HAZIRLIK

1291 Words
Bunları okumak bile beni geriyordu. Bu kadar seks fantezisi olduğunu bile bilmiyordum. Tamam, cahil değildim ama bu konu hiçbir zaman ilgimi çekmemişti. Emir’ in verdiği liste önümde duruyordu, saçma bir oyun gibi. İlk üç maddeye üç puan verdim. Ama sonra tekrar üzerinden geçerek beş puan yaptım. Kurşun kalem ve silgi verirdi insan, değil mi? Ne kadar net bir karar vermemi bekliyordu ki, üstelik hiç cinsel deneyimim olmadığını biliyordu. Ama buna rağmen böyle birini istiyordu. Bu kadar saçma bir şey olabilir miydi? Hem deneyimsiz olsun hemde bunları düşünsün puanlasın. Gerçi bir ara hepsine sıfır yazmayı düşündüm, ama vazgeçtim. Bu, “Kafana göre davran.” anlamına gelebilirdi. O da kesin bunu yanlış bir şekilde yorumlardı. Emir kesinlikle normal biri değildi. Kim, evleneceği insana seks fantezileri listesi verip bunları puanlamasını isterdi ki? Aslında üç puan yeterliydi, ama beş yapmamın sebebi, tarzım böyle yumuşak diye düşünsün istememdi. Sanki gerçekten bir tarzım varmış gibi! Daha hiçbir şey yaşamamış biriydim ve bu konuda kendimi ne kadar yabancı hissettiğimi anlatacak kelime bulamıyordum. Ama işte, Emir’ in bu tavrı... Kafamı karıştırıyordu. Bu, onun için gerçekten bu kadar önemli miydi? Yoksa benim kafamın içini karıştırmak mı istiyordu? Ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken elimdeki kalemi sıkıca tuttum. Liste önümde duruyor, ben ise karar veremiyordum. Sonunda kararımı verdim. Devamına puan vermeyecektim. Daha fazla uğraşmanın bir anlamı yoktu. Bir süre daha oturduğum yerde kaldım, belki de zaman kazanmaya çalışıyordum. Ama bundan sonra ne olursa olsun onun yanına gitmek ve bu listeyi ona uzatmak inanılmaz utanç verici olacaktı. Yine de burada daha fazla durmak saçmaydı. Emir’ le evlenecektim sonuçta. Neyi ne kadar erteleyebilirdim ki? Stresten boğazım kurumuştu. Bir bardak su ikram ederdi herhalde, değil mi? Misafirim sonuçta, diye düşündüm. Ama Emir ’i düşününce bu bile mümkün görünmüyordu. Adam resmen bir robot gibiydi. Şu saate kadar “Bir şey içer misin?” bile dememişti. Odadan çıktığımda beni buraya getiren kişinin kapıda beklediğini gördüm. Emir ’in büyük salon dediği yere kadar bana eşlik edecekti. Bu şato gibi evde kaybolmamdan korkmuş olmalıydı. En azından düşünebiliyordu, diye düşündüm kendi kendime. Yani seks dışında bir şeyler düşünme kapasitesine sahipti. Seks ile ilgili ne kadar düşündüğünü elimdeki şu lanet listeden anlamak mümkündü. O kadar detaylıydı ki, okurken yerin dibine geçmiştim. Geri kalan maddelere puan vermek istemememin sebebi sadece utanç ya da kızgınlık değil, düpedüz bu işin absürtlüğünden kaynaklanıyordu. Salona doğru yürürken aklımda tek bir şey vardı: Bu adamla gerçekten evlenmek istiyor muydum? Tabii ki hayır. Evlenmemek gibi bir şansım var mıydı? Ona da hayır. Kağıdı Emir ’e uzattım. Hiç acele etmeden aldı ve şöyle bir göz attı. Eliyle oturmamı işaret etti. Kelimelere para ödüyormuş gibi suskun, ifadesizdi. Belki de gerçekten öyleydi, kim bilir? Şöyle bir baktı listeye, ama fazla uzun sürmedi. Zaten uzun uzun bakacak bir şey yoktu. Keşke geri kalanlarına da sıfır yazsaydım diye düşündüm o an. En azından daha çok vakit alırdı bakması. "Sadece en sevmediklerime puan vermişsin. Bu kadar zıt olmayı beklemiyordum." dedi sonunda. Şaşkınlıkla yüzüne bakakaldım. Beni bilememiş miydi, yoksa kendi hayal dünyasında bambaşka biri miydim onun için? Gerçi o da beni tanımıyordu. Tanımak içinde uğraşmamıştı anlaşılan. İnsan evleneceği kişiyi tanımak istemez miydi? "Hepsini okudun, değil mi?" diye ekledi. Yüzüme bakmıyordu. Baksa, cevabım sadece başımı sallamak olurdu. Ama bakmadığı için mecburen, "Evet." dedim. Sesim tedirgin çıkmıştı. En insancıl olanlar en sevmedikleriymiş demek ki, diye düşündüm. Bu adam beni gerçekten ürkütüyordu. Onun bu kadar soğukkanlı ve umursamaz oluşu, bana yabancı bir dünyanın kapısını aralıyordu. "Anladım." dedi kısa bir sessizlikten sonra. "Dediğim gibi, senin istediğin gibi olacak. Benim için bir sıkıntı yok. Şimdi sana odayı göstersinler. Hazırlan akşam için." Cümlesi bitince içime bir buz gibi bir his çöktü. Hemen bu akşam mı birlikte olacaktım onunla? Bir an beynimde yankılanan bu düşünceyle irkildim. Hazırlan dediği şey bu muydu? Gözlerim istemsizce kağıda kaydı. Bu adamla nasıl bir hayatım olacaktı? Beni buraya getiren kadının peşinden yürümeye başladım, “Buyurun.” demesiyle adımlarımı hızlandırdım. Koridorun sonunda bir merdiven vardı ama bizi oraya götürmedi. Kadın dönüp başka bir kapıya yöneldi ve o anda fark ettim ki buranın içinde bir asansör vardı. İnanır mısınız, şato gibi evin içinde asansör! Gözlerimi kocaman açmış olmalıyım ki kadın fark etti ve hafifçe gülümsedi. Emir ’in asansör fantezisi olduğunu düşünüp istemsiz bir şekilde içimden güldüm. Yani varsa bile şaşırmazdım artık. Adam her konuda sınır tanımıyordu, bunda niye farklı olsun ki? Kadın düğmeye bastı, asansör geldi. İçine girdik. Asansör şaşırtıcı derecede modern ve lükstü. Camdan dışarı görülebiliyordu; evin devasa bahçesini, aşağıdaki ince ince dizilmiş taş yolları, havuzu... Kadın bir kat yukarı çıkarken sessizce bana evi tanıtmaya başladı. “Bu kat tamamen misafirler için ayrılmıştır. Ancak bu akşam için Emir Bey’ in özel misafirisiniz. Sizi hazırlayacağımız oda onun talimatıyla hazırlandı. İhtiyacınız olursa bir zil var, çalmanız yeterli. ” Sanki ihtiyacım olunca bir zil çalmak, bu tuhaflıklar içinde bir çözüm olacakmış gibi. Ama yine de kadın oldukça profesyonel görünüyordu. Bana rehberlik ederken her şeyin kusursuz olması için uğraşıyordu, bu belli. Asansörden indik ve geniş bir koridordan geçerek bir kapının önünde durduk. “Burası.” dedi. Kapıyı açtı ve ben odaya adım attım. " Size yemek getireceğim. Özel bir isteğiniz var mı? Ayrıca hazırlıklarınıza yardım etmek için bir ekip gelecek. " dedi. Ekip mi? Gece Emir' le birlikte olmak için ne gibi bir hazırlık gerekiyordu ki? Kadın beden ölçülerimi sordu ve odadan çıktı. En azından yemek yiyip su içebilecektim. "Size yemek getireceğim. Özel bir isteğiniz var mı? Ayrıca hazırlıklarınıza yardım etmek için bir ekip gelecek." dedi kadın, sanki bu durum son derece doğal bir şeymiş gibi. Bir ekip mi? Ne için? Gece Emir' le birlikte olmak için ne gibi bir hazırlık gerekiyordu ki? Şaşkınlıkla kadına baktım ama yüzünden hiçbir şey okuyamadım. Sadece görevini yapıyormuş gibi konuşmuştu " Yok. Teşekkür ederim. " dedim. Ne olsa razıydım. Daha da garip olan, kadın tam çıkacakken durup beden ölçülerimi sormasıydı. Bir an dondum. Böyle bir soruya nasıl tepki vereceğimi bilemedim. Ama ölçülerimi söyledim; ne yapabilirdim ki? Kadın not alır gibi başını salladı ve kapıyı arkasından kapatarak odadan çıktı. En azından yemek yiyip su içebileceğim, diye düşündüm. Boğazımdaki kuruluk hala gitmemişti ve karnım da açlıktan kazınıyordu. Ama içimde bir ağırlık vardı, sanki bu evde olup biten her şey beni adım adım bir yere itiyordu, ve bu yer hiç de iç açıcı bir yer değildi. Odada bir süre oturup etrafı inceledim. Yatak neredeyse bir taht kadar büyüktü. Yumuşak ve saten görünümlü nevresimlerle kaplıydı. Köşede antika görünümlü bir makyaj masası vardı. Her şey lüks ve abartılıydı ama benim burada olmam tam bir absürtlüktü. Kimin hayatı böyleydi ki? Yemek gelirken zihnimde bu sorunun cevabını arıyordum. Emir’in dünyasına dahil olmak, kendi bildiğim dünyadan tamamen kopmak demekti. Peki ben buna hazır mıydım? Sonunda yemek geldi. Odadaki masaya yerleştirdiler her şeyi. Beyefendi benimle yemek bile yemiyordu ama umrumda da değildi. Bende fazla yiyemedim zaten. Bu stresle mümkün değildi. Oysa daha az önce kurt gibi acıkmış hissediyordum kendimi. Ufak ufak atıştırdım. Bol bol su içtim. Bir süre sonra geri toplamak için geldi. Bu kadın da Emir gibi konuşmayı sevmiyordu. Ben bu evde kesin delirirdim. Kadın gittikten bir saat sonra kapım tekrar çalındı. Kapıyı açtığımda üç kadın ve bir adamın içeri girdiğini gördüm. Kadınlar orta yaşlıydı, hepsi şık ve profesyonel görünüyorlardı. Adam ise sessizdi, elindeki çantaları taşımak dışında hiçbir şey yapmıyordu. "Merhaba, ben Gül." dedi önde duran kadın. "Emir Bey' in talimatıyla hazırlıklarınızı yapmak için buradayız. Rahat olun, her şeyle biz ilgileneceğiz." Rahat mı olayım? Bu cümle nasıl bir durumun içine düştüğümü daha da açık eder gibiydi. Kafamda binlerce soru vardı ama soramıyordum. Sadece başımı salladım. Gül, diğer iki kadına başıyla işaret etti ve hepsi birden işe koyuldular. Adam ise gitti. Önce biri elindeki kumaşları ve kutuları yatağa serdi. İçlerinde saten, dantel ve başka ne olduğunu bilmediğim kumaşlar vardı. Bana birkaçını gösterip hangisinin daha çok hoşuma gideceğini sordular. O anlık refleksle en sade olanını seçtim ama Gül başını hafifçe sallayarak, "Bunu not edelim, ama belki biraz daha iddialı bir şey deneyebiliriz." dedi. Daha iddialı mı?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD