Yolda kızlara karakolda yaptıklarını gülerek anlatan Jasmin, Günseli ve Selen'in anlaşmışlar gibi koro halinde "yuh artık!" diyerek ona kızmalarını beklemiyordu. Arabayı sağa çekip arka koltukta oturan iki arkadaşına döndü. "Dişiliğimi kullanarak sizin için yaptığım fedakarlıktan sonra bana söyleyeceğiniz bu mudur yani? Ben Gözyaşı çetesi olduğumuzu sanıyordum!"
Günseli hemen öne atılarak sinirle Jasmin'in omuzlarından kavrayıp sarsmaya başladı. "Kızım sen manyak mısın? Hadi komiserin odasında kamera falan olsaydı, o zaman seni kim kurtaracaktı? Ayrıca yaptığın çok çirkin bir numaraydı farkında mısın?"
Selenin de Günseli'yi onaylayan sözleri karşısın da Jasmin sırıtmaya başladı. "Adama vermişim gibi davranmayı keser misiniz! Bıraksaydım da o yavşak sizi şikayet mi etseydi. Size de iyilik yaramıyor beybiler. "
Selen gözlerini kısarak bir Jasmin'e birde Günseliye baktı. "Adamı biriniz dövdü, öteki de de iftira attı. Çok güzel!"
☆☆☆☆
Üç arkadaş eve girer girmez her biri ayrı bir koltuğa yayılırken Selen muayenehanede Ömer ve hemşireyi yakaladığını anlattı. Onun ne kadar üzüldüğünü gören Günseli dikkatini başka yere çekmek için "Kızlar benim içinde berbat bir gündü. En kısa zamanda yeni bir iş bulmam gerekiyor." Dedi.
Jasmin ona neden böyle bir karar verdiğini sorduğu zaman, genç kız spor tesisinde patronunun yaptığı konuşmayı anlattı. Selen uzandığı koltuktan hızla doğrularak gözlerini sildi. "Nasıl yani? Bir canlının ölüm emrini vermek bu kadar kolay mı?" dedi. Sinirle odanın içinde volta atmaya başladığı an aynı zamanda da söyleniyordu. "Günseli, patronunu ara hemen o atı görmek istiyorum. Belki yapabileceğim bir şey vardır."
Günseli kollarını göğsünde bağlayarak "Canıma susamadım bebeğim. Saatlerdir size adamın ne kadar karanlık birisi olduğunu anlatıyorum, beni dinlemediniz mi? Herif mafya!"
Fakat söz konusu hayvanlar olduğu için Selen ısrarcıydı. "Ne olur Günseli, lütfeeen!"
Arkadaşının Ömer sendromundan kurtulup ata yöneldiğini gören Günseli "Tamam da, patronun numarası bende ne gezer. Benim muhatabım spor tesisinin müdürü. "dedi.
Onların konuşmalarını dinleyen Jasmin "O zaman neden müdürü arayıp telefon numarasını istemiyorsun?" deyince Günseli tesisin yöneticisini aramak zorunda kaldı.
Genç kız köşeye sıkışarak müdürü arayıp nedenini anlatarak patronunun telefon numarasını istediği zaman karşıdaki adam numarayı vermek istemedi. "Ben kendisiyle konuşup size haber vereyim." Dedi.
5 dakika sonra arayan adam "Yarın 10:00 da sizi çiftliğe bekliyorlar." Dedikten sonra adresi verdi.
Selen sevinçle yerinde ellerini birbirine vurarak sevinç çığlıkları atsa da, Günseli patronundan dolayı gergindi. Çünkü adam pek tekin birisi gibi görünmediğinden Selen için endişe duyuyordu.
Gecenin ilerleyen saatlerinde lise yıllarından bahseden 3 arkadaşın attığı kahkahalar evin içinde yankılanırken Jasmin "Kızlar hadi ben yatıyorum. Sabah ev için emlakçıyla randevum var." Dedi.
Günseli duruma bozulmuştu. "Ne o, benden bu kadar çabuk mu sıkıldın?"
Jasmin ona yük olmak istemediğini anlatmaya çalıştığı sırada Selen de bir an önce ev bulması gerektiğini söyledi. Arkadaşlarının söyledikleri yüzünden Günselinin yüzü iyice düşmüştü. Fakat en fazla 2 kişinin barınacağı evin küçüklüğünün kendisi de farkındaydı. "O zaman ev buluncaya kadar bendesiniz." Dedi.
☆☆☆☆☆☆
Üç arkadaş yeni güne erkenden kalktılar. Selen kahvaltıyı hazırlarken Günseli de çamaşır makinesine kirli kıyafetlerini atıyordu. "Kızlar kirliniz varsa getirin." Diye seslendi.
Jasmin elindeki birkaç parça kıyafeti Günseliye uzattığı an, Günseli onun verdiği mor dantelli tangayı yanlarından tutarak "Bunun kıçının içine girmesinden rahatsız olmuyor musun?" dedi.
Jasmin'in aklına üçünün birlikte katıldığı mezuniyet balosu gelince gülmeye başladı. "Maalesef ben senin gibi göbeğime kadar çıkan penye donlardan giyemiyorum tatlım. Mezuniyeti hatırlıyor musun bebeğim? Elbisenden dolayı sana tanga giydirmiştik ve sen gece boyunca elin kıçında gezmiştin."
Günseli'nin hatırlamak istemediği bir gündü mezuniyet balosu. "Hatırlamam mı! Sayenizde bütün gece külotumun kaydığını hissederek düzeltmek için sürekli elim arkama gitmişti."
Onların konuşmalarını "Hadi kızlar kahvaltı hazır!" diye bölen Selen oldu.
Saat 09:00 olduğunda üçü de evden çıkmak için hazırdı. Günseli'nin patronu hakkında anlattıklarından dolayı tedirgin olan Selen, Jasminden kendisiyle birlikte gelmesini istedi.
"Kuzum dağ havası bana gelmiyor. Şimdi böceklerdi, orman havasıydı, kaşınırım ben. " dedi ve başıyla Günseliyi işaret etti. "Neden karate kid'e söylemiyorsun."
Günseli Jasmin'in koluna çimdik atarak "Emlakcına 1 saat geç gitsen ne olur? Benim dersim olmasaydı seve seve giderdim. Onu bilmediği bir yere tek başına gitmesine gönlün razı gelecek mi? Ya başına bir şey gelse! Zaten içim hiç rahat değil....."
Günselinin soluk almadan arka arkaya söyledikleri karşısında kulaklarını elleriyle tıkayan Jasmin çığlık attı. "Motora bağladın yine, öf tamam"
☆☆☆
Saat tam da 10:00 da şehir dışındaki büyük Çiftliğe giriş yapan Selen ve Jasmin'i seyis ahırların olduğu bölüme götürdü. Bu arada Jasmin kollarını kaşırken "Sana kaşınacağımı söylemiştim." Diye yakındı.
"Bende sana beni arabada beklemeni söylemiştim!"
Onların tartışmasına son noktayı koyan ise kırık ayağıyla yerde yatan atı görmeleri oldu.
Ata yaklaşıp onu incelemeye başlayan Selen bir yandan da hayvana güzel sözler söylüyordu. "Canın çok acıdı mı kızım? Uf mu oldun sen? Ama ben sana kıyamam ki"
Tırnaklarını yerken onu izleyen Jasmin, "Hadi annesi emziriver de gidelim." Dedi dalga geçerek.
"Ne dalga geçiyorsun be!"
Tam bu sırada içeriye uzun boylu esmer bir adam girdi. Seyisin, adamın gelişiyle ellerini önünde birleştirerek ezilip büzülmesinden kızlar gelen kişinin çiftliğin sahibi olduğunu anladı.
Adam selam bile vermeden atı muayene eden Selen'e direkt "Tekrar yarışabilmesi mümkün mü? Diye sordu. Selen ayağa kalkarak "Bunun için çabalayacağım." Diye cevap verdi.
Ama bu cevap atın sahibinin beklediği cevap değildi. "Bana iyileşecek mi, iyileşemeyecek mi net bir şey söyleyin!" diyen adamın sesi sert çıkmıştı. Selen adamın katılığıyla korktuğu için hemen cevap veremedi. Bu sırada Jasmin de transa geçmiş gibi, uzun zamandır gördüğü en yakışıklı adamı incelemekteydi. Yakışıklı ve buram buram adrenalin kokuyordu. Fakat erkekler onun çevresinde pervane olurken, bu adam neden bir kere bile ona bakmamıştı.
Çevresindeki kadınları yok sayarak, beklemekten nefret eden adam seyise bakarak "Vurun!" dedi ve gitmek için arkasını döndü.
Selen yerde yatan ata bakarken "Durun! İyileşecek! Ama bu şekilde olmaz, onu askıya almamız gerekir." Dedi. Genç kadının söyledikleri adamın ilgisini çektiği için adam geri dönüp Selene yaklaştı. "Emin misiniz?"
"Bakın, ayağı parçalı kırılmadığı için iyileşmesi mümkün. Anatomisi gereği tedavi edebilmem için önce onu askıya almamız gerekiyor. Yoksa tedavi sürecinde ağırlığı sebebiyle iç organlarının ezilmesi riski var. Öyle ki, ağırlığının akciğeri üzerinde oluşturacağı baskıya bağlı olarak soluksuz kalması sonucu ölebilir."
Selen'in anlatırken ses tonunda hissettirdiği kararlılık ve heyecan adamı etkilemeyi başarmıştı "Onu yarışlara hazırlamak için önünüzde tam 1 yıl var." Dedi.
Çiftlikten sonra Selen Jasmin'i arabasını alması için eve bıraktıktan sonra kendi kliniğine geçmesi gerekiyordu. Bir an önce atın tedavisi için gerekli olan ne varsa alıp tekrar çiftliğe dönecekti. Tabii kliniğin ortağı olan veteriner hekim arkadaşının fikrini almak için çiftliğe onu da götürmeyi kafasına koymuştu. Atı iyileştirebilmek için önünde tam 1 yıl vardı ve bir mucizeyi gerçekleştirmek için elinden geleni ardına koymamaya yemin etmişti. O yol boyunca neler yapabileceğini düşünürken Jasmin'in ruh halinin farkında bile değildi.