Kış mevsimi kendini iyiden iyiye belli ediyordu. Rüya gece yağan karı görünce kendini sokağa attığı için fena halde üşütmüştü. İstanbul' da dördüncü yılı olmasına rağmen kara karşı hala hayranlık besliyordu. Ne de olsa İzmir' liydi. Kar gören masum İzmirli olarak bütün gece dolaşıp kar tutmuş bir yerler aramıştı. Düşen bembeyaz kar taneleri ona masumiyeti anımsatıyordu. Masumiyetin çabuk kaybolması gibi yere düşen karlar; araçların, insanların, evlerin sıcaklığına yenilip eriyordu. Ağaç dallarında bulduğu karları bir araya getirip kartopu yapıyordu. Doğa daha masumdu. Kar taneleri bile biliyordu bunu. İnsana değince eriyip yok oluyor ama ağaca değince durup çoğalıyordu. Yaptığı her kartopunu insanların camlarına atıp kaçarak geç saatlere kadar dolaştı. İnsanlar küçük şeylerden mutlu olmayı bilmiyordu. Büyük mutluluklar beklerken yaşlanıyorlardı. En azından Rüya böyle düşünüyordu. Sabah hem uykusuz hemde halsiz halde uyandı. Bugün staja gitmesi gerekiyordu. Gitti de. Yurt dışından gelecek yeni bir format üzerine çalışıyorlardı. Formatı çok beğenmişti. Tabi Rüya daha çok ayak işleri yapıyordu ama yine de durumdan şikayetçi değildi. İşi öğreniyordu. Üstelik bu gece o çok beğendiği pistte dans edecekti. Belki bu iş içindede kendine bir iş bulurdu. Sonuçta dansçı lazım olacaktı. Ama henüz bunu hayal etmek için erken diye düşünüyordu. Rüya planlı, programlı yaşayabilen biri değildi. O gün için yapabileceği işi büyük bir disiplin ve ciddiyetle yapardı ama gelecek için plan yapmazdı. Yarına pek inanmadığı gibi plan yapmanın da uğursuzluk getirdiğine inanıyordu. Fazla batıl inancı yoktu ama taktı mı da takıyordu.
Bütün gün hasta halinde getir götür yapmaktan daha kötü hale gelmişti. İşten çıkınca tıklım tıklım otobüse bindi. İşten eve gitmek için önce otobüse sonra metroya binmesi gerekiyordu. İşten çıkış saati olduğu için oturma şansı olmadı. Eve girer girmez duş aldı. Duş iyi gelmişti. Zorla bir şeyler atıştırdı. Giyindi. Saçlarını tepeden sıkıca topladı. Hafif bir makyaj yaptı. Evden çıktı. Hava buz gibiydi. Jale' nin evinin önüne gelinceye kadar donmuştu. Jale hasta olduğunu biliyordu bilmesine de , gelip alayım dememişti. Evin önüne gelince Jale' yi aradı. Jale ' Hemen geliyorum.' demişti ama hala ortada yoktu. Rüya artık titremeye başlamıştı. Jale' nin perdenin arkasından baktığını fark edince buruk bir şekilde gülümsedi. Bilerek bekletiyordu Jale. Ama yine de kızmadı Jale' ye. Sonuçta önceki gece kar aşkına kendini sokağa atan oydu. Jale 'nin bulduğu fırsatı avantaja çevirmek istemesine alışmıştı. Sonunda Jale indi.
' Ercü mesaj attı. Funda, Gürkan ve Çağlar mekana gitmişler bile. Bizi bekliyorlar. Acele edelim. '
Arabaya bindiler. Mekana gittiklerinde Rüya hala titriyordu. Patronla görüştüler. Grubun diğer üyeleri ile yeni tanışıyordu patronla. Patron sıradan bir adamdı. Kurallar olduğunu ama zamanla öğreneceklerini söyledi. Alışıktılar buna. Her mekanın kuralları vardı. Kıyafetlerini değiştirdiler. Saat nerdeyse 8 olmak üzereydi ama Rüya 'nın titremesi hala geçmiyordu. Funda bu şekilde kendini zorlamamasını söyledi.
Dans etmek Rüya' ya iyi geliyordu. Başka bir aleme gidiyordu adeta. Çocuk oluyordu. Her şey güzel oluyordu. Çocukken her şey güzel miydi, emin değildi ama ona güzel geliyordu. Belki de o farkında değildi. Sonuçta çocukluk kötü hiçbir şeyin yer almadığı bir krallıktı. Yer almaya başladığında ise zaten büyüyorduk. Yaşımız kaç olursa olsun. Bazılarımız çok erken. Rüya dansını bitirip babasına koşan, paçasına tutunan o küçük kız çocuğunu seviyordu. Annesinin bu kız kendini sakatlayacak sonunda diye söylenmesini bile seviyordu. Rüya erken büyümüştü ama hala çocuk olabilen yapısını çok seviyordu. Kimseyi dinlemedi ve kendini sahneye attı.
Saat 9 olduğunda insanlar hareketlenmiş, aralarına katılmaya başlamışlardı. Zaten onların asıl işi buydu; mekanları hareketlendirmek. Gösteriyi bitirip üzerlerini değiştirdiler ve bir masaya oturdular. Garson geldiğinde Rüya sipariş vermemişti. Kendini fazlasıyla yorgun hissediyordu. Başını masaya kollarının üzerine koydu. Ercüment kulağına eğildi.
' Rüya hiç iyi görünmüyorsun. Sen git istersen. Biz idare ederiz. Bir kere dans etmedin diye bir şey olmaz. Kendine eziyet ediyorsun. '
Kafasını zorla kaldırdı. Ercüment' in kulağına yaklaştı.
' Ben iyiyim. Ama sen bana bir iyilik yapıp Jale' yi de al dans et. Bugün mekan çok hareketli olmalı ki ;patron bizi işe aldığı için doğru karar verdiğinden emin olsun. Bu mekanı kaybetmek istemiyorum. Bugün ekstra yorulacaksın ama mekan ne kadar canlanırsa o kadar iyi. Gösteri saatine kadar boş durmayalım. '
Mekanda müzik sesi yüksek olduğu için birbirlerinin kulağına doğru konuşmak zorunda kalıyorlardı. Jale tam karşılarına oturmuştu ve onlar birbirlerinin kulağına fısıldadıkça sinir oluyordu.
' Haklısın. Ama Jale ile olmaz. Sende biliyorsun Rüya. Yeterince iyi değil. Onunla dans etmekten keyif almıyorum. ' dedikten sonra Funda' ya işaret etti ve dansa kaldırdı. Rüya elinden geleni yaptığını düşünerek başını tekrar masaya koydu.
Mekan sıcaktı ama Rüya yine titremeye başlamıştı. Daha fazla dayanamadı. Kalkıp bara gitti. Bar kalabalıktı. Deniz müşterilerle ilgileniyordu. Rüya yine diğer tarafa geçmeyi düşündü ama şu an kendini kaldıracak hali yoktu. Bu halde dans etmesi zordu. Titremek onu yorgun düşürüyordu.
' Deniz! ' diye seslendi. Rüya' nın isim hafızası iyiydi. Ama Deniz' in değildi.
' Buyrun. Ne istemiştiniz? '
' Bana bir şişe konyak verir misin? '
Deniz arkasını döndü. Şişeyi aldı. Tezgaha bardakla birlikte koydu.
' Buyurun. ' dedikten sonra müşterilerle ilgilenmeye devam etti.
Rüya şişeyi kafasına dikerek içmeye başladı. Deniz fark etti. Uyarması gerektiğini düşündü.
' Gösteri güzeldi. '
' Teşekkür ederim. '
' Sanırım bir daha sahne alacaksınız. Bu kadar hızlı gitmesen daha iyi olur. Patron her zaman burası alkol satan bir yer diye çalışanların içmek zorunda olmadığını söyler. Anlayacağın mesai saatleri içinde içmek serbest ama sarhoş olmak yasak. '
Deniz bir yandan Rüya ile konuşurken diğer yandan müşteriler ile ilgilenmeye devam ediyordu. Rüya' nın halini bu nedenle fark edememişti. Rüya sadece ' Üşüyorum.' diye cevap verdi. Normalde kimseye sızlanan biri değildi ama Deniz' in açıklama yapması hoşuna gitmişti. İlk tanışmaları hoş olmamıştı ama Deniz yine de ona yardımcı olmak istiyordu.
Deniz tezgaha kollarını koyup Rüya 'ya yaklaştı.
' İçki ilk etapta ısıtır ama sonradan daha fazla üşümene neden olur. Yani üşüdüğün için içiyorsan, şu yaptığın seni sadece bir saat kurtarır. Sonra daha beter üşürsün. '
Deniz ilk kez Rüya' ya bu kadar yakından ve dikkatli bakmıştı. Aslında çok özel bir kız değildi. Koyu kahve saçları vardı. Saçları birbirine karışsa kimse ayıramazdı. Ama Rüya' nın saçının önünde bir tutam saç griye boyanmıştı. Gözleri kahverengiydi ama ışık vurduğunda içinde yeşiller dans ediyordu. Deniz bir insanın gözleri bile dans eder mi diye düşündü. Minik bir burnu, biçimli dolgun dudakları, beyaz teni vardı Rüya 'nın. Herkesin fark edeceği bir güzelliği yoktu ama Deniz' in fark ettiği bir büyüsü var gibiydi. Deniz şu an Rüya 'yı neden bu kadar etkileyici bulduğunu anlamamıştı. Dans ederken kendinden geçmiş halini görmüştü. Şimdi de bu kadar yakından bakıyordu. Bir an dalıp gitmişti. Oysa adını bile hatırlamıyordu.
Kendine gelince Rüya' nın gerçekten titrediğini fark etti. O sırada Rüya' nın gözleri karardı. Arkasına yaslanıp gözlerini kapatmak, kısacık bir an dinlenip, kendini toparlamak istedi. Ama bar taburesinin arkalığı olmadığı aklından çıkmıştı. Sırt üstü düştü Deniz' in gözlerinin önünde.
Rüya 'nın düştüğünü ilk Deniz sonra Çağlar gördü. Çağlar hızla gelince bütün grup fark etmişti. Deniz bardan mutfağa geçip ordan çıkmak zorundaydı. Bu nedenle hemen gelemişti. Grubu başına toplanmıştı. Herkes Rüya' ya nasıl olduğunu soruyordu. Rüya kalktı. Gülmeye başladı. O sırada gözü telaşla bakan Deniz' e takıldı. Herkes Rüya diyince Deniz ismini hatırlamıştı.
' Amma iyi düştüm. Gördünüz mü? Efsane salaklıktı. ' diyerek gülmeye devam ediyordu. Deniz yanına geldi.
' Sert düştünüz. Hastaneye gitseniz iyi olur. '
Rüya gülmeye devam etti.
' Dansçıyım ben. Nasıl düşeceğimi iyi bilirim. '
' Ama kafanızı vurmuş olabilirsiniz.'
' Arkası olmayan taburede arkaya yaslanacak kadar salak olabilirim ama düşerken kafamı koruyacak kadar düşmeye alışığım. Sıkıntı yok yani. ' dedikten sonra üzerini çırptı. Ve masasına geri döndü. O kadar çok düşmüş ve o kadar çok kendi başına kalkmıştı ki , düşerken kendini korumak için ekstra çaba gösteriyordu. Bu zamana kadar kimse kalkması için elini uzatmamıştı. Şu an biri uzatsa o eli kırmak isterdi. Bunca yıl sonra anlamı yoktu çünkü. Ya da ' Çok geç kaldın. ' der yürür giderdi.
Deniz 'de işine döndü ama bir türlü içine sinmiyordu. Saat 10 olduğunda işler yoğunlaştığı için ikinci bir barmen geliyordu. O gelince mutfağa geçti. Büyük bir bardak meyve suyu hazırladı. İçine sadece bir kaç damla votka damlattı. Çıkıp Rüya' nın masasına götürdü. Rüya' nın önüne koydu.
' Afiyet olsun. '
Rüya şaşırmıştı.
' Ama ben sipariş vermedim ki.'
Deniz gülümsedi.
' Düşen müşterilerimiz için müessesesimizin ikramı. '
Rüya omuz silkti.
' Ben müşteri değilim ama yine de teşekkür ederim. '
Deniz bara geri döndü. Rüya önündekinin alkollü bir içki olduğunu düşünmüştü. Sadece meyve tadı alınca şaşırdı. Bitirince bardağı götürdü. Çalışanlara yardım etmeyi severdi. Gıcık yanları tutmadığı sürece böyle küçük şeyler için, kimseyi yormamaya çalışırdı.
' Tekrar teşekkür ederim. '
' Önemli değil. Alkolden daha iyi gelir. '
' Umarım. İki saat sonra yapmam gereken bir gösteri var. '
' Kendini bu kadar zorlamana gerek yok. Patron anlayışlıdır. En azından senin halini görünce. Numara yapmadığın gayet ortada. '
' Dans etmek bana iyi geliyor. '
Deniz kızın inatçı olduğunu fark etmişti. Daha fazla ısrar edecek samimiyeti yoktu.
Bir saat sonra Rüya yine bara geldi. Bu kez enerji içeceği istemişti. Hali iyiye gitmek yerine kötüye gidiyordu.
' Alkol aldın. Üzerine enerji içeceği içmesen iyi olur. '
' Sen nasıl barmensin ya. Müşterilerin votka Redbull isteyince yok mu diyorsun?'
Deniz gülümsedi.
' Tabi ki demiyorum. Ama sen hem konyak hemde masada bira içtin. Üstelik hastasın. '
Mekanın gürültüsü onları yaklaşıp konuşmak zorunda bırakıyordu. Rüya gülümsedi. Deniz' in önüne düşen saçını tutup kulağının arkasına attı.
' Hasta olduğum için içmek zorundayım. '
Deniz arkasını döndü. Dolaptan enerji içeceği aldı. Rüya' nın önüne koydu.
' Ben uyarımı yaptım. '
Rüya kutuyu aldı. Açtı.
' Eyvallah ' diyerek gitti. Deniz yine bir an donup kalmıştı. ' Eyvallah' onun en çok kullandığı kelimeydi. Nedense Rüya' nın kullanmasını beklemiyordu. O sırada saçı tekrar önüne düştü. Rüya iki defadır saçıyla uğraşıyordu. Saçını arkaya atarken aklına toka geldi. Ama mekan çok hareketliydi. Müşteri gelince sonra veririm ne de olsa burada diye düşündü.
Rüya çıkıp ikinci kez gösteri yaptığında iki kez sendelemişti. Ercüment profesyonelliğiyle toparlamıştı. Deniz danstan hiç anlamadığı ve yoğunluktan tam olarak izleyemediği için durumun farkında değildi. Gösteri bitti. Üzerlerini tekrar değiştirmek için gittiler.
Funda giyinip odadan çıkmıştı. Ercüment, Çağlar ve Gürkan onu bekliyordu. Onların evleri birbirine yakın olduğu için, hep birlikte Ercüment' in arabası ile gelip gidiyorlardı. Jale odada ileri geri yürüyordu. Sinirli olduğu her halinden belliydi. Rüya oturduğu yerde zor giyiniyordu.
' Tebrik ederim. Bugünde başardın. Bu halde de tamamladın yine gösteriyi. '
' Dans aşktır Jale. '
' Sen var ya. Hep böyle cesur kız ayakları yapıyorsun. Cesur güçlü dayanıklı... Ama aslında korkağın tekisin. Aşktan korktuğun için saçma sapan şeylere aşk diyorsun. '
Rüya dalıp gitti. Aşktan korkuyor muydu? Korkuyordu tabi. Onun yerinde kim olsaydı korkardı. Çocuk sayılacak yaşta aşık olmuştu sadece. Sonu hiç iyi olmamıştı. Tekrar aynı şeyleri yaşamak istemiyordu. En temiz aşk çocukluk aşkıydı. Rüya için o bile acı kaynağı olmuştu. Jale konuşmaya devam ediyordu. Rüya' nın dalıp gittiğini fark etti. Sesi daha da yükseldi.
' Sen kimseyi sevmiyorsun Rüya. Ama kimse de seni sevmiyor. Bak hastasın ve yanında kimse yok. Sen bu yalnızlığı sonuna kadar hak ediyorsun. Ne demiştin? Dans aşktır mı? Seni eve dans götürsün o zaman. Aşkınız madem karşılıklı. '
Jale kapıyı çarpıp çıktı. Aslında Rüya arasa onu gelip alacak arkadaşları vardı. Jale' nin sinirden söylediğini de biliyordu. Ama o Ercüment onunla dans etsin diye elinden geleni yapmıştı. Zaten Jale' yi de Rüya dans etmese de, Ercüment' in onunla değil Funda ile dans etmek isteyeceği gerçeği ; bu kadar öfkelendirmiş, acısını Rüya' dan çıkarmıştı. Rüya ayağa kalktı. Saat 1' i geçiyordu. Bu saatte otobüs falan yoktu. Evi çok uzak değildi ama yürüyerek yarım saat sürerdi. Şu an hiç yürüyecek hali yoktu. Odadan çıktı. Bara geçti. Taksiyle de gidemezdi , çünkü taksiler kısa mesafe gitmiyordu.
Hala titriyordu. Üstelik midesi de bulanmaya başlamıştı. Zorlukla ' Enerji içeceği. ' dedi. Bir şekilde enerjisini toplayıp yürümeliydi. Bu kez diğer barmenden istemişti. Çünkü Deniz kızların ambargosuna uğramıştı. Sürekli bir şeyler soruyorlar , Deniz' se sabırla ama mesafesini koruyarak cevap veriyordu. Ne soğuk davranıyordu ne de onlara ümit verecek şekilde. Sıcakkanlı biriydi ama yanlış anlaşılmakta istemiyordu. Barmen enerji içeceğini Rüya' nın önüne koydu. Rüya bir kaç yudum aldığında bulantısı artmaya başlamıştı. Kafasını yine kollarının üzerine koydu. Gözlerini kapattı.
....
' Rüya. Rüya iyi misin? '
Deniz hafifçe Rüya 'nın omzuna dokundu. Rüya zorlukla açtı gözlerini. Nerde olduğunu anlamaya çalıştı. Hala mekanda olduğunu gördü. Ama müzik sesi yoktu artık.
' Ben iyiyim. '
Deniz gülümsedi.
' O gürültüde iki saat uyudun Rüya. Hala iyiyim diyorsun. Gel bir hastaneye gidelim. '
' İki saat mi uyudum? Saat kaç ki?'
' Üç. Hatta geçiyor bile.'
' Ooo. Çok geç olmuş. Gideyim ben. '
' Bu halde nereye gideceksin? '
' Eve. ' dedikten sonra ayağa kalktı.
' Araban var mı? '
' Yok. '
' Peki nasıl gitmeyi düşünüyorsun? Sana bir taksi çağırayım. '
' Yakın evim. Yürüyerek giderim. '
' Peki. O zaman sana eşlik edeyim. En azından mahalleye kadar. '
Deniz' in bu halde Rüya' yı yalnız bırakmak içine sinmiyordu. Yolda düşüp kalacak kadar halsiz görünüyordu.
' Gerek yok. Ben zahmet verdim yeterince. '
Deniz cevap vermek yerine bardan çıktı. Rüya' nın yanına geldi.
' Sen halinin farkında değilsin. '
Rüya tabureden indi. Gözü karardı ama umursamadı.
' Yo. Bak iyiyim işte. Hatta dans bile edebilirim. Kendine iyi bak Deniz. Teşekkür ederim her şey için. '
Bir kaç adım attıktan sonra sendeledi. Deniz ani bir refleksle kolundan tuttu.
' Neden bu kadar inatçısın? Merak etme evini öğrenmeye çalışmıyorum. Derdin buysa sana uygun bir yere kadar eşlik edeyim en azından. '
Aslında kadın çalışanlar vardı. Ancak servisle gidiyordular. Şimdi hiçbirini bu saatte zora sokamazdı.
' Sende benim kadar inatçısın bence. Kaç saattir çalışıyorsun. Onca yolu yürüme bir de. '
' Evim yakın demiştin. '
' Evet. Yarım saatlik yol. '
Deniz taksi için parası olmadığını düşündü. Ama yeni tanıştığı birine para teklif etmek doğru olur muydu emin değildi. Üstelik Rüya tam olarak kendinde değildi. Parayı öderdi ödemesine de, tanımadığı birine nasıl emanet edecekti? Bu saatte buralarda en çok korsan taksi olurdu. Rüya' nın kolunu tuttu. Onu dışarı çıkardı. Rüya daha da titremeye başlamıştı. Deniz sıkıntılı bir şekilde nefes verdi.
' Beni burada bekle. Sakın bir yere kaybolma bir de seni aramayayım. '
Rüya cevap vermedi. Ama gitmedi de. Deniz ara sokağa gitti. Park ettiği motorunu çalıştırdı. Rüya' nın yanına gitti. Motordan indi. Montunu çıkardı.
' Giy şunu. '
Rüya motora bakıyordu.
' Bu senin mi? '
' Evet. Korkar mısın? '
' Deli misin? Bayılırım motorlara. Bununla mı gideceğiz? '
Rüya her an biraz daha şaşırtıyordu Deniz 'i. Hastalıktan baygın bakan gözleri birden açılmış, ışıl ışıl bakmaya başlamıştı. Öyle çok lüks bir motoru da yoktu ilgi çekecek.
' Şu montu giyersen evet. '
' Ama giyersem sen üşürsün. '
' Rüya. Hastasın. Giy şunu. '
Deniz montu giydirirken Rüya itiraz etmedi. Motora bakıyordu hala. Deniz motora atladı. Rüya' da arkasına bindi. İkiside kasklarını taktılar. Rüya yolu tarif ediyordu. Sonunda evin önüne geldiler. Rüya motordan indi.
' Teşekkür ederim. '
' Önemli değil. Hadi git evine daha fazla üşüme. '
Rüya eve girdi. Deniz gitti. Bu kezde Deniz' in montu Rüya' da kalmıştı.