Vedalaşıp helikoptere binerken Engin bir hafta sonra Alin' lerin evine yemeğe davet etti Fırat' ı çünkü bu konuların uzadığını düşünüyordu. Alin bundan hiç memnun değildi ama karşı çıkamadı. Nasıl çıkacaktı? Komutanı ile sorun yaşamasını kimse onaylamıyordu. Bu Alin' e de bir ikazdı ve Alin bunu bal gibi de biliyordu. Olumsuz bir şey söylerse alacağı cevapları bildiği gibi.
Oysa ki bir yanı ailesinin masasında adı Fırat olan birinin oturmasını istemiyordu. Üvey babası o kadar çok acıya sebep olmuştu ki babasının bunları hatırlamasını istemiyordu. Annesi de babası da Fırat denen heriften çok çekmişti. Annesi Alev o Fırat yüzünden hayatında aşık olduğu ilk ve tek adamı, kızının babasını üstelik kafasından vurmak zorunda kalmıştı. Bir kere kızım bile diyemeden bir kızı olduğunu öğrendiği dakikada ölüme yürümüştü babası. Her Fırat dediğinde nasıl gelmeyecekti aklına?
Tekrar helikoptere bindiler. Kalktıktan bir süre sonra bir kağıt uçak uçtu ve tam Alin' in önüne düştü. Alin Asil' e baktı. Asil dil çıkardı.
' Kesin sen beddua ettin. Seni almadılar beni aldılar diye kudurdun değil mi? Al bu soruşturma kağıdını gururla sakla. Atılmayacağım yine. '
Fırat biliyordu. İyi askerler atılmazdı. Bunu en iyi kendinden biliyordu. Her soruşturma atılma ile sonuçlanmış olsaydı Fırat daha yolun başında atılmış olurdu. Bu nedenle Asil' in kendine güveni gözüne batmamıştı ama Alin' in ölülere girmek istemesi ilgisini çekti. Ölüler' e katılmak tim görevleri hariç bir de ekstra görevler demekti ki bunlar genelde oldukça zorlu görevler olurdu. Alin hala gözünde biraz nazlı biriydi. Böyle bir time girmeyi neden istediğini anlamıyordu. Belki de sadece sevdiği insanlar orada diye istediğini düşündü.
Asil Diyarbakır' a geldiğinde arkasını döndü.
' İnmeye üşendim. Paraşütlerinizi kullanın. İndir kaldır ne kadar yakıt harcıyor haberiniz var mı? Babanızın parası ile çalışmıyor bu helikopter. '
' Tabii senin için kaldırmak zor. ' dedi Ertuğrul imalı bir şekilde. Sonra Alin' e baktı. Aman dercesine döndü. Alışıktı Alin erkek muhabbetine. Zaten ilk gülen de o olmuştu. Fırat ve Alin helikopterden atladı. Herkes tetikteydi aslında. Hedef olsun istemiyorlardı ama bölge güvenliydi zaten. Askeriye sahasının içindeydiler. Fırat Alin' le ilgili bir şey daha görsün istiyorlardı. Alin her şeyden korkup çekiniyor başaramıyor gibi yapmıştı ve bunu biliyorlardı. Bu yüzden Alin' in yapabildiği bir şeyi daha göstermek istediler. Alin havada kendini çok huzurlu hissederdi. Alin bu huzuru yaşasın ve Fırat bunu görsün istediler. Komutanın ve tim arasında bağ olmasının hepsinden önemlisi güven olmasının ne kadar önemli olduğunu hepsi iyi biliyordu. Ne kadar şakacı, umursamaz tipler olarak görülseler de onlar sadece yaptıkları işi seviyordu. Çok seviyorlardı. Bu da onları daha keyifli ve daha atılgan yapıyordu. Vatan için can vermeyi daha çocukken göze almıştı onlar. Babaları ve akraba gibi oldukları diğer Yaşamayanlar üyeleri sebebiyle her günlerini hedef olma ihtimali ile yaşarken alışmışlardı ölüm ihtimaline. O yüzden hepsi bugün yapabilecekleri ne varsa, kurallara tam olarak uygun olmasa da yapıyorlardı. Çünkü yarın bunu yapacak nefesleri olduğundan emin değildiler. Her zaman ellerindeki gün vardı onlar için. Yarın belki de al bayraklı bir tabut olacaktı.
....
Alin' in anlatımı...
İnsanın böyle akrabaları varken düşmana ne gerek vardı. Havada olmanın tadını çıkardım. Çocukluğumu hatırlatıyordu havada olmak. Babam ve diğer Yaşamayanlar üyeleri eğitimlerde beni atıp tutmayı seviyordu. Onlar bunu yaparken kendimi uçuyor gibi hissediyordum. İşte bu da aynı histi. Çocukluğumdu benim. İndiğimizde Fırat öfkeli haline anında döndü. Yukarıda gayet iyiydi aslında. Keyfi yerindeydi. Gıcığı banaydı ama bunun nedenini anlamak zor değildi. Adamla iyi oynamıştım ama bence hak etmişti ve hala ediyordu. Ön yargıları, küçümsemeleri ve sürekli torpil arayışları bitmek bilmiyordu. Vardı bir yarası ama bananeydi. Özelini işe yansıtmaması gerekiyordu. Gerçi sanki bende biraz yansıtıyordum. Sırf adı nedeniyle daha fazla sinir oluyordum ama bana mı sormuştu canım bir vatan haini ile, terör örgütleri için silah üretimi yapan biri ile aynı ismi taşırken?
' Komutan sizinle mi yaşıyor?' diye sordu.
' Engin Amca' m mı? Hayır onun evi Şırnak' ta. '
Umarım detaylı sormazdı. Bizim aile ilişkilerini anlatmak epey zordu çünkü. Yani bunu en son anlatmaya çalıştığımda; " Akraba değilsiniz yani. " diyen birinin üzerine uçmuştum.
' Ailen için sorun olacaksa ben bir mazeret bildiririm. '
Aslında ne iyi olurdu da buna müsade etmezdiler. Ailem için değil benim için sorundu ama takan var mıydı? Alin kim ki? Hepsi eğlence arıyordu. Alin' ciklerini sinir edecek birini bulmuşken fırsatı kaçırırlar mıydı hiç? Neyse belki görünce beni anlarlardı. Sonuçta adam takıntılıydı. İlla torpil arıyordu. Ayrıca güzelliğim bile onun için meseleydi. Saçlarımın kızıl olması bile. Güzel olduğumu elbette biliyordum. Anamın kızıyım sonuçta aksi mümkün değil ama güzelim diye ön yargıyla yaklaşması doğru değildi. O da yakışıklıydı. Ben diyor muydum yakışıklı olduğunu fark edince bir de havalı olayım diye mi asker oldun diye. Bu arada Fırat' a yakışıklı dediğim keskin gözlerimden kaçmamıştı. Aman neyse. Bizde yakışıklıya yakışıklı, öküze öküz, Fırat' a ise yakışıklı öküz denir. Öyle kıvırma çevirme bana göre değil. Ayrıca dünyanın en yakışıklı erkeği olsa ne olacak. Romeo ile Juliet miyiz biz?
"Ah Fırat Fırat... Neden Fırat' sın sen? İnkar et babanı, adını yadsı! Yapamazsan; yemin et sevdiğine. Bende vazgeçeyim Alin olmaktan. Hem adın ne değeri var ki? Şu gülün adı değişse bile, kokmaz mı yine aynı güzellikte? Fırat' ın da ada Fırat olmasaydı kusursuzluğundan hiçbirşey kaybolmazdı. Fırat; nolur bırak at bu adı! Senin parçan olmayan bu ada karşılık al bütün varımı..."
Kendi içimde tiyatro oynarken trajik bir şekilde elimin tersini alnıma koydum. Nah vazgeçerdim Alin olmaktan. Neyse konuya döndüm.
' Hayır olmaz tabii ki de. Hatta sevinirler. Bizde öyle onun evi bunun evi yoktur. Amcamın daveti ailemin daveti sayılır. '
Daha fazla detay vermedim. Ailemi görünce çenem düşmüştü. Fırat' la bu kadar konuşma yeterdi.
' Gelelim cezaya. ' dedi. Sanırım ona yetmemişti. Neyse ben ezberlemiştim cezamı zaten. Görev diye uğraşırken ülkenin patates soğan ihracatına darbe vurmuştum.
' Patatesler beni özlemiştir zaten. '
' Bu kez o kadar basit kurtulamazsın. '
' Patatesler onlara ihanet etmemi hoş karşılamayacaktır. '
Ah işte bu da aileden geçmeydi. Bu alaycı ve eğlenceli tavır yani. Ne yapacaktı şimdi patateslerim bensiz? Ülkenin patates soğan ihracatını nasıl karşılayacaktık? Ayrıca ben yeni şekiller düşünmüştüm o kadar. Hepsi boşa mı gidecekti?
" Başka sefere hasret giderirsin. Nasılsa daha çok ceza alacaksın gibi görünüyor. "
Ya da senin bana ceza verme fantezin var gibi. Hayır ayıptır söylemesi ama adamın götünü kurtardığım için ceza alıyordum şu an.
" Gönderin gelsin hak etmediğim cezamı. " dedim.
" Hak etmediğin?" diye sordu kaşlarını kaldırarak.
" Evet. Orada hepimizi kurtarmaya çalışıyordum. "
" Komutanından izinsiz, habersiz ve tek başına. Peki ben başka bir plan yapsaydım ve planlarımız çakıştığı için bizden biri zarar görseydi ne olacaktı?"
" Ama olmadı öyle bir şey. "
" Olmadı demek olmayacağı anlamına gelmiyor. Yardımcı Komutan bile değilsin. Öyle bir yetkin yoktu. "
" Bizde yardımcı Komutan yok ki. "
" Olacak. "
" Anladım. " dedim. O yardımcı Komutan kesinlikle ben olmalıydım ve olacaktım.
Fırat gözümün içine baktı.
" Seni seçeceğimi hiç sanmıyorum. " dedi. Dışımdan söylemiş olamazdım değil mi? Olamazdım.
" Sesli söylemedin. Sadece gözünden çıkan ateşten anladım. Seni seçmem çok düşük ihtimal. Komutanına saygısızlık ettiğin ve buna devam ettiğin için son seçeneksin. Şimdi cezaya gelelim. "
Son seçenek olmak beni yıldırır sanıyorsa yanılıyordu.