Karan
Neyse ki ödül töreni bitmişti, sonunda şu şımarık Ada’dan kurtulmuştum. Ada o kadar şımarık bir kızdı ki ona bakarken bile soğuduğumu anlıyordum. Sırf annemi kırmamak için konuşmaya çalışsam da artık dayanamıyordum. Ona mesaj atıp, *“Aşkım, iyi geceler. Ben artık uyuyorum.”* dedikten sonra, gece herkesten gizlediğim evime gidip kıyafetlerimi değiştirdim. Yüz makyajımı bile yaptım tanınmamak için. Şimdi sıra gece kulübüne gitmekteydi. Her gece eğlenmek istiyordum.
Evimin yakınlarında çok güzel bir eğlence mekanı vardı; hemen oraya doğru gittim. Tabii giderken normal arabamı kullanmadım. Geceleri kullanmak için bile sıradan bir araba almıştım; kimsenin benim gerçekte kim olduğumu bilmesini istemiyordum. Mekana vardıktan sonra içeri girmek istedim. Kapıdaki bodyguard bana, *“Maalesef damsız alamıyoruz,”* dedi.
O an parayı basıp mı girsem yoksa normal insanlar gibi etrafımdaki bir kızı alıp öyle mi girsem diye düşündüm. Etrafıma bakındım ama yalnız kimse yoktu. Toplu kız gruplarına da teklif edemedim, beni sapık sanmalarından korktum. Başka çarem kalmadığı için bodyguard’ı bir köşeye çekip sordum:
*“Ne kadar ödemem gerek yalnız girmem için?”*
*“Yüz bin TL,”* diye cevap verdi.
Normal biri bu parayı ödeyip de yalnız giremezdi ama başka yolu yoktu. Hemen ödemeyi hızlıca yapıp içeri girdim. İçerisi çok ışıltılıydı, her şey çok güzel ilerliyordu. Sırada daha fazla eğleneceğim bir kızı bulmak kalmıştı. Sağ çaprazıma baktım; kapıda gördüğüm kız grubuydu. Aralarından bir tanesi çok açık ve ateşli duruyordu. Bakışlarımdan onu istediğimi anlamış olmalı ki ben kafamı çevirip önüme döndüğümde, on saniye içinde gelip dudaklarıma yapıştı. Şarkıların ritmiyle onun belini kavrayıp hiç bırakmadan neredeyse yarım saat öpüşmeye devam ettik.
Kokusu aklımı başımdan almıştı. Sırf o koku için bile kul köle olabilirdim. O an ona baktım; saçları kıpkırmızı, gözleri çekikti. O kadar siyah gözleri vardı ki içinde kaybolacak gibiydim. Saatler ilerledikçe sabah yaklaşıyordu. Sabah şirkette toplantım vardı, bu yüzden hızlı olmalıydım. Saatlerce dans ettikten sonra kulağına eğilip, *“Bana geçelim mi?”* dedim. Eğer beni gerçekten istiyorsa geleceğinden emindim. O da bana bakıp kafasını olur der gibi salladı.
Elinden tutup mekandan çıkarken arkadaşlarına el sallayıp, *“Sabah görüşürüz,”* dedi. O kadar güzel ve çekiciydi ki onunla yatmak için sabırsızlanıyordum. Bir an önce benim olsun istiyordum. Alkol kullandığım için araba kullanamaz haldeydik ikimiz de. Mekanın önündeki taksilerden birine bindik. Taksinin içinde bile öpüşmeye devam ediyorduk. Neyse ki taksici rahatsız olmamıştı bizden; zaten taksiden inerken taksi ücretinin on katını ödemiştim adamın anlayışından dolayı.
Henüz adını bile bilmediğim kızıl saçlı kızı hızla asansöre doğru çektim. Evim binanın en üst katındaydı; bütün şehir ayaklarımızın altındaydı. Asansörde bana bakıp, *“Umarım sana aşık olmam,”* deyip pantolonumun kemerini açmaya başladı. Ben de kahkaha atarak, *“Hahaha, dur bekle, eve girelim,”* dedim.
Sonunda yetişmiştik eve. Kız çok küçük duruyordu; 18 yaşında desek yeriydi. Ben ise 32 yaşındaydım ama o kadar etkilemişti ki beni, yaşı umurumda bile değildi. Belki de büyüktü, güçlü duruyordu, bilemezdim. Ben anahtarı çıkartıp evin kapısını açarken, o hâlâ pantolonumla uğraşıyordu. Onun bu hali beni daha da azdırıyordu. Eve girip kapıyı kapattıktan sonra onu hemen kucağıma aldım. Balık etli olmasına rağmen çok zayıftı; onu taşırken sanki 10 kilo taşıyormuşum gibi hissediyordum. Kucağımdayken bile öpüşmeye başladık. Sonra onu salona götürüp koltuğa yatırdım...
Onu koltuğa yatırdığımda nefesim hızlanmıştı. Saçlarının kızıllığı koltuğun koyu renginde daha da belirginleşmiş, adeta ateş gibi parlıyordu. Gözlerim onun üzerinde gezindi, teni ışıkta pürüzsüz ve davetkâr görünüyordu. Göz göze geldiğimizde, o siyah derinliklerde kaybolacağımı hissediyordum. Gözlerinde bir kararlılık vardı, ama aynı zamanda gizli bir arzu da seziliyordu.
Eğildim ve dudaklarına bir kez daha yapıştım. O an, zaman durdu sanki. Dudaklarının tadı, beni tamamen ele geçiriyordu. Ellerim yavaşça vücudunda gezindi, her kıvrımı, her dokuyu hissederek. Onun nefesi hızlanırken, ellerimle göğüslerine ulaştım ve hafifçe sıktım. Bir inleme duyduğumda, daha da cesaretlendim. Elbiselerimizi hızla çıkardık; o an, birbirimize tamamen teslim olmuştuk.
Onun vücudu benim altımda kıpırdanırken, kendimi daha da kontrolsüz hissettim. Onu koltuğun kenarına çekip kendime daha da yakınlaştırdım. İçimde büyüyen arzu, her hareketimde, her dokunuşumda kendini gösteriyordu. Bir an için durdum ve ona baktım; gözlerimiz birbirine kilitlenmişti. O an, daha fazlasını istediğimi biliyordum.
“Gel benimle,” dedim, sesim kısık ve kararlıydı. Onu koltuktan kaldırdım ve evin gizli köşesine, kimsenin bilmediği odaya doğru götürdüm. Bu oda, benim sırlarımın, en karanlık arzularımın saklandığı yerdi.
İçeri girdiğimizde, odaya yayılan kırmızı ışık, duvarlardaki aynalar, her şey bizim bu geceyi unutulmaz kılmamız içindi. Işıklar loş, renkler canlıydı; her şey romantik ve ihtiras dolu bir havayı yansıtıyordu. Odanın merkezinde büyük, konforlu bir yatak vardı. Üzerindeki yumuşak örtü, sıcak bir ortam yaratmıştı.
Odaya adım atarken, onun gözlerindeki heyecanı gördüm. Yüzündeki kırmızı allık, geceyi daha da ısıtıyordu. Onu yavaşça yatağın üzerine yatırdım. Elimle yüzündeki saçları hafifçe geriye doğru attım ve gözlerine derin bir bakışla odanın atmosferine uyum sağladım.
Onu yatağa yatırdım, ellerim vücudunda dolaşırken, onun nefesinin hızlandığını hissediyordum. Kendimi onun üzerinde buldum, her hareketimde onunla birleşen, her dokunuşumda onu daha derine çeken bir arzu vardı. Bu odada, sadece ben ve o vardı, dış dünyadan tamamen kopmuştuk.
Zaman kaybolmuş gibiydi; her şey yavaşlamış, anlar birbirine karışmıştı. Onunla her anı, her dokunuşu sonsuzmuş gibi yaşıyordum. Ama içimde bir şey vardı, bu anı daha da özel kılmak istiyordum. Onun boynuna eğildim, dudaklarım tenine değdiğinde, içimdeki arzunun doruğa çıktığını hissettim.
Göz göze geldik, onun gözlerindeki arzu her şeyin önündeydi.yavaşça kulağına eğilip,
“İyi misin?”dedim.
Kızıl Saçlı Kadın,
“Evet, harika.”
“O zaman devam edelim,anın tadını çıkaralım.”
Kızıl Saçlı Kadın,
“Evet, lütfen, devam et.”
Kollarım onun etrafında dolanırken, onun ince beline dokunarak yavaşça bedenimi ona yaklaştırdım. Dudaklarımız birbirine değdiğinde, tenimizin sıcaklığı birleşti. Yavaşça öptüm, aramızdaki kıvılcımlar daha da arttı. Koku, tenimin her noktasını sararken, adeta birer melodiyi hissettim.
Gözlerinin içine bakarak yavaşça vücudumu gezdirdim, dudaklarımı her bir yerine dokundurarak, zevklerin her detayını keşfetmek istedim. Onun inlemeleri ve nefes alışı, bana her geçen saniye daha fazla ilham verdi. Her hareketimle ona daha fazla haz vermeye çalışırken, odadaki sessizliği sadece aramızdaki bu özel anın oluşturduğu fısıldamalar doldurdu.
Onun tepki vermesi ve zevkli çığlıkları, odayı dolduran enerjiyi daha da artırıyordu. Her dokunuşum, onun vücudunda yankı buldu, derin inlemeleriyle bana hissettirdi. Vücutlarımız birbirine tamamen uyum sağlarken, aramızdaki bağ güçlendi. Gece ilerledikçe, her anın daha da büyülü olduğunu hissettik.
Sonunda sevişmemiz bitmişti. Kalkıp bir sigara yaktım. O da yanıma gelip benimle beraber sigara içti. Gözlerini kısıp bana bakarak:
Kızıl saçlı kadın, “Bu gece hayatımın en iyi gecesi olabilir,” dedi.
Ben de gülümseyerek:
“Ben de ilk defa bu kadar çekici ve ateşli biriyle yatıyorum,” dedim.
Kızıl saçlı kadın, “Evli misin?” diye sordu.
Bu, ilk defa yattığım bir kadının bana sorduğu bir soruydu.
“Hayır, evli gibi mi duruyorum?” dedim.
Kızıl saçlı kadın, “Hayır, ama olgun duruyorsun,” dedi.
Ben de gülümseyip:
“Sen de çok küçük duruyorsun, kaç yaşındasın?” diye sordum.
Kızıl saçlı kadın, “25 yaşındayım,” dedi.
“Öyle mi? Gerçekten 18 gibi duruyorsun,” dedim.
Kızıl saçlı kadın,“Herkes öyle der,” dedi gülümseyerek.
Hızla kucağıma gelip,dudaklarımdan öperek, yavaşça kalkıp yatağa geçti.
“Uyumam lazım, izninle,” dedi ve uykuya daldı.
Son öpücüğün anlamını anlayamadım. O böyle yapınca canım onu daha fazla istiyordu, ama kendime hakim olmam gerekiyordu çünkü sabah erkenden şirkete gitmeliydim.
Gidip hemen bu ateşli kadının yanına gidip ona sarılarak uyudum. Sabah uyandığımda kimse yoktu yanımda. Toplasam, 2 saat bile uyumamıştım. Bu kız ne ara uyanıp hazırlanıp gitmişti bilmiyordum. Kalkıp yanımdaki masaya baktım. Üzerinde bir not kağıdı vardı. Notta:
“Gece çok güzeldi. Sana aşık olmamak için ismimi vermedim. Umarım bir daha görüşmeyiz, yakışıklı.”
Altında büyük harflerle “KIRMIZI SAÇLI KADIN” yazıyordu. Bu notu görünce içim bir buruklaştı. Belki de ben de sever, aşık olurdum. Neden böyle yaptı, şimdi bu kadın diye geçirdim kafamdan ama daha fazla evde kalmayıp takım elbise giyip şirkete doğru yola koyuldum.
Şirkete vardığımda babam toplantı odasında beni bekliyordu.
Baba: “Hoş geldin oğlum” dedi.
Ben de hemen yanına geçip oturdum. Babamın bana bakışları, onun benimle gurur duyduğunu anlatıyordu. O konuşmasa bile ona bakarak bunu anlayabiliyordum. Toplantı için diğer şirket çalışanları da geldi. Sonunda toplantı bitmişti. O kadar yorgundum ki başka işim kalmamıştı. Bir an önce uyumak istiyordum.
Asistana, bugünkü işimin bittiğini ve beni asla aramamasını söyledim. Sonra şirketteki özel odama geçtim. Bu odayı yorgun olduğum zamanlar uyumak için hazırlatmıştım. İlk defa burada uyuyacaktım. Gerçekten yorgundum. Yatağa geçip yastığa kafamı koyduğumda gözümün önünde dün geceki kızıl saçlı kız vardı.
“Keşke adını bilseydim,numarasını almış olsaydım. Başka ne isterdim ki?” diye geçirdim kafamdan ama onu bulmam artık imkansız gibiydi. Onu hayal ederek uyumaya başladım…