ESKİ EV

1388 Words
' ' Cemre abla kalk artık. ' ' Aslan ' ın bininci bağrışından sonra sıçrayarak kalktım. Kapıyı tekmeliyordu. Ve bu beni deli ediyordu. Susmuyordu. Delirtiyordu. Resmen iki günde beni çıldırtacak raddeye getirmişti.  ' ' Aslan! ' ' Bağrışım beni bile şaşırtırken kapıdaki ses kesildi. Kalkıp kapıyı açtım. O kadar tuhaf yüzüme bakıyordu ki. Gülmeden edemedim. Benim güldüğümü gören Aslan hemen içeriye girerek; ' ' Ya o nasıl bağırmaydı? Çok korktum. ' ' Gülümsemem kıkırdamaya döndüğünde ona göz kırpıp; ' ' Yanlış adama bulaştınız oğlum. ' ' Bu sefer Aslan da gülüyordu. ' ' Ya ne demeye uyandırdın? ' ' ' ' Eski evinize gidecekmişsiniz. Seni almaya geldim. ' ' ' ' Ah doğru ama abin gelecekti? ' ' ' ' Ah yengecim biliyorum abimi bekliyordun ama o bizimle orada buluşacak. Şirkete gitti. ' ' ' ' Şunu bir netleştirelim Aslan ben buraya istemediğim halde senin ve abinin zoruyla geldim. Şimdi evleniyorum çünkü kendimi 3 canın vebalinde bulmak istemiyorum ama inan bana kafamda bir çözüm yolu olmasa bu kadar çabuk kabul etmezdim. Şimdi kalkıp lütfen bana bununla ilgili espri yapma. ' ' Aslan anlayışla bakarken;  ' ' Doğru. Düşünemedim bir daha olmaz Cemre abla. ' ' Ona gülümseyip banyoya yürüdüm . ' ' Kafandaki çözüm yolu ne? ' ' Banyoya girip kapıyı kapattım. Bunu ağzımdan mı kaçırmıştım? Kaçırmak için uğraşmışım gibi olmuştu.  Bu kadar çabalasam anca olurdu. Ben kendimi kimseye ifşa etmeden öldürmem gerekiyordu ve sanki ben bilerek söylüyormuşum gibi oluyordu.  ' ' Kızsal mevzular. ' ' Aslan ' ın sesi çıkmıyordu ama yediğini de çok düşünmüyordum. Bunu ben bile yemezdim. İşlerimi halledip çıktım. Üzerime baktığımda hala aynı kıyafetlerimi giydiğim için yüzümü buruşturdum. Aslan kapıyı açıp çıkarken telefonumu alıp çıktım. Sessiz sedasız peşinden yürüdüm. Bunca yıl sonra eve gidiyor olmak tuhaf hissettiriyordu.  Gerçi ev kavramı bende herkeste olduğu gibi değildi. Arabaya binip yol aldığımızda düşüncelerimin arasında boğuluyordum. Evin olduğu yere girdiğimde sanki o yıllar canlandı gözümde. Bu sokakta babamla kahkaha atarak bakkala yürüdüğüm yollar. Babamın kollarımdan beni tutup döndürdüğü yollar. Kahkahalar . . . Araba evin önünde durduğunda gözlerimi kırpıştırdım. Hiç değişmemişti. Hala kocaman ve heybetli bir şekilde duruyordu.  Kapıda ki yazıya baktım. Süvari Ailesi. Soyadımız tamam ama geriye aile kalmamıştı ki? Başımı çevirip arabasının önünde duran Mehmet ' e baktım.  Ve yanımda duran Aslan ' a. Kapıyı elimde itmeye çalıştım.  Açılmıyordu. ' ' Anahtarsız nasıl açılsın Cemre? ' ' Mehmet ' in alaylı sesine gayet üzgün ve sessiz bir şekilde cevapladım. ' ' İyi de bende anahtar yok ki? Nasıl gireceğiz? ' ' Sesim telaşlı çıktığında Mehmet de Aslan da şaşkınca baktı. Mehmet elini cebine atıp paslanmış anahtarı çıkardı. Elinden alıp kapıyı açtığımda içeri korkarak bir adım attım. Her şey öylece duruyordu.  Köşede benim odama giden kırmızı halı. Annemgilin odasına giden sarı halı. Bunları ben tek çocuğum üzülüyorum ve evde sıkılıyorum diye oyun olarak sermiştik. Şuan hepsi üzgün bir anıydı. Adım attığımda elimi yanıma atıp kimden olduğunu bilmediğim şekilde destek aldım. Kime tutunduğumu ise onu duyunca anladım. ' ' İstersen sonra gelelim Cemre bugün olması şart değil. ' ' Mehmet ' e dönüp hafifçe gülümsedim. Kafamı iki yana sallayıp yürümeye devam ettim. Salona ilerlediğimde sehpadaki kitaba baktım. Boya kalemlerime,  yarısı içilmiş annemin olduğunu bağıran rujlu kahve bardağına,  okunan buruşmuş ve eskimiş gazeteye. O gün evden nasıl çıktıysak hepsi öyleydi . Derin bir nefes alıp yukarı adımladım. Önce kendi odama girdim. Her yeri pembe olan odaya girdiğimde derin bir nefes aldım. Hayatımın hep bu odada olmasını istediğim zamanları hatırladım. Mutluluk dolu, hayat dolu yılları. Anıları, annemi, babamı, çocukluğumu yaşadığım yılları.  ' ' Bu odada olduğum zamanlarda hep bu odada kalmak isterdim. Annem evlenip gideceksin derdi hayır evlenmeyeceğim ben bu odada yaşayacağım derdim. O da evlenirken hatırlatacağım derdi. Şimdi ne bu evde bu odada yaşıyorum ne de evlenirken annem yanımda. ' ' Sesim sitemkar çıktığında arkamdaki iki adamında derin bir nefes aldığını duydum. İlerleyip yatağıma oturdum. Oturmam ile birlikte bir toz bulutu havalandı. Hiç umursamadan kendimi yatakta arkaya bıraktım. ' ' Cemre abla kirli. ' ' Aslan ' ın sesi pürüzlü çıktığında kafamı çevirip ona bakarak; ' ' Bizden daha temiz emin ol. ' ' Sesim itiraz etmez şekilde çıkmıştı. O da bir şey demedi zaten. Belki benim sesimden belki de benimle uğraşmak istemediği için. Ya da anneme, babama olan saygısındandı bilmiyorum. Ama bu durum artık dokunmaya başlıyordu. Onları tanıdığını bilmek, bu odaya, bu eve yabancı olmadığını bilmek beni geriyordu. çekiniyordum. Sebepsizdi ama olan buydu. Sesim kısıkken onunla konuştum.  ' ' Bilmiyordum. Evin,  arsaların kısacası ailemden kalan her şeyin bende olduğunu bilmiyordum. ' ' Kafamı Mehmet ' e çevirip ona bakarak devam ettim. Gözleri üzerimdeydi ve beni dinliyordu.  ' ' Ve sen demeseydin ölene kadar da bilmeyecektim. ' ' Ben gözlerimi ondan ayıramazken o da benden ayırmıyordu. Kafasında tartıyor olabilirdi. Anlam veremiyordum.   Aslan ; ' ' İyi de bunu nasıl bilmezsin? ' ' ' ' Yurda bırakıldığımda bir parça kıyafet ile bırakıldım. Senin başka eşyan yok sadece sen ve bu kıyafetler dediler.  Yurtta en önemli şey eşyalarına sahip çıkmaktı. Zaten o yaşta da ev arsa para düşünecek halde değildim.  Sonra Kayseri ' ye giderken buradan tanıdıklara ulaştım ama hiçbir şey anlatmadılar. Bende unuttum o kadar yıldan sonra Zaten sonrasını biliyorsunuz kaldığım evi falan. ' ' Sesim son cümlede emin çıkmıştı ama cümlenin başı için aynı şeyleri söyleyemezdim.  Ağlamaya yakındım. Ama ağlamazdım. Ağlayamazdım. Güçsüz değildim. Ağlamak güçsüzlük belirtisi değildi ama yine de onların karşısında ağlamak istemiyordum. Bu duruma sebep olanların yanında ağlamak istemiyordum. Yapamazdım. Annemin, babamın ruhu bu evdeyken kendimi ziyan, heba edemezdim. Güçlü durmalıyım.  ' ' Cemre bize bir şey anlatmak zorunda değilsin. ' ' Mehmet bana bir tercih sunuyor gibi değil de yap der gibiydi. Ona baktım ve hafifçe gülümsedim. Seni de bugün son kez görüyordum adam dedim içimden. Dini nikah akşamdı. Ve bugün ölürsem dava biterdi. Mehmet' in telefonu çaldığında ona döndüm. O; ' ' Alo.  Aren ?" ' ' ' ' . . . ' ' ' ' İyiyim kardeşim. Süvari konağındayım. ' ' ' ' . . . ' ' "Yok be sıkıntı yok. Sen ne yaptın Alperen abi ile Armağan abla nasıllar? ' ' ' ' . . . ' ' ' ' Hadi canım. Daha bitmedi mi ya tatilleri. Ay oldu be oğlum. ' ' Telefondan kahkaha sesleri yankılanırken Mehmet hatta Aslan da güldü. Kimdi bilmiyorum ama sevdikleri yüzlerinden belli oluyordu.  ' ' Tamam oğlum  yeter ne güldün. Sen ne zaman geleceksin? Akşam konakta ol. Hatta seninkileri de al. ' ' ' ' . . .  ' ' Ve telefonu kapattı. Ona bakışımı görmüş olacak ki; ' ' Aren. Benim çocukluk arkadaşlarımdan. Onunda tuhaf bir hikayesi var. ' ' ' ' Nasıl yani tuhaf ? ' ' ' ' Alperen abi ile Armağan abla berdel ile evlendiler . Ve maalesef ki çok uzun süreçler atlatmak zorunda kaldılar ama iyiler şuan da tatildelerdi. Onlar daha dönmemişler dönünce tanışırsın. ' ' ' ' Kaç kardeş Arengil ? Yani berdel ile evlenip mutlular mıydı? ' ' ' ' Çok mutlulardı. Dillere destan onların aşkı. 5 kardeşler.  Aren ' den sonra ikizler var. Sonra bizim Aslan ile yaşıt bir kardeşi en küçükleri de lise 2 de sanırım. ' ' ' ' Bu kadar çok çocuk yaptıklarına göre gerçekten seviyorlarmış. ' ' Mırıldanmam odada asılı kalırken kimse konuşmadı. Zaten ne söyleyebilirlerdi ki. Odadan çıktım. Onlarda peşimden çıktı. Annemgilin odasına geldiğimde duraksadım. Ama dönmeyi bir an bile aklıma getirmeden içeri girdim. Tozluydu, kirliydi ama bir o kadar da temizdi. Sanki onlar birazdan bu odaya gelecekler gibi.  Masadaki babamın eski saati annemin takıları her şey öyle yerindeydi. İlerleyip gardolabı açtım. Burnuma annemin kokusu dolduğunda kıyafetleri elime alıp kokladım.  Gözyaşlarım bir bir dökülürken hıçkıra hıçkıra ağladım. Bunca yıldan sonra annemin kokusunu anımsamak . . .  Kaç dakika öyle ağladım bilmiyorum. Babamın gömleğini elime alırken daha kötü durumdaydım.  İlk aşkımı ilk sevdamın kokusunu nasıl unutabilmiştim? Bunu nasıl yapabilmiştim? Yerden kalkamadığımda daha çok bağırarak ağlamaya başladım. Ben bunca sene nasıl sizden ayrı kalabilmiştim? Ben kendimi nasıl unutabilmiştim? Ben onları burada bırakıp nasıl gidebilmiştim? Nasıl nefes almıştım? nasıl yaşamıştım? kendimi heder ederken yetişti.  Kollarımdan biri tutup,  bana sarılırken kim olduğunu anımsamadan göğsünde bağıra bağıra ağladım. Kime sarıldığımı ise saçım okşanırken sesini duyduğumda anladım. Ondan kaçtığım halde, korktuğum, kaba olduğu halde nasıl ona çekilebiliyordum? Beni ne hakla kollarına alıp sakinleştirmeye çalışıyor ve bunu başarıyordu da?  ' ' Ağlama bu halini görmek içimi acıtıyor. Sen bu yaşına kadar dimdik yürüdün şimdi yıkılamazsın Cemre. Şimdi olmaz. Üstelik daha benimle evlenmedin. Hayatı bana zehir etmedin. Yıkılma kalk. ' '
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD