HOŞ GELDİN PARTİSİ

1725 Words
Babamın bu ani isteği beni hem meraklandırdı hem de içimde bir tedirginlik yarattı. Yüksek lisansımı burada, İtalya’ da devam ettirirken beni Türkiye'ye, onun yanına çağırması gerçekten garipti. Çünkü bugüne kadar, sanata olan ilgimi anlamaya çalışmamış, hep iyi para kazandıran bir iş yapmam gerektiğini dile getirmişti. Ona göre sanat sadece hobi olabilirdi. Bu yüzden, neden aniden benimle ilgilendiği konusunda çeşitli düşünceler kafamda dönüp duruyordu. İstemediği eğitimime onun yanında devam etmemi istemesi tuhaftı. Babamla aramızdaki bu mesafeli ilişki, annemin ölümünden sonra iyice derinleşti. Bana her zaman maddi imkanlar sundu, ama manevi anlamda yanımda olmadı. Şimdi ise sanki yılların eksikliğini kapatmak istermiş gibi bir yaz boyunca yanında kalmamı istemesi, onu daha yakından tanıma fırsatı mı yoksa başka bir planın parçası mı diye şüpheleniyorum. Aylin ’le ilgili bir problem olabilir mi? Boşanma mı söz konusu? Belki de Aylin' le aramızdaki soğuk savaşın iyice belirginleştiğini fark etti ve bu gerilimi çözmek için beni yanında istiyor. Ama diğer yandan, kardeşim Emre ile daha fazla vakit geçirme fırsatı beni en çok cezbeden şey. En azından onunla biraz daha yakın olmak istiyorum. Emre benim için bir umut ışığı, ailemde bağ kurabileceğim belki de tek kişi. Onu Aylin ’in soğuk ellerine bırakmak istemiyorum. Ama aynı çatı altında Aylin ile yaşamak, onun sürekli rekabetçi ve aşağılayıcı bakışlarına katlanmak da zor bir sınav olacak. Bu yüzden de kararsızım ama işte insan yine babasının her şeyi fark etmiş olmasını, gerçek bir baba olmasını istiyor. Bu yaz, babamın ailesiyle geçirdiğim en uzun dönem olabilir. Bu, sadece babamla değil, kendimle de yüzleşmem gereken bir süreç olacak. Babamın gerçek niyetini öğrenmeye çalışacağım, ama bunu yaparken sanattan ve kendi dünyamdan da vazgeçmemem gerekiyor. Yüksek lisansıma orada devam etmek mi? Henüz karar vermedim. Ama bu yaz, hem babamı hem de belki kendimi yeniden tanıyacağım bir döneme dönüşebilir. Uçaktan indiğimde içimde bir yerlerde garip bir heyecan vardı. Havaalanındaki kalabalığın içinde babamı arıyordum. Yıllardır birbirimizden uzaktık, ama onun yüzünü görmek istiyordum. Sonunda gözlerim onu bulduğunda kalbimde hafif bir sıcaklık hissettim. O, benim için her zaman biraz mesafeli kalan babamdı, ama şimdi, yüzündeki gülümseme beni şaşırttı. “Alisa!” dedi, sesindeki ton sıcak ve samimiydi. Kollarını açarak yanıma geldi. Sarıldığında, beklemediğim kadar içten bir sarılmaydı bu. “Ne kadar da büyümüşsün! Yıllar ne çabuk geçti, değil mi?” Cevap veremedim. Bir an, onunla aramızda hiçbir mesafe yokmuş gibi hissettim. “Evet.” dedim, hafif bir gülümsemeyle. Ama içimde tuhaf bir şaşkınlık vardı; bu kadar sıcak bir karşılamayı beklemiyordum. Hatta babamın beni karşılamasını da beklemiyordum. Hiç karşılamadı daha önce. Ya yalnız giderdim ya da şoför gelirdi. “Bugün sana harika bir elbise alacağız. Hem de en şıkından!” diye ekledi. Gözleri parlıyordu, sanki bu alışveriş onu da heyecanlandırıyordu. “Bunu mu seçtin ilk yapılacak olarak?” diye sordum, gülümsemek için kendimi zorlayarak. “Elbise almak, benim için çok önemli bir şey değil.” Beni hala tanımıyordu. Beni Aylin gibi biri sanıyordu. “Ah, ama senin için önemli olmalı.” dedi, gülümsemeye devam ederek. “Yıllardır seni doğru düzgün göremedim. Bugün senin için özel bir şey yapmalıyım.” Babamın bu kadar sıradan, ama bir o kadar da sıcak konuşması beni hem mutlu etti hem de şaşırttı. Onunla aramızdaki mesafenin bu kadar kolay aşıldığını düşünmemiştim. Beni tanımıyor olsa da çabalıyordu. “Tamam, peki.” dedim, içimde bir sevinç ve biraz da belirsizlikle. “O zaman sen ne düşünüyorsan onu yapalım.” Bunu söylediğimde, içimde beliren bu rahatlık hissettiğim tuhaf duygunun bir parçasıydı. Belki de bu, aramızdaki mesafenin gerçekten de kapandığını gösteriyordu. Benim için neler düşündü bilmek istiyordum. Mağazanın içine girdiğimizde, rengarenk elbiselerle dolu raflar arasında kaybolmuş gibi hissettim. Babam, beni düşündüğünü belli eden bir ifadeyle etrafa bakınırken, içimdeki merak ve huzursuzluk giderek artıyordu. Babam sürekli çok şık, abartılı elbiseler gösteriyordu. "Baba, bu kadar şık bir elbiseye neden ihtiyacım var?" diye sormak istedim. Babam, gülümseyerek yanıma döndü. “Sadece birkaç arkadaşım var, Aylin ’le hoş geldin partisi hazırlıyorlar. Ama daha fazla detay veremem.” dedi. Sözleri, içimde bir karışıklık yaratıyordu. “Neden bu kadar özel bir kutlama yapıyoruz ki?” dedim, hala anlamaya çalışarak. “Bu önemli bir gün. Uzun zamandır görüşemediğimiz için kutlamak istiyoruz.” dedi. Samimi bir ses tonuyla konuşuyordu ama içimdeki şüphe hala geçmemişti. “Bilmiyorum, bu kadar şık bir elbiseye gerçekten ihtiyacım var mı?” dedim. “Bir parti, sonuçta. Aylin ile birlikte ne hazırlıyorsunuz? Çok fazla detay vermiyor gibi görünüyorsun.” Babam, hafif bir gülümseme ile “Aylin bunun sürpriz olmasını istiyor.” dedi. “O yüzden çok fazla bilgi vermemem gerektiğini söyledi. Defalarca tembihledi beni. Ağzımdan laf alamazsın.” Aylin ve benim için uğraşmak? Bugün bir başka gariplikte buydu. Alışverişe devam ederken, farklı elbiselere bakıyor ve içimde beliren karmaşık duygularla başa çıkmaya çalışıyordum. Babam, mavi tonlarında bir elbise göstererek, “Bu senin için harika olur,” dedi. “Gerçekten mi?” dedim, yine de tereddütle. “Bu kadar resmi bir şey giymem gerekecek mi?” “Kesinlikle. Bu senin günün ve kendini iyi hissedeceğin bir elbise giymek kutlamanın parçası olmalı.” dedi. Tam o sırada, Aylin ’in hazırladığı sürprizi düşündüm ama bir yandan da içimde bir soru işareti kalıyordu. “Baba, gerçekten sürpriz nedir?” dedim, merakla. “Bilmiyorum, bu Aylin’ in planı,” dedi. “Ama seni çok özenle karşılayacak. Bunu sadece seveceksin, eminim.” O an, içimdeki belirsizlik biraz olsun azalmıştı. Bu günün, aramızdaki bağları güçlendirmek için bir fırsat olabileceğini düşünmeye başladım. “Tamam, eğer bu benim için özel bir günse, o zaman güzel bir elbise alalım. ” dedim ve beğendiğim elbiseyi almaya karar verdim. Mağazanın derinliklerine doğru ilerlerken, babamın gösterdiği mavi elbise dikkatimi çekti. Elbise, ince bir dantel detayına sahipti; vücuda oturan kesimi, ince belimi vurguluyordu. Dantel, elbisenin omuzlarından başlayarak sırt kısmına kadar devam ediyor, zarif bir görünüm yaratıyordu. Üst kısmı, hafif parlak bir kumaştan yapılmıştı ve hafif bir ışıltı katıyordu. Elbisenin etek kısmı, dizlerimin biraz üstünde sona eriyor, hareket ettikçe hafifçe dalgalanıyordu. Geniş ve kat kat olan eteği, her adımda dans edercesine hareket ediyordu. Bu detaylar, elbiseye hem zarif hem de şık bir hava katıyordu. Elbisenin rengi, tenimin tonuyla güzel bir kontrast oluşturuyor, cildimi aydınlatıyordu. "Bu elbise, senin gençliğini ve zarafetini yansıtıyor." dedi babam, gözleri parlayarak. İçimden geçen düşünceleri bir anlıyormuş gibiydi. Ben de giydiğimde kendimi nasıl hissedeceğimi merak ediyordum. “İç kısmında hafif bir astar var mı?” diye sordum, ince detayları göz önünde bulundurarak. “Evet, oldukça rahat olacak. Hem de sıcak günler için ideal.” dedi babam, elbiseyi elimde tutarken. Aylin ile alışveriş yapmaktan uzman olmuştu sanırım. Aynaya baktığımda, mavi elbisenin üzerimde nasıl duracağını hayal etmeye çalıştım. Dantel detayları, belimin inceliğini vurgularken, etek kısmı beni biraz daha uzun göstermeyi vaat ediyordu. Bu elbiseyi giymek, kendimi daha özgüvenli hissetmemi sağlayacak gibiydi. Buna genelde ihtiyaç duymazdım. Saçını boya fırçasıyla toplayıp bir şort bir tişört resim yapan kızdım ben. Yüzümde genelde boya kalıntıları olurdu. “Baba, gerçekten bu elbiseyi almam gerektiğine inanıyor musun?” dedim, hala içimdeki belirsizliği dile getirerek. “Bir sürpriz partisi için bu kadar şık bir elbiseye ihtiyacım olduğunu düşünmüyorum. Aile içinde olmayacak mı?” “Bazen özel anların, özel kıyafetlerle kutlanması gerekir. Bu elbise, sadece bir kıyafet değil, aynı zamanda yeni bir başlangıç ve hayatında daha fazla sevinç yaratmanın sembolü olabilir.” dedi babam. “Tamam, alalım.” dedim, içimdeki kararsızlığı geride bırakarak. Babamın yüzündeki gülümseme, beni daha da heyecanlandırmıştı. Alışverişimizin sonunda, elbiseyi almanın yanında, yeni bir adım atmanın mutluluğunu da hissetmeye başlamıştım. Babam beni ardından kuaföre götürdü. Cilt bakımından, makyaja, saça bir sürü işleme tabi tutuldum. Sonunda eve gittik. Aylin ve babam, partinin tüm detaylarını en ince ayrıntısına kadar planlamışlardı. Hoş geldin partisi, düşündüğümden çok daha büyük bir etkinlikti. Farkında olmadan yavaşça kapıyı açıp içeri girdiğimde, beni bekleyen manzara karşısında gözlerim faltaşı gibi açıldı. Odanın her köşesi şatafatlı süslemelerle doluydu. Altın ve gümüş renklerinin hakim olduğu balonlar tavanda süzülüyor, masalarda zarif çiçek aranjmanları yer alıyordu. Müzik, kalabalık içinde yükseliyor ve ortamı daha da coşturuyordu. Aylin’ in çabalarıyla hazırlanan bu ortam, adeta bir sosyetik parti havası yaratmıştı. “Alisa! Hoş geldin!” diye seslendi Aylin, elbisesiyle göz kamaştırarak yanıma geldi. “Daha yeni geldin, ama partinin keyfini çıkarmaya başla!” Aylin’ in enerjisi, ortamın neşesini kat kat artırıyordu. Kalabalığın içinde tanıdık bazı yüzler görünüyordu; zengin iş insanları, sanatçılar, sosyal medyada sıkça karşımıza çıkan isimler. İçimden geçirdiğim düşüncelere rağmen, onların her birinin kendine has bir etkisi olduğunu fark ettim. Bu tanınmış kişilerin arasında olmak, hem heyecan verici hem de rahatsız edici bir deneyimdi. Yani aslında onlar benim için potansiyel müşteriydi. “Bu kadar kalabalık olacağını bilmiyordum,” dedim, hala şaşkın bir şekilde etrafa bakarak. “Sadece aile kutlaması olacak sanmıştım.” “Ama ben düşündüğünden daha fazlasını organize ettim. Senin için bu özel anı kutlamak istedim.” dedi Aylin, gülümseyerek. “Baban, senin de onlarla tanışmanı istiyor. Hadi gel, seni birkaç kişiyle tanıştırayım.” Aylin’ in peşinden giderken, kalbimde bir telaş hissettim. Misafirlerin arasında dolaşmaya başladık. Bir iş insanı, büyük bir otel zincirinin sahibi olan Burak Bey, yanımıza yaklaştı. “Alisa, sen olmalısın. ” dedi, eliyle omzuma dostça dokunarak. “Aylin’ den seni duyduk, çok özel bir kızsın. Gerçek bir sanatçı olduğundan bahsedip duruyordu. ” Bir an bu iltifat karşısında mahcup oldum. “Teşekkür ederim.” diyerek gülümsedim. Aylin’ in benden övgüyle bahsetmesi şaşırtıcıydı. Partinin en köşesinde, yüksek sesle gülüşmelerin ve muhabbetin yapıldığı bir grup vardı. Onlar, iş dünyasının tanınmış yüzleriyle doluydu. Kendi aralarında eğleniyor, anekdotlar paylaşıyorlardı. “İşte burası benim favori köşem.” dedi Aylin, beni o gruba doğru yönlendirirken. “Seni burada görmekten mutluluk duyacaklarından eminim.” Aylin ’in tanıştırdığı zengin ailelerden biri olan Özdemir Ailesi ’nin kızı Elif, birkaç dakika içinde benimle dost olmaya karar verdi. “Alisa, çok hoş bir elbise seçmişsin! Çok şıksın,” dedi, gözlerindeki parıltıyla. “Umarım burada çok eğlenirsin.” Böyle bir ortamda kendimi kaybetmiş gibi hissettim; elbise, benim için sıradan bir şey olmaktan çıkıp bir dönüm noktası haline gelmişti. “Teşekkür ederim.” dedim, kendimi daha rahat hissederek. İçimdeki soru işaretleri, kalabalığın neşesiyle silinip gitti. “Baba!” diye bağırdım, gözlerim onu ararken. Babam, köşede bir grup iş insanıyla sohbet ediyordu. Bir an için, kalabalığın içinde kaybolmuş gibi hissetsem de, bunun aslında yeni bir başlangıç olduğuna inanmaya başladım. Artık geçmişin yüklerini geride bırakmanın zamanı gelmişti. Partinin keyfini çıkarmak ve yeni insanlarla tanışmak, belki de hayatımda bir dönüm noktası olacaktı. Belki de babam sadece burada yaşamanın avantajlarını bana göstermek istiyordu. Ne yazık ki sadece bu kesim insanlar eserlerimi ederiyle satın alabilirdi. Gönül isterdi ki herkesin sanata ayıracak bütçesi olsun ama olmuyordu. Ve bir anda içeri buz gibi yüzü olan bir adam girdi. Yalnızdı ve yalnızlık kaderi gibi duruyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD