Kesit
Karan, Şirin’e yaklaştı. Aralarındaki mesafe kapanmıştı. “Şimdi seninle bir oyun oynayacağız,” dedi.
Şirin, bu beklenmedik söz karşısında gözlerini şaşkınlıkla Karan’a çevirdi. “Oyun mu?” diye sordu, sesi titrek ama merak doluydu.
Karan, alaycı bir gülümsemeyle başını hafifçe eğdi. “Evet, bir oyun. Gözlerini kapatacağım bir oyun.”
Şirin, ne demek istediğini anlamaya çalışıyordu.
Karan kalkıp çekmeceden bir bez çıkardı.
Şirinin, kalbi hızlanmış, yüzü hafifçe kızarmıştı. “Nasıl bir oyun bu?” diye sordu, dikkatini toplamaya çalışarak.
Karan, biraz daha yaklaşıp gözlerini onun gözlerine dikti. “Soruları ben sorarım, cevapları sen verirsin. Basit. Ama yalan söylersen, bunu hemen anlarım.” Sonucunda ise cezalandırılırsın.
Şirin, yutkundu. Kaçacak bir yer olmadığını biliyordu. “Tamam,” dedi, sesi zayıftı.
Karan elindeki bezi alarak gözlerini kapattı.
Karan’ın bakışları ona kilitlenirken. “İlk soru geçelim o halde.
Ormanda çizdiğin resimde bende var mıydım?”
Şirin, derin bir nefes aldı elleri terliyor göz bebekleri büyüyordu bunu görmüş olamaz diye içinden geçirdi o resim evde kalmıştı. “Sadece doğayı çizmeye çalışıyordum. O sırada sizi fark ettim, ama bir şey yapmadım.”
“Ding Dong ilk yalanın tespit edildi.”
Şirin bunu anlamasını hiç beklemiyordu. Bunun doğruluğunu nasıl tespit edeceğiz peki?
Ben iç güdülerime her zaman güvenirim! Şimdi ilk cezana gelecek olursak…
Bir çekişte Şirini kucağına çıkardı. Ağzından çığlık koparken büyük ellerini Şirinin dolgun dudaklarına kapattı. Sakin ol yaban çiçeği bu daha hiç bir şey…
Aralarındaki yakınlık ikisini de boğarken, boğazını temizleyip 2. Soruya geçelim mi?
“Parayı gerçekten kimin için istedin?”
“Babam için efendim” diye cevapladı.
“Ding dong doğru cevap” geçelim
3. Soruya “Baban bu borcu nasıl yaptı?”
“Bilmiyorum bize hiçbir şey söylemez.”
“Ding dong bilmiyorum diye bir cevap yok! İtiraz edecekken tekrardan dudaklarını kapattı. Cezana gelirsek!