1-Kader Eşi
Ben Arven. Bölgenin en büyük ‘Karanlık Kurt Adamlar’ sürüsünün bir mensubuyum. Sürümüzün alfası Derek adında kibirli ve oldukça bencil biriydi ama her kızın rüyalarını süsleyecek kadar yakışıklı bir kurt adamdı. Esmer, uzun boylu, oldukça kaslıydı. Geçen sene yirmi bir yaşına girdiği için babasının yerine geçerek sürünün alfası olmuştu.
Alfa Derek, kader eşini hala bulamadığı için her genç kız, on sekiz yaşına girdiğinde onun kader eşi olup onun tarafından mühürlenmek isterdi. On sekiz yaşına girmek her kurt için önemliydi. İlk değişimler ve vücutta farklılıklar başlardı. En önemlisi de kader eşini bulup ona mühürlenirdin.
Ben de on sekiz yaşıma giriyordum. Heyecanlıydım. Kime mühürlenip kimin kader eşim olacağını merak ediyordum. Sürünün ortak bahçesinde otururken en yakın arkadaşım Eva yanıma geldi.
“Heyecanlı mısın?” diye sordu.
“Hem de nasıl?”
“Seni çok iyi anlıyorum. Ben de çok heyecanlanmıştım. Sence kader eşin kim olacak? Tahmin ettiğin biri var mı?” diye sordu.
“Bilmem. Hiç düşünmedim.”
Kader eşin kim olursa olsun ona mühürlenirdin ve o senin aşık olduğun kişi olurdu. İlk defa kalbim heyecanla kasılacak ve gerçek aşkın nasıl bir şey olduğunu öğrenecektim. Daha önce hiç aşık olmamış, kendimi kimseye ait hissetmemiştim.
“Düşünsene Alfa Derek senin kader eşinmiş.” dediğinde yüzümü buruşturdum.
O bencil ve kibirli adamın kader eşim olmasını istemiyordum.
“Eva, saçmalama. Benim kader eşim o kadar bencil biri olmamalı. Kimsenin yüzüne bile bakmıyor. Onun gibi alfamızın olması utanç kaynağı. Babası en azından sürüyle iç içeydi. Derek çok soğuk ve kimseyle konuşmuyor.”
Güldü. “Arven, o hala kader eşini bulamadı. Sence de öyle olması normal değil mi? Hem biliyorsun ki kader eşin sana köle olur ve mühürlenir. Onun gibi bir adamın sana köle olduğunu düşünsene. Alfa Derek, kim bilir yatakta ne kadar vahşi ve baştan çıkartıcıdır. İnsanın onu görünce bile külodu ıslanıyor. Şöyle bir şey duydum. Fantezilere çok düşkün bir alfaymış ve kader eşine özel bir seks odası yaptırmış.”
İğrençti. O adam kim bilir kaç kişiyi o odada becermişti. Bir de kader eşini bulamadığı için sürüsüne soğuk ve bencilce davranıyordu. “Şaka yapıyorsun. Bu adam gerçekten de manyak. Onun kader eşine çok üzüldüm.”
Eva dudaklarını yalayarak bana baktı. “Aksine ben onunla olacak kişiyi kutsuyorum. Kızım, her gece yaşadığın zevki düşünsene. İnsan çıldırır. Hayal etsene.”
Ben şu an sekse o kadar düşkün değildim. Eva mühürlendiği için sekse oldukça düşkündü ve sürekli kader eşiyle sevişmek istiyordu. Ekledi. “Kader eşinle karşılaştığında içindeki kurt ulumaya başlayacak ve zaten onu kendin isteyeceksin. Ona doğru çekileceksin. İçindeki kurt seni onunla beraber olmak için zorlayacak. Sonra her gece seks.”
Eva bana ilk gecelerini anlatırken gözüm biraz olsun korkmuştu. Aslında asla korkak biri değildim ama ilk defa olacağı için gerilmiştim.
“Yani kader eşimi bulduktan sonra bütün korkularım azalacak mı?”
Kafasını salladı. “Evet, azalacak. Hatta onu isteyen sen olacaksın. Sen şu an yanan bir ateşsin. O da seni o ateşten kurtaracak. Peter’in bana yaptıklarını bir bilsen… Her yerde sevişiyoruz. Geçen gün sürü bahçesinde seviştik. Ah, inanamazsın. Öyle güzel bir histi ki… Düşünürken bile boşalacak hale geliyorum.”
Peter aynı zamanda Alfa Derek’in arkadaşlarından biriydi. Peter, sürünün üst düzey yetkililerinden biriydi ve özel toplantılara o da katılırdı. Güçlü bir kurt adamdı. Eva, Peter’in yanına gidince ben de eve dönmek için karlı yollarda yürümeye başladım.
Dalgın dalgın Eva’nın söylediklerini ve yarın için heyecanlanırken koca bir cüsseye çarptım. Kokusu çok güzeldi ve gözlerim istemsiz kapandı. Hem sert hem de rahat bir göğsü vardı. Anlamadığım bir şekilde göğsü çıplaktı.
Kafamı kaldırdığımda onu gördüm. Yani Alfa Derek… Koyulaşmış gözleriyle bana bakıyordu. Yüzümü taradı. İstemsiz vücudum terlemeye ve titremeye başladı. Alfaların kollarında şerit şeklinde dövmeleri olurdu. Onun parladığını gördüm. Tam altında da bazı izler vardı. Alfa Derek dönüşmüştü.
Hala birbirimize bakarken “Sen…” diye fısıldarken nefes nefeseydi.
“Sen kimsin?”
“A-Arven.”
Neden kekelediğimi de bilmiyordum. Burnunu bana doğru yaklaştırdı ve mührümün olup olmadığına baktı. Gözlerini kapatarak beni kokladı. “Mührün yok,” deyip dişlerini bana doğru yaklaştırınca onu kendimden uzaklaştırdım.
“Ne yaptığını zannediyorsun sen?”
“Kader eşimi mühürlüyorum.”
Öfkelendim. Kurt dişlerimi ona göstererek hırladım. “Kimse sana kader eşinin sana ayaklarıyla geleceğini söylemedi mi? Sen nasıl alfasın? Ben senin kader eşin falan değilim! Beni kafana göre mühürleyemezsin! Alfasın diye benim kaderimle oynayamazsın!” dediğimde gülerek beni süzdü.
“Bana zaten ayaklarınla geldin!”
“Ben hala on sekiz olmadım!”
"Vücudunun kıvrımlarına bakılırsa yakında on sekiz olacaksın. Sana kokumu bıraktım. Senin kokun da benim vücuduma geldi. Kimse seni mühürlemeye cesaret edemez, Arven! Sen, kendi ayaklarınla bana geldin!”
Bu yolu kullandığım için kendimden nefret ettim. “Yarın, ben gerçek kader eşimi bulup onun beni mühürlemesine izin vereceğim!” deyip ona meydan okudum.
Eve doğru giderken ben öfkeden deliye dönmüştüm. Onun ise arkamdan alayla baktığını hissedebiliyordum. Nihayet eve geldiğimde kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Alfa Derek’in söyledikleri beni heyecanlandırmıştı. Ay tepeye yükseldiğinde yattığım yerde aniden uykuya daldım.
“Arven!”
Bana seslenen kişi güzelliğiyle nam salmış, Tanrıça Artemis’ten başkası değildi. O kimsenin karşısına sebepsiz çıkmazdı. Onu görünce titremeye başladım çünkü korkmuştum.
“Korkma.” deyip bana elini uzattı.
Elini tuttum. Elini tutmamla vücuduma doğru gelen sıcaklığı hissettim. Anında bütün korkularım azaldı.
“Sen seçilmiş kişisin. Sen aranan lunasın, Arven. Kehaneti gerçekleştirecek kişi sensin!”
“N-nasıl?” diye sordum. Bu nasıl olurdu?
“Sen, herkesin hayatını etkileyeceksin ve herkesi kurtaracak kişisin! Yakında ne demek istediğimi anlayacaksın çünkü ben senin karşısına çıkacağım.”
Bu bir rüyaydı. “Ama sen kimsenin karşısına çıkmazsın ki…”
Bir tanrıyı asla normal kişiler göremezdi. Artemis’in de arasında bulunduğu on iki büyük Tanrı Olimpos Dağı’nın tepesinde bulutların üzerinden yeryüzünü idare ederlerdi. “Sen seçilmiş kişisin. Yakında seni ziyaret edeceğim. Sakın bu rüyanı kimseye anlatma, Arven. Kimse senin seçildiğini bilmemeli. Sadece sen ve kader eşin…”
“Kader eşim mi? Onun kim olduğunu biliyor musun?”
Kafasını salladı. “Biliyorum, Arven. Sen de o da seçildiniz. Sizin ikiniz ne olursa olsun asla ayrılmayacaksınız. Sizi ölüm bile ayıramayacak.”
“Neden biz?” diye sordum çünkü bu durum beni çok korkutmuştu.
“Sizin mührünüz herkesten daha kuvvetli. Sizi ölüm bile ayıramaz. Bunu sakın unutma. Şimdi gitmeliyim. Sen de uyanmalısın!” dedi ve göğe doğru yükseldi.
Nefes nefese gözlerimi açtım. Vahşi doğanın ve hayvanların, avın ve doğurganlığın tanrıçası Artemis benim rüyama girmişti. Bu imkansızdı gibi dursa da ifritler asla tanrıların kılığına giremezdi. Artemis bilerek benim rüyama girmişti. Bu durum beni kader eşimden bile daha fazla heyecanlandırmıştı.
Bana seçilmiş kişi olduğumu söylemişti. Bunun anlamı neydi? Odamdaki bütün kitaplara baktım ama bulamadım. Yakında anlayacaksın demişti ama ben meraklı biriydim. Artık uyumalıydım çünkü yarın benim için büyük bir gündü. Uykuya daldım.
Sabah gözlerimi açtığım gibi aynanın karşısına geçtim. Aynı bendim. Kızıl saçlı, mavi gözlü ve beyaz tenli kurt kadın… Birden bir koku hissettim. Bu koku çok tanıdıktı. Gözlerimi kapattım ve o kokunun güzelliğiyle içimde bir şeyler kıpırdanmaya başladı. İçimdeki değişimi hissetmeye başladım.
Eva’nın söylediği gibi içimdeki kurt ulumaya ve beni kader eşime doğru sürüklemeye başladı. Ben kader eşime doğru gidiyordum. Evden çıkıp koşmaya başladım. Eskiden daha hızlı koşabiliyordum. Koku gittikçe yakınlaşmaya başladı. Kokuya doğru koştum. Kader eşim de bana geliyordu çünkü uluma sesini duyuyordum. O da beni hissetmişti.
Kar yağmaya başladı ama ben umursamadan koşmaya ve ulumaya devam ettim. Kader eşimle uzaktan birbirimizi gördüğümüzde kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başladı. Oydu…
O iki adımda yanıma gelip dudaklarıma yapıştı. Ben de ellerimi sert pazılarına koyup okşamaya başladım. Gözlerim de kapandı. Öpüşürken bütün vücutlarımız birbirine yapışmıştı. Kader eşimle kavuşmadan sonra bütün korkularım gitti, yerini istekli ve azgın bir kurt kadına bıraktı. Ben şu an onu istiyordum. Hatta kadınlığımı da ona doğru sürterek isteğimi onunla paylaştım. Dudaklarımızı ayırdığımızda saçlarımı sağ tarafıma doğru attı.
Dudaklarını boynuma getirip önce öptü sonra da diliyle yaladı. “Sana söylemiştim. Seni benden başkası mühürleyemez! Sen artık benimsin!” deyip dişlerini bana geçirdi. Dudaklarını, boynumdan çekince ben de boynunu öptüm. Dilimle işaretleyeceğim yeri yaladım.
“Sen de artık benimsin.” deyip dişlerimi boynuna geçirip onu mühürledim.
Ben Alfa Derek’in kader eşiydim.