baktı. " Ne kadar kaba bir cümle! Sizene benim gerdeğimden." " Dila'ya diyordun tanımadığın adamla şöyle böyle diye. Aynısını sen mi yapacaksın?" " Benim durum farklı. Kimseyi sevmiyorum etmiyorum. Ne yapacağım bekaretimi ahirete mi götüreyim yani. Görev olarak yaparsam bir şey olmaz." " Sen gerçekten normal değilsin Rüya." " Biliyorum. " diyen Rüya kıkırdadı. " Ne zaman peki ?" " Bu gece. Dağhan akşam 10 gibi Midyat'ta olacakmış. Biz ne olur ne olmaz 9'da yerleşiriz." " Sen ne zaman düşündün bunları? " " Dila ağalrken." dedi . Barlas'ın siniri bozulmuştu ve gülmeye başladı, Rüya'da ona ayak uydurarak gülmüştü.... ***************** " Hazır mısın?" " Hazırım Yüzbaşım . " diye Rüya, uzun kabanına iyice sarınmıştı. O kadar soğuktu ki hava , bir saattir Dağhan'ın arabasının Midyat'a girişini bekliyorlardı. Bir kaç asker ,sivil olrak nöbet tutuyordu. Dağhan'ın geldiğini söylediklerinde plan başlayacaktı. " Yüzüm nasıl, kötü görünüyor mu? " " Fazlasıyla. Hayır yani bana da kendini dövdürdün ya!" " Görev bu olur öyle. Kendini kötü hissettme Barlas, hem fenamı bütün hıncınızı aldınız benden.. İnandırıcı olmak lazım. Dağhan'ı en zayıf noktasından vuracağız." demişti. Dağhan, Midyat'ı terketme sebebi... evli kız kardeşinin üstüne kuma getireceği haberi Midyat'ta yayılınca, Dağhan olay çıkarmıştı ve kardeşini onlardan almak istemişti. Tabi töre bunu reddettiği için kız kardeşini yanına alamamıştı. Kardeşinin adı Esra'ydı. Esra , üstüne kuma gelmesinden sonra dayanamamış ve intihar etmişti. Bu olayla birlikte Dağhan bütün töreyi ve aşireti yok sayarak İstanbul'a taşındı. Dedesi ve babası ile işleri birlikte yapsalarda mümnkün oldukça yüz yüze görüşmüyorlardı. İş ortaklığı gibi bir şeydi aralarında ki bağ. Rüya'nın askeri kimliği gizli olacağı için, sahte kimliği ile tanıtacaktı kendini. - Nazya BUDAK- olarak girecekti Dağhan'ın hayatına.... *********** Midyat'ın sokağına giren Dağhan, özlediği memleketinin sokaklarına baktı. 3 yıl önce yemin etmişti buraya gelmemeye . Ama babası Şiyar ağa ve dedesi Şahan ağa öyle bir baskı yapmıştı ki mecbur geri gelmek zorunda kalmıştı. Töre, Yunus'un kanı ile davanın kapanacağını söylemişti . Zahidoğlu hissedarının en büyük payına sahip olan Dağhan'ın geri gelmesi istenilmişti. Karanlık yolda ilerleyen Dağhan, radyonun sesini kısarken, solunda hissettiği hareketlilik ile yavaşlamıştı. Ağır ağır ilerlediğinde bir kadın karla kaplı tarladan koşarak çamurlaşmış yola çıktı. Dermansız ve korkulu olduğunu uzaktan sezmişti Dağhan. Kadın ona baktığında farlar yüzüne vurmuştu ve eliyle gözlerinin önünü kapamaya çalıştı. Siyah saçları ıslaktı, yüzü kanlar içinde kalmış ve üstündeki beyaz elbise kir içindeydi. Ayakları çıplak olan kadın arabaya ağırca ilerlerken yalpaladı. Dağhan arabayı durdurarak, hızla inmişti. " İyi misiniz?" Kalın ve tok sesi boş ıssız sokakta yankılanırken, kadın ona bir şey söylemedi ve olduğu yerde kalmıştı. Dağhan ona doğru ilerlemeye başlamıştı ki , kadın bayılarak yere düştü. Karla karışık çamurlu yola saçları serilmişti ve gözleri yarı açıktı. Dağhan hemen koşarak gitti... yanında eğildi. Kadına dokunmak için tereddüt etti bir an. " İyi misiniz?" "Y-yardım edin." dedi güçsüz sesiyle. Dağhan onu omzundan tutarak kollarına aldı. Kızın üstündeki çamur onun siyah takım elbisesine bulaşmıştı. " Bekleyin, ambulans çağıracağım!" " Ol-olmaz ...öldürür beni! " dediğini genç adam zar zor duyabilmişti. Ne yapacağını şaşırırken; " Var mı bir tanıdığınız? Onu arayalım." " Yok.. kimsem yok ! Sadece...azrailim var." demişti sesini titretirken. " Bunu size o mu yaptı!" sesindeki sertlik, bir an kadının gözlerini açmasını sağlayacak gibi oldu ama kadın bitkin duruşunu korudu. " E-evet. Peşimde. Ne olur kurtarın beni. Ölmek istemiyorum." " Kimsin sen?" dedi adam kadının yaralı yüzüne bakarak. Bir aşinalık sezmek istedi ama buralı olmadığı çok belliydi. " Nazya." diyen kadın gözlerini kapatarak , kafası adamın kolundan sarkmıştı. Baygın bedene Dağhan son bir kez baktı ve bıçak darbesi görmediği için hastane acileyitini sona sakladı. 2 metre boyu ile kadını kaldırdı, irri cüssesine ağır gelmese de bir kadına göre ağırdı. Beyaz elbisesi diz kapaklarından yukarı kıvrılmıştı, Dağhan onu arabaya bindirdiğinde üstüne arka koltukta duran kabanını örtmüştü. Hemen arabaya binerek konağa değilde ona ait olan bağ evine sürdü. Kadın buz gibiydi , soğuktan ölmemesi için arabayı olabildiğince ısıtmıştı. Arabasına bağlı telefonundan birini aradığında Rüya yani sahte kimliği ile Nazya, konuşulanları duyabiliyordu. Dağhan, bağ evine bir doktor tanıdığını çağırmıştı. Gelir gelmez yaşadığı aksiliğe küfür ederken yanında yatan kadına baktı Dağhan... Kötü görüntüsüne hafif alnını kırıştırdı ve yola dönerek daha hızlı sürmeye başladı. Neden ona bu denli yardım ettiğini bilmiyordu genç adam. Bu zavallı görüntüye karşı koruma iç güdüsünün devreye girdiğini düşündü.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD