Yengesinin dikenlerini çıkarttığını gören Şirin of yenge acıttın ya
sana ne anlatacım bugün çok korktum elim ayağım titriyor hala
ormanda bir ayı gördüm nasıl bir ayı görsen,
insan gibi çatık kaşlarla bana bakıyordu içinden gülen Şirin neyse ki kaçtım
oradan hemen derken kızaran yanaklarınıda saklamaya çalışıyordu.
Yengesini telaşlandırdığını fark eden Şirin
Korkma yenge bir nefes uzaklıkta değildi.
(Aklına saçlarının dibindeki nefesi geldi.)
Hemen içeri geç, sen hiç yediğin dayaklardan akıllanmaz mısın be kızım.
Bu baban olacak zalim adam hiç acımadan öldürür
seni kaç kere dedim ama dinletemedim.
Yengesinin söylenmesini dinleyen Şirin geçmiş tüm acılarına
kırık bir tebessüm bıraktı ve yengesinin yanağından bir makas aldı.
Yengesi de bu içerli tebessüme acı acı bakar ama alın yazısı budur.
Güzeller güzeli görümcesinin tek gülümsediği zaman ormanda
geçirdiği vakitken nasıl olurda ona kıyar.
Şirin hemen malzemelerini yatağının altına itti.
Babası daha işten gelmediği için yengesine yardıma mutfağa geçti.
Yengesiyle sohbet ederek akşam yemeği için kolları sıvarlar.
Elinin lezzeti başka Şirinim yap bi fırın sütlaçta yiyelim diyen yengesine tebbessümle baktı.
İşlerine devam eden ikili akşamki olacaklardan habersiz işlerine devam ediyorlardı.
İşten dönen abisi ve babası kasabada bulunan arazide çalışıyorlardı.
Babasının huysuz ve sinirli hallerine evdekiler alışmıştılar ama
bugün bir farklıydı sanki sen adımızı namussuzamı çıkarıcan oruspu
diye Şirinin üstüne yürüdüğünde ne olduğunu anlamadı.
Seni ormandan çıkarken görmüşler ne işin vardı ha?