5.Bölüm"SİNEMA"

1127 Words
Soru işaretleriyle geçen gece nedeniyle güne uykusuz başlayan Nilda, sabah Behiye'yi bahçede çok sevdiği ortanca çiçeklerini sularken buldu. Kapı girişine yaslanıp bir süre kısık sesle şarkı söyleyen kadını izledi. Söylediği şarkı o kadar hüzün doluydu ki... "Ne birleştik ne ayrıldık biz senle. Kış geçti, bahar geçti, yaz geçti. Bu aşkın, bu sevdanın üstünden. Hayat geçti, ömür geçti, yaş geçti." Ve onu dinlerken aslında ailesini ne kadar özlediğini hissetti. Ayaklarının dibinde, üstüne tırmanmaya çalışan küçük köpeği Barbaros'u kucağına alarak, tekrar odasına çıkıp, tele[1]fonunu eline aldığında elleri titremeye başladı. Köpeğini yatağın üzerine bıraktı, derin bir nefes alıp cesaretini toplayarak annesini aradı. "Kızııım!" Annesinin ilk çalışta verdiği cevap karşısında bir süre sustu. Fakat annesi konuşmaya devam etti. "Seni çok özledim, kızım. Bizi hiç affetmeyecek misin?" Nilda, Barbaros'un ilgili bakışları altında gözlerine dolan yaşları silerken, bir yandan da nefes alıp verişini düzenlemeye çalışarak, "Ben de sizi özledim," diyebildi. Telefonun ucundaki annesinin çatallaşan sesiyle kalbi daha da sızladı. "Artık dönmeyecek misin?" "Henüz dönmeye hazır değilim. Ben... Sadece sesini duymak istemiştim. Daha sonra yine görüşürüz," diyerek telefonu kapattı. O, telefonu kapattığında aralıklı olan kapıdan Behiye girdi. "Artık sence de onları affetmenin zamanı gelmedi mi?" Genç kız yerinden kalkıp, Behiye'ye sarılırken hıçkırıkları konuşmasına engel oldu. Sadece hayır anlamında başını sallayabildi. Bir süre sonra kendini biraz toparladığında içini döktü. "Ben onlara kızgınım. Beni hayal hayal kırıklığına uğrattılar. Onlar benim için ideal çiftti, Behiye teyze. Her zaman sevgi dolu, birbirlerine bağlı ve saygılıydılar. Ben bir gün babam gibi bir adamla evlenip, annem gibi bir anne olmayı hayal ederken bu ayrılık kararı beni bozguna uğrattı. Biliyorum, yetişkin insanlar ve bu onların kararı. Ama benim biraz kendimi toparlamam lazım. Onların yüzünden aşka ve aile birliğine olan inancımı yitirdim. Duygularım, düşüncelerim o kadar karmaşık ki..." Evde yaptıkları konuşma nedeniyle az da olsa rahatlayan genç kız, bir saat sonra Behiye ile kermesin yapıldığı kapalı pazar alanına gitti. Behiye ve pastaneden yardıma gelen bir çalışanla birlikte standı hazırlamaya başladıklarında artık kendini daha iyi hissediyordu. Pastalar etiketlenip, tüm hazırlıklar bittiğinde, Behiye standı Nilda ve pastane çalışanına emanet ederek iş yerine gitti. Pastaneden yardım için gelen kız, "Umarım akşama kadar hepsini satabiliriz," dediği sırada, Nilda yanlarına gelen genç bir kadın ve küçük oğlan çocuğunu gülümseyerek karşıladı. "Hoş geldiniz. Size nasıl yardımcı olabilirim?" Kadının yanındaki çocuk iştahla tarçınlı keki gösterirken, genç kız kekten bir dilim alarak küçük çocuğa ikram etti. Annesi onun bu hareketinden memnun kalarak, "Tarçınlı kekin tamamını istiyoruz," dedi. Nilda mutlulukla keki paketlerken kadının arkasında beliren Mehmet'i fark etti. Bir an için heyecanlanarak eli ayağına dolansa da işini başarıyla tamamlayıp, çocuk ve annesini yolcu ettikten sonra ciddi görünen genç adama inat, tebessüm etti. "Nasıl yardımcı olabilirim?" Mehmet stanttaki pastalara göz gezdirdikten sonra aynı ciddiyetle gözlerini Nilda'nın bal rengi gözlerine sabitledi. "Karar veremiyorum. Siz iyisi mi hepsini paketleyin!" dedi. Nilda eğer onu tanımasaydı belki şaka yaptığını düşünebilirdi. Fakat böylesi bir ciddiyetin karşısında şaka ihtimal bile olamazdı. Yine de emin olmak için sordu. "Hepsini mi?" Mehmet umursamaz tavrıyla, "Evet, hepsini. Böylece dünkü bahsettiğim filme birlikte gidebiliriz," dedi. "Ama bu yaptığın..." Nilda daha cümlesini tamamlamadan Mehmet sözünü kesti. "Önemli olan yardım için pastaların satılması değil mi? Ben de bir katkım olsun diye hepsini satın alıyorum ve itiraz kabul etmiyorum." Pastane çalışanı kızın yardımıyla bütün pastalar paketlenip, genç adamın arabasına yerleştirildikten sonra ikisi birlikte önce Mehmet'in evine gittiler. Nilda arabada beklerken evden gelen biri kadın diğeri erkek iki kişi, pastaları eve taşıdılar. Sonra da sinemaya gittiler. Birlikte filmin gösterildiği salonda yerlerini alırlarken genç kızın sessize almak üzere olduğu cep telefonu çaldı. Ekranda Behiye'nin ismini gören Nilda, meşgul tuşuna bastıktan sonra telefonunu tamamen kapatmadan hızlıca mesaj yazdı. "Şu an arkadaşımla sinemadayım. Akşam evde görüşürüz." Bu yaptığına inanamıyordu! Mehmet onu değiştiriyordu. Hem de tahmin etmediği bir şekilde, istemediği bir biçimde... Yalan söylemek de bu değişimlerin başında geliyordu. İlk kez birisinden bir şeyler saklıyordu. Üstelik bu kişi Behiye'ydi. Ne kadar direnmeye çalışsa da genç adamın karşısında daima hipnotize olmuş gibi istediği her şeyi kendini engelleyemeyerek kabul ediyordu. Bu durumdan son derece rahatsız olmaya başlasa da elinden başka türlüsü gelmiyordu. Film, ortalama her erkeğin tercih edeceği gibi aksiyon filmiydi. Dakikalar sonra filmin konusu Nilda'nın dikkatini çekmek yerine uykusuzluğunu daha da arttırdı. Yavaş yavaş gözleri kapanmaya başladığında kafasını yanında oturan Mehmet'in omzuna yasladığının farkına bile varamayacak kadar yorgundu, hem ruhu hem de bedeni. Mehmet önce onun kendisine yaklaşmak için böyle bir davranışta bulunduğunu sansa da dakikalar sonra nefes alıp verişinden derin bir uykuya daldığını anladı. Bu kız gerçekten çok ilginçti. İlginç ve haddinden fazla sıcak... Nilda'nın duyularını harekete geçiren enfes kokusu nedeniyle izlediğinden bir şey anlamayan Mehmet, film bittiğinde koluna dokundu. "Hadi uyan artık. Çıkmamız gerekiyor." Nilda, gözlerini açtığında salonda ikisinden başka kimse kalmamıştı. Utanarak, tutulan beline aldırmadan, başını onun omzundan çekip toparlandı. "Ben çok özür dilerim," derken Mehmet çok nadir olan gülümsemesiyle Nilda'ya baktı. "Ben filmlerde genellikle erkeklerin uyuduğunu sanırdım." Genç kız daha da utandı. Buğday rengi olan teni pembeleşirken, "Haklısın ama gece uyku tutmadığından uyumamıştım. Üzgünüm," dedi. Ona, aklımı fazlasıyla meşgul ettiğinden gece gözüme uyku girmedi, diyemezdi ya! Sinema çıkışı önce birlikte yemek yediler. Yemek sonrası sahilde yürürlerken tanıştıkları günden beri ilk kez kendileri hakkında sohbet etmeye başladılar. Nilda üniversitenin çocuk gelişimi bölümünden mezun olduğunu, geçici bir süreliğine aile dostu Behiye'ye misafir olduğunu anlattı. Tabii ailesiyle yaşadığı sorundan bahsetmedi. Mehmet ise gündelik hayatın stresinden uzaklaşmak için aile mirası olan eve kafa dinlemek için geldiğini anlattı. Detayların saklandığı sohbetle birlikte hava yavaş yavaş kararmaya başlamış, veda zamanı gelmişti. Mehmet'in arabasıyla evlerinin bulunduğu sokağa girdiklerinde, genç adam gözlerini yoldan ayırmadan, "Takmamışsın," dedi. Genç kız önce anlamasa da bir süre sonra onun kolyeden bahsettiğini anladı. Elleri, boş olan boynunu yoklarken, "Sabah evden çıkarken takmayı unutmuşum," dedi. Mehmet aldığı cevap yüzünden gerildi. Ani fren yaparak, iki evin arasındaki yolda durup eklemleri beyazlayıncaya kadar direksiyonu sıktı. Sakin görünmeye çalışarak, "Maddi değeri her ne olursa olsun verilen hediyeler kıymetlidir. Ve onlara verdiğin değer, armağan sahibine verdiğin değeri gösterir," dedi. Nilda aldığı cevapla önce afalladı. Çünkü böyle bir karşılık beklemiyordu. Sıradan bir kolyenin onun için neden bu kadar önemli olduğunu anlamasa da özür diledi. Ancak onun özür dilemesi, Mehmet'i daha da kızdırdı. "Farkında mısın bilmem ama benden üçüncü defa özür diliyorsun. Akıllı kadınlar asla özür dilemez!" O konuştukça daha da bocalayan Nilda, son duyduklarıyla kırıldı. Fakat tam cevap verecekken evin bahçe giriş kapısında onları izleyen Behiye'yi görmesiyle sustu. Arabadan inerken sadece, "Kilise ziyaretimiz için yarın görüşürüz," diyebildi. Mehmet, kendi evinin otoparkına girerken genç kız da onu bekleyen kadının yanına yaklaştı. "Demek ev sahibiyle tanıştın?" Behiye'nin sorusuna karşılık, Nilda normal görünmeye çalıştı. "Evet. Birkaç gün önce tanıştık." "Ve sen bana bunu şimdi mi söylüyorsun? Yani tanışıp arabasına binecek kadar samimi olduktan sonra!" Behiye'nin sitem dolu ses tonuna karşılık, şirinlik yaparak koluna girdi. "Sana onunla tanıştığımızdan bahsedecektim ama her seferinde bir şey çıktı. Aslında gizlediğim bir şey yoktu." Ama bu sözler kadının içini rahatlatmadı. Çünkü Nilda ve Mehmet'i arabada konuşurken görmüş ve içinde adlandıramadığı kötü bir his uyanmıştı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD