When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Müdürü zor da olsa ikna etmiştim, tabi Ada'ya asla yakın olmamam gerektiğini defalarca söylemişti, bende ona yakın olmaktan hoşlanmıyordum zaten. Şu an Uraz'la birlikte markete gitmiştik. Akla gelecek tüm abur cuburu almıştım ve eve dönüyorduk. "Parayı kim ödedi, bu kadar şeyi almak için bir aylık maaşın gerekiyor da çünkü." Beni inceliyordu, eğer şu an kendi paramdan verdiğini duysa bundan yanlış anlamlar çıkarabilirdi. "Kız verdi parasını, ben ne ödeyeceğim oğlum," dedim şakayla karışık. Oysa gerçekten de baya bir para dökmüştüm, herşeyden bol bol almıştım ve en kalitelileri olmasına özen göstermiştim. Oysa bunları hak eder miydi bilmiyordum, daha doğrusu benim neden böyle yaptığımı hiç bilmiyordum. Ada neden benim umrumdaydı, neden onun için uğraşmmaya başlamıştım? Anlamıyordum bir tü