3
Dalgın bir şekilde etrafını izleyen Ayşin uzun bir nefes verdi. Kendini çok yorgun , çok bitmiş hissediyordu. Ama zaten durum tamda buydu. O çok yorulmuştu. Annesinden , annesinin deli gibi sevdiği üvey babasından , üvey babasının kızı ve oğlundan , hayattan , yaşamak zorunda olduklarından. En çok da yaşamaktan. Ama bu gün bütün bu sorunlar bitecekti. Her şeyi kökünden çözecekti. Bu gün hayatına son verecekti. Evet bunu yapacaktı. Gururla gülümsedi. Ölmeden önce güzel bir şeyler yapmak istediği için sabah kalktığında en sevdiği mavi elbisesini giydi. Saçlarını tarayıp hafif makyaj yaptı. Bu güne kadar ailesinden gizleyebildiği kadar biriktirdiği bütün parasını aldı ve çantasına koyup evden çıktı. Sonunda da arkadaşlarının sürekli konuştuğu , dilinden düşürmediği ama üvey abisi izin vermediği için daha önce gelemediği bu cafeye geldi. Şimdi de işte burdaydı. Ölmeden önce kendine güzel bir kıyak yapmıştı. Yanında getirdiği ilaç şişesinden bir tane hap aldı ve kuru bir şekilde yuttu.
" Afiyet olsun efendim "
Ayşin önüne konan kahve ile irkilip başını kaldırdı. Kaldırdığı gibide hayatında görebileceği en güzel suratla karşılaştı. Oğlan gerçekten çok yakışıklıydı. Siparişi başka bir garson almıştı ama getiren kişi bambaşka biriydi. Ayşin ölmeden önce hayatın ilk defa kendisine güzel davrandığını düşündü. Kim bilir ? Belki de hayata gözlerini kapatmadan göreceği son yüz bu oğlanın yüzü olurdu. Sanırım Ayşin o zaman mutlu ölebilirdi.
" Teşekkür ederim "
Fısıltıyı andıran sesini zor duyan Çınar kızın yüzünü eğmesi ile yavaşça masadan ayrıldı. Ayrıldı ama gözlerini kızdan bir türlü ayıramadı. Girdiğinden beri dikkatini çeken ve kalbini hızlandıran kıza büyük bir umutla baktı. Bu kız ile mutlaka tanışmalıydı. Zaten ilk siparişi Çiğdem aldığı için ona kızmıştı ama kahvesini götürme şansını kaçırmadı. Tahmin ettiği gibi kız yakından daha güzeldi. İlk bakışta fark edilmeyen ama baktıkça ortaya çıkan güzelliğini Çınar daha ilk görüşte anlamıştı. Yine de bir şey vardı. Kızın büyük gözlüklerinin arkasına sakladığı güzel gözlerinde büyük bir hüzün vardı. Çınar bu hüznün ne olduğunu çok merak etti. Normalde asla bir müşteri ile muhabbeti olmamıştı. Ama Çınar bu kız ile konuşmazsa ölebilirdi. O derece etkilenmişti. Dalgın dalgın kızı izlerken kulağına dolan topuk sesi ile başını kapıya çevirdi. Pembe ayakkabı giymiş bir kız standa doğru gidiyordu. Görev başına diyerek doğrulduğunda birden kolundan tutularak durduruldu. Çetin abisi onu tutmuş gelen kıza bakıyordu.
" Sen dur. Ben ilgilenirim /"
Çınar omzunu silkerek geri yerine otururken Çetin abisi çoktan yeni gelen müşterinin yanına gitmişti bile. Çınar da mavi elbiseli güzelini izlemeye döndü. Kız yüzünde büyük bir üzüntü ile etrafını izliyordu. Bazen gözlüklerini çıkarıyor, gözlerini ovup tekrar takıyordu. Bir ara bir şişe çıkarıp ağzına hap attı. Hastaydı belki de. Bir süre daha onu izledikten sonra işinin başına döndü. Aldığı siparişler ve onları yetiştirme işi ile uğraşırken içinden Çetin abisi ve Çağla ablasına kızdı. Bu gün ikiside fazla uyuşuktu. Mutfağa geçmiş yeni siparişi hazırlarken birden dışarıdan bir şangırtı sesi geldi. Birileri bir şeyleri devirmiş olmalıydı. Bu işi de genelde Çiğdem yapardı. Çok sevgili kız kardeşi fazlası ile sakardı ve onları her ay onlarca tabak , bardağa para vermek zorunda bırakıyordu. Ellerini birbirine çırparak kafenin isminin olduğu tişörtünü çekiştirdi. Mutfaktan çıkıp koridoru geçtiğinde gördüğü manzara ile küçük bir şok yaşadı. Çağla ablası alnından kan süzülen pembe topuklu kızın yanına oturmuş ilgilenirken Çetin abisinin yerdeki bir adamı yumrukladığını gördü. Müşterilerin hepsi korku ile masalarından olan biteni seyrederken aralarından bir tanesi müdehale etmek için yerinden kalkmış Çetin abisini kollarından tutup adamdan ayırmaya çalışıyordu. Çınar kendine gelip koşarak onlara yaklaştığında adam da Çetin abisini dövdüğü adamdan ayırmayı başarmıştı. Çınar hemen yerdeki adamı ayağa kaldırmaya çalışırken onun az önce gelen ve kahve isteyen sarhoş olduğunu fark etti. Kolundan tuttuğu gibi kapıya çıkarırken adam dolanan ağzı ile söyleniyordu.
" Bırak beni lan. Yanlışlıkla oldu diyoruz. "
" Hadi bas git arkadaşım. Kim bilir ne yaptın da delirttin abimi ."
Adamı kafeden çıkarttığında sokakta geri geri yürüyen adam parmağını sallayarak " O garsona söyle. Bulucam lan onu. Bana vurmak neymiş gösterecem ona " dedi. Çınar ise sabır çekerek " Lan siktir git. Belanı bizden bulacaksın " diyerek içeri girdi. Sabah sabah yaşanan gerginlik yüzünden morali bozuldu. Daha önce kafelerinde hiç böyle bir şey yaşanmamıştı. Sinirle masaların arasında ilerlerken kardeşlerinin ortada görünmediğini fark etti. O alnı kanayan kız da ortada görünmüyordu. Personel kapısına doğru yürürken kapıdan çıkan Çiğdem ile karşılaştı. Gözleri dolu dolu neredeyse ağlayacak gibiydi. Onu kolundan tutup koridora soktu.
" Ne oldu güzelim ? İyi misin sen ?"
" Kızın alnını yardım abi "
Çiğdem Çınar abisinin kollarına atıldığında oğlan, kardeşini sıkı sıkı sardı. Anlaşılan olay tam da düşündüğü gibi Çiğdemin sakarlığıydı.
" Üzme tatlı canını. Özür dilersin birazdan. Neredeler şimdi ?"
" Çağla ablam bizim dinlenme odasına götürdü kızı. Çetin abim de ilk yardım çantasını almaya gitti. "
" Anladım. Sende şimdi bir köşeye otur. Sakinleş. Sonrada kızdan özür dilemeye gidersin. Tamam mı ?"
Çiğdem dudaklarını büzerek başını salladığında Çınar ona gülümseyerek köşedeki masalardan birine gönderdi. Koridordan çıkarak gözleri anında mavi elbiseli güzele kaydığında ise kızın karnını tutarak yüzünü buruşturduğunu gördü. Tekrar bir şişe çıkarıp ağzına bir hap daha attı. Hızla yerinden çıkıp yanına yaklaştığında ise teklifsizce " İyi misiniz ?" diye sordu.
Ayşin sabahtan beri hiç bir şey yemediği ve üzerine de sadece bir kahve içtiği için midesinin yandığını hissediyordu. Aslında bu günün sonunda ölmüş olacağı için yemek yemeği düşünmemişti. Ama sanırım hayatına son vermeden önce açlıktan düşüp bayılacaktı. Kara kara bir şeyler yemekle yememek arasında düşünürken hemen yan tarafından gelen ses ile başını çevirdi. Yakışıklı garson yine gelmişti. İyi olup olmadığını soruyordu birde. Gülümseyerek başını salladı.
" Sanırım açlıktan bir an kendimi kötü hissettim. "
" Kahvaltı menümüzü tavsiye edebilirim. "Memnun kalacağınıza eminim. "
" Olabilir aslında. Buralardan gitmeden mideme güzel bir şeyler girsin. "
Çınar kızın gitmek sözcüğünü çok farklı bir şekilde anlayıp canı sıkılırken Ayşin bambaşka bir şeyden bahsediyordu. Onun yolculuğunda geri dönüş yoktu.
Çınar düşünceli bir şekilde mutfağa gidip siparişi hazırlarken kızın nereye gideceğini düşündü durdu. Acaba taşınıyor muydu? Farklı bir şehre falan mı gidiyordu ? Ama daha yeni tanışacaktı kızla. Bulmadan kaybetmiş olacaktı. Sinirli bir şekilde tabakları tepsiye dizdi ve kızın masasına doğru ilerledi. Yanına geldiğinde de dikkatli bir şekilde tabakaları masaya yerleştirdi.
Ayşin önüne konan servise şaşkınlıkla baktı. Bu kadar çok şey olacağını tahmin etmemişti doğrusu. Hepsini yiyebileceğini de düşünmüyordu.
" Başka bir isteğiniz var mı ?"
Oğlanın sorusu ile kaşlarını çattı. Aklına geleni söylese ne olurdu ki ? Hem zaten bu günden sonra onu bir daha görmeyecekti. Belki de bu ölmeden önceki son arzusuydu. Fikrini değiştirmeden oğlana döndü. Gözlerinin içine bakarak " Sende benimle yer misin ?" dedi
Çınar önce duyduğu şeyin doğru olup olmadığını algılamaya çalıştı. Sonra ise kızın gözlerine umutla bakmasından doğru duyduğunu anladı. Kaşlarını havaya kaldırarak geri döndü ve uzaklaştı. Onun ardından hayal kırıklığı ile bakan Ayşin ise üzgün bir şekilde önüne baktı. Fazla ileri gitmişti sanırım. Sadece son anlarında yakışıklı biri ile yemek yemek istemişti. Göğsünü sıkıştıran bir nefes alıp verdiğinde masaya koyulan ikinci bardak ile dikkati dağıldı ve başını kaldırdı. Yakışıklı oğlan ona gülümseyerek karşısına yerleşiyordu.
" Kabul etmediğini düşünmüştüm. "
" Saçmalama. Güzel bir kız beni masasına davet edecek ve ben reddedeceğim. Dünya tersine dönmüş olması lazım "
Ayşin mutluluk ile oğlana bakarken oğlan ona elini uzattı.
" Madem beraber kahvaltı edeceğiz önce tanışmamız lazım. Ben Çınar ."
" Ayşin "
Kız uzatılan eli sıkıp bıraktığında oğlanın hafifçe titrediğini gördü. Hızla elini geri çekti. Çok mu soğuktu acaba elleri. Üşüdüğünü hissetmiyordu halbuki.
Çınar az önce yaşadığı elektrik ile şaşkınca karşısındaki kıza baktı. Gerçekten çok değişikti. İlk defa birinden bu kadar etkilendiğinin farkındaydı. Gülümserken bile gözlerinden hüzün akan bu kız onu fazlası ile etkiliyordu ve Çınar onu neyin bu kadar üzdüğünü çok merak ediyordu. Çatalı eline alıp ilk lokmasını aldığında kızın da aynı şeyi yağtığını gördü. Sonrasında ise yine çantasından şişeyi çıkarıp bir hap daha attı. Bu kız neden bu kadar sık hap içiyordu ki ? Dokunabilirdi. Sonuçta İlaç ve zehir arasında sadece doz farkı vardı. Yine de şimdilik bir şey söylemedi. Elbette kızın bir bildiği vardı. Onun yerine sohbet başlatmaya çalıştı.
" Buraya sık gelir misin ? Seni daha önce gördüğümü hatırlamıyorum /"
Ayşin başını iki yana sallayarak " İlk defa geliyorum ." dediğinde Çınar bilmişlikle başını salladı. Daha önce gelseydi onu unutması imkansızdı zaten. Onu tanımak istiyordu ancak kız o sormadıkça konuşmayacak gibiydi. Ama zaten ilk adımı kız atmıştı. Onu masasına davet etmişti.
" Nerede okuyorsun ?"
Ayşin kulağına gelen soru ile başını kaldırdı. Okumuyordu. Üvey babası yüzünden liseyi zor bitirmişti. Üniversite ise onun için koca bir hayaldi. Sınava girmesine bile izin vermemişlerdi ki ?
" Okumuyorum ."
Çınar en fazla 20 yaşında gösteren kızın neden okumadığını merak etti. Belkide üniversiteyi kazanamamış olabilirdi. Kaşlarını çatarak kafasını çevirdiğinde bir an gördükleri ile gözleri kocaman açıldı. Çağla ablası adamın birinin kucağında oturuyordu. Daha doğrusu düşmüş gibiydi ama olsun yine de gerçek olan ablasının adamın kucağında olması idi.
" Lan "
Ayşin adamın yüksek çıkan sesi ile şaşkınca ona baktı. Çınar sinirle bir yere bakıyordu. Kendisi de onun baktığı yöne bakınca garson kızlardan birinin müşterilerden birinin kucağında oturduğunu gördü. Kız hemen ayağa kalktığında ise başka bir kız ona bakıp bir şeyler söyledi ve hızla uzaklaştı.
" Ne oluyor lan ?"
Çınar tam ayağa kalkacağı sırada Ayşin hızla onun elini tuttu.
" Sakin ol lütfen. Bak kalktı kız. İsteyerek olduğunu da sanmıyorum. "
Çınar elini tutan kıza baktığında onun gözlerinde takılı kaldı bir süre. Sonrasında ise ablasının oradan uzaklaştığını görünce geri yerine oturdu. Ayşin elini geri çektiğinde merakla oğlanın gözlerine baktı.
" O kız. Değer verdiğin biri mi ?"
Ayşin utangaçca sorduğu soru ile başını eğdiğinde Çınar gözlerini kısarak kıza baktı. Utanmış mıydı ? Kendisi kadar kızda ondan hoşlanmıştı işte.
" Evet. O kız ablam benim. Diğer çalışanlarda kardeşlerim. "
" Yaa. Aile kafesi yani ?"
" Evet ."
" Çok güzel /"
Ayşin bir an kendi ailesininde böyle bir arada olduğunu düşündü ama imkânsızdı. Babasının ölümünden sonra onun için aile diye bir kavram kalmamıştı. Şişeden bir hap daha aldı. Çınarın kaşlarını çattığını görünce ise hızla şişeyi çantasına geri attı.
" Neden bu kadar üzgünsün ?"
Çınar birden sorduğu soru ile dilini ısırdı. Çünkü kızın gözlerindeki hüzün büyümüştü.
" Anlatmak zorunda değilsin . "
Ayşin üzgünce karşısındaki oğlanın gözlerine baktı. Hayatında olmadığı kadar cesur hissediyordu kendini. Belkide anlatabilirdi içindekileri. Gitmeden önce dökebilirdi bu yabancıya her şeyi.
" Babam ben on yaşındayken öldü ."
Kızın konuşması ile bir an ne diyeceğini bilemeyen Çınar yutkunarak " Başın sağolsun " dedi. Ayşin ona gülümseyip devam etti. Yavaştan vücudunun uyuştuğunu hissediyordu. Tam ağzını açıp devam edeceği sırada yanlarına gelen küçük garson kız ile susmak zorunda kaldı.
" Abi ?"
Çınar yanlarına gelen Çiğdem ile ona döndüğünde kızın heyecanla ona baktığını görünce ne olduğunu merak etti.
" Ne oldu Çiğdem ?"
" Çetin abim. "
" Ne olmuş ona ?"
"
" Hala personel odasında. "
" Eee ?"
" O kızla "
Çınar kaşlarını çatarak " Hangi kızla ?" diye soru sorduğunda Çiğdem " Şu alnı kanayan hani. " dediğinde Çınarın kaşları alnına değecek kadar havalandı.
" Yok artık "
" Aynen "
Çınar hızla Ayşine döndü. Onunla konuşmayı çok istiyordu ama bunu görmeliydi. Evliliğin ucundan dönen ve kızlara küsen abisinin bir kızla bu kadar zamandır aynı odada bulunması kesinlikle görülmesi gereken bir şeydi.
" İzininle beş dakikaya geliyorum "
Çınar hızla masadan kalkarken Çiğdem abisinin kolundan tutsada onu durduramadı.
" Abi ya ayıp ama. Sakın gitme yanlarına. Bak Çetin abim valla çok kızacak "
İki kardeş söylenerek uzaklaşırken Ayşin arkalarından anlamaz bir şekilde baktı. Ne olduğunu gerçekten anlamamıştı. Omuzlarını silkerek önüne döndü. Çınar gelmeden bir hap daha aldı. Hepsini bir anda içmek istememişti. Belli aralıklarla içsede yine de onu zehirleyecek kadar etkiliydiler. Üstelik etkisini gösterdiğinde buradan çıkacak ve onu kimsenin bulamayacağı bir ara sokağa falan gidecekti. Böylece onu iyileşirmek için hastaneye götürmeleri riskini almayacaktı.
" Kusura bakma. Ama o sahneyi görmem gerekiyordu. "
Çınar tekrar yanına gelip karşısına yerleşirken yüzündeki gülümseme ile ona baktı. Ayşin kendini biraz halsiz hissetmeye başlamıştı.
" Lütfen anlatmaya devam eder misin ? Senin hikayeni gerçekten merak ediyorum. "
Çınar umutla kıza bakınca Ayşin gülümseyerek devam etti.
" Annem babamdan bir sene sonra evlendi. Evlendiği adamın da eski eşinden bir oğlu ve kızı vardı. İkisi de benden büyüktü. Annemle onların evine taşındık. Başlarda her şey güzeldi diyemeyeceğim. Daha kapıdan girer girmez orada istenmediğimi hissettim. "
Çınar konuşmanın gittiği yönü beğenmeyeceğini hissederek derin bir nefes aldı.
" İlk dakikadan üvey abim ve ablam benimle yaşamak istemediklerini söylediler. Bu büyük bir sorun yarattı çünkü üvey babam çocuklarına çok değer veriyordu. Uzun bir süre beni yetiştirme yurduna verme tartışmaları yapıldı. Annem bunu çok şükür ki onaylamadı ama üvey babam sürekli maddi durumu öne sürüp bu konuyu öne sürdü. 15 yaşıma kadar direndik. Ama en sonunda annem onların baskısına karşı boyun eğdi ve beni göndermeyi kabul etti "
" Siktir /"
Çınar kendini tutamayınca Ayşin gözlerini açarak ona baktı. Ancak oğlan sinirinden ne söylediğinin farkında değil gibiydi. Duyduklarına çok sinirlemişti. Bu kız kim bilir daha neler yaşamıştı. Bir anne çocuğunu başkaları için bırakır mıydı hiç ?
" Seni gönderdiler mi ?"
Ayşin başını iki yana sallayarak devam etti. Neden bu kadar ayrıntıya girdiğini kendiside bilmiyordu ama anlattıkça içinde bir duygu filizlenmeye başlamıştı. Evet buraya ölmek için gelmişti. Ölmek istiyordu. Bunun için gerekli şeyi de yapmıştı. Ama kalbinde küçük bir nokta ona isyan ediyordu. Kurtarılmak istiyordu. Bunun nasıl olacağını da bilmiyordu. Tek bildiği karşısındaki oğlanın onun hikayesini dinlemesiydi.
" Tam her şey bitti beni gönderiyorlar derken üvey abim birden beni göndermelerini istemediğini söyledi ."
Çınar direkt oturduğu yerde dikleşti. Bu klasik bir sahne gibiydi. Üvey abi ve masum kızı tacizi. Dişlerini sıkarak dinlemeye devam etti. Normalde başkası olsa yine sinirlenirdi ama bunların Ayşinin başına gelmiş olması onu çileden çıkarmaya yetecek kadar öfkelendirmişti. Çınar bu kız ile gelecek planı kurarken onun geçmişte bu kadar acı çekmiş olması onu çok üzmüştü.
" Onun itirazı ile evde kalmaya devam ettim. Liseyi bitirene kadar yine aynı sevgisizliği yaşadım. Evdekiler beni istemiyordu. Annem de zaman geçtikçe kocasına aşık ondan başka gözü birşey görmeyen biri olmuştu. "
" Üvey abin - ?
" Hayır. Düşündüğün gibi değil. Bana hiç o gözle baktığını görmedim. Ama evdeki psikolojik baskısı arttı. Ve şiddet başladı ."
" Nasıl yani ?"
" Üvey abim bir şeye sinirlendiğinde , başına bir şey geldiğinde yada biri ona bir şey yaptığında hatta arkadaşları ile kavga ettiğinde eve gelip bana vurarak kendini sakinleştiriyor ,tatmin oluyordu. "
" Annen bir şey demiyor muydu ?"
" Haberi olmuyordu. Her zaman görünmeyen yerelerime vururdu. Asla yüzüme yada kollarıma vurmazdı. "
Çınar yumruklarını sıkarak çenesini kastı. O adamı öldürmek istiyordu.
" İsim ver bana "
" Ne ?"
" İsim ver isim. Kim senin bu üvey abin. Gidip sikicem belasını ."
Ayşin onun sinirli haline gülerek elini salladı.
" Boş ver. Artık olanların hiç bir önemi yok."
" Ne demek önemi yok ? İsim ver bana. Adresinizi ver ."
Çınar sinirle karşısında bir cevap bekler gibi bakarken Ayşin bir an durdu ve öylece kaldı. Bu oğlan neden bu kadar sinirlenmişti ki ? Tamam anlattıkları kötü şeylerdi. Vicdanı olan herkes onun için üzülürdü. Ama Çınarda sanki daha fazlası vardı. Sanki daha tanışalı saatler olmuş gibi değilde yıllardır birbirlerini tanıyorlarmış gibiydi.
" Neden ?"
Çınar duyduğu söze hemen cevap verdi.
" Gidip anasından çıktığı yere geri sokacağım onu. "
Ayşin duyduğu şeylerle yine gözleri kocaman açılarak Çınara bakakaldı. Çınar ise ağzından çıkan küfürleri yeni fark ederek kendine kızdı. Ama sinirlendiği zaman ağzından çıkanı hiç bilmezdi.
" Kusura bakma. Çok kızdım. Bazen ağzım bozulabiliyor. "
Ayşin bu özrü geçerek başka bir soru sordu.
" Gidip o dediklerini onlara yapınca ne olacak ?"
" Akıllanacaklarını sanmıyorum . Sadece acı çeksinler istiyorum ."
" Sen onlara acı çektireceksin onlarda çektikleri acının bedelini benden çıkaracaklar ."
Çınar kızın haklılığı ile derin bir nefes aldı. Doğruydu. Ama böyle hiç bir şey yapmadan da duramazdı. Kıza ilk görüşte aşık olmamıştı. Belki de olmuştu bunu zaman gösterecekti. Ama ondan etkilendiği de kabak gibi ortadaydı. Bu kızı onların eline bir daha göndermek istemiyordu. Bu da bir gerçekti. Daha tanışalı bir iki saat olmuştu şimdi kıza ne deyip te onu yanında tutabilirdi. Bu da önemli bir sorundu. Çınar düşünceler içinde kısa bir an halsizleşmiş gibi duran kıza baktı. Bütün olasılıkları tekrar gözden geçirdi.
Kızdan hoşlanmıştı. Evet. Ona yaşatılanlar için içinde hesap sormak isteyen büyük bir his vardı. Evet. Kızda ondan hoşlanmıştı. Kesinlikle. Bunu gözlerinden anlayabiliyordu. Şimdi gidip abisini dövse bu kız bir daha eve gidemezdi. Evet. Peki nerede yaşayacaktı ? Bu büyük bir sorundu. Kesinlikle. Belki Çağla ablası ile yaşayabilirdi. Sonuçta Çağla ablası ve Çetin abisinin kendi evleri vardı. Çınar kardeşi Çiğdem ile birlikte anne babasıyla kalsa da onlar belli bir yaştan sonra kendi evlerine çıkmak için büyük bir mücadele vermişlerdi. Hem Çağla ablası kızın başına gelenleri duysa emindi ki ona yardım ederdi. Evet. Eh burda işe de girebilirdi. Tamamdı işte olmuştu. Her şeyi planlamıştı. Artık gidip o adamı dövebilirdi. Tabi birde bunları bu kıza kabul ettirmek vardı. Ama ondan önce gözlerini sürekli kapatıp açan kıza endişe ile baktı. Ne oluyordu ?
" Sen iyi misin ?"
" Evet "
" Bayılacak gibi duruyorsun Ayşin "
" Benim için endişelenme . Hikayem mutlu sonla bitiyor. Seninle tanıştım bir kere. "
Kızın söyledikleri canını sıkınca ne demek istediğini düşündü. Mutlu sonla bitmek ne demekti. Hem az önce söylediği sözü de unutmuş değildi.
" Olanların hiç bir önemi yok derken ne demek istedin az önce ?"
Çınar Ayşine bakarken kız artık konuşamayacağını hissederek derin bir nefes almaya çalıştı. Eli ayağı hala tutuyordu. İlaçlar henüz kana karışmamış olmalıydı. Ama yine de etkisini yavaş yavaş gösteriyordu işte. Karşısında ona endişe ile bakan adama ise ne cevap vereceğini düşündü. Eğer ona yaptığı şeyi anlatsa onu kurtarmaya çalışacağını anlamıştı. Ama o kurtulmak istiyor muydu ki ? Hayır. O ölmek istiyordu. Ama yine de ellerinin kendinden bağımsız bir şekilde çantasını açtığını fark etti. Bunu yapan kesinlikle kendisi değildi. İçinde kurtulmak için çabalayan küçük bir noktaydı. Parmaklarının tuttuğu şişeyi yavaşça masaya koydu.
Çınar önüne konan ilaç şişene bakıp tekrar kıza döndü.
" Ne demek bu ?"
" Ben buraya ölmek için geldim demek. Bu gün benim son günüm . Ve son günümü güzelleştirdiğin için sana teşekkür ederim Çınar ."
Çınar kızın ne yaptığını anladığında " Ha siktir. Naptın sen ?" diyerek ayağa kalktı. Kızın kolundan tutup ayağa kaldırırken " Kaç tane içtin ?" diye sordu. Kız ise uyuşuk hareketlerle ona ayak uydururken. Başını iki yana salladı.
" Bilmiyorum saymadım "
Geldiğinden beri kızın çıkarıp çıkarıp içtiği ilaçların nedenini yeni fark eden Çınar küfürler ederek onu mutfağa çekiştirdi. Bir an önce onu kusturmalı ve hastaneye götürmeliydi. Tam mutfağa yaklaştığında içeriden çıkan Çağla ablasını ve kucağına oturduğu adamı görünce bir an kaşlarını çattı ama şu an onu düşünecek hali yoktu. Kısa bir konuşmanın ardından hızla mutfağa girdi. Bayılmak üzere olan kızı oturtup başını ellerinin arasına alarak düşünmeye koyuldu. Ne yapmalıydı ? Nasıl kusmasını sağlayacaktı. Tuzlu su. Bu işe yarayabilirdi. Kocaman bir kaba tuzu boca edip az bir miktar suyu doldurdu ve kızın ağzına getirdi. Ayşin içmek istemeyince ise kızın burnunu sıkarak ağzını açmasını sağladı. Zorla hazırladığı sıvıyı kızın boğazından aşağı boca ettikten hemen sonra geri çekilip Ayşinin bir kaç saniye içinde kusmasını izledi. Mutfağın orta yerine kusması iyi olmamıştı ama şu anda temizliği düşünecek durumda değildi. Kız içinde ne varsa kustuktan sonra halsiz düşüp bacaklarının üzerine düşecekken Çınar hızla onu tutup geri çekti. Yerdeki kusmuk gölünden onu uzaklaştırıp kızın yüzünü göğsüne bastırırken onun ağladığını fark etti.
" Ağla güzelim. İçinde ne varsa boşalt. Bundan sonra bambaşka bir hayatın olacak. "
&&&
Aylar Sonra
Çiğdem suratı asık bir şekilde eline tepsiyi alırken Çınar kardeşinin yüzüne baktı.
" Nesi var bunun ?"
Çağla suratsız bir şekilde yanlarından uzaklaşan kardeşini izledikten sonra Çınara döndü.
" Bu gün 14 Şubat ."
" Ee ?"
" Farkındaysan akşama üçümüzün de planı var. Ama onun yok ."
" Hele bi olsun. Daha küçük o ."
Çağla gözlerini devirerek erkek kardeşine baktı ve kulağına doğru yaklaştı.
" Çiğdem senin sevgilinden sadece iki yaş küçük Çınar. Hatırlatırım ."
Çağla muzip bir gülümseme ile geri çekildiğinde Çınar kızarmış suratı ile ablasına baktı. Bu kızarma kesinlikle bozguna uğratılmanın eseriydi çünkü düşüncelerini savunacak bir söz bulamamıştı.
" İyi misin ?"
Çınar sevdiği kızın sesini duyunca hızla arkasını döndü ve onunla göz göze geldi. Ayşin ise endişeli bir şekilde ona bakıyordu .
" Kızarmışsın. Hasta mı oluyorsun. Havalar çok suğuk tabi ."
Ayşin kendince bir şeyler söylerken Çağla kahkaha atarak onların yanından uzaklaştı. Aylardır Ayşin ile beraber yaşıyordu. Bundan şikayetçi de değildi. Ayşin çok tatlı ve uyumlu bir kızdı. Çınar olanları anlattığında hiç düşünmeden onu evine almayı kabul etmişti. Çınar , Çetin ile beraber Ayşinin ailesini ziyarete gittiklerinde ve bol kan lekeleri ile geri döndüklerinde oldukça korkmuştu ama aralarında her ne yaşandıysa ailesinden hiç biri Ayşini bir daha arayıp sormamıştı.
" Canım. "
Çağla Serdarın sesini duyunca başını kaldırdı. Adam ona büyük bir sevgi ile bakıyordu. Tıpkı Çağlanın ona baktığı gibi. Ne ara bu kadar sevmişlerdi birbirlerini bilmiyordu ama Çağla mutluydu. Serdar Çağlanın yüzük takılı olan elini kaldırıp öptüğünde arkalarından geçmekte olan Çetin yüzünü buruşturdu. Ablasının nişanlanmasına hâlâ inanamıyordu. Çağla da kendine inanmıyordu ama Serdar ile her şeyi hızlı yaşıyordu. Bu kadar kısa sürede evlenmek istemese de Serdar onunla geçirdiği bir gecede çok etkili bir yöntemle ikna etmiş ve yüzüğü parmağına takmıştı. Aslında karnındaki minik şey olmasa o yüzüğü hâlâ takmamış olurdu ama ailesinin henüz bilmediği minik ferdin evlenmeden duyulmasını pek istememişti.
" Dalmışsın "
" Yoruldum biraz ."
Serdar kızın sözlerini duyunca anında endişeli bir şekilde kolundan tutup en yakın sandalyeye oturttu.
" Ben sana demiyor muyum artık çalışma diye. Neden inat ediyorsun ? Kendine dikkat etmelisin ."
" Saçmala Serdar. Bebek daha dört haftalık. Bana bir sıkıntısı yok. Hem sessiz ol. Biri duyacak /"
Çağla tehdit dolu bakışları ile Sedara bakarken adam çaresiz bir şekilde ağzına hayali bir fermuar çekti. Çok kısa sürede bu kadına aşık olmuştu işte.
Onları karşıdan izleyen Çetin ve Çınarsa Serdara ayıplayarak bakıyordu.
" Yine sindirdi adamı görüyor musun ? Çağla ablam ne zaman bu kadar dominant oldu sence Abi ?"
" Valla ablamı bilmemde enişte bey baya ligt çıktı. Ablamın ağzının içine bakıyor resmen ."
" Ona ligt denmez . Aşk denir Çetin Bey. "
Arkalarından gelen Mervenin sesi ile ikiside yerinde doğrulup ona döndü. Merve kollarını göğsünde kavuşturmuş onlara bakıyordu.
" Oldu o zaman ben işimin başına döneyim ."
Çınar hızla yanlarından uzaklaşırken Çetin yutkunarak güzel sevgilisine baktı. Bu kızı ikna etmek için çok uğraşmıştı. Ama değmişti de.
" Aşkım. Sen ne zaman geldin ?"
" Az önce geldim. Patronum yine şu çikolata toplarından istiyor. "
Merve yüzünü buruşturarak ona bakarken Çetin tüm dişlerini gösterip sırıttı. Bu patron sayesinde gün içinde sevgilisini sık sık görebiliyordu. Tam kıza sarılacağı sırada gözüne takılan şeyle bir an kaldı. Kızın ayağında ki pembe çizmelere.
" Çizmelerin güzelmiş aşkım. Yeni mi aldın ?"
Çetinin sözleri ile yüzünde güller açan Merve kendi etrafında dönerek " Evett. Çok güzel değil mi ?" diye şakıdı. Çetin bu kızın pembe takıntısını bir türlü anlamıyordu ama ona deli gibi aşıktı. Herşeyiyle seviyordu. Pembesiyle bile.
&
" Ayşin. "
Çınarın sesi ile irkilen kız yanına gelmiş ve onu izleyen adama döndü. Ne güzel bakıyordu kendisine. Onu tanıdığı ilk günden beri hep yanında olmuş hayatını değiştirmede ona yardım etmişti. Hatta hayatını kırtarmıştı. Ama en iyi yaptığı şey onu sevmek olmuştu. Çınar Ayşini seviyordu ve kız bunu tüm iliklerinde hissediyordu.
" Efendim "
" Çağla ablam yakında evleniyor "
" Evet biliyorum /"
" Ve sen o evde yalnız kalacaksın ."
" Evet ?"
" Bende senin yalnız kalmanı istemiyorum. Bu yüzden diyorum ki senin yanına taşınsam ?"
Çınar bir umutla baktığı kızın önce şaşırak sonra gülmemek için kendini kasarak ona bakmasına bozuldu. Ne olmuştu ki şimdi ?
" Üzgünüm ama olmaz "
" Neden ?"
" Çağla ablam senin bunu bana teklif edeceğini tahmin ettiğini ve kesinlikle kabul etmemem gerektiğini söyledi. Yoksa söyle o Çınara evde tek başına yaşar bende seni yanıma alır kendi evimde bir oda veririm. Serdar da bunu seve seve kabul eder. Dedi. "
Çınar bir köşede nişanlısı ile oturan ablasına ölümcül bakışlar atarak tekrar sevgilisine döndü. Ne yapıp edip o evde kalacaktı işte.
Üç kardeşte sevgilileri ile bir konuda konuşurken onlara imrenerek bakan Çiğdem oflayarak gözlerini çevirdi. Ablası ve abileri aşkı aynı gün bulmuşlardı ve Çiğdem aşırı derecede onları kıskanıyordu.
" Bakar mısınız ?"
Çiğdem duyduğu ses ile yerinde doğruldu ve çağırıldığı masaya doğru ilerledi. Masada kendi yaşlarında bir arkadaş grubu oturuyordu. Kalkacaklardı ve hesabı istiyorlardı. Çiğdem masa numarasına bakarak hemen kasaya yöneldi. Hesabı çıkarıp tekrar yanlarına geldiğinde kutuyu masaya bıraktı ve yanlarından ayrıldı. Gençler alman usulü birer birer kutuya para bırakıp kalktığında Çiğdem tam kutuyu almaya gidecekti ki içlerinden bir oğlanın geri döndüğünü görüp bekledi. Kutuyu açıp içine bir kağıt koyan oğlan başını kaldırıp Çiğdemin gözlerine baktı ve sonra da hızla kapıdan çıktı. Çiğdem ise merakla masaya gidip kutuyu açtığında paraların üzerinde duran kağıdı eline aldı. Kâğıtta telefon numarası ve bir de not vardı. Birde isim.
Aramanı bekleyeceğim güzel gözlü kız.
Atakan.
Çiğdem birden sırıtarak artık gitmiş olan grubun arkasından baktı. Ah bu numarayı kesinlikle arayacaktı.
&&&