BÜYÜK GÜN

1514 Words
' ' Kızım uyan. ' ' Gülizar hanımın bana seslenmesi ile kaldığım odada gözlerimi açtım. Kalktım. Ve kapıyı açtım. Rahatsız olurum diye içeriye de girmemişti. Çok düşünceli bir kadındı. Beni görünce o güzel yüzüyle gülümsedi. Ve odama geçti. rtık yeni günden de korkar olmuştum. Şimdi ne olacaktı Allah bilir.  ' ' Kızım kuaföre gidelim mi? Yoksa onlar gelsin mi? ' ' ' ' Gelmeleri daha iyi. ' ' Bana bakıp onayladı. Ve yanaklarıma birer öpücük koyup çıkarken banyoyu gösterdi. Elini yüzünü yıka kendine gel diyordu. Bende dediğine uydum. Elimi yüzümü yıkadım ve üstümü değiştirdim. Dün bana bunu giy diye verilen elbiseyi aldım. Sürekli bu şekilde birilerinin vermesi zoruma gitse de sanırım artık tamamen salmaya başlamıştım Umursamıyor değildim ama takmıyordum da. Beyaz elbiseyi üzerime geçirdim. Kendime ayada baktım . Bu farklı bir elbiseydi . Bu elbiseleri kim seçmişti  Çok güzellerdi. Seçen kişi çok ama çok zevkliydi. Bunun boyu önceki giydiğim elbiseden biraz daha kısaydı. Dizimin üç parmak kadar üzerindeydi ama tülü vardı ve tülü dizimin altındaydı. Ve tülü puantiyeliydi . Beyaz elbise üzerinde beyaz puantiye mükemmel duruyordu. Belinde büzülüyordu. Üst kısmı boynumun biraz aşağısından büzgüye kadar dantel ve çiçek işlemesi vardı. Tam önünde ise ince bir uzantı. Bu çok hoş duruyordu. Kolları uzundu. Ve elbisenin tülüydü. Kolları da bileklerinde büzülmüştü. Gerçekten elbiseye hayran kalmıştım. Kapı açılıp Reyhan abla girdiğinde. ' ' Tütütütü maşallah. Çok güzel olmuşsun Cemre. ' ' Ona gülümsedim. ' ' Abla elbise o kadar güzel ki. Kim seçti? ' ' ' ' Tabi ki ben seçtim hayatım. Kim seçecek? Bu evden benden zevklisi mezarda. Ay dur musallat etmeyelim tövbe tövbe! ' ' Kıkırdarken bende ona uydum. Bu kadının mükemmel bir enerjisi vardı. Kapıya  gelen kuaförleri içeri alan Reyhan abla bir bir emir veriyordu. Bu sefer saçlarım toplu olacakmış. Ve makyajım biraz daha ağır olmalıymış. Ölüme hazırlanırken siyah olması normaldi. Sandalyeye oturup hazırlığım başladığında dakikalar, saatler hiç geçmeyecek gibi hissetsem de hemen geçmişti. Odaya giren bir kadın bana bakıp gülümsedi. Reyhan abla onu kibarca kovup; ' ' Ay şu kadınlardan kurtulamayacağız ya. Ne gelip gidiyorlar ya. ' ' Ona katılıp gülümsedim. Ve ellerinden tutarak yatağa oturttum. Ona bir şeyler söylemek zorunda hissediyordum kendimi. O üzülebilirdi. Ve bu adar yanımda olmuşken onun üzülmesini istemezdim.  ' ' Abla. Size öyle davrandığım için özür dilerim. Ben hayatımda daha yeni yeni insanlara güvenmeyi öğreniyorum. Yoksa yapamam bunu biliyorsun. ' ' Gözleri hüzünle dolarken;  ' ' Yapma Cemre . Ben seni anlarım. Ağlama. ' ' ' ' Abla yapmam lazım. Beni dinle lütfen. Aşir abiye öyle davrandığım için ona da özür dilediğimi söyle. Ve asla kendinizi suçlu hissetmeyin. Ben sizi kısacık zamanda sevdim. Sizin de beni sevdiğinizi biliyorum. Abla senden bir şey isteyebilir miyim? ' ' ' ' İste ablam. ' ' ' ' Aslan ona kendini üzmemesini ve asla yolundan şaşmaması gerektiğini söyle olur mu? O benim olmayan kardeşim gibi. ' ' ' ' Cemre neden böyle konuşuyorsun? Sanki vedalaşır gibisin? Evlenince burada yaşayacaksınız kızım gitmiyorsun bir yere. ' ' ' ' Abla ilk kez evleniyorum ya. Bilemedim. ' ' Kapıdan tıkırtılar gelirken ona çok takılmadan Reyhan ablaya baktım. Haberi aldığında ilk bu konuşma aklına gelecekti. Ona bıraktığı bu yükü umarım omuzlayabilirdi. Çoktan bahçeden davul zurna sesi gelir olmuştu. Vaktin geldiğini Reyhan ablanın üzerindeki kırmızı elbiseyi düzeltmesi ile anladım. Kapıdan içeri giren Mehmet ve Aslan ' a baktım. Arkalarından gelen Aşir abi karısının yanına geçtiğinde Aslan yanıma geldi. Elindeki kırmızı kuşağa gözlerim dolarak baktım. Annemgil yaşasaydı belki de bir kardeşim olacaktı. Ve bu kuşağı bağlayacaktı. Dün konuşmuş bu kuşağı bekaret için değil kardeş kuşağı olduğu için kabul ettiğimin altını çizmiştim!  Kendimi salmamak için Aslan'a odaklandım. Saçlarına fön çektirmişti. Ve üzerindeki takım elbise ile tam bir fırlamaydı. Onu süzdüğümü fark edince çapkınca gülümseyip göz kırptı. Kıkırdamadan edemedim. O da gülümseyerek yanıma geldi ve dua ederek kuşağımı bağladı.  Gözlerinde gördüğüm hüzün içimi burktu. Ona takıldım. ' '  Görende yıllardır yan yanayız sanır. ' ' Gözüme öyle bir baktı ki. Söylendiğime utandım. Bana sarılıp anlımdan öptüğünde; ' ' Kardeşin olduğu zaman yıllardır beraber olmuyorsun. Bir anda dünyana beliriveriyor. Sen de benim ablamsın. Sadece beraber büyümedik. ' ' Gözlerim dolu dolu ona bakıp elimi saçına attım. Ama karıştırmama izin vermeden kaçtı. Herkesin elini öpüp bekleyen Mehmet ' in yanına gittim. Uzattığı koluna girdiğimde kalbimin sesi dışında her şeyi duyuyordum. Sanki o atmayı bırakmış gibiydi. Heyecandan mıydı yoksa bugünün son günüm olduğunu bilmesinden miydi? Korkmaya da başlamıştım. Zor olacaktı ama tereddüt edersem yapamazdım. Derin bir nefes aldım. ikinci kez düşünmemeliydim. Mehmet de sessizdi. O da heyecanlı olmalıydı. Ama onun neye heyecanlı olduğunu düşünmedim. Saate baktığımda 5 ' e geldiğini görüp endişelendim. Genelde düğünler yedide başlamaz mıydı? Bahçeye çıkmamız ile alkış ve zılgıt sesleri yükseldi. Bahçenin tam orasına kurulmuş masaya oturduk. Oturduk oturmasına da nikah memuru neredeydi? Mehmet düşüncelerimi okumuş gibi; ' ' Nikah 7 ' de. ' ' Kafamı salladım. Peki biz yediye kadar ne yapacağız? Çok geçmeden cevabımı aldım. Millet bizi görmeye değil oynamaya gelmişti. Resmen oturan kişiler sadece yaşlılardı. Şaşkınlıkla izledim. Bir iki kere oyna deseler de hiçbirinde kalkmadan öylece izledim. Düğün istememiştim. Ve düğün yoktu. Onların dediğine göre bu sadece yakınların çağrıldığı bir törendi ve sadece yakınlar bile bu kocaman bahçeye sığmamışlardı. Düğün istesem nasıl bir şey olacağını hayal bile edemiyordum. Düşüncelerimin arasında nikahım kıyıldı. Nasıl geçtiğini anlamadım bile. Kısık sesimle evet dediğimde alkışlar yankılandı. Benim akime Mehmet oldukça kendinden emin bir şekilde Evet diye bağırmıştı. Bu kadar şova ne gerek vardı? Bunlar akraba olduklarına göre neden evlendiğimizi biliyor olmalılardı.  İlk dans edildi. Eller öpüldü. Ama ben Mehmet'in ayağına basmadım. O da beni öpmedi. Buna sevinmiştim. Çünkü öyle bir durumda kalmak istemiyordum. Geriye sadece 1 saatlik zaman dilimi almıştı. Ondan sonra odada yalnızdım. Ve üç gündür kimseye fark ettirmeden ilaçları toplamıştım. Mutfaktan, Ecza dolabından her yerden gördüğüm tüm ilaçlardan almıştım. Şansa bırakamazdım.  Yani o kadar ilaç bana yeterdi. Sanırım. Ama halletmem gereken bir şey daha vardı. Reyhan ablaya kaş göz yaptığımda hemen yanıma geldi. ' ' Ne oldu hayatım? ' '  ' 'Abla ben bir şey söyleyeceğim ama kızma. ' ' Bana endişe ile baktı. ' ' Ay kokutma. ' ' ' ' Ben sizden çekindiğim için bir şey söyleyemedim ama benim bugün özel günüm. ' ' ' ' Nee! ' ' ' ' Ama son gün. Yani sen söyler misin? ' ' ' ' Ah be kuzucum. Neden önce demedin? ' ' ' ' Abla ne fark edecekti? ' ' Bana kafa sallayıp Mehmet ' in yanına gitti. Odada yalnız olmalıydım ki sabaha kadar kimse fark etmemliydi. Onu izlerken kızara bozara konuştu. Bu haline normalde kahkaha  atardım.  Ama Mehmet gözüme öyle bakıyordu ki susmak zorunda kaldım. Resmen kırmızı görmüş boğa gibiydi. Ama bu gece beni rahat bırakmalıydı ki uykunun kollarında ölebileyim. Yoksa özel günüm falan da değildi. Olsa neden şimdiyi bekleyecektim ki? Misafirler bir bir dağılırken Mehmet yanıma geldi. ' ' Bugün de kurtuldun. Ama bir gün Cemre Hanım. Bir gün. ' ' Ve ona hiç yapmadığım bir şey yaptım. Gülümsedim. Bu sefer şaşıran o oldu. Kara kaşına , kara gözüne bakmaya doyamayacağım adama bir göz atıp önüme döndüm. Herkes gittiğinde ailecek kaldık. Onlarda imalı imalı bize bakıp evden çıktılar. Şaşkınlıkla; ' ' Nereye gidiyorlar? ' ' ' ' Bugünü bilmedikleri için bizi yalnız bırakıyorlar. ' ' Kızarırken hemen kafamı çevirdim. ' ' Keşke söyleseydik. Evde kalırlardı. ' ' Bana tek kelime etmeden eve yürüdü. Başka bir şeye kızmış gibiydi. Yoksa özel gün olayına bu adar sinirlenmiş olamazdı. Gözlerime bakarken bile bir tuhaftı.  Bende mal gibi kalmak yerine peşinden içeri girdim. Ve kaldığım odaya girdim. Tam üzerimi çıkarmaya niyetlendim ki Mehmet pat diye girdi. ' ' Kapıyı çalsana be. ' ' ' ' Çirkefleşme! Sen benim karımsın. Yanımda yatacaksın. ' ' ' ' Bugün burada kalayım. ' ' ' ' Hayır. ' ' Kolumdan tutup odasına götürdüğünde duraksadım. Odasına ilk defa giriyordum. Masmavi bir odası vardı. Hiç böyle hayal etmemiştim. Ve tavanı gökyüzü gibiydi. Şaşkınlıkla bakakaldım. Eşyaları beyazdı. Onun odasından çok bir gencin belki de bir genç kızın odası gibiydi. Bana bakışını umursamadan odasındaki banyoya girip üzerimi değiştirdim. Giydiğim pijamalara bakıp kıkırdadım. Ve pijamaların arasına sokup getirdiğim ve köşeye koyduğum ilaçlara kaydı gözüm. Tereddüt edersem yapamazdım. 4 kutu ilacı elime döktüm. Ve gözlerimi kapattım. Ellerimin titrediğini biliyordum. Kafamdaki o acaba sorusu beynimi kemiriyordu. Yine de ikinci kez düşünme hakkı tanımadım kendime hızla davrandım.  Çeşmeden yardım alarak elimdeki haplar bittiğinde rahatlamış hissediyordum. Biraz da korkuyordum. Banyodan çıkmadan kutuları aynalı gözde en arkaya ittim. Şimdi çıkabilirdim. Ve öyle de yaptım. Odadan çıktığımda üzerine tişört giymeden altında şortla yatan Mehmet ' e baktım. Ve hiç çekinmeden yanına yattım. Bugün son günümdü ve bunu yapabilirdim.  Uzun süre hareketsiz kaldım.  Midemdeki bulanmayı hissetsem de umursamadım. Umursarsam kusardım. Kusarsam ölemezdim. Mehmet ' ten gelen düzenli nefes ve hafif bir horlama ile ona yaklaşıp başımı göğsüne koydum. Elimi karnına attığımda içimde hareketlenen duyguları takmadım. İlk kez birine sarılıp uyuyacaktım. Yetimhaneden sonra herkesten korkan kaçan bir çocukluk yaşamıştım. Şimdi ona sarıma nedenim buydu. Yalnız ölmek islemiyordum. Tam ebedi bir uykuya dalacakken Mehmet ' in bana sarıldığını hissettim. Ve saçlarımın arasından fısıldayan nefesini. ' ' İyi geceler karıcığım. ' ' Nasılsa sabahı görmeyecektim. Bende ona uykudan pürüzlü sesimle cevap verdim. Ve tamamen baş dönmesi ve mide bulantısını umursamayarak kapattım gözlerimi; ' ' İyi geceler kocacığım. ' '
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD