Benim işim karışımlarla deney yapmak değildi benim işim teknolojiydi. En başında kontrol etmem gereken şeyi tamamen unutmuştum. Bugün Atak akıl danışınca zihnim gerçek kişiliğimi hatırlatmak için uğraşmıştı ve sonunda başarmıştı.
Patlamanın etkisinden kurtulmam soluduğum gazlarla olmamıştı. Patlamanın şiddetiyle çipimde değişim olmuştu. Sebebi buydu. Çipimdeki sinyaller birkaç saniyeliğine durmuş sonra tekrar çalışmaya başlamıştı. Kapandığı anda beynim çipin etkisinden çıkmış ve normal işleyişine dönmüştü. Çip tekrar çalışmaya başladığında beynin o andaki işleyişine uyum sağlamıştı. En basit tanımıyla patlamayla çipime format atılmıştı.
İstemsizce kahkaha atmaya başladım. Çözüm bu kadar basitken karmaşık yollarla uğraşıp durmuştum. Yapmam gereken tek şey Raygel’in çipini sisteme bağlayıp minik bir fotmat atmaktı sonra gerçekler ortaya çıkardı.
Kaybedecek vaktim yoktu. Çip taramak için kullandığım aparatı bilgisayardan ayırdım. Neyseki çok büyük değildi ama öylece çantama koyup çıkaramazdım girişteki cihaz alarmı devreye sokardı tabi öncesinde devre dışı bırakmazsam.
Bilgisayardaki verilerimi silip aparatı aldım ve eşyalarımın olduğu yere döndüm. Aparatı çantama yerleştirdikten sonra çantamı alıp ana veri odasına gittim. Güvenlik görevlisi katları gezmeye çıkmıştı ve kameradan ne yaptığımı göremezdi.
Odaya girdiğimde binanın tüm yükünü yüklenen bilgisayara çantamdan çıkardığım minik bağlantı kablosunun bir ucunu bağladım ve diğer ucunuda telefonuma taktım.
Sisteme sızarken hızlı olmak için uğraşıyordum. Kaç yüzyıl geçerse geçsin teknolojiyi belli bir seviyede tutuyorlardı çünkü fazlasının insanlık geleceği için zararlı olduğunu söylüyorlardı ki bunun en iyi örneği bizdik. Bu kadar teknolojiyle bile beyinlerimizle oynamışlardı.
Aklıma eski zamanda kullanılan robotlar geldi. Sonra onları da yok etmişlerdi çünkü insanlığın yerine geçmeye başlamışlardı. Gerçi şimdi o robotlar biz olmuştuk ve ben de bunu yok etmek için uğraşıyordum.
Sisteme sızdığımda güvenlik alarmlarını on beş dakikalığına devre dışı bıraktım ve bu odaya gelirken ki görüntülerimi kamera kayıtlarından sildim. Kamera sistemini de beş dakikalığına belli bir döngüye hapsettim ki bu odadan çıkışım görülmesin.
İşim bittiğinde kabloyu yuvasından çıkarıp çantama koyarak odanın kapısını aralayıp dışarı baktım.
Güvenlik görevlisi koridorun diğer tarafındaydı. Parmak uçlarımda hızlıca üst kata çıkan merdivenlere yöneldim ve sonra bir kat daha çıkıp beklemeye başladım. Gözüm sürekli kolumdaki saatteydi ve on beş dakika dolmadan gitmem gerekiyordu ama giderken güvenlik görevlisinin beni görmesi önemliydi ki sorunsuz geçişime şahit olsun.
Süre azalırken sonunda girişin olduğu kata çıkmıştı. Hemen merdivenlerden indim ve çıkışa yöneldim. Beni gördüğünde gülümsedi. Temizlik kabinine girerek işlemin bitmesini sabırsızca bekledim. Kabinden dışarı adım attığımda ‘’Artık eve gidip dinlenmelisin.’’ diyen adama baktım.
‘’Haklısınız yorucu bir gün oldu.’’ dedim. Kolumdaki saate baktığımda sürenin bitmesine bir dakika kalmıştı.
Kapıya yöneldiğimde tekrar araya girdi. ‘’Genelde bu saatte Atak Bey çalışıyor olurdu ama ilk defa onun dışında biri çalışma saatini uzattı. Üzerinde çalıştığınız şey önemli olmalı.’’
Otuz saniye kalmıştı. ‘’Evet önemli ve çok yorucu bir an önce eve gidip dinlenmek istiyorum. Size de aratıştırma merkezimizi koruduğunuz için teşekkür ederim.’’ dedim. Son on saniye kalmıştı.
Daha fazla konuşmasına fırsat vermeden hızlı adımlarla kapıya yürüdüm ve dışarı adım attığımda süre bitmişti. Son anda alarma yakalanmadan çıkmıştım. Arabamın olduğu yere yürüdüm. Kalbim deli gibi çarpıyordu.
Arabanın kapısına dokunduğumda kapı açıldı ve içine oturup Atak’ın ev adresini girdim. Araba yola girip ilerlemeye başladığında mutluluğukla yumruğumu havaya savurdum. ‘’Kendimi çok seviyorum.’’ diyerek şarkı söylemeye başladım. Bu işte mükemmel derecede iyiydim.
Araba durduğunda aşağı inip çantamı da yanıma aldım ve koşar adım evin kapısına gittim. Şifreyi tuşlayıp açılan kapıdan içeri girdim. ‘’Ben geldim!’’ diye seslendiğimde Atak’ın mutfak kapısından dışarı başı uzandı. ‘’Bir anın bir anını tutmuyor. Gündüz laflarınla dövüyorsun akşam gülerek kapımdan giriyorsun cidden psikolojik sorunların var.’’ Yüzünde gülümseme vardı.
Hıh diye umursamaz bir ses çıkardım. ‘’Her şeye bilim insanı olarak yaklaşmayı bırak. Kaya nerede?’’
‘’Her zamanki yerinde.’’
‘’Bilgisayarın nerede?’’
‘’Her zamanki yerinde.’’ Kaşları çatıldı. ‘’Yüzündeki bu ifadeyi biliyorum bir şey olmuş.’’
‘’Sen sadece yemek yap karnım aç, Kaya’yla işimi bitirir bitirmez yemek yemek istiyorum.’’ Kutlama yapmak için can atıyordum hiç bir olumsuz düşüncem yoktu ve yarım saat sonra karşımda Raygel’le oturacağıma emindim.
‘’İşine karışmalı mıyım?’’
‘’Sadece yemek yap.’’ dedim ve bilgisayarı alıp Kaya’nın odasına girdim. Sırrımı ona söylemeyecektim. En azından şimdilik!
İçeri girince Kaya yeni bir test olacağı korkusuyla bekliyordu. Fazlasıyla yorulmuştu ama karşı koyacak bilinçte değildi.
‘’Merhaba.’’ dedim ve kapıyı içeriden kilitledim.
‘’Merhaba Efendim.’’ diyerek karşılık verdi.
‘’Kaya seninle son bir test yapacağız ve sonrasına eve dönmene izin vereceğim. Yorulduğunu biliyorum ama bu gerçekten son olacak.’’
Bu da işe yaramazsa deneyeceğim başka bir yol kamıyordu. İşe yarasın ya da yaramasın evine dönebilirdi. Omuzları rahatlıkla gevşedi.
‘’Boyun benim için çok uzun ben testi yaparken yatabilir misin?’’
Yatağa yattı. Bilgisayarı açıp çantamdan çıkardığım aparatı bilgisayara entegre ettim ve gerekli programları ayarladım.
‘’Elimdeki aparatla çipine bağlanacağım ve son zamanlarda yaptığımız testlerin genel bir verisini kopyalayacağım. Çipine bağlanmak için derinden iki küçük iğne girecek ve biraz canın yanacak ama dayanılmayacak bir acı değil.’’
‘’Tekrar bayılmayacak mıyım?’’
‘’Hayır.’’ diyerek gülümsedim ve aparatın ucunu kulağının arka tarafına yerleştirdim.
İğne battığında hafifçe irkildi ama onun için bu acı çok basitti. Benden daha dayanıklıydı.
Bilgisayar tuşları üzerinde parmaklarım hızlıca geziniyordu. Çipini tamamen kapatıp tekrar açtığımda acı hissedecek miydi bunu bilmiyordum!
Son tuşa bastığımda çip kapandı ve Kaya’nın bedeni bir anda kasıldı. Kasılma epilepsi nöbetlerinde olduğu gibiydi.
Kenardan aldığım bir kıyafeti dişlerinin arasına geçirdim ve dilinin geri kaçmasına engel olmaya çalıştım. Yatakta olduğu için kendini yaralayamazdı.
Çip benim çipimle aynı sürede kapalı kalacak ve sonra açılacaktı. Sürenin bitmesi için bekledim. Kasılmalar geçmeye başladığında göz bebekleri önce küçüldü sonra büyüdü ve sonrasında yavaşça normale döndü. Bilgisayar ekranına baktığımda çip tekrar açılmış beyinle eş zamanlı çalışmaya başlamıştı.
Kaya yüzüme gözünü bile kırpmadan bakıyordu. İşe yarayıp yaramadığını anlayacak bir ipucu kovalıyordum. Aparatı kendi çekip çıkardı ve yattığı yerden kalktı. Etrafa bakındıktan sonra gözleri tekrar beni buldu. Dudaklarından ‘’İsilya!’’ sözleri döküldü.