6. GELECEK BÖLÜMLERDEN KESİT

495 Words
Bahar, az önce yaşlı kadından yediği fırça yüzünden dolu dolu gözlerle oğluna benzeyen gözlere baktı. İçi paramparça olmuştu ama kadın ona bir kez kızım dese dizlerinde ağlayacak kadar da şefkatine muhtaçtı. Dudaklarından firar eden cümle yaşlı kadını da yüreğinden vursa da günlerdir vicdanı ile aklı arasında sıkışan Ayşe Hanım ruh halinin hırsını yine günahsızdan çıkardı. "Ölsem içiniz rahat eder mi?" Yanağından süzülen sicim gibi yaşlar üzerindeki yazlık beyaz kumaş üzerine kırmızı gelincik çiçeği desenli elbisesinin yakasına kadar ulaşıyordu. Kucağındaki torununu göğsüne bastıran kadın "Evet" demiş bulundu ama anında pişman oldu. Gülümsedi Bahar. Kırık dönük binlerce acıyı ve çığlığı barındıran gülümsemeydi bu. Yutkundu. Kadının önünden kenara çekilirken dudakları titremesin diye birbirine bastırdı. Ayşe Hanım Oğlum ile konaktan çıkarken yanındaki kızı "Anne senin vicdanın mı kurudu? Ne istiyorsun Bahar'dan hala? Nazlı yengem nasıl zehirledi seni anlamıyorum?" Diye annesine kızıyordu. Merdivenlerin ikinci basamağına indiklerinde geride kalan Bahar sedir üzerinde Oylum'un emziğini fark etti. Alıp koşarak dışarı çıkarken deli gibi ağlamayı odasına bıraktı. Afşın çalışma odasındaydı ve kendi yüzünden anne oğulun karşı karşıya gelmesini istemiyordu. Üçüncü basamakta yetişti ve kızarmış gözlerle "Emziğini unutmuşsunuz" dedi. Ayşe Hanım burnundan solurken genç kızın yüzüne bakmıyordu zira bakarsa vicdanının acı çığlığı kulağını sağır edecekti. Elinden alıp onlardan önde olan kızına uzatırken Bahar başını kaldırdı ve son hızla gelen aracı fark etti. Camdan çıkan adam ve silahla ise gözleri büyüdü. Hemen önündeki kadın ile küçük kıza irisleri değerken hiç düşünmedi. Çığlık atar gibi "Anne, Oylum" der demez ikisine de sarılıp merdivenlere oturmalarını sağladı ama sıkılan mermi sesleri ortalığı inletmeye yetmişti. Ayşe Hanım ne olduğunu anlayamadan Oylum ağlamaya başladı. Karşı ateş açılsa da kaçan araba gözden kaybolmuştu. Bahar sardığı bedenlerden kollarını çekerken nefes alamadığını hissetti. Sırtı o kadar acıyordu ki tarif etse lügatında kelime kalmayabilirdi. Hemen bacakları titredi. Göz bebekleri titrerken dudakları ağzına dolan kan ile aralandı ve kenarlardan incecik çizgiler halinde süzülmeye başladı. Polis olan genç kız yengesinin adını haykırırken Afşın ve diğerleri dışarı fırlamış neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Bahar!" Afşın duyduğu isimle başını çevirdi. Annesini ve kızını saran onlara siper olan karısının rengi Hemen solmuş dudaklarından sızan kan kendini belli eder olmuştu. Bir kez de o bağırdı. "Bahar!" Bahar artık duymuyordu. Kasları gevşemiş bedeni onu tutmaya yeltenen görümcesinin ellerinden kayıp altı basamak aşağıya yuvarlanmış ve yüz üstü yere serilmişti. Beyaz elbisesinin sırtı şimdi kırmızıydı. Gelincik çiçekleri kan ağlıyordu. Bahar, kan kusa kusa koşuyordu anne babasına. Çok bir şey istememişti şu hayatta. Sadece birileri onu sevsin saysın varlığını kabullensin istemişti. Var olduğunu ispatlamak adına yüzünde gülümseme elinden geleni yapmıştı. Ama olmamıştı sanki. Kimi sevse kimden azıcık şefkat beklese koca duvarlar varlığını belli etmişti. Daha yirmi yedisinde yorulmuştu. Hoş, şimdi ölse bilirdi ki ardından ağlayanı olmazdı. Bunu bilerek zar zor gören kısık göz kapakları tamamen kapandı. Adı Bahar'dı ama kara kışların ev sahibiydi hayatı. Afşın koşarak indiği merdivenlerin dibinde yatan karısının yarasına bakarken gözleri irice açılıyor kaşları çatılıyor dudaklarında "Hayır" sözcüğü tekrar ediyordu. Küçük emanetine sahip çıkamamıştı. O yüreğine bu yaşta baharı getirmişti de dili söylemeye yememişti. Pişmanlık, kaybetme korkusu ve sevdanın kanlı gelincik çiçeği.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD