Alin havaalanına indiğinde boynuna sarılacak kollar hayal ediyordu ama boğazını sıkan ellerle karşılaştı.
' Bende seni özledim ama nefes lazım oluyor arada. ' dedi kısılan sesiyle.
' Özlemişmiş. Yemem ben bunları. Doğum günüme bile gelmedin. '
Alin boğazını sıkan eller bıraktığında o ellerin sahibine sıkıca sarıldı. Asker kimliğini uçakta bırakmıştı. Gün içerisinde geri takınmak zorunda kalacağını biliyordu ama önce ailenin bir parçası olmanın , kökleri , bağları olmasının tadını çıkarmak istiyordu. Görevde yapmadığı bir şeydi bu. Ardına bakarsa tereddüt etmekten korkardı.
' Görevdeydim biliyorsun. Hem ilk ben kutlamış oldum fena mı? '
' Yirmi gün önceden evet ve ben bunu elbette saymıyorum. '
Alin çantasını açtı. İçinden o çok sevdiğini bildiği için servet yatırdığı parfümü çıkardı.
' Belki bu affettirir ne dersin?'
Mine parfüm şişesini alıp çantasına attı.
' Hediye paketi bile yaptırmamışsın. Bunu gerçekten hediye saymamı bekleme. '
' Sen fazla mı beleşçi oldun?'
' Sana diyorum bırak mesleği gel. Ben çalışır sana bakarım diye ama kabul etmiyorsun. Öğrenci olan ben çalışan sen olduğuna göre bazı masraflarımı karşılamak zorundasın. '
Alin Mine' ye sıcacık baktıktan sonra gülümsedi. Ona sarılıp döndürmeye başladı.
' İyi ki doğdun benim güzeller güzeli kardeşim. Hiç büyümeyecek bebeğim. '
' Dur yavaş dur. Millet bize bakıyor. Hakkımızda dedikodu çıkacak biraz daha döndürürsen. Ayrıca doğum günümü bir kez olsun kaçırmamayı başarıp gerçekten unutmadığını ispat etmelisin yoksa seni affetmem. '
Mine Alin' i zaten hiçbir zaman affetmemişti. Mine asker kızıydı. Hem annesi hem babası askerdi. Bu nedenle kapalı telefonların, kısa ve kısık sesle konuşmaların, fotoğraf istediğinde eskilerden seçilip gönderilen fotoğrafların, telefonu tamire vermem gerekiyor sözünün, bir şey yok intikale çıkıyoruz sadece sözlerinin gerçek anlamını biliyordu. En iyi bildiği ise bir şey yok sadece bir küçük sıyrık lafıydı. Alin' den Ertuğrul' dan Asil' den Görkem' den duyuyordu aynı lafları. Yakında Boran' dan da duyacağını biliyordu ama en azından o Deniz Kuvvetleri' ni seçmişti. Sıcak çatışmaya girmeyecekti. Aynı şeyi Asil içinde demek isterdi. Hava kuvvetleri seçmiş birinin sürekli sürekli sıcak çatışma içinde olmasına anlam veremiyordu.
' Ben senin doğumunu ve tuvalet eğitimi alma tarihini bile biliyorum. Seninle ilgili bir şeyi nasıl unuturum. '.
' Köpek miyim ben? Tuvalet eğitimiymiş. '
'Hep oyun odamın halısına işediğini hala hatırlayamadın sanırım. Melek teyzem öğren diye bez bağlamayı bırakmıştı ve sen benim oyuncaklarımı çalmak için uğraşırken hep odama işerdin. O yüzden öğrendiğin günü her sene kutlamaya karar vermiştim. '
' Benim gibi genç ve güzel bir kızla ilgili böyle anılar anlatamazsın Alin. Ayrıca öyle bir şey yapmam. Abimle bana yıllardır iftira atıyorsunuz. Dedikleriniz benim prenses kişiliğime aykırı bir kere. '
' Mine' ciğim DNA testi yaptırmadın değil mi hala? Hayır ben eminim seni kesinlikle benim annem doğurmuş olmalı. '
' Biliyorum benim gibi bir güzellikle öz kardeş olup bundan pay çıkarmak istiyorsun ama üzgünüm. Hadi gidelim. '
' Evet. Herkesi çok özledim. '
' Sana bir iyi bir kötü haberim var önce hangisini söyleyeyim. '
' Kötüyü.'
' Olmaz. O zaman iyiyi anlarsın. İkisini aynı anda öğrenmiş olursun. '
' Niye soruyorsun o zaman? '
' Siz nasıl uygun görürseniz prenses hazretleri demen için ama nerede.. Çok saygısız bir tebam var ama şimdilik affettim. İyi haber herkes geliyor. O yüzden biz seninle biraz gezeceğiz. Kötü haber ise gezeceğiz çünkü eve hepsi toplandıktan sonra girmeni istiyorlar. '
Alin bunun anlamını biliyordu. Büyük kurul toplanıyordu. Alin' in seçimi sorgulanacaktı. Alin önceden ortada istenmiyordu ki rahat bir şekilde görev dağılımı yapılabilsin. İyi asker, kötü asker, en kötü asker... Hepsi Alin' in ifadesini almak için hazır olacaktı. Ama Alin en zorlu ifadeyi böyle zamanlarda mutlaka konan o boş sandalyeye verecekti.
' Şaka yapıyorum de lütfen. Bak şaka yaptım dersen sana bir hafta. O çok oldu üç gün prenses hazretleri diye sesleneceğim. '
' Şaka falan yapmıyorum. '
' Durum ne kadar vahim. '
' Şansına kimse görevde değil diyeyim sen anla. Akşama gidiyoruz eve. Akşama kadar benim esirimsin. Dövmen gereken bir kaç kişi var. '
' Mine ben sivil dövmüyorum. '
' Annem gibi başlama işte bal gibi dövüyorsun. '
' Çünkü sen gerçekten annemin kızısın. Beni bir yerlere götürüyor sonra başına bela açıyorsun. Bende mecbur kalıyorum. Ayrıca dövülmesi gerektiğini düşünüyorsan kendinde yapabilirsin bunu. '
' Yapamam. Çünkü tırnağım kırılabilir. Biliyorsun ki protez tırnak bana yapay geliyor. Ben doğaldan yanayım. '
' 18 olduğunda dudaklarına botoks yaptıran sen değil miydin? '
' Annem reşit olmadan asla demişti. Ayrıca şunu sesli söyleme. '
Alin ve Mine havaalanından çıktı. Mine' nin arabasına bindiklerinde Alin teslim olmuştu. Onu sadece ailesinden biri teslim alabilirdi zaten.
....
Alin' in anlatımı...
Mine beni önce okulun yakınındaki kafeye götürdü. Benim düşünceli kuzenim bana yemek ısmarlamak dışında ne planlıyor olabilirdi? Mine elini cebine atıyorsa mutlaka altından bir şey çıkardı. Bir süre sonra içeri cidden yakışıklı biri girdi. Mine' yi görünce gözlerinin içi gülmeye başladı. Bize doğru yürüyordu ki Mine kısık sesle; ' Aslında bunu dövsen ne kadar güzel olur ama bu öyle biri değil. ' dedi. Çocuk yanımıza geldi.
' Selam. '
' Selam. '
' Nasılsın Canan? '
' Mine. Sadece Mine. Canan ismini kullanmamanı rica etmiştim. '
' Sana o kadar yakışıyor ki dilimden çıkıveriyor. Affet. Arkadaşın mı?'
' Kuzenim ya da ablam. Hangisi sayarsan. '
Elini uzattı.
' Ben Cankat. '
Tokalaşmak için elimi uzattım.
' Alin. '
Memnun oldum faslından sonra daha fazla rahatsızlık vermemek adına gitti ama giderken Mine' ye aşkla bakıyordu.
' Çocuğu neden dövmemi istediğini anlamadım. İyi birine benziyor. '
' Evet iyi biri ama bana Canan demeyi bir türlü kesmiyor. '
Canan adının konma hikayesini elbette biliyordu. Ertuğrul kız olduğunda -ki kesinlikle erkek istiyordu çünkü benden başka bir kıza daha tahammül edebileceğini düşünmüyordu- adının Cansu olmasını istemişti. Onu sevmek için tek şartı buydu. Cansu Ertuğrul' u dünyaya getiren annesinin adıydı. Hikayesi acıklıydı. Kaçırılmıştı ve canlı bomba olması için kalabalık bir medyana getirildiğinde daha Yaman amcam kim olduğunu anlamadan askerlerine üst düzey bir rütbeli tarafından vur emri verilmişti. Sivil ve masum olduğu hatta Yaman amcam hariç herkes tarafından kimliği biliniyordu ancak insan içine girmesine izin verilirse çok daha fazla sivilin ölümüne neden olacaktı. Yaman amcam son anda fark edip ona koşarken önce askerleri tarafından vurulmasını, sonrada üzerindeki patlayıcı uzaktan onu oraya getirenler tarafından patlatılınca o vahşet ve dehşet anını izlemek zorunda kalmıştı. Sonrası uzun hikaye. Kalbinin kapılarını kapatmış bir adam ve ona aşık olan bir kadın. Melek teyzem ve Yaman amcamın hikayesini dinleyerek hatta izleyerek büyüdük. Eski eşini hiç görmemiştim. Ertuğrul bile sadece fotoğraflarından hatırlıyor. Yaman amcam tabii ki adının Cansu olmasını kabul etmedi. Melek teyzem için Ertuğrul istedikten sonra olmayacak bir şey yoktu. Yaman amcam sonunda Canan olmasına ikna etmişti Ertuğrul' u. Ah Melek teyzem. Elinde olsa Ertuğrul mutlu olsun diye Cansu' yu çıkarıp kendi yatardı o mezara. Hiçbir zaman Canan' la Ertuğrul' u ayırmadı diyemem. Ertuğrul onun için hep bir adım önde oldu. İlk göz ağrım diyordu. Onların arasındaki bağı başka zaman anlatırım ama Mine işte tamda bu isim olayı nedeniyle Canan ismini sevmedi. Babasına karşı çok kıskanç bir yapısı vardı. Zaten bu nedenle çocukluğumuz biraz dövüşlü geçti. Daha çok onun benim saçımı başımı yolmasıyla. Ben onun küçük olması nedeniyle pek kıyamazdım. Tabii kıydığım zamanlarda oldu. O zamanda inadına babama giderdi. Zaten prenses olduğuna da babam sayesinde inandı. Bende babamı kıskanıp onu çekiştirirdim.
Ona Canan demesine izin verdiği tek kişi Asil. Yıllarca onu kızdırmak için söyledik ama bir tek ona kızmadı. ' Eninde sonunda onun cananı olacağım o yüzden o diyebilir. ' diyor bu konuda. Asil' e aşkı 12-13 yaşlarında başladı ve yıllardır hiç vazgeçmedi. Asil' se onu hiç görmedi bu konuda. Gerçi Asil herkese karşı her zaman mesafeli olduğu için gerçek hislerinden eminde değilim. Tek emin olduğum ona da bize olduğu gibi değer verdiği. Asil askeri eğitim almak için geldiğinde bile bizimle doğru düzgün kalmadı. Onun yerine dayımın evinde yalnız bir şekilde yaşadı. Daha 15 yaşında yalnız bir hayatı seçti. Tabii ki ona bu lüksü fazla yaşatmayıp sık sık kapısına dayandık.
Bir süre sonra biri daha girdi kafenin kapısından. Bize doğru gelirken daha beni rahatsız etmişti.
' Güzellik ne zaman geliyorsun bana?' diye sorduğunda Mine' nin sinirlendiğini fark ettim.
' Cenazene demiştim diye hatırlıyorum. Şimdi misafirim var. Rahatsız etme. Ölünce haber ver gelmeyen şerefsizdir. '
' Misafirinde gelebilir. Güzel kızlara kapım her zaman açıktır. ' dediğinde elini Mine' nin saçına koyup okşadı. Mine' nin gözlerinin karardığını bizzat yakından izliyordum. En yapılmayacak şeyi yapmıştı. Mine' nin saçını aileden olmayan kimse okşayamazdı. Bu babasına verdiği bir sözdü. Yaman amcam Mine saçları benimki gibi olmadığı için ağladığında ona saçlarının çok güzel olduğunu söyledi ve bir söz aldı. Biriyle evlenmeden ya da en azından hayatının aşkı olduğuna emin olmadan saçlarına kimsenin dokunmasına izin vermeyeceğine dair. Mine Asil' in tepkisini ölçmek adına bir kaç sevgili yaptı ama saçlarına asla dokundurmadı.
Mine saçındaki eli tuttuğu gibi ayağa kalktı. Hızla kolunu çevirdi ve kafasını yakaladığı gibi masaya geçirdi. Sertçe kafasını tutmaya devam ediyordu.
' Bir daha saçıma dokunursan ölmek için yalvaracak hale getiririm seni. '
Kafasını kaldırıp tekrar vuruyordu ki çocuğun iki arkadaşının öfkeyle Mine' ye hareketlendiğini gördüm. Ayağa kalktım. Mine ye yaklaşmadan ikisini de birer döner tekmeyle iki yana savurdum. Sonra Mine' nin omzuna dokundum.
' Hadi gidelim. '
Mine çocuğu masadan kaldırıp yere fırlattı. Herkes şaşkın bakıyordu. Arkadaşları tekrar yaklaşıyordu ki ters ters baktım.
' Sivil dövmekten haz etmiyorum. Uzatmayın. Arkadaşınıza destek olmak yerine azıcık akıl verin kimseyi rahatsız etmesin. Tabii sizde varsa. '
Ve tabii ki içeri polis girdi. Bize doğru geldiklerinde ellerimi kaldırdım. Filmlerden seviyordum bu sahneyi.
' Onlardan şikayetçiyiz. Onları da almazsanız başınıza iş açılır. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim. Ben masumum elimi bile sürmedim. ' dedim. Yalanda sayılmazdı. Sonuçta elimi sürmemiştim. Aslında kimliği gösterip kurtulabilirdim ama bu durumda sadece Mine' yi alırlardı.
....
İki saat sonra gözleri çakmak çakmak halde geldiğini gördüm. Üzerinde üniforma vardı. İlk aşkım ve babamdan sonra üniformanın en çok yakıştığı üçüncü erkekti. Bilerek üniforma ile gelmişti çünkü işlerin uzamasını istemiyordu. Parmaklıkların önünde durdu.
' Ben size demiyor muyum uğraşmayın. Bana söyleyin ben direkt mezarlarını kazayım diye. ' dediğinde yan nezarethanede bulunan adamlar korkuyla bakıyordu. Bizi bırakıp onların önünde durdu.
' Sizi buradan çıkarıp kardeşlerimi taciz ettiğiniz için eşeği çelik halatla ağaca bağlayıp sonra o halat çürüyüp kopana eşek sudan gelene kadar döveyim mi yoksa suçunuzu kabul edip paşa paşa cezanızı çeker misiniz?'
' Kardeşlerin mi? ' diye sordu Mine yüzünü dağıttığı için aynada kendini tanımayacak şahsiyetsiz. Ertuğrul sessiz kalınca da özürler dilemeye başladı. Hep aynı hikayeydi. Kapı açıldı ve çıktık. Karakoldan çıktıktan sonra Ertuğrul öfkeyle bize döndü.
' Ya bir kere de beni yormasanız. Şunları kenara çekip şahitsiz dövsen olmaz mı?'
' Bu kez ben yapmadım Eytulul. Mine yaptı. '
' Sabır. Ertuğrul Alin. Ertuğrul. Hiç büyümeyeceksin değil mi? Mine kimseyi dövmez. Tırnağının kırılmasını göze almaz. '
Ve tarih tekerrürden ibarettir. Mine yapar Alin' e kalır çünkü Mine bir prensestir. Bu değişmez kanun gibi bir şey bizim ailede.
....
Ertuğrul' u sarılıp öpüp mıncıkladıktan sonra - ki bundan neftet eder- eve doğru yola çıktık. Çocukken bile aslında ağır başlı olmaya meyilliydi ama benim suç ortağımdı. Sağ olsun kendisi beni hiçbir suçta yalnız bırakmadığı için büyüyünce de beni toplama görevi ona verildi. Görev yerlerimiz uzak olsa bile bir gün başım derde girerse çağıracağım ilk isim odur.
(Bizi yaşamayanlar aşk hikayesinden tanıyan okurlar pardon eski mahallemizden komşular bazen sevgili olacağız diye düşündü ama sonunda nasıl güçlü bağlarla kardeş olduğumuzu ispatladık. Şu an Ertuğrul ' u anlatacak olsam bu sayfalarca sürer. Bu nedenle onu bir köşeye bırakıp sizi ailemle tanıştırmak istiyorum. Ertuğrul ile aramızdaki bağa yeri geldiğinde döneceğiz. )
....
Kapıyı annem açtı. Annem her zaman çok güçlü bir kadın olmuştu. Babam gücümü her zaman ondan aldığımı söylerdi. Annem bana sımsıkı sarıldı ama sarılışı bile kızgınlığını gizleyemiyordu. Alin 0 Aile 1..