“Ertuğrul seni tehdit mi ediyor?” Sorumdan sonra gözleri doldu. Birkaç damla gözyaşı da yanaklarından aşağıya süzülmeye başladı. Hıçkırmamak için kendini zor tutuyordu. Konuşmadı ama ağlamasından bile bunun doğru olduğunu anlamıştım. “Dilşad, susma.” Gözlerini elinin tersiyle sildi. “Berfu, lütfen. Daha fazla bir şey sorma. Ben kaldıramıyorum. Hayat yeterince benim omuzlarıma yük koydu. Anlatamam.” Israr etmedim. Büyük sır ona acı çektiriyordu. Eğer söylemek isteseydi zaten söylerdi ama neden Ertuğrul’a mahkûm yaşıyordu? Onun ailesi en önemlisi de Fırat arkasındaydı. Benim arkamda kimsem yoktu bu yüzden de mecburdum fakat o değildi. “Ben sana asla ısrar etmem, Dilşad ama ona mecbur değilsin. Fırat senin arkanda. Benim arkamda Fırat gibi abim olsaydı her şey çok farklı olurdu. Ned