Aşağıdaki seslerden sonra Fırat, dudaklarını boynumdan çekti. Kafasını kaldırıp ne olduğunu anlamaya çalışır bir hale büründü. “Ne oluyor?” diye sordu. “Sesler Devran ve Ertuğrul’un seslerine benziyor.” Bağırma sesleri geliyordu ama ne söylediklerini anlamıyordum. Fırat üzerimden kalkınca ben de uzandığım yerden kalktım. Üzerimde hala bornoz vardı. Fırat’ın üstünde de bir şey yoktu. Aşağıdaki sesler azalacağına artmaya başlayınca Fırat kaşlarını çattı. “Devran iş yemeğindeydi. Sabah gelecekti. Ne işi var burada?” diye sordu. Ertuğrul’un babasının evi çok yakındaydı fakat ikisi nasıl bir araya gelmişti? Hala olayı çözemiyordum. Fırat da çözemiyor gibiydi. “Bilmiyorum. Baksan iyi olur.” Fırat ofladı. “Sikeyim böyle işi! Lan, başım çatlıyor! İş yerinde olay! Evde olay, çiftlik evi