Sıla Gençoğlu Beynimin içerisinde sanki milyonlarca insan aynı anda çığlık atıyordu. Öyle çok ağrıyordu ki başım delirecek gibiydim. Gözlerim kararmış, başımda zonklayan bir acı varken, Doruk’un sesini ve Mustafa Kemal’in hızla yaklaşan adımlarını duyuyordum. “Lanet olsun! Sıla!” diye bağırdı öfkeyle, adımlarını daha da hızlandırarak yanımıza geldi. İçimdeki korku büyüyordu, çünkü onun bu öfkesinin doruğa çıkacağını biliyordum. Ellerini başımın ve bacaklarımın altından koyup beni kaldırmaya çalışırken, Doruk’un küçük ayakları çaresizce yanımızda dolanıyordu. “Daha şimdiden başına bela alıyorsun! ” diye hırladı Mustafa Kemal, gözleri öfkeyle doluydu, ama içindeki paniği de saklayamıyordu. Acı ve korkunun içinde, onun bana bakışlarındaki derin çatışmayı hissedebiliyordum. Ne yapacağını