Babamla ilk karşılaşma anında beni neredeyse vuracağını söylemiş miydim? Üvey babamı yakalamak için düzenlenen operasyonda içeri sızmak adına düzenlenen sahte bir saldırı sırasında babam bana ateş etmek zorunda kalmış. Varlığımdan haberi bile olmayan babamın beni ilk gördüğü an uzun namlulu bir silahın dürbününden olmuş. Yani daha önce annemin kucağında görmüş ama yüzümü ilk gördüğü an buymuş. Tabii ki o harika bir nişancı ve bana hiçbir şey olmadı ama Sat Komandosu olmak için onca emek vermeme rağmen harika bir nişancı olmam tamamen babamdan geçme.
Dünyanın en saçma şeyi oldu ve Asil ayağa kalktı.
' Beni de yazın. '
Kaç kişi bilmiyorum ama bir kaç kişi birden ' Ne!' dedi. Asil soğukkanlı bir şekilde tekrar etti. ' Buraya gelmeden önce imzaladım. '
Annem neredeyse yere yığılacaktı. Babam onu koltuğa ilerletip oturttu.
' İnanamıyorum ya. Sanki timi bizim evden kuruyorlar. '
Melek teyzem gidip yanına oturdu. Elini tuttu .
' Aslında yaptıkları oldukça mantıklı. Eski Yaşamayanlar' ı bilenleri seçmişler. Projeden haberleri olan kişiler seçmek onları bir adım öne alıyor. Üstelik birbirini tanıyan insanlar. Birlikte çalışmaya kolay adapte olurlar. Tabii hepsi bu kadar değildir. Daha seçilenler olmuştur. Benim şaşırdığım Görkem' i seçmemiş olmaları. '
' Aslında seçtiler. ' dedi Engin amcam. ' Aslında hepsinden önce onu seçtiler. Ama biliyorsunuz Görkem benim timdeydi bundan önce. Araştırma için bana ulaştılar. Albay ve benden sonra gittiği yerdeki Yarbay' la birlikte disiplin edilemez diye rapor verdim.'
Bunu başkası yapmış olsaydı abim ortalığı yıkardı ama Engin amcama ses edemezdi. Komutanıydı ama ondan daha da önce Görkem amcamın şehit olduğu olayda abimde vardı ve her zaman bu konuda sorumluluk hissetmişti. Aksini ne kadar anlatmaya çalışırsa çalışsınlar.'
Annem ' Sakın çekme o raporu geri. Sakın! ' diye bağırdı.
' Alev sakin ol. Geri çekmem çocuklar için çok daha iyi. '
' Siz anlamıyor musunuz? Görmüyor musunuz? 15 kişiden sadece altınız burada. Bu ne demek farkında değil misiniz? O time katılan üç kişiden ikisi şu an yok neredeyse. '
Masaya büyük bir acı çöktü. Cevap veren babam oldu.
' Bunu en iyi biz biliyoruz sevgilim. Hepsini tek tek biz yolcu ettik aramızdan. Ama onlar bu mesleği zaten seçti. Sadece Yaşamayanlar şehit vermiyor. Hem birbirlerini korurlar. '
' Korumazlar. Onları siz yetiştirdiniz. Kardeş oldukları için birbirlerini diğerlerini koruduklarından fazla korumazlar. Yıllardır içinizdeyim. Boş teselliye kanacağımı sanıyor musun gerçekten?'
Babam sustu. Susmayıp ne yapacaktı? Böyle eğitilmiştik. Okulda sinirlenip bir kızın saçını çektiğimde Ertuğrul ondan yana olup bana özür diletmiş, eve gelip şikayet ettiğimde ise Görkem abim Ertuğrul' a hak vermişti. Kimin haklı olduğuna göre karar verirdik çocukken. Büyüdükçe kimin masum, kimin mağdur olduğuna göre karar vermeye başladık. Biz öyle bir eğitim almıştık ki bir yaralı kardeşle bir sivil arasında seçim yapmak zorunda kalsak önce sivili kurtarırdık. Can amcam oldukça sakin bir şekilde konuştu.
' Tamamı alınmayacak bu sadece ön hazırlık. Hepsinin seçileceği garantisi yok. ' dediğinde genç kadro hepimiz ona baktık.
' Şaka mı bu?' dedim.
' Hayır. Alev çok gerildiği için söyledim ama yakında zaten sizde öğrenirdiniz. İlk eleme beş gün sonra çünkü. '
Kimse ona bir şey sormadı. Daha fazlasını anlatmazdı. Neye göre eleme yapılacaktı acaba?
' İyi en azından 15 gün izinliyim. Aradan bu da çıkar. ' dedim kendimden emin bir şekilde.
Baran Amcam ' Değilsin. ' dedi.
' Nasıl değilim?'
' Yarın benimle birlikte dönüyorsun. Üstten seni güvenli bir time yerleştirmek konusunda emir aldığım için Fırat' ın timine yerleştirdim ama adam inanılmaz aksi. Sana açıktan torpil yapmak için izin verdi. Şu an seçmeler yapıyor. Seni herkese torpilli olduğunu göstere göstere almak için seni gönderdi. '
' Şaşırmadım ama bana bunu söylemen doğru mu?'
' Fark eden bir şey yok. Yarın ikinizi de odama çağırıp böyle bir şey yapamayacağını söyleyeceğim zaten. '
' Yani Fırat bilecek mi çöp projesini? '
' Zamanla evet ama şu an için değil. Timi yeni ve önce oturması gerekiyor. Ben onun en iyileri seçeceğine eminim ama yine de biraz gizli kalacak. '
' Peki. Şu elemeler için nelere çalışmamızı önerirsiniz? Yani bunu bilgileriniz doğrultusunda sormuyorum. Asker olarak fikrinizi soruyorum. '
' Buna cevap vereceğimize inandın mı gerçekten Alin?' dedi Engin amcam.
' Hayır. '
' Neden peki?'
' Hepsi asker birilerine danışırlar diye sordum ama hiçbiri bir Yaşamayanlar üyesi tanımıyor. Bu nedenle bu soru torpile girer. '
' Evet. '
Melek teyzem yanıma geldi. Sarıldı.
' Kızıma bu kadar yüklenmeyin. Her şey Alin her şey. '
Tamam bu da çok açıklayıcı olmamıştı ama hoşuma gitmişti. Melek teyzem boşuna ikinci annem değildi. Kocaman kanatları vardı ve her zaman hepimiz altına sığabiliyorduk. Teyzem yanımdan ayrıldı. Ertuğrul' un yanına gitti. Yüzünü elleri arasına aldı.
' Asker olmaya karar verdiğinde senden bir söz almıştım hatırlıyor musun?'
Ertuğrul yüzündeki ellerin üzerine koydu ellerini. Kocaman ellerinden teyzemin elleri görünmez olmuştu. Boy olarak babasına benzemek zorunda mıydı? Neredeyse iki metre boyu vardı. Görkem abim ondan sadece biraz kısa kalıyordu. 1.75 boyu olan bir kız olarak kendini kısa hissetmek berbattı.
' Hatırlıyorum. Söz veriyorum Melek anne. Annemin yanına gitmek için acele etmeyeceğim. Senin kanadını kırmayacağım. Meleklerin dört kanadından biri kırılırsa düşer ve yaşayamaz. '
Melek teyzemin dört kanadı vardı. Ertuğrul , Mine, ben ve Görkem abim. Asil bizimle büyümemişti. Onu da severdi ama bu daha eski bir hikayeydi. Ertuğrul bir gece rüyasında Melek teyzemi melek şeklinde görmüştü ve öleceğinden çok korkmuştu. Bu hikaye o zaman ortaya çıkmıştı. Ertuğrul' u gördüğünün anlamının bu olduğuna inandırmıştı. Onların arasındaki bağı anlatmaya kelimeler yetmezdi. Yaman amcam sahte bir sinirle kaşlarını çattı.
' Ben ne oluyorum?'
Ertuğrul gülümsedi.
' Sen kanattaki bir tüysün. Hani kopunca yerine yenisi çıkar ya onlardan biri işte. '
' Bak ya yerime üvey baba gelse kabulsün yani. '
Yaman amcamın yanına gidip kollarımı boynuna doladım.
' Sana diyorum çok iyi bir boşanma avukatı biliyorum diye. Hem bizim beş çocuğumuz var. Artık sözünü tutma zamanı gelmedi mi?'
Evet Yaman aşkımla beş çocuğumuz vardı. Fıstık, Züğürt, Kasatura, Komando ve Beren. Mine doğunca öyle kıskanmıştım ki oyuncak bebeklerimin isim babası olmuştu. Böylece beş çocuğumuz oldu. Melek teyzem uzaktan öpücük gönderdi. Onu eğitim kontrolü sırasında görseniz değil böyle öpücük atacak biri olduğuna inanmak, gülümsemeyi bildiğini bile düşünmezdiniz. Kesinlikle Yaman amcamı örnek alıyordu komutanlık konusunda.
' Sen kalbimsin aşkım. ' dedi Melek Teyzem.
Yaman amcam etrafına baktı.
' Orası da kalabalık ama neyse idare edeceğiz. '
' Sen kalbimsin. Kalbime bu kadar kişi senin sayende girdi ve senin sayende sığıyor. Çünkü sen kocaman bir yüreksin sevgilim. '
' Kıskanıyorum ama. ' dedim.
' Benim kıskanma zamanlarım gelmez umarım. ' diye cevapladı Yaman amcam beni.
Hep birlikte masayı topladıktan sonra Can amcam bize baktı.
' Siz bir yere gitmiyor musunuz?'
' Elbette gideceğiz. Yarın herkes dönüyor anladığım kadarıyla. ' diye cevapladı Görkem abim onu.
Mine hazırlanmaya çıktı ve tabii ki bende. Bu en az bir saat yokuz demekti. Annemin kızıydım. Herhalde süslü olacaktım. Aşağıya indiğimizde elbette iltifat bekliyorduk. Asil sadece ' Yine çok güzel olmuşsunuz. ' dedi. Yapısı böyleydi. Boran, Ertuğrul ve Görkem abim ters ters bakıyordu.
' İkisinin kıyafetinin toplamından bana bir t-shirt çıkmaz yine. ' dedi Ertuğrul.
' O senin hayvansal bedeninden suç bizim değil ki. ' diye cevapladım onu.
Melek teyzem yine konuya müdahale etti.
' Bırakın şu kızların kıyafetlerine karışmayı. Onlar ne giyeceklerini bilir. '
' Melek teyze olan bize oluyor. Zaten yeterince güzeller. '
' Kavga çıkarmak yok Görkem. ' diye uyardı abimi.
' Biz mi çıkarıyoruz sence teyze? ' diye sordu Boran.
Melek teyzem bize döndü.
' Sizde uslu durun artık kızlar. Alin özellikle sen. '
Ve evet Mine prenses olduğu için zaten usluydu söylemiştim değil mi? Pabucumun uslusu. Asil' de kavgaya karışıp onun için birini dövene kadar uğraşacaktı yine. Her zaman ilk müdahaleyi Ertuğrul yapardı. Bize karşı aşırı sahipleciydi. Görkem abim gamsız gamsız otururdu. Eğer Ertuğrul' un etrafı fazla sarılırsa, ortama bıçak sopa gibi ekstra bir şey sokulursa sakince yerinden kalkar müdahale ederdi. Abimin vurduğu hastanelik demekti. İkisinin bir arada dövebileceği kişi sayısı rahat elliyi geçtiği için Asil' in kalkmaya ihtiyaç duyması bunun daha üzerinde bir sayı demek oluyordu ve Mine' nin bu sayıyı sağlamak için bizi pavyona sokup mekan sahibiyle sorun çıkarmışlığı vardı. Boran ise yanımızda durur bize yaklaşanı birer hamleyle uzaklaştırırdı. Bizde ona yaklaşanları. Sonuçta en küçüğümüzdü.
Silah girerse ortama olay daha hızlı bitiyordu. İçimizden biri askeri kimliği masaya çaktı mı o silahlar münasip bir yerlerine hiç olmamış gibi telaşla kendileri tarafından monte ediliyordu. Normalde bunu yapmayı hiçbiri doğru bulmuyordu ama bir kızı rahatsız edip üzerine silahla erkeklik taslayan erkekler bir istisnaydı. Kime denk gelebileceklerini göstermek başka kızlara yaparken iki kez düşünmelerine neden olur diye düşünüyorlardı.
Tam evden çıkacağımız sırada Can amcam elinde bir dosya ile eve giriyordu. Diğerleri masa başında toplanmıştı. Gözüm dosyaya takıldı. Dosyanın yan kısmında Çöp yazıyordu. Açılımı Çok Önemli Projeydi. İlk Yaşamayanlar tasviye edilmiş askerlerden kurulmuştu. Bu nedenle Çöp' ün ikinci anlamı da askeriyenin atıkları demekti. Bu kez bu durum söz konusu değildi. Sanırım bu kez başarılı olduğu halde atılan askerler değilde daha emir komuta bilen kişilerden seçerek daha başarılı olmayı istiyorlardı.
' Can amca o dosya?' dediğimde sertçe baktı. Dosyayı götürüp Yaman amcamın önüne koydu.
' Senin fikrini almak istiyorlar. Aslında hepimizin. ' dedi.
O an anlamıştım. Hepsinin birden izinli olmasının nedeni ben değildim. Eski Yaşamayanlar' ın fikirlerini almak istemişlerdi. Hepimiz çıt çıkarmadan öylece durmuştuk. Engin amcam ' Siz hala gitmiyor musunuz?' dese de yerimizden kımıldamadık. Onlarda bir daha ısrar etmedi. Annem çayları getirdi ve bir çığlık attı.
' Bu ne?'
' Yaşamayanlar 2 demek istemediler. Timin adı bu. ' dedi Can amcam.
' Senin buradaki konumun ne?'
' Sorumlu komutan benim. '
' Can yapma. Onları seçme. ' dedi annem. Sadece şansını deniyordu.
' Alev üzgünüm. Buradaki isimlerin bir kısmı elenecek burada ama bunların arasında bizimkiler yok. '
' Daha yeni imzaladılar ya. Daha yeni imzaladılar. Ne ara hazırlandı bu dosya. '
' Bu onlar için değil. 30 kişiye direkt gönderildi. Bunlardan 23 tanesi kabul etti. Bizimkileri de eklersem tabii. Engin' de geri çektiğinde 24 Görkem olacak. Ama ilk eğitim yaklaşık 50 kişi ile başlayacak. Biraz az ya da biraz daha fazla. Burada olası adaylar var. Buradan yaklaşık 30 ile 40 isim seçeceğiz. ' dedikten sonra bize döndü.
' Yani boşuna bekliyorsunuz. Burada sizi ilgilendiren bir şey yok. Zaten kimsenin dosyasını da oradan okuyamazsınız. Size iyi eğlenceler. ' dedi.
Gerçekten bizi ilgilendiren bir şey yoktu. Zaten olsaydı görmemize izin verecek şekilde getirmezdi. Mine annemin çığlık atmasına neden olan konuya takılmıştı.
' Timin adı ne?'
Yaman amcam ona hüzünle baktı.
' Hadi gidin güzelim. '
' Baba timin adı ne? O da mı sır? Alt tarafı isim soruyorum. '
' Ölüler. ' dedi Yaman amcam. ' Timin adı ölüler. '
Mine' nin gözünden anında yaş süzüldü. Sonrada fırlayıp çıktı. Bizde peşinden çıktık. Mine arka bahçeye geçmiş çocukluğumuzdan kalma salıncağa oturmuştu. Ertuğrul önüne dizleri üzerine oturdu. Bende yanındaki salıncağa oturdum. Görkem , Asil ve Boran Ertuğrul ' un arkasında duruyordu. Mine ağlamayı kesmeden kafasını kaldırdı.
' Hepinizden nefret ediyorum. ' dedi ve başını öne eğip ağlamaya devam etti.
Ertuğrul çenesinden tutup başını kaldırdı.
' Yapma böyle güzelim. '
' Ölüler diyorlar ölüler. Sonunu baştan yazmışlar ama hiçbiriniz geri çekilmeyi düşünmüyorsunuz. '
' O sadece bir isim. '
' Yaşamayanlar' da öyleymiş. Sonucunu hep birlikte gördük. '
' Mine lütfen anla. '
' Anlıyorum. Alin' i yalnız bırakacak değildin değil mi? Bir kardeşini yalnız bırakmamak için diğerini paramparça bırakmayı göze aldın. Seni görmek istemiyorum abi. Lütfen git. '
Mine beni severdi. Beni her zaman korur kollardı. Mesele bu değildi. Bu kadar asker içinde kimi kurtarsa kar sayacak bu nedenle hepimize acımasız davranacaktı. Ertuğrul şu an onunla iletişim kurmasının mümkün olmadığını anladığı için gitti. O gidince Mine Görkem' e çevirdi bakışlarını.
' Bu canı Görkem amcadan ödünç almadın. Şehit olup borcunu ödemiş olmayacaksın. O sen yaşa diye uğraşmış öl diye değil. Çık şu kafadan. Defol git başımdan. '
Görkem abimde ona ulaşmasının mümkün olmadığını anlamıştı. İçine düşen ateşle bir uzaklaştı. Boran' a çevirdi bakışlarını.
' Seninle zaten derdim yok. Sende git. Sen daha öğrencisin neyse ki. Bunlara benzersen ilerde görürüz seninle hesabımızı. '
Boran' da gitti. Bu kez Asil' e dikti gözlerini.
' Havacısın sen. Kara timinde ne işin var?'
' Onları havadan korurum işte. '
' Siktir. Yalancı herif. Havada yaralandın sanki bugüne kadar. Senden nefret ediyorum. '
' Biliyorum. '
Mine ayağa kalktı ve Asil' e en okkalısından bir tokat attı. Asil bu tokatı hiç önemsemedi. Bileğini bile tutmadı. Bu Mine' yi daha da sinirlendirdi. Konu aşksa Asil Mine' ye hiç dokunmazdı. Normal zamanda bize sarıldığı gibi sarılırdı ama bu konular açıldığında kızın karşısında cansız mankene dönüyordu.
' En azından aşkıma saygı duymak zorundasın. '
' Mine kendine bunu yapma. Beni sevmiyorsun. Sen sadece kendine şans vermediğin için öyle zannediyorsun. '
' Vermedim mi? Verdim. Hemde kaç kişiyle. '
' Hiçbiri gerçek değildi. '
' Gerçek değildi değil gerçek olamadı. Benim kalbim küçücük. Öyle içine bir sürü insan sığamıyor. Gitme Asil. Vazgeç. Sen bari gitme. '
' Hepimizin seçileceği kesin değil. '
' Seçilmeme ihtimalin olduğunu düşünüyor musun gerçekten?'
' Elbette. İyi bir asker olabilirim ama seçilenlerin hepsi öyle. Benden daha iyiler vardır elbette. Benden daha rütbeliler. '
' Seçilirsen beni bir kez öpeceksin. '
' Bu konuları açmadığın zamanlarda ben seni zaten öpüyorum Mine. '
' Salak mısın ya? Öyle mi diyorum. Öpüşmek diyorum. '
Asil bana baktı. Utanmıştı. Yanakları hafif renk değiştirmişti.
' Saçmalıyorsun. ' dedi Mine' ye.
' Saçmalamıyorum. Engin amcam gibi olmak istemiyorum. Sevdiğiyle hiçbir şey yaşamadan onu kaybetti. Ben aynı şeyi yaşamak istemiyorum. Hani teselli değildi. Hani vardı seçilmeme ihtimalin. '
' Var ama. '
' Aması yok. Kabul ettin sayıyorum. Şimdi sende defol Allah 'ın anlayışsız öküzü. Kalbimin düşmanı. Defol. '
Asil gitti. Ne diyebilirdi daha fazla zaten? Mine bana döndü.
' En çok senden nefret ediyorum. Sen kabul ettin diye etti hepsi biliyorsun değil mi?'
' Seni çok seviyoruz biliyorsun değil mi Mine?'
' Kal o zaman. '
' Kalırsam yok olurum. '
' Gidersenizde ben yok olurum. Kendin mi ben mi?'
' Tabii ki sen Mine. Tabii ki sen ama önce vatan. '
Mine elini elbisemin kenarına uzattı. Zinciri çıkardı. Ucundaki künyeyi avucunda sıktı. Görkem amcamın künyesiydi. Çocukluğumdan beri boynumdaydı. Nadiren çıkarırdım. Görünmesini istemediğim zamanlarda. Onun dışında kendi künyemden çok daha fazla taşımıştım. Görevde de kendi künyemin yanına takardım.
' Bana bunu yaşatmayacaksın. Söz ver. Boynumda bir künyeden ibaret olmayacaksın bir gün. '
' Buna nasıl söz vereyim?'
' Veremiyorsan sende defol. Yalnız kalmak istiyorum. '
Mecburen yanından ayrıldım. Yalnız ağlayacak ve sonra hiçbir şey olmamış bu konuşmalar hiç yaşanmamış gibi aramıza dönecekti. Evet hassas ve narindi ama bir noktada tamda babasının kızıydı. Sevdiklerine yumuşak dışarıya çelik gibi. Yanımıza öyle dik gelecekti ki hepimize bizi dışarda bıraktığının acısını hissettirecekti. Bu da onun intikam şekliydi.
İçeriye döndüğümde Baran amcamın ' Aslında iyi bir asker. Ben güveniyorum. Öyle olmasa Alin' i onun timine yerleştirmezdim. ' dediğini duydum. Yaman amcam keskin bir sesle konuştu.
' Yetersiz. '
Can amcamın sesini duydum..
' Aslında dosyayı iyi görünüyor. Ne gördüğünü merak ettim. '
' Dosyası kusursuza yakın ama şu olay. Bundan sonrası sanki intikam gibi devam etmiş. Bireysel intikam duygusu yüksek biri böyle bir timde yer almamalı. '
' O olay ne? ' diye sordum dayanamayıp. Yaman amcam gülümsedi.
' Geldiğini anlamadığımızı düşünmüyorsun değil mi? Yaşlanmış olabiliriz ama hala topuklu ayakkabı sesi duymazsak ölelim daha iyi. '
' Duyduğunuzdan emin olmasam sormazdım. Ne olayı?'
' Bunu tabii ki de öğrenemeyeceksin ama öğreneyim diyorsan komutanınla aranı iyi tutabilirsin. O sana anlatacaktır güvenini kazanırsan. '
' O kadar da merak etmiyorum. Ayrıca adı Fırat olan birine güvenmek yerine Genel Kurmay dosyalarına sızmayı denemeyi tercih ederim. Yapmıştır bir hata. '
' Önyargıların nedeniyle şu dosyalar arasında seninde dosyan olsaydı onu da çıkarırdım haberin olsun Alin. Önyargıların da seni yetersiz konuma getiriyor. '
Evet bu konuşmayı neden duyduğum asıl şimdi belli olmuştu. Ölüler timine katılmak için yetersiz gördüklerini net bir şekilde dile getirmiş oldular.
Hızla yukarı çıktım. Elbisemi çıkardım. Bir şort ve atlet giyip aşağıya indim. Ön yargılarımı ailem dışında kimseye açık etmiyordum ama tek konu bu değildi bence. Bu bir uyarıydı ve çok çalışmam gerekiyordu. Ayrıca sonuçta Fırat' ın kaldığı ön elemeyi geçmiştim. Şimdi diğer elemeleri geçme zamanı gelmişti.
' Ertuğrul! ' diye bağırdım. Yaşamayanlar gözlemiyle bir eğitim tekrarı hiç fena olmazdı.
Görkem abim, Ertuğrul ve Asil hazırlanmış şekilde odaya girdi. Ben daha yukarı çıkarken amacımın ne olduğunu tahmin etmişlerdi. Aile olmak ve iyi askerler olmak böyle bir şeydi. Hepimiz eğitime hazırdık.