2

3299 Words
2 Önündeki kahveden bir yudum daha alırken sinirle soludu. Feride ile kahvaltı yapacaklardı ve saat tam sekizde sözleşmişlerdi. Nişan işini konuşacaklardı. Ama yarım saat geçmesine rağmen hâlâ kız gelmemişti. Neredeyse iki hafta sonra nişanlısı olacak kadının bu huyuna bir kere daha sinir oldu. Serdar dakik bir insandı ve karşısındakini de bu şekilde istiyordu. Ama neredeyse hiç kimse onun bu dakikliğine uymuyordu. Bu da Serdarı sinir ediyordu. Kahvesinden bir yudum daha aldıktan sonra tekrar ofladı. Gözleri sürekli dışarıdaydı. Gelen geçen herkesin yüzüne bakıyor Ferideyi görmeye çalışıyordu. Masanın üzerinde duran telefonu eline aldığında yanından geçen kadının topuklu sesi kulağına doldu. Rahatsız edici bir sesti. Başını çevirdiğinde pembe topuklu bir kadının standlara doğru gittiğini gördü. Kafasını çevirip tekrar elindeki telefona baktı. Feridenin numarasını bulup arama tuşuna bastı ve telefonu kulağına dayadı. Üçüncü çalıştan sonra açılan telefon ile derin bir nefes aldı. " Neredesin Feride ?" " Evdeyim canım. " Duyduğu cevap ile sinirle gözlerini kapatıp açtı ve tekrar konuştu. " Neden hâlâ çıkmadın peki ? " " Anlamadım canım? Neden çıkacağım ki ?" " Dalga mı geçiyorsun feride ? Seninle sekizde buluşacağız diye sözleşmedik mi ? " " Aa ben onu unuttum ama ya. " Serdar sabırla gözlerini kapatıp açtı. Elleri hafif sakallarına gidip yavaşça sıvazladı. " Tamam. Hadi hazırlan gel bekliyorum ." " Şeyy canım. Aslında - " " Aslında ?" Serdar ağır bir tonda konuştuğunda karşısındaki kadının ondan biraz olsun çekindiğini anladı. Çünlü kız kekeleyerek en kısa sürede geleceğini söyleyip telefonu kapatmıştı. Büyük bir sabır ve derin bir nefes ile sakinkeşmeye çalıştı. Feride ne kadar iyi hoş da olsa onun bazı huyları Serdara itici geliyordu. Aslında adamın evlenmek istediği de yoktu ya annesinin zorlamasıydı hep bunlar. Nerdeyse 35 yaşına gelmişti ve hâlâ anasına bir gelin getirememişti. Böyle olunca da pek sevgili anası kolları sıvamış ve biraz da baskı ile kendi bulduğu kız olan feride ile görüşmeye başlamıştı. Kız kendi mahallesinde evde kalmış diye hitap edilen kızlardan biriydi. Gerçi Serdara göre evlilik bir seçimdi ve bunun yaşı yoktu. Herkes kısmeti , nasibi ne zamansa o zaman evlenirdi. Ama mahalle baskısı diye de bir gerçek vardı. Ve bu gerçekler yüzünden şu anda aslında sevmediği sadece mantıkla hareket ettiği bir görüşme yaşayacaktı. Üstelik birde kızın iki kere görüşme sonrasında canım cicim olaylarına girmesi vardı. Serdar oflayarak deri ceketini çekiştirirken masasına gelen garson kız ile gözlerini ona çevirdi. Az önce verdiği siparişi getirmişti. Kız elindeki tepsiden dilimlenmiş böreği ve yanında bir bardak çay koyarak ona baktığında Serdar kızın koyu olan renkli gözlerinde kitlendiğini hissetti. Küt şekilde kesilmiş ve ensesini biraz geçen siyah saçları güzel yüzünü ortaya çıkarmıştı. Normalde sarışın kızlardan hoşlanan serdar , sarışın olan feride mi yoksa bu siyah saçlı kız mı deseler bu kızı seçeceğine emindi. Düşüncelerinin şaşkınlığı ile bir an kızın ne dediğini anlayamayan Serdar kaşlarını çatarak " Efendim ?" dediğinde kız susarak derin bir nefes aldı. Adamın onu inceleyen ve dalıp giden bakışlarından kendisini duymadığını fark etmişti. Açıkçası adamın ilk bakışta çarpan yakışıklılığından kendisi de nasibini almıştı ama adamın geldiğinden beri birini beklediğini anlamıştı. Bunun kız mı erkek mi olduğunu bilmiyordu elbette. Ve her gelen yakışıklı müşteri ile de bir şans aramıyordu ama bu adamda sanki farklı bir çekicilik vardı. " Başka bir isteğiniz var mı demiştim. " " Hayır. Teşekkürler. " Kız başını sallayıp arkasını dönerken Serdar kendine kızarak önüne döndü. İsteyerek veya değil. Artık bir kızla görüşüyordu. Bu da demektir ki başka kızlar ona yasaktı. Her ne kadar Ferideyi sevmese de doğru olan buydu. Bir daha o şekilde başkasına bakmamalıydı. Kolundaki saate bakan Serdar sıkılarak gözlerini masalarda oturan insanlarda gezdirdi. Çoğunda lise öğrencileri ve sevgililer vardı. Biraz ilerisinde ise mavi elbiseli güzel bir kız gördü. Tek başına oturuyordu. Yüzünde ise büyük bir hüzün vardı ve bunu dışarıdan bakan herkes görebilirdi. Üzerinden akan masumluk ise insanda ona yardım etme hissini uyandırıyordu. Sonunda gözlerini başka tarafa çevirdiğinde az önce yanından geçen pembe topuklu kadının bir masaya yerleştiğini gördü. Aslında dikkatli bakınca kadının gayet güzel olduğunu fark etti. Onun yanındaki masada ise sarhoşluğu yakasından akan bir adam oturuyordu. İçtiği kahve bir işe yaramamış olmalıydı ki adam ayağa kalktığında bile sallanıyordu. O sırada elindeki dolu tepsi ile o tarafa yürüyen garsonu gören Serdar olacakları tahmin edip ayağa kalkacaktı ki herşey tamda düşündüğü gibi oldu ve sarhoş adam garson kıza çarptı. Adamın kendisine çarpması ile dengesi bozulan kız ise elindeki tepsiyi düz tutamadı ve tamda önünde durduğu masaya üzerindekileri boşalttı. Bütün bardaklar masaya ve masada oturan pembe topuklu kadının üzerine döküldüğünde serdar yüzünü buruşturarak ayağa kalktı. Olduğu yerden gördüğü kadarı ile bardaklardan biri kadının başına gelmişti ve alnı kanıyordı. Kafedeki herkes şaşkınlıkla olanlara bakarken garsonlardan biri olan adam sarhoş adamın üzerine atladı. Etraftan yükselen bir kaç çığlık ile hareket eden Sedar sarhoş olan adamı döven garsonun yanına geldi. Tepsiyi düşüren garson kız adamın kolundan tutmaya çalışsa da hiç bir şekilde başarılı olamadığı ortadaydı. Kendisi yanlarına geldiğinde sarhoş adamın üstünde olan adamı kollarından tutup ayağa kaldırdı. " Bırakın. Şu herife göstereyim gününü. " " Boş ver kardeşim. Baksana sarhoş zaten. Atın dışarı gitsin. " " Lan şerefsiz. Naptın lan sen ?" " Yanlışlıkla oldu lan. Bırak. " Serdarın kollarından tuttuğu adam bir kaç kere daha çırpındıktan sonra sakinleştiğinde başka bir erkek garson gelip yerde yatan sarhoş adamı ayağa kaldırdı ve hızla kapıya dışarı götürdü. O sırada sonunda kollarını bıraktığı garson ise hemen arkasını dönüp ona baktıktan sonra kafasını sallayıp masadaki yaralı kadına doğru gitti. Serdar da ona baktığında yaralı kadının yanında oturan kendi garson kızını gördü. Şevkatli gözlerini kadına dikmiş ona bir şeyler söylüyordu. Serdar bir an düşündüğü kendi garsonu sözüne kaşlarını çatarak yerine geçti. Kız durduk yerde neden kendi garsonu oluyordu ki ? " Saçmaladım iyice. " Masasına geri oturduğunda göz ucuyla pembe topuklu kadını personellerin girdiği kapıdan götürdüklerini gördü. Tekrar önüne dönerek kahvaltısına baktı. Hala bir lokma almış değildi ve karnı çok acıkmıştı. Eğer ferideyi beklemeye kalkarsa daha çok aç kalacaktı. Böreğine bir çatal batırıp ağzına attı ve çayından bir yudum aldı. Çayın soğukluğu ile ise yüzünü tekrar buruşturdu. Buz gibi olmuştu. Oflayarak değiştirmeleri için arkasını döndü ama garsonlardan hiç birini göremedi. Hepsi şu kadınla ilgilenmek için gitmiş olmalıydı. Gözleri bir kaç saniye daha kafenin içinde oyalandı ve sonunda tam pes ederek önüne dönecekken personel kapısının açılması ile bekledi. Sonunda kapıdan çıkan kendi garsonunu görünce kendisine bakması için biraz daha o pozisyonda durdu. Sonunda kafasını kaldıran ve etrafa bakan garson kız ile göz göze geldiğinde parmağı ile ona yanına gelmesini işaret etti. Kız onu onaylayıp yanına geldiğinde renkli gözlerini ona dikti. " Çayımı tazeler misiniz ? " Kız başını sallayıp masada olan adisyonu aldıktan sonra küçük bir çizik daha atıp adamın yüzüne baktı. Boğazını temizleyerek ağzını açtığında Serdarın gözleri kısıldı. " Ben size teşekkür ederim. " Serdar anlamayarak kıza bakıp " Ne için ?" dediğinde Çağla büyük bir cesaretle adamın gözlerine baktı. Tam da düşündüğü gibi adamdan etkileniyordu işte. " Az önce Çetine yani kardeşime yardım ettiğiniz için. " Serdar gülümseyerek " Önemli değil " dediğinde Çağla da ona gülümsedi. Aslında bunu istememişti ama adamın gülümsemesi bulaşıcı gibiydi. Ve yine yapmaması gereken bir şey yaptı. Az önce koyduğu adisyonu geri alıp " Bu günlük bizden olsun. Teşekkür amaçlı. " dedi. Serdar tam itiraz edecekti ki Çağla kaşlarını kaldırarak hiç bir itirazı kabul etmeyeceğini belirtmiş oldu. Onun bu hareketi ile adam kabullenmişlikle " Pekala " dedi ve elini uzattı. " Serdar. " Çağla kendine uzatılan ele bir kaç saniye bakıp o da elini uzattı ve sıktı. " Çağla. " Elini hemen geri çekip başka bir şey demeden masadan uzaklaştı. Nerden çıktığını bilmediği bir utangaçlık yaşamıştı. Serdar ise istemsiz bir şekilde giden kızı izlerken derin bir nefes aldı. Kızın vücudu da çok iyiydi. Bir an Ferideyi düşündü . İkisini karşılaştırsa hangisi daha çok ilgisini çekerdi. Ama düşünmesine rağmen bir türlü Feridenin bedeni gözlerinin önüne gelmedi. Daha önce kızı hiç incelememişti. Birde evlenecekti bu kızla. Daha yatağını paylaşacağı kadına karşı çekim bile hissetmiyordu. Kendi kendine yine kızarak önüne döndü. Oflayarak çatalı eline aldığında bir anda karşısındaki sandalyenin çekilmesi ile irkildi. O sandalyeye oturanı görünce ise şalkınlıkla kaşlarını kaldırdı. " Fuat ?" " Serdar. " " Ne işin var burada ?" " Bir şeyler yemeğe gelmiştim. Seni görünce yanına geleyim dedim. " " İyi yaptın kardeşim. " Serdar mahalleden tanıdığı adama bakıp düşünürken önüne koyulan çay bardağı ile gözlerini yan tarafa çevirdi. Kendi garsonu gelmişti. Çağla. " Siz bir şey alır mısınız efendim ?" Kız Fuata yöneldiğinde Serdar kısa bir an kaşlarını çattı. Çok mu ilgili bakıyordu bu adam kıza. " Bende kahvaltı yapmadım. Serdarınkinden alayım. " Kız tekrar başını sallayıp giderken Fuat direk Sedara bakmaya başladı. Bakışlarında garip bir sinir sezen Serdar ne olduğunu anlayamadan oturmaya devam etti. " Canım ?" Feridenin sesini duyması ile başını çeviren Serdar kendisine gülümseyen kızı görünce ayağa kalktı. Kız ona sarılıp yanağından öptükten sonra masada oturan Fuatı gördüğünde birden yüzü düştü. " İyi misin Feride ?" Kızın solan yüzüne bakan Serdar kaşlarını çatarak beklerken Feride sadece başını aşağı yukarı oynatabildi. Masaya Serdarın yanına oturduğunda ise Feride derin derin nefesler aldı. Sanki korkuyor gibiydi. Onun bu hali ise Fuatın canını sıkmıştı ve bu Serdarın dikkatinden kaçmamıştı. Burda bilmediği bir şeyler dönüyordu. " Garsonu çağırır mısın canım ?" Feridenin sesi ile düşünceleri bırakıp kafasını çevirdi. Çevirdiği anda da Çağla ile göz göze geldi. Kız da zaten onlara bakıyordu. Yüzünde oluşan hafif gülümseme ile onu çağırdı. Çağla ise yakalanmanın verdiği utanç ile kendine kızarak masaya doğru ilerlerdi. " Ben bi latte istiyorum. " Feride kıza bakmadan konuşurken Çağla başını sallayıp arkasını döndü. Ama dönmesi ile birine çarpıp geriye doğru düşmesi bir oldu. Gözlerini kapatıp sırtını çarpacağı bir zemin beklerken poposunun altında hissettiği bacaklar ile nefesini tuttu. Anında karnına sarılan kollar ve boynunda hissettiği nefes ile de büyük bir yutkunma ihtiyacı hissetti. Yakınından gelen " Aaaa " nidası ile daha da yakından gelen " İyi misin ?" fısıltısı birbirine karıştığında hızlıca gözlerini açtı. Kendisi yere düşmeyi beklerken Sedarın kucağına düşmüştü. Şaşkınlıktan donup kalınca ayağa kalkmayı akıl edemedi. Onun durumunu fark eden Serdar ise kızın kendine gelmesi için düştüğünde otomatik olarak ona sardığı eli ile kızın belini sıktı. Çağla belinde hissettiği sıkılma ile kendine gelip ayağa kalktığında önce kendisine çarpan kız ile yüz yüze geldi. " Kusura bakmayın." Kız utangaçça özür dileyip gittiğinde Çağla hemen arkasını döndü. Yüzünde gülümseme ile ona bakan Sedar'ı , kocaman açtığı gözlerini kendine dikmiş sarışın kadını ve karşılarında oturan ve çok şükür ki kendisi ile ilgilenmeyen adamı gördü. " Ben çok özür dilerim. " " Senin hatan değildi ." Çağla Sedarı onaylayıp masadan uzaklaştığında mutfağa doğru gitti ve hızla içeri girdi. Kapının arkasından kapanması ile rahat bir nefes alırken anında açılması ile hızla arkasına döndü. Küçük kardeşi Çiğdem yüzündeki muzur bir ifade ile ona bakıyordu. " Sen az önce bir adamın kucağına mı oturdun abla ?" " Saçmalama Çiğdem . Birine çarptım ve düştüm. " " Adamın kucağına ?" " Evet " " Yakışıklı bir adamın kucağına ?" " Çiğdemmm " Kardeşi onunla dalga geçercesine gülünce sinirle tezgaha tutundu. Gözleri tepsideki çikolata toplarına takıldığında kaşlarını çatarak Çiğdeme döndü. " Bunlar niye burda ? " " Bilmiyorum. Çetin abim burda dursunlar dedi." Çağla anlamayarak kardeşine baksa da bu konuyu daha fazla tartışmamaya karar verip büyük bir nefes verdi. " Çetin nerde ? O bayan iyi mi ?" " Çetin abim o kızla hâlâ. Sohbet ediyorlardı en son. " Çağla bu sefer daha büyük bir şaşkınlıkla baktı kardeşine. Çetin evliliğin kıyısından döndüğü o şeytan kılıklı kızdan sonra bütün karşı cinsten uzak durmuştu. " Yaa bende şaşırdım. Hatta Çınar abim inanmadı. Gitti baktı odaya /" Çağla başını iki yana sallayarak kısa süre de olsa unuttuğu rezilliği ile latte hazırlamaya geçti. && Serdar yanındakilerden izin isteyerek lavaboya giderken gözü kısa bir an köşedeki masaya takıldı. Az önceki sarhoş adamı dışarıya sürükleyen diğer garson adam mavi elbiseli güzel kızın masasında oturuyordu. Bir yorumda bulunmadan kendini lavaboya attı ve ihtiyacını gördü. Ellerini yıkadıktan sonra çalan telefonu ile kapıyı açtı. Ekranda gördüğü Feride ismi ile gözlerini devirerek aramayı cevapladı. Nerede kaldığını falan soracaktı büyük ihtimalle. " Geliyorum Feride /" Ama cevap yerine sadece nefes sesleri duyunca lavabonun bulunduğu koridorda duraksadı. " Alo ?" Yine ses gelmeyince kızın yanlışlıkla aradığını düşündü. En son kendisi ile konuşmuş olmalıydı. Olabilirdi böyle şeyler. Tam harekete geçip telefonu kapatacağı sırada duyduğu şey ile tekrar duraksadı. " Neden ?" Feride konuşmuştu. Neden demişti. Ama Serdarı durduran şey Feridenin sorusu değil acı çeker gibi çıkan sesi idi. " Ne neden ?" Fuatın sıkıntılı çıkan sesi ise daha çok merak etmesini sağladı. " Benimle oynama Fuat. Seni seviyordum. Beni seviyordun. Her şey güzel giderken birden gittin. Sonra da hiç bir şey olmamış gibi geri döndün. Tam hayatımı düzene sokmuşken , tekrar birine bağlanmaya çalışırken neden geldin ? " " Gitmek zorundaydım " " Ne gibi bir zorunluluk bu ?" " Feride. Bak gittim. Çünkü Korktum " " Neyden Korktun ?" " Sorumluluktan. Her şey güzeldi evet. Ama sonra sen karşıma geçtin. Hamileyim dedin. Evlilik , çocuk düşünceleri beni korkuttu ." Serdar duyduğu sözlerle gözleri kocaman açıldığında başından aşağı bir ürperti geçti. Kandırılmış olmanın verdiği sinir ile yüzünün alev aldığını hissederken dayanmak için hemen yanındaki duvara tutundu. Olduğu yerde durup konuşulanları dinlemeye devam ederken ise kendisine doğru gelen kızı görünce gözleri onda takılı kaldı. Çağla ona kaçamak bakışlar atıp yanına geldiğinde de adamın iyi olmadığını fark edip " İyi misiniz ?" deme ihtiyacı hissetti. Serdar da zaten iyi değildi ve başını iki yana salladı. Onun bu hareketi ile Çağla ne yapacağını ilk an bilemese de sonrasında Serdarın kolunu tuttu. Serdar da ona itiraz etmeden kızın yönlendirmesini kabul etti ve kulağına gelen sesleri dinlemeye devam etti. " Bebek. O ne oldu ?" " Düştü ." " Üzüldüm ." " Gerçekten mi ?" " Feride. Ben her şey için çok pişmanım. " " Bunun için çok geç. Ben serdar ile evleneceğim. " " Buna izin veremem. Gözlerinde görüyorum. Beni hâlâ seviyorsun. " Telefon birden kapandığında Serdar elini indirdi ve şarjının bittiğini gördü. Sonrasında ise kafasını kaldırdığında mutfakta olduklarını fark etti. Çağla onu sandalyelerden birine otururken duyduklarını düşündü. Olanlar onu üzmemişti. Çünkü Ferideyi zaten sevmiyordu. Ama kendisine söylenen yalanlar ve anlatılmayan geçmiş büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı. " Gerçekten iyi görünmüyorsun /" Serdar Çağlanın sesi ile tekrar ona baktığında kızın endişe ile onu izlediğini gördü. " Tansiyonunuz falan mı düştü acaba ? Arkadaşlarınızı çağırmamı ister misiniz ?" " Hayır. " Çağla Serdarın kesin tonda konuşan sesi ile bir adım gerileyerek başını salladı. Arkasını dönerek tuzlu ayran yapmaya çalışırken adamın kendisini izlediğinden haberdar bir şekilde gerildi. Onun her hareketini izliyordu. Sonunda işini bitirip adama döndüğünde tahmin ettiği gibi gözleri ile karşılaştı. Elindeki ayranı ona uzatıp " Kusura bakma. Buraya getirdim seni ama dinlenme odası doluydu. " diye açıklama yaptı. Serdar üzerinde oturduğu sandalyede kıpırdanıp " Önemli değil. Ve teşekkür ederim ." diyerek elindekinden bir kaç yudum aldı. Ağzına dolan tuz ile yüzünü buruşturup titrediğinde Çağla koca adamın o haline gülmemek için kendini sıktı. Serdar içinden bir besmele çekip tek dikişte ayranını içtiğinde gözlerini sımsıkı yumdu. Yoğun tuz tadını sindirmeye çalışırken kulağına dolan kıkırtı ile gözlerini açtı. Güzel garsonu ona gülmemek için kendini kasıyordu ama pek başarılı olduğu söylenemezdi. " Kaç yaşındasın ?" Çağla birden gelen soru ile şaşkınca durdu. Sonra da cevap verdi. " 31 " Serdar gülümseyerek ona baktı. Bu kızı tanımak istiyordu. Artık Feride ile olmayacaktı bu kesindi. Masasına geldiğinden beri güzelliğinden etkilendiği kızı tanımak içinde önünde bir engel kalmamıştı. " Ne zamandır burda çalışıyorsun ?" Çağla adamın kendisi ile olan sohbet girişimine karşı şaşkınca durdu. Flörtleşmeye mi çalışıyordu onunla. Ama masasındaki kız sevgilisi gibi duruyordu. Yine de kendini soruları cevaplarken buldu. " Açıldığından beri. Yani burası bizim. Kardeşlerim ile beraber işletiyoruz. " " Aile cafesi yani ?" " Evet. Onun gibi bir şey. " Çağla biraz çekinerek " Arkadaşlarınız merak edecek " dediğinde Serdar hafif bir gülümseme ile " Akıllarına geleceğimi sanmıyorum. Derin bir konuşma içindeler " deyince Çağla başını iki yana sallayarak ona baktı. " Anlamadım ?" Serdar derin bir nefes alarak ona uzun uzun baktı ve olanları anlatmaya başladı. Annesinin zoru ile feride ile konuştuğunu ve mantık evliliğini düşündüğünü ama az önce tesadüfen öğrendiği gerçeği. Çağla daha bir saat öncesine kadar tanımadığı ama birbirlerinden etkilendikleri belli olan adamın anlattıklarını dinlerken şaşkınca adama bakakaldı. Serdar konuşmayı bitirdiğinde ise Çağla " Şimdi ne yapacaksın peki ?" diye sordu. Sahi ne yapacaktı ki ? Artık Feride ile olmak istemiyordu. Hatta Çağla ile karşılaşana kadar mantık evliliğini nasıl kabul ettiğini bile kafası almıyordu. Masadaki iki insanda umrunda değildi. Ama karşısında kendine merakla bakan kız ise. O kesinlikle umrundaydı. Hatta daha fazlasıydı. Parmağında yüzük yoktu. Evli değildi. Üstelik kendisine de ilgi gösteriyordu. Sevgilisi de olamazdı. " Sanırım o ikisinin birleşmesine yardım edeceğim. " " Gerçekten mi ? " " Hıhım. Ama bunun için senin yardımına ihtiyacım olacak ." " Yaa. Nasıl yardım ? Ben ne yapabilirim ki ?" " Şu an için bende bilmiyorum. Sanırım doğaçlama yapacağım " " Yaa " " Hıhım. Bu arada telefonunu verir misin ?" Çağla ne yapacağını merak ederek telefonunu ona uzattığında Serdar bir şeyler yapıp ona geri uzattı. " Numaramı kaydettim. Benimki kapalı ama kendime mesaj attım. Açılınca kaydederim " Çağla Serdarın bu hareketine kaşının birini kaldırarak baktığında Serdar onun bu hareketine gülümseyerek yüzünü ona yaklaştırdı. " Bu günden itibaren bol bol görüşeceğiz. Bana alışsan iyi olur. " Çağla anlamayarak adama bakarken Sedar birden ayağa kalktı. Derin nefesler alarak " Artık çıksam iyi olacak " direrek kapıya doğru ilerledi. Arkasına bakıp " Hadi gelsene " dediğinde Çağla adamın onu yönlendirmesine izin verdi. Son bir saattir olanlar gerçekten garipti ve kendini akışına bırakmıştı. Beraber mutfaktan çıktıklarında Çağlanın kardeşi Çınar ve elinden tuttuğu mavi elbiseli bir kızla karşılaştılar. Çağla şaşkınlıkla kardeşine bakıp gözlerini yanındaki kıza çevirdiğinden kızın başını öne eğmiş bir şekilde durduğunu gördü. " Abla ?" " Çınar ?" " Mutfak boş mu ?" " Evet " " Güzel " Çınar yanındaki kızı çekiştirerek mutfağa çekerken Çağla hâlâ şaşkın şaşkın giden kardeşine bakıyordu. Çetin personel odasında bir kızla oturuyordu. Kendisi az önce mutfaktan Serdarla çıkmıştı ve şimdide Çınar mutfağa bir kızla girmişti. Bu gün üç kardeşte çok garip şeyler yaşıyordu. Bir an aklı en küçük kardeşi Çiğdeme gidince kaşlarını çatarak koridorda onu bekleyen adama doğru adımladı. İkisi beraber yürürken Lavabolara doğru gelen Fuat ve Ferideyi gördüler. Serdar ani bir karar alarak Çağlayı kolundan tuttuğu gibi sırtını duvara yasladı. Çağla ne olduğunu anlayamadan da yüzünü ona yaklaştırıp " Bana kızma " dedikten sonra dudaklarını kızın dudaklarına bastırdı. Çağla girdiği bir kaç saniyelik şoktan sonra karşılık verdiğinde Serdar bedenini ona daha çok yaklaştırdı ve arada mesafe kalmamasını sağladı. Daha tanışalı bir saat falan olmuştu ama gördüğünden beri tadını merak ettiği dudakları sonunda öpüyordu. Üstelik karşılığını da alıyordu. Bu tahmin ettiğinden daha güzeldi. Bu yaşına kadar beklemesinin hayatına doğru düzgün kimseyi almamasının bir nedeni vardı ve o nedeni şimdi çok iyi anlıyordu. " Sedar ?" Feridenin çığlığı andıran sesini duyduğunda hiç istemese de ondan ayrıldı ve Çağlanın gözlerine bakarak ne düşündüğünü anlamaya çalıştı. Ancak kız ona değil yanlarına gelmiş olan ikiliye bakıyordu. Her şeyin bir zamanı vardı ve şimdi önceliği Feride ile Fuattan kurtulmaktı. Bir adım geri çekilerek aralarına mesafe koyduğunda Çağlanın derin bir nefes aldığını fark etti. Gözlerini zorla yanındakilere çevirdiğinde Feridenin şaşkın Fuatın sinirli bakışları ile karşılaştı. " Ne oluyor ?" " Bunu bizim sormamız gerek Serdar. Ne oluyor ? Ne yapıyorsun sen ?" Serdar konuşan Fuata bakıp sinirlenmemek için gözlerini kapatıp açtı. Bu işi uzatmak istemiyordu çünkü az önce hayatının en güzel öpüşmesini yaşamıştı ve yanındaki kızla bir an önce konuşmalıydı. " Uzatmaya gerek yok. Feride. Telefonun yanlışlıkla beni aradı. Konuştuğunuz her şeyi duydum. Aşkınızı, bebeğinizi, ayrılığınızı. Bundan sonra seninle nişanlanamayacağım ortada. İnan bana üzülmedim. İkinizin ne yaptığı beni ilgilendirmiyor. Bence bir daha deneyin. Mutlu olabilirsiniz. Şimdi izninizle kendi mutluluğumu yaratmaya çalışacağım. " Hızlı hızlı konuşan Serdar karşısında kendisine şaşkınlık, dehşet ve korku ile bakan ikiliyi umursamadan Çağlanın elinden tutup koridordan çıkardı. Çağla ise duyduklarına tepki veremeden Serdarın onu sürüklenmesine yine izin verdi. Bu adamla tanıştığından beri yaşadıklarını takip edemiyordu zaten. Serdar köşedeki masalardan birine geçerlerken yüzünde mutlu bir ifade oluştu. Her şey hızlı gelişiyordu ama yine içinden bir ses onun bu işten zevk aldığını söylüyordu. Sanırım bu adamla gerçekten daha çok görüşecekti. &&
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD