Nereye gittiler ve ne oldu görmedim. Kızımın yanına döndüm. İnsanlar neden bu kadar acımasızdı? Ben kime ne yapmıştım? Adama da o kadar güvenmedim. Yani adını söylemeye falan ne gerek vardı? Yalnız bir kadın olarak çok dikkat etmem gerekiyordu. Bugün bunu daha iyi anlamıştım. Asker eşi olarak gittiğim bir çok yerde gördüğüm saygınlık artık yoktu. Aslında maddi hiçbir beklentim yoktu ama Yamaç arasıra buraya kızını görmeye gelse her şey farklı olurdu. Şimdi babasız bir kızım vardı. İnsanlar farklı düşünüyordu. Ama Yamaç sözleriyle babalık haklarını zaten kaybetmişti. Gerçekten babasız bir çocuk büyüyecektim. Sabaha kadar uzandık yine kızımla. Isınmaya çalışıyorduk. Sabah uyudum. Öğlen kapı sesine kalktım yine. Yorgun bedenim epey uyumuştu. Hafif bir kırıklık hissediyordum. Süngerde olsa altımda ısıtmaya yetmiyordu. Geceleri evde tıkırtılar duymaya başlamıştım. Evde yemek kokusu da olduğu için sanırım fare geliyordu. Fareden korkardım ama Yamaç hayvanların ateşten uzak durduğunu söylemişti. Ateşe güveniyordum. Başka güvencem yoktu. Diğer odalar zaten karanlıktı. Geceleri onu arayamazdım. Gerçi bulsam da çığlık atmak dışında bir şey yapamazdım. Çığlığıma gelecek kimsem yoktu. Kapıya gittim.
" Kim o?" diye sordum. Dün olanlardan sonra kapıyı direkt açmaya niyetim yoktu.
" Benim. Yusuf. Komşunuz. "
Kapıyı sadece araladım.
" Bir sorun mu var?"
" Bunu size getirdim. " diyerek kovayı gösterdi. Anlamamıştım.
" Sonbahar girerken evi boyadım. Bu artmıştı. Öylece duruyordu. Bende size getirdim. Çok bir şey değil ama bir odaya yetecektir. "
" Teşekkür ederim ama kabul edemem. "
" Ama kabul etmezseniz zaten kuruyup gidecek. Ziyan olacağına sizin işinize yarasın. Üstelik bebeğiniz var. Yani en azından boyalı ev daha temiz olur. "
Kapıyı açtım.
" Teşekkür ederim. " dedim. Boya yapmayı bilmiyordum ama Yamaç' ı yaparken görmüştüm. O kadar da zor görünmüyordu. Kovayı yere koydu. Fırçaları bana uzattı.
" Bunları kullanabilirsiniz. İşiniz bittiğinde alırım. Şey boya yapmayı bilmiyorsanız ben boyayabilirim. "
" Sizi eve alamam ama boya için teşekkür ederim. "
" Aslında hava bugün güneşli. Siz bebeğinizle bir saat dolaşmaya çıkarsanız ben hemen hallederim. "
" Size zahmet olmasın. "
" Zahmet olmaz merak etmeyin. Hem bebek boya kokusu çekmemiş olur. "
Babasının düşünmediği kızımı elin adamı düşünüyordu. Aslında pencere olmadığı için yoğun boya kokusu olmazdı ama yine de boya yapmak benim için kolay değildi. Duvarlarda da küf ve mantar vardı. En azından onların görünüşü ve kokusu giderdi.
" Peki. Teşekkür ederim. Siz iki dakika bekleyin lütfen. " dedim ve kızımı alıp çıktım.
....
Yazarın anlatımı...
Lale evden çıkar çıkmaz telefonunu çıkardı. Arama yaptı.
" Komutanım müsait misiniz?"
" Dinliyorum Yusuf. "
Bir yandan evi geziyordu.
" Ev gerçekten çok kötü halde. Bu evde yaşamak mümkün değil. "
" Sen daha Lale' yi tanımıyorsun. O elinin değdiği her şeyi çiçek bahçesine çevirir. "
" Atmaca Komutanım bu yönünüzü hiç bilmiyorduk. "
" Kes asker! Zevzeklik etme. "
Yusuf' un yüzü düştü.
" Artık asker değilim Komutanım. " derken sesindeki acı Yamaç' a kadar ulaştı.
" Her Türk sadece asker doğmaz Yusuf Teğmen' im. Her Türk asker ölür aynı zamanda. Sana iki vatan evladı emanet ettim. Onları korumakta vatana hizmet. "
" Emredersiniz Komutanım. Yenge ile böyle tanışmakmış kısmet. Yalnız Komutanım cidden başka bir ev bulamadınız mı? Yani ev bir şekilde tamir edilir ama evin sahibini biliyorsunuz. "
" Biliyorum. Seçme şansım olmadı. Ayrıca bir şeyi saklamanın en iyi yolu göz önüne koymaktır. Zaten yakında boşanacağız. Kimsenin aklına gelmez, anlamazlar da. "
Yusuf kulaklığı taktı. Boyaya başladı. Bir yandan da konuşmaya devam etti.
" Komutanım evleneceğinize de kimse inanmamıştı, boşanacağınıza da inanamıyoruz. "
" Dedikodu mu yapacağız? Çay çekirdekte ikram edecek misin?"
" Ev tam takır kuru bakır Komutanım. Olsa dükkan sizin. Yeni gelenler nasıl Komutanım?"
" Sizden iyi oldukları kesin. Tembel tenekeler. En azından götlerini kaldırmayı biliyorlar. "
" Üzüldüm. O kadar mı kötüler?"
" Ben kötü mü dedim?"
" Komutanım onca yıldır söyleyemedim. Siz ülkenin en iyi timlerinden birine günde beş öğün işe yaramaz herifler diyen adamsınız. İyi diyorsanız onlar kötüdür. Tim olarak sizi çözmüştük biz. Yoksa çekilecek dert değilsiniz. Ne kadar küfür o kadar övgü diye diye çektik. "
" Çok bilmişsiniz siz. "
" Komutanım affınıza sığınarak yengeyi tanıyan sizi ayrı tutarak beşinci tim üyesi olaraktan bir şey soracağım. Yani sonuçta bende artık özel üye sayılırım değil mi? Keşke Ediz hayatta olsaydı. Ne hava atardım şimdi. "
" Vatan sağ olsun!"
" Vatan sağ olsun Komutanım. Ediz rüyalarıma giriyor. Bilirsiniz çok zevzektir. 'Ben şehit oldum oğlum senin anca bacağın şehit oldu.' diyor. Neyse Komutanım sorumu sorabilir miyim?"
Dolan gözlerini kapatıp açtı. Kendini toparladı.
" Sor. "
" Komutanım yengeye git dediniz de o ne olur beni terk etme sensiz yapamam demek istediğinizi anlamadı mı? "
" Asker! Kendine gel! Sen böyle bir adam değildin. Ediz giderken dilini sende mi unuttu acaba? "
" Miras bıraktı Komutanım. Bin kere keseceğim dilini dediniz kesmediniz. En kıymetli hazinesini bana bıraktı o da. Komutanım son bir şey daha soracağım. "
" Sor ama son olsun. "
Yamaç aslında özel hayatı ile ilgili konuşan biri değildi. Hiç olmamıştı ama bu tim hem onun ailesi olmuştu hemde gazi askerine karşı kendini kötü hissediyordu. Gazi olmak onların gözünde olabilecek en kötü şeydi çünkü şehit düşme şanslarını yok ediyordu. Şehitlik ise ulaşılması en güzel mertebeydi. Öyle görüyorlardı.
" Yengenin Ediz' in şehit düştüğünden haberi var mı? Cenazesinde yoktu çünkü. Bizi görmesin diye mi getirmediniz? Yoksa bilmiyor mu?"
" Bilmiyor Yusuf. Lale Ediz' i çok severdi. O şerefsiz boşuna hava atmıyordu yani timde. "
" Sizi yengeye şikayet ettiği doğru muydu yani?"
" Doğruydu. Eğitimde canımızı çıkarıyor demişti. Lale de ceza olarak evin etrafında beş tur koşturdu beni. "
Yusuf güldü.
" Beş tur mu? Sizin usul mü Komutanım?"
" Kendi usulü. Beş tur dedi ama kıyamayıp üçte bıraktırdı. "
" Yenge komutan olmayı hiç düşünmedi mi? Böyle komutana can feda. "
Yamaç yalnız olduğu için rahatlıkla gülümsedi. Buruk bir gülümsemeydi. Lale' si olmadan gerçek bir gülümseme onun açısından pek memnun değildi ama son zamanlarda Lale de onu gülümsetemez olmuştu.
" Çatışmada terlediniz diye sırtınıza havlu falan koyardı. " dedi. Yapardı Lale' si. Kıyamazdı kimseye.
" Ben anladım Komutanım. Yenge sizi boşama kararı aldı. "
" Zevzeklik etme. Unutma Yusuf. Kimse kim olduğunu bilmeyecek. Tekin bir yer değil orası biliyorsun. Hikayeni unutma. Çocukken araba çarptı. Bacağın tekerleğin altında kaldı. Dokuz yaşındaydın. "
" Unutmam Komutanım. "
" Mesleğin?"
" Aileden kalma bir beyaz eşya mağazam var. Pek işe gitmeyi sevmiyorum. Depresyondayım. Kronikleşmiş depresyonum var. Psikolojik tedavi görüyorum ama zaman zaman kontrol edilemeyen öfke problemleri yaşıyorum. Kazada kafamı da vurduğum için kafam gelip gidiyor. Eğer bu mahallede bir olaya karışırsam karakol beni bırakacak. Buradaki insanlar raporlu olduğum için bırakıldım diye bilecek. Komutanım bu gerekli miydi?"
" O şerefsizlere güvenmiyorum. Senin hep orada olman lazım Yusuf. Başını belaya sokup seni saf dışı bırakmasınlar. "
" Komutanım zaten dün biri kapıya dayandı. Namus falan ayağı yaptı ama niyeti belli. Korksun onu eve alsın istiyor. Tahmin etmişsinizdir kim olduğunu. "
" Ettim. Sonuç?"
" Uzaklaştırdım Komutanım. Pek bir şey yapamadım ama. "
" Gelince ben hallederim. Sen yapma zaten. "
" Tamam Komutanım ama ev sahibi olan o şerefsiz ne olacak?"
Yamaç ani gelen görev sonrası muhtar ile konuşmuştu. Kira konusunu muhtar ile halletti ama başka bir sorun ile karşı karşıya kalmıştı. Ev iki kardeşe miras kalmıştı. Erkek kardeşin teröre destek verdiğinden emindiler. Kadında şüpheliydi. Yamaç eliyle para veriyordu o paraların nereye gideceğini bile bile. Lale için yapacaklarının bir sınırı yoktu. Üstelik Lale için güvenli bir yerdi. Yani biraz düzenlenince güvenli olacaktı. Kimsenin aklına gelmezdi. Yıllar sonra ilk kez ailesinden para istemişti. Annesinden ve üvey babasından. Aldığı parayı bankaya koydu. Bir kısmı ile ilk ayın kirasını yatırdı. Asker maaşı ile teröre gideceğini bildiği bir ödeme yapmak istemedi. Yine de ev sahibi sorundu işte. Büyük sorun. Yamaç bir an önce boşanma işlemleri bitsin istiyordu. Lale kendi soyadına dönsün. Boşanmadan sonra geçmişe dönük evrakları da yok edecekti. Kızlarını da nüfusundan çıkaracaktı. Lale' nin buna itiraz edeceğini sanmıyordu.
" Sen bu yüzden oradasın Yusuf. Gözün üzerinde olacak. "
" Emredersiniz Komutanım. "
" Gelelim asıl konuya artık ne dersin?"