2-Alfa ve Luna

2004 Words
Dudaklarım hala Derek’in boynundaydı ve artık orada benim olduğuna dair bir iz vardı. Benim boynumda da onun mühür izi vardı. Biz artık sonsuza kadar birbirimize aittik. İçimdeki kurt ulumaya başladı. Ben onu ve vücudunu istiyordum. Kadınlığımı ona doğru sürtmeye başladım. Dilimi az önce ona bıraktığım mührün üzerinde gezdirmeye başladım. Ben hariç kimse o mühre dokunamazdı. Eğer dokunursa yanıp kül olurdu bu yüzden de her kader eşi birbirine ait olur, kimse kimsenin kader eşine dokunmaya cesaret edemezdi. Derek de dudaklarını mührümde gezdirmeye başladı. O da dilini orada gezdirirken mührümün bir mum gibi ışık saçtığını hissettim. Derek hem öpüyor hem de ona ait olduğumu söylemeye devam ediyordu. “Bundan sonra sana dokunmaya kalkan yanıp kül olur. Sen sadece bana aitsin.” Dün kader eşim olmasını istemediğim adama karşı şu an büyük bir istekle sürtünüyor, sadece onun bedenini istiyordum. Eva haklıydı. Kader eşimin Derek olduğunu hissedip ona mühürlendikten sonra on karşı büyük bir haz duyuyor, ateş gibi yanıyordum. Benim ateşimi şu an sadece Derek söndürebilirdi. Ben de dudaklarımı boynuna bastırıp kışkırtıcı öpücükler bıraktım. “Sen de bana aitsin, Alfa Derek. Sen her zaman bana ait olacaksın.” “Öyleyim. Sana aitim, Luna Arven.” “Sana dokunmaya kalkanı da ateş yakıp kül eder. Belki de ben yakarım.” Ağzımdan çıkanları ben değil de başkası söylüyor gibi hissediyordum. Derek güzel bir gülümsemeyle bana baktı. “Kıskanç bir kader eşim olacağını düşünmemiştim ama bu bana çok seksi geldi. Tıpkı vücudun gibi…” İçimdeki kurt uluyor ve sadece onu düşünüyordu. Yapış dudaklarına, Arven. Dilleriniz dans etsin. Erkekliğin kadınlığında sürtünsün. Onu hisset. Daha fazlasını yap! Derek sanki içimdeki sesi duymuş gibi bakışlarını dudaklarıma kaydırdı. Onlara o kadar haz dolu bakıyordu ki külodumun ıslandığını hissettim. Aramızda öyle bir çekim vardı ki ona çekilmekten kendimi alamıyordum. “Yıllardır, bu anı bekliyorum, Arven. Yıllardır seni bekledim ve sonunda bana kendi ayaklarınla geldin. Bundan sonra seni canım pahasına koruyacağım ve asla senden ayrılmayacağım.” Bunu söyledikten sonra istediğim gibi dudaklarıma yapıştı ve beni sertçe öpmeye başladı. Aynı zamanda da erkekliğini bana sürtüyordu. O sertlik başımı döndürüyordu. İniltilerim sürü ormanında yankılanırken içimdeki kurt bundan çok haz alıyor ve daha fazlasını istiyordu. Ah, Derek! Kadınlığımdan küloduma akan zevk sularının sana sürtünmesini istiyorum. Zevk sularını hem dudaklarımla hem de koca aletimle yalayıp yutacağım, sevgili lunam. Ama burada olmaz. Her şeyin bir zamanı var.” Hala öpüşürken ben Derek’in iç sesini duyabiliyordum. Beynimin içinde yankılanan sesle dudaklarımı ondan ayırdım. Yüzümdeki şaşkınlığı fark etmişti. “Biz birbirimizin düşüncelerini okuyabiliyoruz. Neden bu kadar şaşırdın?” Elini yanağıma koyup okşarken dudakları dudaklarımdaydı. Diğer eli de belimden kalçama doğru indi. Kalçamı avuçladı ve sertçe kendine çekti. Yine bütün vücutlarımız birbirine yaslanmıştı. Erekte olmuş erkekliğini hissediyordum. “Sen ve ben artık mühürlendik. Artık bir bütünüz. Birbirimizin acılarını hissettiğimiz gibi düşüncelerimizi de okuyabiliriz. Yani güzel lunam, sen benden artık bir şey saklayamazsın. Bunları bilmediğini sakın bana söyleme.” “Şu an kendimde olmadığım için aklımı yitirdim. Yoksa biliyorum.” Derek sırıtarak dudaklarımı öptü. Her fırsatta beni öpüyordu. Eva ve Peter yaparken mide bulandırıcı gelirken şimdi hoşuma gidiyordu. Eva’yı şimdi daha iyi anlıyordum. “Böyle etkilerim olduğunu biliyorum, lunam. Senin aklını başından henüz almadım ama alacağım. Daha hiçbir şey yapmadım ki… Şimdi böyleysen o zaman ne olacak?” Hala dudaklarımız arasında az mesafe vardı. Derek’in her sözü onu daha çok istememe neden oluyordu. Derek dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup “Ben de senin vücuduna sahip olmak istiyorum ama önce benim karım olmalısın.” deyip dilini dudaklarımda gezdirdi. Dili, dudaklarıma ıslaklığını bırakırken kalçamdaki elini öne doğru kaydırdı ve kadınlığımı avuçladı. “Karım olduktan sonra sana ve bedenine yapacaklarımı tahmin bile edemezsin! Her gece, her sabah… Seninle olacağım. Nefesim vücudunun her yerinde gezinecek.” Şu an bile beni mahvediyordu. Sözleri beni daha da azdırıyordu. Nefes nefese ona bakarken dudaklarımı öptü. Derek düşündüğümden daha ateşliydi ve karşısındaki kişiyi ateş gibi yakıyordu. Şu an beni söndürmesi gerekirken daha fazla yakmıştı. “Nihayet kader eşimi buldum. Bu sadece beni ilgilendirmiyor. Sürümü de ilgilendiriyor. Şimdi sürüme lunalarını tanıtma vakti. Akşam özel bir davet vereceğim. Seni bu gece karım yapacağım, Arven. Hazırlan! Bu gece birbirimize ait olduğumuzu bütün sürü duyacak! Sadece sürüm değil, dünya duyacak!” “Bu kadar erken mi?” “Zaten yeterince bekledim. Artık sabrım kalmadı. Sensiz bir saniye bile geçirmek istemiyorum. Seni istiyorum, Arven.” ** Derek benim kader eşimdi. Hala çok şaşkın ve ne yapacağımı bilemez bir haldeydim. Bütün vücudumda onun dokunuşlarını, nefesini hissediyordum. Ondan ayrılıp eve gelmek çok zordu. Ondan ayrılmak istemiyordum. Eve geldiğimde annem ve babam yoktu. Ben odamın içinde sağa sola gidip gelirken kapı açıldı. Annem ve babam içeriye girdi. Annemin elinde pasta babamın elinde de üzerinde on sekiz yazan bir balon vardı. “Sürpriz!” diye bağırdılar. Gülümseyerek onlara baktım. Pastamı üfledim. Nihayet on sekiz olmuştum. Annem de babam da kader eşim hakkında hiç soru sormadılar. Babam kıskanç biriydi ama annem meraklı biriydi. O da sormamıştı. Her şey normalmiş gibi davranıyorlardı ama üzerimdeki kokudan ve mührümden kader eşimi bulduğumu zaten anlamış olmaları gerekiyordu. “Teşekkür ederim. Pasta çok güzel görünüyor.” deyip ikisine birden sarıldım. Annem “Ama önce kahvaltı!” deyip pastayla beraber mutfağa gitti. Ben de arkalarından gittim. Kahvaltı boyunca sürekli mideme kramplar girdiği için yemek de yiyememiştim. Akşam sürü evinde davet vardı ve benim bu evde son gecemdi çünkü Derek herkesin içinde benim kader eşi olduğunu ilan edecek ve nikahımız kıyılacaktı. Çok heyecanlıydım. Babam “Tabağına dokunmadın. İyi misin sen?” diye sordu. Annem gülümseyerek “Çok normal. Tatlım, sen odana git ve biraz dinlen,” dedi. Kesinlikle ikisi de biliyor gibiydi. Odama gidip yatağıma uzandım ama aklımda sürekli Derek vardı. İçeriye annem girdi. Elinde de bir kutu vardı. Kutuyu bana uzattı. Muzipçe gülümsedi. “Sana bir kutu geldi. Onun kimin gönderdiğini tahmin ediyorsundur.” dediğinde kafamı salladım. Annem kader eşimin kim olduğunu anlamıştı ya da zaten başından bu yana biliyordu. Kutuyu elinden aldım ve içini açtım. İçinden çok güzel bir elbise çıktı. Bembeyazdı. İçinde de bir not vardı. Lunama yakışır bir elbise. Akşam bunu giymeni istiyorum. Gülümseyerek notu okurken annem “Seni ilk defa bu kadar içten gülümserken görüyorum,” dedi. Kutuyu yatağın üzerine bırakıp anneme döndüm. “Alfa Derek’in benim kader eşim olmasına hiç şaşırmış gibi değilsin. O bizim sürümüzün alfası. Şaşırman gerekiyordu. Anne sen biliyor muydun?” Kafasını salladı. “Siz daha doğmadan önce zaten birbirinize mühürlendiniz. İkinizin kader eşi olacağı o zamandan bu yana belliydi.” “Nasıl yani? Derek de biliyor muydu?” Beni onayladı bu yüzden beni gördüğünde beni mühürlemek istemişti ve bana bakışları çok farklıydı. O benim kader eşi olduğumu biliyordu. “Biliyordu. Hatta on sekiz yaşına girdiğinden bu yana senin kader eşin olduğunu biliyor fakat senin on sekize girmeni beklediği için yanına yaklaşmadı. Daha doğrusu baban yaklaştırmadı.” Şu an çok şaşkındım. Derek beni önceden bu yana takip mi ediyordu? “Anne, sen neler diyorsun? Derek benim peşimde miydi?” “Bazı geceler odana bile gelirdi. Derek yıllardır seni bekliyor, kızım.” Duyduklarım bende büyük bir şok etkisi yaratmıştı. “Anne, bu nasıl oluyor? Mesela Eva kader eşini on sekiz yaşında öğrendi ama siz benim kader eşimi biliyordunuz.” Kafam çok karışmıştı. “Bazı ruhlar özeldir. Ezelden bellidir. Sen ve Derek seçilmiş kişilersiniz. Sizin ruhlarınız Artemis tarafından mühürlendi. Sizin aranızdaki bağ çok kuvvetli. Asla kimse o bağı yok edemez! Ölseniz bile o bağ yok olmaz!” dediğinde aklıma Artemis’i gördüğüm rüya geldi. Annem bunu nereden biliyordu? Artemis’in söyledikleri beynimde yankılandı. Annem elini omzuma koydu. “Artemis’in rüyalarına geldiğini biliyorum. Sen özel bir lunasın. Bunu zaten bekliyordum. Demek ki rüyana erkenden gelmiş.” “Anne, neden? Bana kehanetten bahsetti.” Ben anneme sorular sordum ama cevap vermeyip cebinden mavi bir şişe çıkartıp bana uzattı. “İç bunu.” “Bu ne?” diye sordum, merakla. “Bu şişedeki sıvı sayesine çok güçleneceksin.” Annemin söylediğini yapıp içtim. İçmemle kurt dişlerim ortaya çıktı. İçimde çok farklı şeyler olurken kafamı kaldırıp uludum. Bütün organlarımın hatta hücrelerimin yenilendiğini hissediyordum. “Anne, kalbim!” deyip elimi kalbime koydum. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki… Annem hiçbir şey yapmadan beni izlemeye devam ediyordu. “Anne, yardım et!” “Sana zaten yardım ediyorum.” “Ölüyor gibi hissediyorum. Ben iyi değilim.” “Güçleniyorsun. Güç seni ele geçiriyor. İçindeki güç sayesinde sen seçildin! Onu açığa çıkart! Gözlerini kapat ve gücü hisset!” dedi. Gözlerim zaten kendiliğinden kapandı ve gözümün önüne iki tane kurt geldi. Biri bendim. Diğerini kokladım. O da Derek’ti. İçimde ikimizin gücü vardı. Kurtlarımız birbirine birleşti. Gökyüzünde de dolunay vardı. Kafamızı kaldırıp dolunaya doğru baktık. Ardından aydan üzerimize doğru akan gücü hissettim. Bir şelale gibi akıyordu. Aktıkça ben de Derek de güçleniyordu. “Gücü tamamen hissettiğinde gözlerini açabilirsin.” Gözlerimi aniden açtığımda kendimi daha iyi hissediyordum. “Kendini nasıl hissediyorsun?” “Çok iyiyim. Kendimi daha önce hiç bu kadar iyi hissetmemiştim.” İçimdeki güç sanki ortaya çıkmıştı. “Dahası olacak, Arven. Bu daha başlangıç.” Daha sonra da elini şıklattı. Bazı kurt kadınların özel güçleri oluyordu. Annemin de düşündüğünü ve hayal ettiğini dış dünyaya aktarma gücü vardı. Avcunun arasına bir kolye belirdi. Kolyenin ucunda yarım ay vardı. Onu boynuma taktı. “Bu kolye seni kötülüklerden koruyacak! Sakın onu boynundan çıkartma ve kimsenin çıkartmasına izin verme.” dediğinde aynadan kolyeye baktım. “Anne bana bir açıklama yapmalısın.” “Zaman sana açıklama yapacak, ben değil!” dediğinde kolyenin ucu yanıp sönmeye başladı. “Biri geliyor,” dedi ve içeriye Eva girdi. Annem bana göz kırpıp Eva’yla selamlaşıp odadan çıktı. Ben hala az önce yaşananların etkisindeyken Eva heyecanlı bir şekilde bana sordu. “Kader eşin kimmiş? Öğrendin mi?” diye sordu. Cevap veremedim çünkü aklım hala az öncedeydi. Bütün bu olanlar bana farklı geliyordu. “Buna bulamadığını sakın söyleme. On sekizinde her kurt, eşini bulur.” deyip koluma dokundu. Ben cevap vermeyince beni kokladı. Kokumdan zaten eşimi bulduğumu anlardı. Sonra da saçımı sağ tarafa attı ve sol taraftaki mühre baktı. “Bulmuşsun! Kimmiş? Arven söylesene! Kim senin kader eşin? Yakışıklı mı? Ateşli mi? Öpüştünüz mü?” diye sorular sıralarken ben hala konuşmamıştım. Ben susmaya devam ederken o sorularına ara verip gözlerini büyüttü. “Bir dakika! Sustuğuna göre ve akşam da sürü evinde davet olduğuna göre senin kader eşin Alfa Derek! İnanmıyorum! Sen onun kader eşisin! Bana doğru olduğunu söyle!” Belli belirsiz kafamı sallayınca bana sıkıca sarıldı. Ardından da çığlık attı. “Sana söylemiştim! Onun senin kader eşin olduğunu hissetmiştim. Nasıldı? Öpüştünüz mü? Anlatsana! Neden susuyorsun? Ben sana ilkimizi bile anlattım!” “Evet, lanet olası! Öpüştük. Hayatımda ilk defa birini deli gibi istiyorum. Onun yanındayken aklımı kaybettim. Hele beni mühürledikten sonra içimdeki kurt ulumaya ve onu daha fazla istemeye başladı.” “Sana söylemiştim. Kader eşini bulduktan sonra oldukça azgın biri olacağını biliyordum. Akşam ne giyeceksin?” “Derek bana elbise gönderdi. Onu giyeceğim.” Kutunun içindeki elbiseyi çıkarttı. “Ben sana söylemiştim. Kader eşin sana köle olur. Vay be Alfa Derek sandığımdan daha erken başladı. O sana köle değil, esir olacak. Ne istersen yapacak. O zaman seni akşam için hazırlayalım. Çok güzel olmalısın.” Eva beni hazırlarken sürekli bana tüyo veriyordu. Ben zaten yeterince gergindim. Bir de onun tüyolarıyla Derek’i düşünüp heyecandan ölecek hale gelmiştim. Her anlattığı detaydan sonra Derek’i hayal ediyordum. Derek’in vücudunu gözümün önüne getiriyordum. Akşam sandığımdan daha ateşli geçeceğe benziyordu. ** Akşam olunca Derek bize araba göndermişti. Özel şoför bizi sürü evine kadar eşlik edecekti. Heyecandan kalbim o kadar hızlı atıyordu ki bayılacak gibi hissediyordum. Sürü evine geldiğimizde Derek sanki kokumu hissetmiş gibi kapının önüne çıktı. Kapımı açıp inmeme yardım etti. Belimden kavrayıp kendine çekti. Dudaklarımızı birleştirdi. Kısa öpücükten sonra “Güzel lunam, çok güzel olmuşsun. Bir ay gibi parlıyorsun,” deyip hayranlıkla beni süzdü. “Sen de çok yakışıklısın.” Annemin anlattıklarını ona gece soracaktım. Şu an bütün sürü bizi bekliyordu. Elimden tutup sürünün yanına yani büyük bahçeye kadar eşlik etti. Bahçedeki herkesin bakışları içeriye girdiğimiz gibi bize döndü. Derek “İşte benim kader eşim Luna’m Arven. O bundan sonra sürümüzün lunasıdır,” dediğinde bütün kurtlar önümüzde diz çöküp kafalarını kaldırıp ay ışığına doğru uludular. Biz ‘Karanlık Kurt Adamlar’ sürüsünün alfa ve lunasıydık. Bütün sürünün önünde nikahımız kıyıldı. Derek dudaklarımı öptü ve “Gece için hazır mısın, sevgili lunam. Sana adını bile unutturacağım,” diye fısıldadı. Bizi ateşli bir gece bekliyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD