3.BÖLÜM

1286 Words
Selamun aleyküm Keyifli okumalar... 1 YIL SONRA -Tamam, beş dakikaya çıkıyorum. -Gelmemi istemediğine emin misin? -Evet, eminim. Hadi görüşürüz. -Görüşürüz güzelim. Telefonu kapatıp çantama attım. Aynadan kendime bakarken Melek gelmişti. -Çağlar ile mi görüşeceksin? -Evet. Kaç gündür hiç görüşemiyoruz. Benim staj ,onun proje teslimleri derken telefonda konuşmaya bile fırsatımız olmuyor. -Biraz daha dişinizi sıkın. Şunun şurasında mezun olmamıza kaç ay kaldı ki. -Orası öyle de, insan beraber vakit geçirmek istiyor. -Yuh be kızım. Bir buçuk yıl olmadı mı siz sevgili olalı. Hâlâ mı doyamadın Çağlar 'a? -Ya Çağlar ile vakit geçirirken çok eğleniyorum. Zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum bile. -Aşıksın, sen aşıksın arkadaşşşş. Dırırımmmmm. -Allah'ın delisi uğraşma benimle. -İyi tamam be. Sevdiceğini daha fazla bekletme. Yarın görüşürüz kuzum. -Görüşürüz tatlım. Melek'in yanağımdan öpüp lavabodan çıkması ile şalımı son kez düzeltip çantamı ve ders notlarını alarak lavaboda çıkmıştım. Hızlı adımlarla güvenliğin olduğu yere gelerek öğrenci kartımı çıkarak turnikeye okutarak kampüsten ayrıldım. Durağa geçip bineceğim otobüsün gelmesini beklerken bir yandan kulaklığımı takarak müzik dinlemeye başladım. Yirmi dakikalık beklemenin ardından bineceğim otobüsün gelmesi ile akbilimi basarak otobüsün içinde ilerledim. Otobüs hıncahınç dolu olduğu için zor da olsa bir demire tutunmuştum. Bu yıl sondu. Bir ay sonra bir daha bu çileyi çekmeyecektim. Telefonumun çalması ile zor da olsa çantamdan çıkarıp baktığım da Çağlar'ın aradığını görmüştüm. Bekletmeden hemen açmıştım. -Efendim? -Bindin mi otobüse? -Evet. On, on beş dakikaya gelmiş olurum. Sen ne yaptın? Geçtin mi? -Evet, beş dakika oldu geleli. İnat etmeseydin seni de alıp öyle geçerdik kafeye. -Yahu kampüs, sizin şirkete çok terste kalıyor. Git, gel yapmaya değmez. Telefonun diğer ucundan homurdansa da umursamadım. Şirketten çıkıp yanıma gelmesi, sonra tekrar cafeye gitmemiz derken neredeyse iki saat geçmiş olacaktı. -Neyse , gelince konuşuruz. On dakikalık yolculuktan sonra nihayet otobüsten inerek buluşacağız cafeye adımladım. Cafeye girdiğim de ileride cam kenarında oturan Çağlar'ı görmemle oraya doğru adımladım. Birkaç adımda yanına gittiğimde Çağlar geldiğimi fark ederek ayaklanmıştı. Kalktığı gibi sarılması ile sarılmasına karşılık verdim. -Hoşgeldin güzelim. -Hoşbuldum. Çok beklettim seni. -Önemli değil. Sen gelene kadar birkaç telefon görüşmesi yaptım... Hadi oturalım. Oturmamla garson bu ânı bekliyormuş gibi gelerek iki menü bırakmıştı. Aç olduğum için kremalı etli tagliatelle ve kola siparişi vermiştim. Çağlar da siparişini verince garson yanımızdan ayrılmıştı. -Günün nasıl geçti? -Yorucu. Çok fazla yorucu. Babam son yılım diye canımı okuyor. Şimdiden böyleyse mezun olup yanında çalışmaya başladığım da neler yapar kim bilir. -Öğrenmen için öyle yapıyordur. Çağlar ile sevgili olduktan sonra aslında mimarlık okumasının gerçek nedenini öğrenmiştim. Ben kendi isteği ile mimarlık okuduğunu düşünsem de babasının mimarlık bürosu olduğunu ve ağabeyinin de orada çalıştığını öğrenmiştim. Babası aile şirketinde çalışmasını istiyordu. Sırf bu yüzden mimarlık okumuştu. -Kendi şirketimde ofisboyluk yapıyorum. Kahve getir Çağlar, çiçeğimi sula Çağlar, projeksiyondaki sorunu hallet Çağlar, boya kalemi al Çağlar.... Resmen bütün gün Çağlar aşağı, Çağlar yukarı. Adımdan soğudum resmen. Söylediklerine daha fazla dayanamayıp kahkaha atmıştım. -Gül sen gül. Bütün gün canımı okusunlar sen burada sevgiline gül. -Ta. Ahahaaa tamam gülmüyorum. Ahahaaaaa. Gülmüyorum derken bile kendimi tutamıyordum. Çağlar gülmeme daha fazla dayanamayıp bana eşlik edince yanaklarını sıkarak geriye yaslandım. Garsonun gelip yemekleri servis edip gitmesi ile yemeklerimizi yemiştik. Yemeğimizi yedikten sonra kahvelerimizi içip sahilde yürümeye karar vermiştik. Çağlar hesabı ödemeye giderken itiraz edince Alman usulü ödeme yaparak cafeden ayrılmıştık. -Önümüzdeki hafta finallerim bitiyor. Nihayet mezun olacağım. Elimin üstünü öperek elimi tutmuştu. -Şimdi hemşire sevgilim mi olacak? -Evettt. -Mezuniyetine gelmek istiyorum. -Olmaz. Biliyorsun bizimkiler gelecek. -Olsun. Hem bu bahane ile onlarla tanışırım. -Olmaz. Daha senden haberleri yok. Bir daha karşılarına çıksan kalplerine iner. -Söyle onlara. Bak bir ay var mezuniyete. O zamana kadar söylersen bir sıkıntı olmaz. -Hayır, olmaz. Bak daha erken. -Erken mi? Kardelen bir buçuk yıl oldu. Neredeyse iki yıl olacak ama kız kardeşin ve Sıla dışında kimsenin haberi yok. Bizimkilere söyleyeyim diyorum yok diyorsun. Sen söyle diyorum ona da yok diyorsun. Allah aşkına ne yapmaya çalışıyorsun? -Daha hazır hissetmiyorum. Mezun olmadan bizimkilere bu durumu açıklayamam. Babam kendi ayaklarımın üstünde durmadan izin vermez. -Bari gel annemle tanış. -Olmaz! Annenle tanışsam teyzene söyler. Teyzen de anneme söyler. -Tamam ne istiyorsan onu yap. Artık bu konuyu açmayacağım. Sen kiminle, ne zaman konuşacağına karar verene kadar artık sesimi çıkarmayacağım. İstediğini yapmakta özgürsün. -Çağlar lütfen ama... -Saat geç oldu. Hadi seni evine bırakayım. -Böyle yapma lütfen... -Annenler merak eder. Onlar aramaya başlamadan eve gitsen iyi olur. Başka bir şey söylemeden ileride aracını park ettiği yere gitmiştik. Sahildeki konuşmamız aramızda geçen son konuşma olmuştu. Arabaya gelene kadar, arabaya binip bizim mahalleye gelene kadar ne Çağlar konuşmuştu, ne de ben. Çağlar 'a hâk veriyordum ama babam ağabeyim diplomasını almadan evlendiğinde bile küplere binmişken bunu bizimkilere söyleyemezdim. Söylesem bile karşı gelirlerdi. Araç durduğunda emniyet kemerimi çıkarıp Çağlar' a dönmüştüm. -Getirdiğin için teşekkür ederim. Başını salladığında artık araçtan inmem gerektiğini anlamıştım. -Yarın görüşür müyüz? -Bilmiyorum. Ayarlarsam haber veririm. -Tamam... Görüşürüz. -Görüşürüz. Başka bir şey söylemeyince daha fazla araç da durmayarak inmiştim. Arabadan inmemle Çağlar hemen yola devam etmişti. .... Eve geldiğim gibi üstümü değiştirip yatağıma uzandım. Kapının çalması ile eş zamanlı olarak Mıne odaya girmişti. -Abla iyi misin? -İyiyim. -Kandırma beni. Ne oldu? Çağlar ağabey ile mi kavga ettiniz? -Her zaman ki konu. -Abla kusura bakma ama Çağlar ağabey haklı. Araya ne kadar zaman girdi, adam ne dese haklı. Tamam babama hemen söyle demiyorum ama en azından anneme söyle. O da annesine söylesin. -Bari mezuniyetim geçsin önce anneme , sonra da babamlara söylerim. -İyi. Öyleyse Çağlar ağabeye söyle. -Söylerim. Sen beni boşver de denemeler ne alemde? -Ellerinden öperler. Sınavda da aynı performansı göstersem İstanbul 'u bile kazanırım. -Ne güzel. -Hiç de güzel değil. Valla senin gibi burada okuyacak değilim. Ankara ya da İzmir' deki hukuk fakültesi üniversite araştırmalarına başladım bile. 1 AY SONRA Sıra ile hemşirelik andını okuyup yan yana dizilmiştik. -Yüklenmiş olduğum sorumlulukların bilincinde, geliştirdiğim anlayış ve becerilerimle, herhangi bir ırk, inanç, siyasal veya sosyal düzen ayrımı gözetmeksizin, hastalarıma bakacağıma, hayatı korumak, ıstırabı hafifletmek, sağlığı yüceltmek için gereken her türlü çabayı göstereceğime; bakımım altındaki hastaların, bütün değer ve dini inançlarına saygı duyacağıma, bana birileriyle ilgili olarak verilen tüm bilgileri saklayacağıma, hayatı ya da sağlığı tehdit edebilecek her türlü girişimlerden sakınacağıma; sağlık mesleki bilgi ve becerilerimi en üst düzeyde tutmaya çalışacağıma, sağlık ekibinin bütün üyeleri ile işbirliği yapacağıma ve onları destekleyeceğime; bunların tümünü yaparken, uluslararası hemşirelik ahlak yasasının onurunu korumak için gerekecek bütün çabaları sarf edeceğime ve hemşireliğin bütünlüğünü koruyacağıma ant içerim. Herkesin hemşirelik andını okuması ile sıra kep atma törenine gelmişti. Başımdaki eşarba dikkat ederek kepi çıkardığım da gözlerim Çağlar 'a kaymıştı. Bizimkilerin iki sıra arkasındaydı ve beni izliyordu. Görevlinin ondan geriye doğru sayması ile dikkatimi oraya vermiştim. -Üç... İki... Bir... Keplerimizi atarak bizimkilerin yanına gitmiştim. Herkesin sıra ile sarılıp tebrik etmesi ile uzaktan bize bakan Çağlar 'a bakmıştım. Elindeki telefonu sallıyordu. Başımı sallayıp hemen Mine 'den telefonumu aldım. 《Acil gitmem gerekiyor. Biz kutlamamızı daha sonra baş başa yaparız. 》 {Tamam canım. } 《Seni seviyorum. 》 {Seni seviyorum. } Bizimkilerle araçlara binerek ağabeyimin ayarladığı restoranta geçmiştik. Mezuniyetimi beraber kutlayacaktık. 3 GÜN SONRA Üç gün ara ile sevdiceğim ile üniversiteden mezun olmuştuk. Birkaç dakika önce Çağlar kepini atmıştı. Çağlar ailesi ile akşam kutlama yapacağı için kep attıktan sonra ailesi ve arkadaşları ile vedalaşarak yanıma gelmişti. -Nereye gidiyoruz mimar bey? -Gidince görürsün. -Offf tamam. Aracın sahil kenarında durması ile hemen inmiştim. Çağlar' ın da araçtan inmesi ile el ele tutuşarak Çağlar'ın yönlendirdiği yöne doğru yürümeye başlamıştık. -Baş başa mı olacağız? Niye kimse yok? -Şhhh.... İlerledikçe gördüklerim ile aklıma evlilik teklifi gelmişti. Çağlar evlilik teklifi edecekti. Kenardaki masa da duran çiçeği alarak bana vermişti. Ne oluyor dememe kalmadan önünde diz çökmüştü. -Sonsuza dek seni hiç yalnız bırakmamama izin verir misin? Benimle evlenir misin kardelen çiçeği? ❄❄❄ Yeni bölüm yayında. Keyifli okumalar. Kardelen? Çağlar? Çağlar'ın sürekli ailelere söylemek isteyip Kardelen'in karşı çıkması? Kardelen ve Çağlar neredeyse iki yıldır birlikte. Zaman atlaması oldu. Evlilik teklifi geldi. Eee bir sonra ki bölüm kesit bölümü gelecek. Allah'a emanet olun. "12.06.2023"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD