Gelen askeri araçlar askerleri alırken bir helikopter Erkan' ı götürmüştü bile. Görkem, Ertuğrul, Fırat ve Alin üç Ölüler askeriyle Asil' in kullandığı helikoptere bindi. Ertuğrul hemen Alin' i kolunun altına aldı. Saçından öptü.
' Sen gerçekten mikrop seviyorsun. Temizken öptüğünü görmedik. Anca ne zaman kirden çamurdan çıktım o zaman öpersin. '
' Kaşınma. ' dedi Ertuğrul. Fırat onları izliyordu. Ertuğrul maskesini çıkardı. Babası kendini tanıtmakta sakınca görmediğine göre o da görmüyordu. Elini Fırat' a uzattı.
' Üsteğmen Ertuğrul Yıldırım. '
Fırat hemen elini uzattı.
' Yüzbaşı Fırat Öztürk. '
Alin ters ters Ertuğrul' a baktı.
' Üsteğmen?'
' Senden önce her zamanki gibi. '
' Senden nefret ediyorum. ' dedi sahte bir sinirle. Fırat' la uğraşıyorken Ertuğrul ile rekabetini unutmuştu. Şu an kendinden başka kimseye kızmıyordu.
Fırat o an hata yaptığını düşündü. Yaman Yıldırım, Ertuğrul Yıldırım. İkisinin de Alin' le bağı tesadüf olamazdı. Ertuğrul ile Alin sevgili olduğu için babası ile de samimi olduğunu düşündü. Aşkım lafı aralarında espri olmalıydı. En azından bir şeyi anlamıştı ama yine yanlış anlamıştı.
' Kaç şehidimiz var?' diye sordu Alin.
' 7. ' diye cevapladı Görkem.
' Vatan sağ olsun. Kampta kaç kişi vardı?'
' Yaklaşık 2000. İyi temizlik yaptık. '
' Yetersiz. Bire bin can demiştim. '
Görkem Alin' i tutup kendi yanına çekti.
' Ver lan kardeşimi. Benim güzel kardeşim sende biraz fazla demişsin. Ben sana şimdi beş bin terörist nereden bulayım?'
Alin omzunu silkti.
' Başımın belası. İki üç bin daha yeterli mi?'
' İdare ederim senin hatırına. '
Fırat aralarındaki sohbeti şaşkınlık içinde izliyordu. Asil' e seslendi.
' Kuzen. İstikamet Şırnak. Ama bir dakika. '
O da maskesini çıkardı.
' Üsteğmen Görkem Akıncı. Komutanım ufak bir gezi için vaktiniz var mı?'
' Elbette. ' dedi Fırat. Bunun nasıl olacağını anlamamıştı. Operasyon izni öyle kolay çıkmıyordu. Böyle havada iki dakikada olacak bir şey hiç değildi ama böyle bir imkan varsa da asla hayır demezdi. Asil döndü. Maskesini çıkardı. Elini uzattı.
' Asteğmen Asil Zorlu. Askerinizin kuzeniyim komutanım. Eti sizin, kemiği de sizin hatta iliği bile sizin. Bizi kurtarın ne olur.' dedi ve o anda Alin kafasına eline geçen ilk şeyi fırlattı.
' Hey! Helikopter kullanıyorum burada. '
' Arkanı dönme o zaman. '
Fırat şaşkınlık içindeydi. Abisinden ve sevgilisinden sonra kuzeni de Ölüler' den çıkmıştı. Yaman Yıldırım sonuçta eski Yaşamayanlar komutanıydı. Ekstra eğitim vermiş olabilirdi ama buna rağmen ortamın mis gibi torpil koktuğunu düşündü. Bu kadar tesadüf olamazdı. Resmen müstakbel gelininin abisini ve kuzenini yeni Çöp projesine aldırmıştı. Şu an kendine kızıyordu. Yaman' ı gözünde çok farklı bir yere koyduğu için kızıyordu. Kendi seçilmeme nedeni olarak bu torpilleri gördü. Elemeleri yaparken adam kayırmıştı. Görkem telefonunu çıkardı.
' Tuğgeneral Engin Türkoğlu. ' dedi. Bekledi.
' Amca. Seni sohbet etmek için aramadım. O yüzden Garnizon üzerinden aramak daha doğru geldi. Nasılsın? İyiyiz iyi. Amca bize bir ufak izin lazım. Var mı sağlam bir konum?'
Alin telefonu aldı..
' Amca. Alınacak intikam var. Bir güzellik yap şu yeğenine bak daha yarım saat olmadı ölümden döndüm geldim. Tamam demedim bir şey. Varsa beş binlik olsun. Yok mu? Neyse üç bine bağlarız amca. Yabancı mısın? Süpersin. Seni seviyorum. '
Telefonu geri uzattı Görkem' e. Görkem Fırat' ın bakışlarındaki şaşkınlığı fark etti.
' Kusura bakmayın Komutanım. Biraz aile içi sohbet gibi oldu. '
' Sorun değil. Ailede herkes asker sanırım. '
' Herkes değil ama epey var diyebiliriz. '
Fazla zaman geçmemişti ki Görkem' in cep telefonu çaldı.
' İzin için teşekkürler amca. Evet Asil burada. Tamam ona gönderecek misin konumu. ' dedikten sonra telefonu kapattı. Resmen pizzacı konumu ister gibi terörist kampı konumu istiyorlardı. Gerçi Tuğgeneral ile akraba olunca böyle şeyler olmasını normal buluyordu. Askeriyede bu kadar torpil olmasını ise hiç normal bulmuyordu. Şu an o böyle bir izin istese önüne bir sürü bürokratik zırva yığılır ve bir izin almak bir ayı bulurdu.
' Peki. Yeterdi ama geliyoruz. ' dedi. Alin' e baktı.
' Buraya gelip ikmal yapın diyor. ' dedi.
İndiklerinde bir Tuğgeneral tarafından karşılanmayı beklemiyordu Fırat. Engin hepsine sarıldı. Bir tek Fırat selam durmuştu. Ona da elini uzattı.
' Fırat Öztürk değil mi?' dedi. Fırat adını bilmesine şaşırdı ama sonra Alin onu şikayet ettiği için bildiğini düşündü. Asil bu arada ufak ufak kaçıyordu. Engin birden o tarafa döndü.
' Hayır Asil. F-16 çalamazsın. ' dedi. Asil hızla koşmaya başladı. Engin ya sabır çekerek havaya baktı. Asil uçak kokusunu metrelerce uzaktan alır ve alınca da duramazdı. Daha öğrenciyken kaçırmalara başlamıştı. Bu yüzden defalarca rapor edilmişti ama hiçbirinden bir sonuç çıkmamıştı. Asil sanki hiç çalmamış gibi milimi milimine aynı yere koyuyordu uçağı. Arada yaptıkları ise hayranlık uyandırıcıydı. Kimse bu kadar yetenekli birinin yolunu kesmek istemiyordu. Engin birden Fırat' a çevirdi bakışlarını..
' Ortam fazlasıyla torpil kokuyor değil mi?' dedi pat diye. Fırat ne diyeceğini şaşırdı. Engin zaten bir şey demesine fırsat vermeden lafına devam etti.
' Az sonra anlarsın torpil mi değil mi? Bu arada bir akşam yemeğe bekliyoruz değil mi Alin?' dedi.
Alin mecburen kafasını olumlu anlamda salladı. İşte tam o anda tepelerinden ters dönmüş halde bir F-16 geçti. Alin ve Ertuğrul el salladı.
' Kesin el sallıyor mal. ' dedi Alin. Mezuniyet zamanı gösterilerde de aynı şeyi yapmıştı çünkü. Hepsi helikoptere bindi. Görkem bu kez Fırat' ın yanına oturdu.
' Ölüler daha kolay izin alabilmek için kuruluyor zaten. Her şeye torpil olarak bakarsan asla gerçeği göremezsin. ' dedi. Fırat onda Yaman Yıldırım' ı görmüştü ve bu onu şaşırttı. Tanışıyorlardı ama tanışma nedenlerini Alin olarak düşünmüştü. Bu yüzden bu kadar benzerlik tuhaf geliyordu. Kamp için adres sormaya gerek yoktu çünkü Asil çoktan bombalamaya başlamıştı. Sesi takip etmek yetiyordu. Fırat Alin' i hala görmemişti. Onu geride mi bıraktılar diye düşünürken helikopteri kullandığını gördü. Alin Sat eğitimi almıştı. Helikopter kullanması tuhaf geliyordu Fırat' a.
Kamp alanına belli bir mesafe kala indirdi helikopteri. Çokta kolay bir iniş yeri değildi. Hepsi indi. Ölüler' den biri helikopteri geri kaldırdı. Havadan destek verecekti. Diğerlerinin hepsi sahadaydı. Fırat atışlarını, hareketlerini, sessizliklerini ve hızlarını inceliyordu. Elbette arada gördüğünü indirmeyi de ihmal etmiyordu. Teslim olanları bir yerde topladılar. Fırat anlamıştı. Torpil falan yoktu. Görkem' le yan yanaydı ve Görkem bütün o silah sesleri arasından ağır silahların sesini ve nereden ateşlendiğini ayırabiliyor direkt oraya yöneliyordu.
' Yeni timin komutanı sen misin?' diye sordu.
' Evet. Adı Ölüler. İleride seni de aramızda görmek isteriz. Tabii kayıp vermeden. ' diye ekledi. Tim belki ileride büyütülürdü. Sonuçta herkes her zaman göreve gidebilecek halde olmayacaktı. Bazen görevde olanlarda olurdu. Dağınık olmanın böyle bir sıkıntısı vardı. Bu nedenle daha kalabalık bir kadro daha iyi olurdu.
Yaklaşık iki saatin sonunda silah sesleri iyice azaldı ve sonra durdu. Yaklaşık yetmiş teslim olan vardı. Onları ve cephanelerden arta kalanları almak için bir tim geldi. Görkem bir ağacın önünde durdu. Kafasını hiç kaldırmadı.
' Atla artık. ' dedi. Alin daldan sallanıp Görkem' in omuzlarına oradan da aşağıya indi. Fırat her şeyi şaşkın bir şekilde izliyordu. Evet o ağaçtan ateş edildiğini o da fark etmişti ama normal bir şekilde inmek yerine abisini beklemesi tuhaftı.
' Siz birlikte kaç göreve gittiniz?' diye sordu.
' Hep birlikte ilk. İkili denk geldiği olmuştu. Alin' le soruyorsan bu ikinci. ' dedi.
Alin' i omuzlarından tuttu. Önüne geçirdi. Fırat' a uzattı.
' Sana iyi bir keskin nişancı verdiler. Bizim kız seninle biraz oyun oynamış cezasını sen kesersin. Bu arada kardeşim komutanı olduğun için sana emanet. Kadın olduğu için değil. Şurada sırt sırta çarpıştık. Bunun hatırına onu senden günü geldiğinde geri isterim. Belki canlı, belki değil ama mutlaka geri isterim. '
Fırat şok olmuştu. Kardeşimi koru, onu kayır demesini falan bekliyordu. Böyle bir şey beklemiyordu. Alin başını abisinin göğsüne yasladı.
' Söz verdin abi. Eğer senden önce şehit olursam sen saracaksın tabutuma al bayrağı. ' dedi.
' Sözüm söz. ' diye cevapları Görkem onu.
Ne Alin ölmekten korkuyordu, ne de abisi Görkem kardeşini kaybetmekten. Onların tek istediği ölürse ölüsünün arkada bırakılmamasıydı.
' Söz. ' dedi. ' Söz kardeşini sana geri getireceğim. '
Canlı olarak diye bir söz veremedi. Bu sözü kimse veremezdi. Fırat bir sözde kendine verdi. Artık kolay kolay kimseye torpilli demeyecekti. Geri döndüklerinde Engin yine karşıladı onları. Yanında bu kez bir de Asil vardı.
' Nerede kaldınız ya? Ağaç oldum burada. ' dedi gülerek. Elinde bir kağıt tutuyor kağıdı sallıyordu.
' Yeni soruşturmamı ilk kim tebrik etmek ister?'
Engin elbette kaçırdığı uçağı affetmemişti.