Nefesimi tekrar düzene sokmaya çalışırken, Mustafa Kemal’in bakışları üzerimde sabit kalmıştı. Gözlerinde keskin bir ciddiyet vardı; bu anın kontrolü tamamen onun elindeymiş gibiydi. Belimdeki elleri hala sıkıca beni tutuyordu, vücudumun ona olan yakınlığı tuhaf bir şekilde içimde ürkütücü bir şeyler uyandırmaya başladı ama korku olduğunu düşünüyorum. Sonuçta ondan korkuyorum değil mi? Sonuçta o tehlikeli bir adam değil mi? Bu düşünce ile iyice gerildim. Zihnimde yankılanan tek şey, kalp atışlarımın yankısıydı. Korku bedenimi sararken, derin bir iç çekişle, “Ö-özür dilerim,” diye fısıldadım. Sesim titrek çıkmıştı, ne kadar saklamaya çalışsam da korkumun izleri belli oluyordu. Mustafa Kemal’in yüzü ifadesizdi ama bakışlarında beni tamamen anlamış gibi bir şey vardı, bir tehdit mi yoksa b