2.BÖLÜM

1062 Words
Selamun aleyküm Keyifli okumalar... -Şey yani serum takarım demek istemiştim. -Anladım. Peki seruma çok mu ihtiyacım var? -Bilmem. Yani bana öyle geldi. Gerçi istersen başka hastaneye git. Sen bilirsin yani. -Hastaneye gelmemi istemiyordun en son. Ne değişti? -Baş hemşireden uyarı almıştım. -Ne? Benim yüzümden mi? O yüzden mi gelmemi istemedin? Birşey dememiştim. Onun gelip gitmelerinden uyarı almıştım. -Tabi benim yüzümden. O yüzden bir an da hastaneye gelmemi istemedin.... Baş hemşire ne dedi? -Gelmelerini yanlış yorumlayan insanlar olmuş. O da uyardı. -Ben özür dilerim. Seni zor durumda bırakmak istemezdim. Aptal gibi düşünemedim. Çok özür dilerim. Yine sessiz kalmayı tercih etmiştim. Özür dileme tarzı bir cümle kurmayacaktım çünkü o gün baş hemşirenin karşısında gerçekten kötü bir durumda kalmıştım. -Serum yerine normal insanlar gibi istersen kahve veya çay içebiliriz. -Hı? Hadi yine iyisin Kardelen beleşe kahve teklifi aldın . Ben olsam giderdim. Yanına da cheesecake istedin mi ohhh mis. -Ben mi? -Evet... Gelmez misin? -Geleyim mi? -Yani sen bilirsin. Bana sorarsan gel tabi. -Cheesecake de ısmarlar mısın? -Sen istersen elbette... -Geleyim öyleyse. Nazlanarak söylediğim cümlelerim ile devekuşu misali kafamı toprağa gömmek istiyordum şu an. "Giliyim mi?... Giliyim iyliysi " Ergen misin kızım sen? Bu ne biçim konuşma şekli. Normal insanlar gibi evet ya da hayır desene. -Yarın staj sonunda geleyim öyleyse. Karşılaştığımız cafeye gideriz. Uygun mu? -Hı hı. -Serum ısmarlama sözünü unutma ama bir dahakine bi serumunu yemeye gelirim. Gülerek kurduğu cümle sinirlerimi bozmuştu. -Gelirsin hemşir arkadaşlardan biri iğne yapar. Neresine iğne yapılmasını istersin Kardelen? Müsaait bir yeri uygun mu? Uygun. -Sinirlenme şaka yapmak istemiştim. -Yapma şaka falan... Sen gitsene. -Giderim ama. Gülerek konuşmaya devam etmesi gerçekten sinirlerimi bozmuştu ben ben de onun gibi sessizce gülmeye başlamıştım. -Hayırlı akşamlar. Ağabeyimin sesini duymamla kafamı kaldırdığım da Deryaların evinin önüne geldiğimizi fark etmiştim. -İyi akşamlar. Kızlarla vedalaştığımızda ağabeyim ve gamzeli de tokalaştığında biz evimize doğru yürümeye başlamıştık. Bir ara arkamı dönüp baktığımda gamzelinin el salladığını görmüştüm. Gülümseyip önüme döndüğüm de Melek koluma girmişti. -Keyfin yerine geldi bakıyorum da. -Geldi. -Müstakbel enişte diyebilir miyim artık? -Abartma. .... Eve girdiğimiz gibi Mine ile ufak bir kavganın ardından banyoya önce girerek güzelce duşumu almıştım. Duştan çıktığımda annemlerin geldiğini görmüştüm. Saat geç olduğu için annemler direkt yatmaya giderken bu sefer Mine duşa girmişti. Mine duş alana kadar bende bize çay deneyip yanına araştırmalık hazırlayarak odamıza götürmüştüm. Birkaç dakika sonra Mine başında havlu ile gelmişti. Yere çöküp elindeki havlu ile saçının suyunu alırken ben de çaylarımızı doldurmuştum. -Anlat bakalım. Kaç saat oldu. Biraz daha anlatmazsan şuracağa bayılacağım. -Tamam be. Ben konuşurken kesersen anlatmayı bırakırım. Göz devirip Sıla'nın düğünden itibaren yaşanan herşeyi eksiksiz anlatmıştım. -O kadar şey yaşadın ve bana anlatmadın. Kazara öğrenmeseydim hiç birşeyden haberim olmayacaktı. -Ortada birşey olmadığından olabilir mi zeki kardeşim? -He çok zeki ablacığım bu yüzden depresyona girdin resmen. -Sus da. Yarın ne yapacağım bana akıl ver? -Gördüğüm kadarı ile iyi birine benziyor. Eee Deryaların da kuzeni. Açıkçası senden hoşlanmış, gördüğüm kadarı ile sende hoşlanmışsın. Bence bir şans ver. Denemeden, yaşamadan ne olacağını bilemezsin. İleri de keşke dememek için en azından bir şans verirsin. Çünkü yarın ki buluşmanız ile bazı kararlar alacaksınız ve bu hayatınızı her anlam da etkileyecek. -Haklısın ama... -Ne aması? Hoşlanmıyor musun yoksa güvenmiyor musun? -Bilmiyorum. Yani bazı şeylerden emin değilim. Ya gelip geçici birşey de? Ya sadece ufak bir toplantıdan ibaretse duyguları? -Yaşamadan bilemezsin ki... Sana hemen git evlen demiyorum ki. Sadece dene. Baktın kendinden ya da ondan emin değilsin ikinizde kendi yolunuza bakarsınız. -Haklısın. Ya ben ne dileyim daha önce hayatımda kimse olmadı. Nasıl davranacağımı ne yapacağımı bilmiyorum o yüzden korkuyorum da. -Birşey olmaz. Akışına bırak. Tadını çıkar. Bardağın dibini görünce yeniden doldurmuştum bardağımı. -Yarın ne giyeyim? Stajdan sonra buluşacağız. Kaçtır denk geldiğimizde hep üstümde scburs vardı. Yarın farklı birşey giymek istiyorum. -Bilmem ki. Normal kıyafetlerinden giyin işte. Çok da abartmaya gerek yok bence. İlk günden çok da hevesli görünme. Ağırdan al kendini. -Tamam. Çaydanlığın dibini görene kadar oturmuştuk. En son sabah staja gideceğim diye Mine hanımı zorla yatağa göndermiştim. Tabi hanımefendi yaz tatilindeydi. Bizim gibi hastanede köşelerinde sürünmüyordu. .... Kahvaltı etmeden evden çıkmıştık. Daha doğrusu çıkmak zorunda kalmıştım. Dün gece geç uyuduğum için sabah kurduğum alarmları sürekli ertelemiştim. Allah'tan annem kacta evden çıkacağını biliyordu ki uyandırmaya geldiğinde zor da olsa yataktan çıkarak hemen hazırlanmıştım. Ucu ucuna hastaneye vardığımda kıyafetlerimi değiştirip direkt acile geçmiştim. ...... -Nasıl oldum Melek? -Güzelsin güzel merak etme. -Geç kalmayayım diye sabah elime ne geçerse alıp giydim. -Gayette güzel giyinmişsin. Sen kıyafeti boşver de Çağlar mı almaya gelecek seni? -Yok artık daha neler. Tabi ki kendim gideceğim. -İstersen seninle gelebilirim? -Yok. Yani yorgunsun, bir de dinlenmek yerine benimle gelme. Hem belki Çağlar rahat edemez falan. -Haklısın. Melek ile vedalaşıp hastaneden ayrılmıştım. Buluşacağımız cafeye yürüyerek gelmiştim. Derin bir nefes alarak önündeki kapıyı itip içeriye girdiğim de masalara göz gezdirdiğimde ileride cam kenarında sırtı bana dönük olan gamzeliyi görmüştüm. Vayyy Kardelen hanım, gamzeliyi sırtından tanımalar falan. Sen olmuşsun kızım. Evlenmem gereken konular var. Ayak da dikilmeye son verip yönümü gamzelinin olduğu tarafa çevirdim. Masaya yaklaştığımda geldiğimi fark etmiş arkasını döndüğün de beni fark etmişti. Anında ayaklanmıştı. -Hoşgeldin. -Hoşbuldum. İkimizde ayak da duruyorduk. -Oturalım mı? Sorusu ile başımı sallayıp karşımdaki boş sandalyeye oturdum. -Ne zaman geldin? Çok beklettim mi? -On dakika falan oldu. Garsonun gelmesi ile ikimizde birer orta şekerli kahve siparişi vermiştik. O da senin gibi orta şekerli kahve seviyor. Evlenmeniz için bir nedenin daha oldu güzel kız. -Nasılsın? Yorgun görünüyorsun? -Bugün acileydim. Bir nevi getir, götür işlerini yaptım. Sanırım fazla yoruldum. -Dikkat et kendine. -Ederim... Senin günün nasıldı? -Bütün gün evdeydim. -Anladım. Kahvelerimizi içerek sohbetimize öyle devam etmiştik. -O gün yani Sıla ile konuştuğumuz gün ben önce seni aradım ama sonuna kadar çalmasına rağmen açmadın. -Sonradan gördüm ama iş işten geçmişti. Seni rahatsız ettiğim için bir daha bir teşebbüste bulunmadım. -Dün akşam da söyledim. Kötü bir gün geçirmiştim ve pek sağlıklı düşünemedim. Staj yaptığım yerden uyarı almayı kendime yediremedim. -Peki şimdi. Şimdi de rahatsız ediyor muyum? Buraya isteyerek mi geldin yoksa anlık karar verdiğin için mi? -İstemediğim birşeyi kimse bana yaptıramaz. Buraya da kendi isteğim ile geldim. Ayrıca rahatsız ettiğin de yok. Buraya asıl geliş nedenimi konuşmak istiyordum. -Buraya asıl gelme nedenimizi konuşalım mı? -Elbette... Ben başlayayım öyleyse. Aklında soru işareti kalsın istemem ve sana karşı duygularım var. Bunu zaten hareketlerimle belli ettiğimi düşünüyorum. Eğer sen de tamam dersen beraber bir yola çıkalım. Yeni bir başlangıç yapalım. ❄❄❄ Yeni bölüm yayında. Keyifli okumalar. Kardelen? Çağlar? Bir sonraki bölümde uzun bir zaman atlaması olacak. Yorumlarınızı bekliyorum. Allah'a emanet olun. "12.06.2023"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD