ERİK SORUNU

1434 Words
"Komutanım karınız terör aşığı bir adamın evinde yaşıyor ve asıl konu fareler ve böcekler mi?" " Evet. Çünkü onu öldüremezler. Öldürerek beni üzerlerine k******e gibi daldırmazlar. En fazla kaçırırlar ve beni tuzaklarına çekmeye çalışırlar. Ben sana atmacaları hiç anlattım mı? Anlattıysam bile bir daha dinle. Atmaca, yırtıcı kuş türlerinden biridir. Hızlı, çevik ve yetenekli avcılardır. Güçlü ve saldırgan bir karaktere sahiptirler, özellikle üreme dönemlerinde daha da agresifleşirler. Yani atmacanın eşine yaklaşamazsın. Atmacalar, avcılıklarındaki en bilinen teknik beklemektir. Yüksek bir noktadan, örneğin bir ağaç dalından ya da elektrik telinden, saatlerce hareketsiz bekler. O kadar beklerler ki şaşarsın. Hedeflerini gözlemler ve doğru an geldiğinde aniden hızlı bir şekilde saldırırlar. Ama tek teknikleri bu da değildir.Atmacalar, güçlü kanatları sayesinde yüksekten süzülerek de avlarını yakalarlar. Yüksekten süzülerek alçalan atmaca, aniden hızlanarak hedefine doğru dalış yapar." " Vay be. Bu yüzden mi Atmaca diyorlar size Komutanım? " " Bu kadar da değil. Atmacalar, hızlı bir şekilde takip ederek de avlarını yakalayabilirler. Hedefi gözlemler, onun kaçış yollarını kesmeye çalışır ve aniden saldırır. Bazen de eğer avı büyük ya da kalabalık ise grup halinde avlanırlar. Ayrıca çok zeki hayvanlardır. Atmacalar bazen, avlarını uzun süre kovalayarak da yorarlar. Dayanıklı uçuş yetenekleri sayesinde avlarını uzun mesafeler kovalayabilirler. Avlarının güçleri tükenince, son bir hamleyle avı yakalarlar. Anlayacağın atmacada taktik bitmez. Avlamayı kafasına koyduysa mutlaka avlar. Eğer Lale' ye bir zarar gelirse bu Atmaca durmadan dinlenmeden avlanır. Anlatabildim mi?" " Yani Komutanım en fazla ele geçirip sizi zayıf yakalamak için kullanırlar. " " Evet. Bende gidip karımı kurtarırım. Ama fare ve böcekler öyle değil. Lale onlardan çok korkuyor. " " Komutanım emrettiğiniz gibi Lale Hanım ilk evden çıktığında bütün evi ilaçladım. Öldürebildiğim kadarını ilk gün öldürdüm. Kabul edersiniz ki marketten çabuk geldi. Ama evin etrafına kükürt döktüm. Ayrıca arasıra yeniliyorum. Geceleri evin arkasındaki oyukları onarıyorum. Telefon ışığı ile biraz zor oluyor yavaş ilerliyor Komutanım. Bir de yenge galiba geceleri uyumuyor bir gün yakalanacağım sabaha karşı da yan duvarlara bakıyorum ama insanlar çıkmadan ortaya eve dönüyorum. Yenge yokken de ilaçlamalara devam. Böcek ölülerini de süpürüp atıyorum. Dağlarda böcek, yılan yiyerek yaşayan adamın böcekten korkan karısı var. İlginç bir durum. " " Ne yapayım? Karıma böcek mi yedireyim?" " Komutanım, Yavuz Komutanım ile birlikte sizin time ilk geldiğim gün beni dağa atıp üzerime sırtlan salmıştınız. Hiçbir şeyden korkmamam içinmiş öyle demiştiniz. " " Yani. Karımın üzerine de böcek mi atsaydım?" " Yani beni dağda unuttuğunuz gibi bir hafta böcekle bir odada unutsaydınız demiyorum ama biraz üzerine mi gitseydiniz? Asker eşi genelde yalnız olur. Alışmış olsa iyi olurdu. " Yusuf' un canı çıkıyordu. Fare ve böcek avlamaya çalışmaktan. Protez bacağa yeni alışıyordu zaten. Eskisi kadar hızlı olamadığı için kendine kızıyordu. Üstelik Lale' ye yakalanması yasaktı. Yani imkansız gibi bir şeydi bu evdeki bütün fare ve böcekleri imha edip aynı zamanda yakalanmamak ama bunu Yamaç' a söylemezdi. Yamaç imkansız lafından nefret ederdi. Bunu bir askerin söylemesinden daha fazla nefret ederdi. Yamaç' ın gözünde Yusuf hala askerdi. Sadece görev yeri değişmişti. Eğer Yusuf bu konuda şikayet ederse gazi demez İstanbul etrafında iki tur düz koşu yaptırmaya kalkabilirdi ki İstanbul yedi tepe ama Yamaç Komutan iki demeyi bilmeyen bir adamdı. " Zoruna mı gitmişti hayırdır? Yüzünü bir dakika görmüştük. Nereden hatırlayacaktık seni? Sen dua et Albay yeni asker nerede diye sordu da o zaman yerini hatırlayıp Tankut' u gönderdik. Yerini de unutsak ne olacaktı?" " Allah sizden razı olsun Komutanım. Siz olmasanız ben ne yapardım? Yalnız bu şaka değil Komutanım. İyi ki varsınız. " " Boşanma aşamasında olabilirim ama hala evliyim asker. " " Bende zaten uzun saçlılardan hoşlanıyorum. " " Kapat. İşini bitir. " " Emredersiniz Komutanım. " " Çöpün yanına bir vileda seti koy. Bir de kettle. Unutma eski göstermeyi. Mutfağın elektriğine de bak. Halledersin sen. " " Çöpün yanına buzdolabı koyamayız Komutanım biliyorsunuz değil mi?" " Boşuna mı beyaz eşya mağazan var sahte kimliğinde sanıyorsun. Onunda sırası gelecek. Birden olursa şüphe eder. Güvenini kazan. Sakın ona acıma. Anlarsa görevin iptal olur. Acınmasından nefret eder haberin olsun. Bir daha yanına yaklaşamazsın. " " Valla acımam Komutanım. Helal olsun yengeye yani. Cesareti, azmi takdire şayan. Koskoca Yamaç Komutan' ı General kapısında bekleyen acemi er gibi sabaha kadar dikti ya köşe başına, o andan beri idolümdür kendisi. " " Asker! " " Emredin Komutanım!" " Karıma sadece ben hayran olabilirim. Bir daha karıma hayran olma. " " Emredersiniz Komutanım!" " Kapat şimdi. Beni uğraştırma. " Yusuf telefonu kapattı. Ne kadar hayran olma dese de komutanı, hayran olmuştu Lale' ye. Telefonu kapatmaya üşenen adamı nelerle uğraşıyordu Lale. Özellikle beşik konusunda kaç asker koşturmuştu. Yamaç gönderdiği fotoğrafın birebir aynısını istiyordu. Biraz daha koyu pembesini bulmuşlardı ama kabul etmemişti Yamaç. Neyse ki sonunda buldular. Bir kaç bıçak kesiği atmışlardı yanlarına ama Yamaç' a yetmemişti. Lekesiz eski eşya mı olur diyerek biraz çay dökmelerini istemişti. Ama çayı içmeden dökmelerini emretmişti. " Kızım sizin mikroplarınızla mı uğraşacak bir de?" diye de kızmıştı. Evde mikrop yuvasıydı ama Lale' nin kızını temiz tutacağından, koruyacağından emindi Yamaç. Yusuf, komutanı için üzülüyordu. Bardağın kenarına ağızları değecekte oradan dökülen çaydan mikrop kapacak diye endişe ettiği kızını sevip okşayamayacaktı komutanı. Az önce Lale kucağında dışarı çıkarırken görmüştü Asya' yı. Pembe yanaklı çok tatlı bir bebekti Asya. Bütün tim biliyordu Lale' nin ekşi meyvelere aş erdiğini. Yamaç yakınlarındaki manava para gönderirdi üç günde bir ve bulabildiği bütün ekşi meyvelerden mevsimi olmasa dahi birer kilo almasını isterdi. Lale gelirse satacaktı sadece. Üç gün sonunda Lale' nin almadıkları doğacak kızının hayrına çocuklara dağıtılırdı. Yamaç bunu öyle görev edinmişti ki kendine dördüncü gün olup hala telefonu çekmediğinde telefon çekecek bir yer bulmak için tırmanırken vurulmuştu. Özel işi olduğu için hiçbir askerini tehlikeye atmamış yalnız gitmişti. O zaman daha bebeğin adı belli olmadığı için adını Lale koydukları izinsiz bir operasyonla komutanlarını vuranları öldürdüler. Aslında Yamaç kendini hedef yaparak ortaya çıkmalarına sebepte olmuştu. İçlerinde üst düzey bir isimde vardı. Asya daha annesinin karnında olsa da, annesinin de onun da hiç haberi olmasa da onun şerefine, onun uğuruyla yapılmış başarılı bir minik operasyon vardı. Lale onu hala görevde zannederken Yamaç hastaneydi. Askerleri görevi tamamlayıp komutanlarını ziyarete gittiklerinde; " Komutanım. Kesinlikle yeni bir Komutan yetişecek. Daha anne karnında bir operasyona karar verdirmek ve üst düzey bir teröristin ölümüne sebep olmak herkesin harcı değildir. " demişlerdi. Lale o gün canının çok çektiği eriği manavda bulduğunda çok sevindi. Hiçbir zaman o eriğin kocasının kanıyla sulanarak oraya geldiğini bilmedi. Yusuf boyayı bitirdi. Mutfağın elektrik tesisatına baktı. Tesisatta bir sorun görünmüyordu. Sadece bir duy ve lamba alınması gerekiyordu. Lale' ye bunu söyleyecekti. Sonuçta ucuz bir şeydi. Yusuf bir dakikada bağlardı. Dışarı çıktı. " Lale Hanım. Boyadan biraz arttığı için en azından mutfağın bir duvarına süreyim dedim ama elektrik yoktu. Ben tesisata baktım. Bir duy ve bir ampul alırsanız bir dakikada bağlayabilirim. " Lale itiraz etmek istese de yapamadı. Elektrikçi gelince çok para istiyordu. En azından mutfağında elektrik olacaktı artık. Kızıyla bir almaya giderken Yusuf hızla kendi evine gitti. Böcek ilacını aldı. İlacı iyice eve sıktı. Boşları pencereden attı. Gece oradan toplayacaktı. Lale kapıyı çaldı. Aldıklarını verdi ama içeri girmedi. Yusuf lambayı yaptı. Kalan boya ile mutfağın bir duvarını boyadı. Mutfakta gördüğü fareyi öldürdü ve evden çıktı. Lale çok teşekkür etti ama hiçbir şey ikram edemedi. Para vermeye çalıştı ama kabul etmedi Yusuf. .... Lale' nin anlatımı... Yusuf' a teşekkür etmek dışında bir şey yapamadım. Bir ara yakınlardaki pastaneden bir şeyler alıp götürürdüm. Bu geç aklıma gelmişti çünkü ona güvenmiyordum ve gerilmiştim. Artık mutfağımda da ışık vardı. Oda boyanınca biraz daha eve benzemişti. Kızını doyurdu. Uyuttu. Geceleri üşümesine bulabileceği çözümü düşündü. Şu anda en ucuz yol bir battaniye daha almaktı. Yatağının üzerine sererek daha fazla ısınabilirdi. Kızı uyanınca gidip aldı kızıyla birlikte. Evine gülümsedi. Yavaş ilerliyordu ama yine de memnundu Lale. Artık daha temiz göründüğü için içi rahatlamıştı. En çok kızı için endişe ediyordu çünkü. Hava karardığında kapısı sert bir şekilde çalındı. Işığı yanıyordu. Mecburen kapıya gitti. Açmadan; " Kimsiniz?" diye seslendi. Eski kapıyı tamir ettirmişti. Çok sağlam olmadığının farkındaydı ama yine de kendine güvence olarak görüyordu. " Ev sahibi." dedi dışarıdaki ses. " Benim ev sahibim kadın. " dedi Lale. " Kız kardeşimle konuşmuşsunuz. Kapıyı açın lütfen. " dedi adam. Lale kadının bir erkek kardeşi olduğunu biliyordu ama kadın sorun olmaz demişti. Şimdi sorun olan neydi de kapıya gelmişti akşam akşam. Korkuyordu ama yapacak bir şeyi olmadığını düşününce mecburen kapıyı araladı. Adamın niyeti kötü olsa kendi evine kolayca girer diye kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. " Buyurun. Ne istemiştiniz?" dedi kapı arasından. " Beni kendi evime davet etmeyecek misiniz?" diye sordu adam. Lale daha çok gerilmişti ama yapacak bir şeyi de yoktu. Ufak tefek bir kadındı zaten. Adam şu an bir tekme atsa Lale' yi yıkıp içeri girebilirdi. Lale adamın yapabileceği ama yapmadığı şeyleri düşünerek kendini sakinleştirmeye çalışıyordu ama bu geliş pek hayra alamet değildi. Farkındaydı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD