Onun sesiyle bir anda yerinden sıçrayan genç kız hala ayının onu bir an önce yemesi için içinden dualar ederken, bir kez daha o yabancının “sana diyorum küçük kız özel arazimde ne işin var”.
Sert çıkan sesiyle tekrar konuştuğunda Şirin dilini yutmuş gibi cevap bile veremedi.
Adamın dibine kadar geldiğini ancak saçlarına karışan sıcak nefesiyle fark etti.
“Dilini mi yuttun küçük kız” sana bir soru sordum. Yoksa konuşma yetin mi yok diyen adama sinirle dönen Şirin adama bir ders vermeye karar verdi.
Ama onu yakınında, bu kadar yakınında görünce şaşkınlığını atamadı. Merak ettiği gözler şimdi önünde sert ve alaycı bir şekilde bakarken Şirin güçlükle yutkundu.
Artık gözlerinin rengini de biliyordu.
Uzaktan göremediği gözleri, ormanın yeşilini yansıtan ara ara parlayan altınsı gözlerle adeta renk şöleni sunuyordu.
Şirin eşsiz güzellikteki gözlerini görünce gerçekte de konuşabildiğini unuttu.
Karan dahada sinirlenerek ikinci kez aralanan dudaklarından “dilsiz misin küçük kız” kelimeleri döküldü.
Kulaklarını delip geçen sözcüklerle dumura uğrayan kız sinirle kaşlarını çattı. Aklına gelen fikirle karşısında kibirle duran adama bu sessizlik oyununu oynamaya karar verdi.
Şirin neyse ki çocukluk arkadaşından dolayı işaret dili biliyordu. “Evet ben konuşamıyorum dedi”.
Adamın işaret dilinden anlamayacağını düşündü içinden buna gülerken, ama hesaba katmadığı bir şey oldu adamın birçok silahlı çatışmaya katıldığını bu yüzden işaret dilini bildiğini bilmiyordu.