Revire gittim ve herkesi dışarı çıkardım. Kalırlarsa susmayacaklardı. Ateş' in yarasına baktım. Kurşun hala içerdeydi ama kemiğe gelmemişti. Lokal anestezi uyguladım.
' Şanslısın ama yaptığın mantıklı değildi. '
' Askerlik mantığın bittiği yerde başlar. '
' Ben öyle olduğunu sanmıyorum. '
' Sen niye stajını burada yapıyorsun? '
' Yapamaz mıyım?'
' Askeri hekim değilmişsin. Onların bile gelmek istemediği bir yere gelmenin bir nedeni olmalı. '
Durup düşündüm.
' Var tabii ki. '
' Sevgilin mi asker? Böyle askerleri sürekli koruma çaban ondan mı?'
' Hayır. Abim. '
' Abin nerede asker?'
Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Bir yandan kurşunu çıkarmaya çalışıyordum. Görüşüm bulanıklaştı. Uzanıp bir peçete aldım. Gözlerimi sildim.
' Vatan sağ olsun. Bilmiyordum. Yaranı deşmek istemezdim.'
Abim şehit sayılır mıydı? Henüz asker olamamıştı ama babam yüzünden babamın görevi yüzünden bir asker oğlu olduğu için ölmüştü. Konuyu kapatmak istedim.
' Bende senin yaranı deşmek istemezdim ama meslek işte ne yaparsın. '
Gülümsedi. Aslında bana uyum sağlamak için yapmıştı bunu. Konuyu değiştirme konusunda yardım etmişti ki bu ondan beklemediğim bir anlayıştı.
' İyi deştin mi bari? Çıktı mı meret?'
' Az kaldı. '
Kurşunu çıkardım.
' Saklamak ister misin?'
' Hepsini saklasam fazla ağırlık olurdu. Ben göçebe askerim. '
Kurşunu kenara koydum. Yarayı dikmeye başladım.
' Bir kaç gün bacağını zorlamasan iyi olur. '
' Elimden geleni yaparım. Bu akşam yemeğe gidiyoruz. Geliyorsun değil mi?'
Babam askeriyeden çıkmak yok demişti ama gitmek istiyordum. Burada çok bunalmıştım. Barut kokusundan biraz uzaklaşmak istiyordum.
' Geliyorum. '
....
Akşam olunca lojmandaki odama gittim. Giyecek fazla bir şeyim yoktu. Siyah bir bluz ve pantolon giydim. Aşağıya indim. Lojmanın önünde Buğra ile karşılaştım.
' Çok güzel olmuşsunuz Doktor Hanım. '
' Hazal lütfen. Teşekkür ederim. '
' Buyurun buradan gideceğiz. '
Biraz yürüdük. İki tane askeri araç vardı. Beni öndekine şoför yanına yönlendirdi. Kendi arkadaki arabaya bindi.
Şoför koltuğuna Ateş geçmişti.
' Senin bu arabada ne işin var?'
' Daha kibar olabilirsin. Buğra bu aracı gösterdi. Yoksa meraklın değilim. ' diyip ineceğim sırada bir korna sesi duydum. Diğer aracı Oğuz kullanıyordu. Yanımıza geldiler.
' Bu kez önden biz gideceğiz Komutanım. Malum yanınızda sivil var. ' diyerek önümüze geçtiler. Ateş arabayı çalıştırdı.
' Yaptığını beğendin mi?'
' Ben ne yaptım?'
Araç hareket etti. Ateş ' in bir eli direksiyonda diğeri silahının üzerindeydi. Belli ki çok tedirgindi. Şehir içine gelince direksiyonu iki eliyle tutmaya başladı. Biraz daha rahatlamıştı. Bir restoranın önünde durduk. Arabadan indik. Kapımı açmasını falan beklemiyordum zaten ama bu kadar ters davranması da gerekmiyordu. Sonuçta beni o davet etmişti. Geçip bir masaya oturduk. Bir yanımda Oğuz diğer yanımda Buğra vardı. Ateş ise tam karşımdaydı. Masa yuvarlaktı.
Siparişleri verirken Oğuz yardım etti. Yemek isimleri bana çok yabancıydı. Babam yüzünden kendi ülkemde yabancılık çekiyordum. Bir ara Oğuz ayağımı ittirdi.
' Pardon. Ayağım çarptı. Bir şey olmadı değil mi? '
' Yok iyiyim. '
' Ne kadar küçük ayakların var. İyi ezmedim. '
' 38 giyiyorum neresi küçük? Sen kaç giyiyorsun ki?'
' 45. '
' Bence benimki küçük değil seninkiler büyük. '
' O da bir bakış açısı tabii ki. '
' Oğuz dönüşte senin kullandığın araba ile gelebilir miyim? '
' Neden? Bir sorun mu var?'
' Burada olmamdan memnun olmayanlar var. Yolda da rahatsızlık vermeyeyim tekrar. '
Ateş' e bakarak söylemiştim. Ateş bana öfkeyle baktı.
' Sana öyle bir şey söyleyen oldu mu?'
' Söylemene gerek yok. Hareketlerinde de anlıyorum. Ayrıca söylememiş sayılmazsın. '
' Bence sen bir halt anlamıyorsun. Nerede olduğunu bile...'
Elimdeki çatalı sertçe tabağa vurdum.
' Burada olmam seni ne kadar rahatsız ederse etsin daha bir süre buradayım. '
Alaycı bir şekilde güldü.
' Bir süre öyle mi? Şimdiden gidişe karar verilmiş ,planlar yapılmaya başlanmış. '
Buğra birden lafa atladı.
' Komutanım doktor hanımla ateşle barut gibisiniz yine. Buraya yemek için geldik. '
' Ateşte kendisi barutta. Bana gerek yok. Her an patlayacak gibi zaten. O yüzden mi Keskin' den vazgeçip Barut' u kullanmaya başladın? Bence gayet yakışıyor. '
Masada herkes birden donup kaldı. Sonra Doğu birden ayaklandı.
' Ateş tatlı seçelim mi? Pardon Komutanım. ' dediğinde Ateş ayağa kalktı.
' Rahat ol Doğu. Görevde değiliz. Doktor Hanım' da misafirimiz. Herkes için geçerli bu. Rahat olun. '
Doğu ile birlikte cam tezgahın olduğu bölüme doğru yürüdüler. Oğuz bana doğru eğildi.
' Bir daha Keskin' i kullanmazsan sevinirim. '
' Neden?'
' Ateş' te o ismin iyi anıları yok. Kod adını da bu nedenle değiştirdi. Ayrıca her şeyi üzerine alınma. Ateş her zaman öndeki arabada tek olarak yolculuk yapar. '
' Keyfine düşkün sanırım. '
' Senin Ateş ile ilgili önyargılarının bir sonu olmayacak sanırım. O yolda kaç kez askeri araç havaya uçtu, kaç kez mayın temizlendi bilmiyorsun. Ateş' in önde ve yalnız gitmesi bizi korumak için. O sana değil bizim öne geçmemize kızdı. '
Buğra alkışladı. Birden ona döndük.
' Maşallah doktorlar her derde devaymış gerçekten. Oğuz' u bile konuşturdun Hazal. Tabii yenge bunu duymasa iyi olur. '
' Zevzeklik etme Buğra. '
' Nişanlının adı ne? '
Oğuz' un gözleri ışıl ışıl oldu..
' Rüya. '
' Onu gerçekten seviyorsun. '
Kafasını olumlu anlamda salladı. O sırada Ateş geldi. Önüme bir tabak tatlı koydu. Sonra Oğuz' un önüne koydu.
' Rüya' dan konuşuyorsunuz sanırım. '
' Senden de bir şey kaçmıyor.'
' Oğlum bunlar yine sonuna yetişti. Ben nelerini biliyorum. '
' Anlatsana Ateş. ' diyen Doğu elindeki tatlıyı Buğra' nın önüne koydu.
' Bir gün. Bir terörist grubu yakaladık. Helikopter bekliyoruz. Telefonları açtık. Beş dakika geçmedi Rüya aradı. Oğuz kalktı telefonu oradaki terörist kadınlardan birine verdi. Oğuz duşta de dedi. '
' Yok artık! Niye?' dediğimde Oğuz gülümsedi.
' Benden vazgeçsin diye. Tabii teröriste gerçek adımı vermiş oldum. O an aklıma bile gelmedi.'
' Peki sonra ne oldu?'
' Ne olacak Rüya yemedi tabii ki. "Götür telefonu Oğuz' a." demiş. Kadın telefonu bana verdi. "Hani su sesi aç bakayım şu suyu." dedi. Nereden bulayım dağda çeşme? Daha bu ne ki. Kıza neler yaptım yine de vazgeçmedi. '
' Epey direnmişsin anlaşılan. Peki nasıl pes ettin?'
Oğuz birden uzaklara daldı. Gözünden derin bir acı geçti.
' Ben yanlış bir şey söyledim sanırım. '
' Seninle ilgisi yok Hazal. Bir komutanım vardı. Hemşerim. Şehit oldu. Cenazesini ben götürdüm. Haberini de. İki çocuğu vardı. Rüya koştu geldi yanıma. Karısı iki evladımız olmasa ardından giderdim dedi. Rüya' nın kadına hak verdiğini fark ettim. O gece annemi babamı alıp Rüya' yı istemeye gittim. '
' Ardından ölmesin diye yani.'
' Aynen. Yapabileceğini biliyordum. Ama tabii Rüya amacımı anladı. Ailemden özür diledi ama evlenmeyi düşünmediğini söyledi.'
' Yok artık!'
Ateş gülümsedi. Bu nadir bulunan anlardan biriydi.
' Rüya çok zeki kızdır. Epey uğraştırdı Oğuz' u. Hatta anlaşma yaptılar öyle kabul etti evliliği.'
' Ne anlaşması. '
' Oğuz doğu görevlerini bırakmadan üç kişilik bir aile olmayacaklarına dair. '
' Vay. Zeki kız. '
' Öyledir Rüya' m. Nasıl ikna edeceğim bilmiyorum. Neyse ki ekibi falan tanıyor seviyor. Onların yanında olduğum için biraz rahatladı. Bir gün sende tanışırsın. '
O kadar vaktim yoktu. Sadece kafa salladım. Tatlımı yemeğe başladım. Çok güzeldi. Tatlı seçimlerini hep Ateş' in yaptığını öğrendim. Anladığım kadarıyla bu annesiyle ilgiliydi sma aile konusu uzun süre açık kalmadı. Oğuz müsade isteyip kalktı. Yaklaşık beş dakika sonra geldi. Bana bir poşet uzattı.
' Kabul edersen bu senin. '
' Bu ne? '
Poşeti bir daha uzattı. Aldım. Ayakkabı kutusuydu. İçinden spor ayakkabı çıktı. 38 numaraydı.
' Sen bunun için mi ayağıma çarptın benim? Çok teşekkür ederim. Bende almayı düşünüyordum ama kabul edemem. En azından parasını ödeyeyim. '
' Olmaz öyle şey. '
' Çok teşekkür ederim. '
Doğu ' Ben akıl ettim. ' dediğinde yanında oturan Ateş kafasına vurdu.
' Niye vuruyorsun?'
' Tedbir alıyorum. Zevzeklik edecek çünkü. '
' Offf. Tamam ya en çok beni sevecek diye korkuyorsunuz. Hepimiz düşündük. '
' Ateş dahil mi?'
Birden masadan 'Ooo!' sesleri yükseldi.
' Oo diyecek bir şey yok. '
' Sadece benden öyle bir düşünce beklemiyor kendisi. '
' Beklemiyorsam sebebi sensin. '
' Evet bende dahil Hazal. Buradan arkana bakmadan kaçarken kolaylık olsun diye düşündüm. '
' Ah! Pardon. Bu gelmemişti aklıma. Hakkımda yanılıyorsun. Zordan kaçan biri değilim ama haklısın gideceğim. Buraya sadece bir ay için geldim. '
' Hiç şaşırmadım. Abin nedeniyle gelip görmek istemişsindir. '
Öfkeyle ona baktım.
' Abimi karıştırma. Eğer abim hayatta olsaydı bir askeri hekim olarak karşınızda olurdum. '
' Abin ölünce korktun mu?'
' Korkmadım. Hala da korkmuyorum. Ben Türkiye' de okumadım. Dolayısıyla zorunlu hizmetimde yok. Sadece isteğimle burdayım ve iznim bitince de dönmek zorundayım. Orada işim hazır. Daha eğitimim de devam ediyor. Beni tanımadan itham etmen hiç hoş değil. '
Ekibe baktığımda hepsinin yüzünde hayal kırıklığı gördüm.
' Neden bana öyle bakıyorsunuz?'