Bunu yapmak zorundasın!

1446 Words
Ortam bir anda sakinleşirken ben hala sinirle bir sağa bir sola gidiyordum. ' ' Bana bakın size bir kere konuşacağım. Gülizar hanım ve Emin bey eminim oğullarınız gibi sizde benim hakkımda her şeyi biliyorsunuzdur. Tabi birine sormadan hayatını deşelemek tam size göre bir hareket. Mardin ' in ağaları değil mi? Her şeyi yapabilir, her şeye hakim olabilir, her istediğinizi alacağınızı düşünürsünüz. Ama bu sefer olmaz. Ben buradan gittiğimde 17 olabilirim ama ben buradan aslında 12 de gittim. O yetimhanenin kapısına bir çöp gibi atıldığımda. Konuşamıyorum diye hor görüldüğümde. Aslında konuşabiliyordum biliyor musunuz? Ama bana annemi, babamı hatta halamı sormasınlar diye konuşmadım. Çünkü ne diyeceğim, bir lokma ekmeği çok gördüler mi? Diyemem ama gerçekler bu değil mi? Kayseri ' ye gittiğimde daha bir Allah ' ın kulunu tanımıyordum. Onlar kim, kim bana iyi davranır, kimden kötülük görürüm bilmiyordum. 17 yaşındaki kız bunu bilir dersiniz ama kendi öz halasından kötülük gören biri; çiğ süt emmiş insan oğlundan mı görmeyecek? Ben bunca yıl küçücük bir evde kendi başımı kurtararak geçirdim. Biri kötülük yapacak diye okuldan sonra çıkıp gezmedim. Diğerleri gibi onunla bununla takılmadım. İş bulana kadar ağladım. Şimdi tam hayatım yoluna girmişken lütfen bunu bana yapmayın. Size saygım sonsuz sizi anlıyorum masum ve sevdalı birini kurtarmak istiyorsunuz ama beni bir kere yakan birisi için ikinci kere ateşe atlayamam. Ben kimsenin ailesi değilim. Hele ki bu kadın ve adamın ailesi hiç değilim. Anlayın beni lütfen. ' ' Aslan; ' ' Cemre abla ba -  ' ' ' ' Hayır. Dinleyemem. Yapamam. Bir kere de bu hayatta bana ne istediğimi sorun çok değil ya bir kere. ' ' Avlunun ortasında çökmüş ellerimle başımı kapatırken bir kere daha diye mırıldanıyordum. Cidden bir kere. Sadece bir kere mutlu olabilir miydim? bir kere biri beni ben kendimi anlatmadan anlayabilir miydi? bana sormadan hayır bu ona zarar verir diyebilir miydi? neden herkes sadece kendini düşünecek kadar bencildi. Neden? neden?  ' ' Kızım beni bir dinle. ' ' Halam olacak kadın ağzını açtığında ellerimi yumruk yaptım. Hala nasıl bana kızım kelimesi kullanabilirdi? Kızım kelimesi onun ağzına yakışmıyordu. Bana bunu yapamazdı. çöp gibi kenara attığı birine kızım diyemezdi. Bana kızım diyemezdi!  ' ' Kaza haberini aldığımızda aklıma ilk düşen sen oldun. Allah ' ım o minicik sabiyi alma dedim. Abimden önce sana ağladım ben. Ama seni o yuvaya bırakmak zorundaydık. Yetkililer bizimle konuştular. Zorunda olduğumuzu söylediler. Ben seni bile isteye verir miyim? ' ' Gözler ondan bana döndüğünde bu kadar iyi bir yalancı olmasını hayretle karşıladım. Tabi olanları bilmediğimi, onları dinlemediğimi düşünüyordu. Ama ben dinlemiştim. Bizzat her şeye şahittim.  ' ' Evet. Hatırlıyorum. Eniştem bu velete kendi rızkımı yedirmem dediğini. Ben o yaşta bile o cümlenin altında ezildim. Hele ki senin sesini çıkarmayıp ne yapacağım çocukla demeni hayatım boyunca şu kulaklarımdan silemedim. Kafamdan atamadım. Bana sakın yalan söyleme! Sen beni o  yurda,  bana sizden daha iyi yuva olan yere kocanla aran bozulmasın diye verdin. Ben seni affedemem. Ben affetsem sürekli bana kararımı sorgulatan o 12 yaşındaki Cemre affetmez. Anladınız mı beni? ' ' Aslan ve abisi ileri atılırken olanları anlamlayamadım. ' ' Yalan mı söylediniz lan? Hani mecburiyetti! Hani evinizde tutmak için çabalamıştınız lan! ' ' Aslanın abisinin sesi yeri göğü inletirken duyduklarımla kalakaldım. Bir de böyle mi demişlerdi?  Gerçekten hem yüzsüz hem de yalancılardı. Uzun süren müdahaleden sonra Aslan'ın abisi ; ' ' Baba, duydun kız istemiyor. Bu iş burada biter.  ' ' ' ' Bitemez! ' ' Emin beyin tok sesi beynimin içinde döndü durdu. ' ' Evlenilecek o kadar. Ben yeğenimi kaybedemem. ' ' ' ' Bu kız benimle evlenemez. Ben bu ailede sorunlu bir kız istemiyorum. Hele kafasına estikçe dilsiz olacak bir kızı hiç istemiyorum. ' ' Cümleler hem beynimi hem kalbimi yaralarken evleneceğim adamın bu olması daha kötü olmuştu. Dilsiz ? Sağlık sorununu böyle gören bir adamla mı evlenecektim bir de. Bana buradan gitmeden seslendikleri gibi mi seslenecekti? Tekrar o yılları mı hatırlatacaktı? Sıfırdan o anları mı yaşayacaktım?  ' ' Ben evleneceksin dediysem evleneceksin Mehmet Dağdeviren. Sana seçim hakkı yok. ' ' Bu da ne demekti? Ne demek yok! ' ' Anlaşılan yine bana sorulmayacak. ' ' Sesim o kadar aciz çıkmıştı ki bir an acıdıklarını hissettim. Kimse bana acıyamazdı. Benim dışımda kimse bana acıyamazdı.  Hemen duruşumu dikleştirip; ' ' Tamam Emin bey. Ben bu konağa gelin geleyim daha üzerimdeki beyaz gelinlik çıkmadan beyaz kefen girer! ' ' İşte şimdi son sözü söylemiştim. Nereye gittiğimi bilmeden konaktan çıkıp koşar adım ilerliyordum.  Bu hayatta bir tane imtihan olurdu. Benim neden bu kadar fazlaydı. Ey Allah ' ım eğer daha kötüsü varsa şurada al canımı. ' ' Cemre abla. ' ' Aslan ' ın sesini duyduğumda iç çektim. ' ' Beni nasıl böyle bir şey için getirirsiniz? Hiç mi düşünmediniz beni? Hiç mi aklınıza hayatım gelmedi? Hiç mi ya hiç mi? ' ' Yolun ortasında hıçkırıklara boğulurken Aslan ' ın koluma girdiğini hissettim. Beni çekerek kaldırıp arabaya  sürükledi. Gıkım çıkmıyordu. Binip nereye gittiğimizi bile soramadım. Şuan bu durumda olduğumuza inanamıyordum. Mardin kalesinin o taraf gidince anılarım aklıma geliyordu. Şimdi bir buna bir de olanlara ağlayacaktım. Bir yerde durduk. Asla ; ' ' Bak Cemre abla,  sana abla diyorum halbuki yaşımız yakın ama samimiyetim olsun diye abla demeyi seçiyorum. Eğer sen bu evliliği kabul etmezsen sadece kaçan ikisi değil benim abimde yanacak. Bunu yapamam abimi göz göre göre ateşe atamam. ' ' Abisi ne alaka? Hah! Tam oldu içinden çıkılamayacak kurallar. ' ' Abin? ' ' ' ' Mardin de böyle konuları kızlara danışmazlar. Onlar aile büyükleri ne derse kabul ederler. Bu durumda berdeli kabul etmeyen abim olur. Ve bu onunda hayatını tehlikeye atar. 2 can değil 3 can gider. Sana demiyorum ki hemen evlen ama bir düşün lütfen. Eğer senin kardeşin olsaydı ne yapardın? ' ' ' ' Mesele de bu işte Aslan. Benim kardeşim olacaktı belki de ama o kadınla adam elimden aldı o fırsatı. Şimdi onun çocuğu yaşasın diye ikinci kez yanamam. Bu yanışımda sönmem çok zor oldu yapamam.  Benim ne yaşadığımı bilmeden beni böyle zorunda bırakmanız dokunuyor. Neden kimse anlamaya çabalamıyor? ' ' ' ' Peki sana başka bir şey demeyeceğim. ' ' Arabayı çalıştırıp konağa dönerken yüz ifadesine baktım. Gerçekten dokunsan ağlayacak gibiydi. Tek umutları bendim . Dur,  dur bir  dakika peki ben ölürsem? Düşebilir miydi bu berdel davası? Kendimi tekrar yakmaktan aynı acıları yaşamaktan ise komple kendimi yok edebilir miydim?  ' 'Aslan? ' ' Bana bakıp kafasıyla onayladı. Söyle demek istiyordu. ' '  Peki ya abin ya da ne biliyim kaçanlardan biri ölürse? ' ' Ani fren yaptığında kemerimin takılı olmasına şükrettim. Yoksa kendimi öldürmeme gerek kalmadan ölmüş  olacaktım. Keşke takmasaymışım!  ' ' Ölüm yok. Biz bunlar ölüm olmasın diye uğraşıyoruz. ' ' ' ' Peki oldu diyelim. Sonuçta yarına çıkacağımız garanti değil? ' ' ' ' İşler değişir. Yani bir kan akmış olur. Kapanabilir. Burada öyle olay çok olmaz. ' ' Kafamı salladığımda o da önüne dönüp çalıştırdı. Tamam plan hazırdı. Tek sıkıntı ben bunu becerebilecek miydim ? Deli gibi korkuyordum. Bu korku içime işlerken kırk kez düşündüm. Ben o yangında yanamazdım. Ama bir başkasını yanamadığım o yangına da atamazdım. Yani hem ben yaşayım hem onlar yaşasın madem olmuyordu. O zaman bne ölürdüm onlar yaşardı. Zaten peşimden kimse de üzülmezdi. Kimsem yoktu ki kim üzülecekti?  En iyi çözüm buydu. Bu olmak zorundaydı. Konağa geldiğimizde derin bir nefes alıp indin arabadan. Aslan da yanıma gelince girdik o büyük kapıdan. Herkes hala o masada oturuyordu. Abisi dışında. Aslan'a yaklaşıp; ' ' Abinin adı ne? ' ' ' ' Mehmet. ' ' Kafamı sallayıp emin adımlarla yürüdüm herkes ayaklanırken olumlu cevabı bekliyordu. ' ' Tamam. ' ' Aslan dahil olmak üzere herkes şaşırdı. Bana öyle bir bakışları vardı ki. Ben ne için kabul ettiğimi bilmesem belki şaşırırdım.  Gülizar hanım; ' ' Gerçekten mi kızım? ' ' ' ' Evet.  Kabul ediyorum yalnız şartlarım olacak. ' ' Hemen herkes otururken bizde geçtik masaya; ' ' İlk olarak düğün olmamalı. ' ' İtirazlar başlayacakken; ' ' Bir nikah hepimize yetecektir.  ' ' Bir bakışma olduğunda Emin beyin sinirlendiğini anlasam da devam ettim. Sonuçta hem düğün hem cenaze onlara fazla masraflı olurdu.  ' ' Ve bu evlilik boyunca bu ikisini (halam olacak kadını ve kocası olacak insanı) asla görmek istemiyorum. ' ' Eniştemin gözleri parlıyordu. Çocuğunu kurtarıyordum. Halamsa ağlıyordu. Neye ağlıyorsa hala. ' ' Şartlar bu kadar. ' ' Gülizar hanım tuttuğu nefesini bıraktı. Sanırım daha ağır şartlar bekliyordu. Ama fazla yaşamayacak biri için iyiydi şartlarım. Son anımda o ikisini görmek istemediğimi söyledim. Düğün de yok. Tamam.  Normal bir gün gibi. Sonuca varıldığından mutlu olanlar ve ben. Her şeyin hal olmasıyla içimi hafif bir korku sardı. Ölüm. kendimi öldürmek...  Şimdi nasıl ilerleyecek ki? Yani hemen mi olmak zorunda? Yoksa zaman falan tanıyorlar mıydı acaba?  Ben düşüncelerin içinde boğuşurken merdivenlerden gelen sese döndük hep beraber. ' ' Peki benim şartlarım ne olacak? ' '
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD