4.BÖLÜM

770 Words
NATHALİE (yakın geçmiş) Podyumda kendinden emin adımlarla ilerleyen Nathalie, onu izleyen annesi Camila ile göz göze geldiği an, karşısındaki kadının gururla ışıldayan gözlerine baktı. Aslında koleksiyonun en özel parçası olan gelinliği, üzerinde taşıyan kızı için tasarlamıştı. İlk ve son kez onu gelinlikle görmenin burukluğuyla ayağa kalkarak Nathalie’i izleyiciyle birlikte alkışladı. Nathalie kendisini izleyen annesinin önünde selam verirken defilenin diğer mankenleri de yanındaki yerlerini aldılar. Ayakta alkışlayan insanların arasından podyuma çıkan kadın, kızının elinden tuttuktan sonra son kez onu hayranlıkla süzdü. “Çok güzel görünüyorsun bebeğim. Düğün hediyeni umarım beğenmişsindir,” dedi. Nathalie annesinin dudaklarından dökülen sözcüklerdeki gizli vedayı anlayabilecek kadar iyi tanıyordu onu. “Ama benim evlenebilmem için daha uzun yıllar var. Vakti geldiği zaman o günün modasına uygun olanı tasarlarsın,” diye cevap verdi. Aslında annesine verdiği cevapla amacı hala umudunun tükenmediğini göstermek olsada, ikisi de biliyordu ki zaman onlar için acımasızca ilerliyordu. Annesinin aylar önceki son defilesinde yaptıkları konuşmayı hatırlayan Nathalie son kırk sekiz saattir ağlamaktan kan çanağına dönen gözlerini silerken yanından geçen hostes “İyi misiniz,” diye sordu. Birisinin omzunda sarsıla sarsıla ağlamaya o kadar çok ihtiyacı vardı ki. Ama annesine verdiği söz yüzünden metanetli olmak zorundaydı. “Hayır, ama ilginiz için teşekkür ederim.” Gözlerini kapatarak başını koltuğa yasladığında kirpiklerinin arasından sızan gözyaşlarına engel olamadı. İlk defa bir yolculuğunun hiç bitmemesini istedi. Fransa’da başlayan yolculuk İspanya’nın Valensiya şehrinde son bulduğunda Nathalie'nin gücüde son demlerine gelmişti artık. Annesinin vasiyeti üzerine onu getirdiği topraklara yabancı olan genç kadın, kendisini karşılayan avukatla birlikte kiliseye doğru yola çıktığında hissettiği halsizlik daha da arttı. Fransa’da ki prosedürler gereği ülkeye iki gün gecikmeli gelen Nathalie, avukatın hazırlıkları sayesinde defin için beklemek zorunda kalmayacak olmasına memnun olmak yerine daha da üzüldü. Hayatının en değerli varlığını, sığınağım dediği annesini tanımadığı bir ülkenin topraklarında bırakmak hiç içine sinmiyordu. Annesi hastalığını ilk öğrendiği andan itibaren “Valensiya’ya gömülmek istiyorum,” demişti demesine ama, Nathalie duyduğu acı yüzünden bunun nedenini hiçbir zaman sorgulamamıştı. Kilisede yapılan törenden sonra kendini tutamayarak annesinin tabutunun başında gözyaşı döktü. Ona son öpücüğünü verirken sanki dünyanın sonu gelmiş gibi hissetti, başı döndü. Yapayalnızdı. Kimsesizdi. Yaşadığı acı öylesi canını yakıyordu, öyle sarsıcıydı ki, dengesini kaybedip düşmemek için yanındaki avukatın kolunu tuttu. Hayatının en zor vedasını yaparken tanımadığı adamın göğsüne sokulup sessizce ağladı. Defin işleminden sonra avukatla vedalaştı ve tek başına dakikalarca annesinin mezarının başında diz çökerek bekledi. Ayakları gitmek istese de kalbi gitmesine izin vermiyordu. Artık hayatta yapayalnız kaldığını bildiği için yönünü kaybetmekten korkarak hıçkıra hıçkıra ağladı. “Sana verdiğim sözü tutamadığım için bağışla beni ama bu acıya dayanamıyorum.” O, ruhunu saran acıyla baş etmenin yolunu ararken yanına yaklaşmakta olan orta yaşlı kadını gördü. Kadın üzgün gözlerle Nathalie'ye sokularak “Camila için üzgünüm,” dediğinde gözlerini kurulayıp; “Annemi tanıyor muydunuz?” diye sordu. “Evet. O benim kız kardeşimdi.” Annesinin daha önce bir kız kardeşi olduğundan bahsettiğini hiç duymadığından şaşırdı.”Ama nasıl olur? Eğer siz annemin kardeşi olsaydınız mutlaka bana sizden bahsederdi,” dedi. Kadın akmakta olan kendi gözyaşlarını silerken acı acı gülümsedi. “Annen sadece sevdiği adamı değil, bizi de onunla birlikte yok saydı sevgili Nathalie.” Kadının teyzesi olduğunu iddia etmesi yetmezmiş gibi birde ona ismiyle hitap etmesine çok şaşıran Nathalie için daha önemli bir konu vardı. Önce bunu öğrenmeliydi. “Sevdiği adamla derken, neyi kastettiğinizi anlamıyorum,” diye cevap verdi. “Bu uzun ve acı dolu bir hikaye sevgili kızım. Annen seninle paylaşmadığına göre sanırım bilmemen daha doğru olur. “ Kadının bilmece gibi konuşmasıyla ayağa kalkıp yalvaran gözlerle gözlerine baktı. Ağlamaktan çatallaşan sesiyle; “Lütfen, bana annemden bahsedin. Onun geçmişini öğrenmek istiyorum,” dedi. Nathalie çocukluğundan beri annesinin geçmişini hep merak etmişti. Çünkü hiç akrabasının olmaması ona normal gelmemişti. Fakat ne zaman geçmişle ilgili bir soru sorsa annesi durgunlaşır, gözlerini kaplayan acıyla birlikte uzaklara bakarak susardı. Nathalie de annesinin üzülmesine kıyamadığı için daha fazla üstüne gitmezdi. Sadece kendisiyle de değil, babası ile ilgilide bir şey anlatmazdı. Elinde, babasıyla annesinin birlikte çekilmiş bir fotoğraflarından başka bir şey yoktu. Annesi, babasının o bir yaşındayken trafik kazasında öldüğünü, babasının ailesi annesiyle olan birlikteliklerini onaylamadığı için görüşmediklerini söylemişti. Şimdi Camila’nın geçmişini bildiğini söyleyen bu kadın onun için bir fırsat olabilirdi. Kadın çantasından çıkarttığı kartı Nathalie'e uzatırken, “Önce kendini biraz toparla, sonra bunları konuşacak çok zamanımız olacak,” dedi. Hayatında ilk kez gördüğü teyzesinin elinden kartviziti alan Nathalie, yanından uzaklaşan kadının arkasından bakarken kafasında birçok soru işareti kaldı. Annesinin aşık olduğu bu adam kimdi? Babasından önce başka birisini mi sevmişti? Nathalie, ailesi hakkında yaptırdığı gizli araştırmaların sonuç vermemesini, annesinin sürekli olarak ondan bir şeyler saklamasını hatırlayınca bir karar verdi. Bu gizemi çözmeden İspanya’dan ayrılmayacaktı. Fakat bilmediği başka bir gerçek vardı ki, o da gün yüzüne çıkan hakikatlerin canını çok acıtacağıydı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD