2
Sonunda biten tatilin acısı ile derginin binasından içeri giren Zeynep suratının asıklığı ile görevlilere selam verip çalıştığı kata çıktı. Çalışma arkadaşlarına da selam verip kendi masasına oturdu. Tatili çok güzel geçmişti. Son haftayı Aymelek ile gezerek geçirmişti. Ama artık iş zamanıydı. Kendini toplayarak işine verdi. Araştırmalar yaptı. Bu haftaki sayıda yazacağı konuyu bulmuştu ancak tam doğru bilgiler verebilmek için bulabildiği her kaynağa bakıyordu. Bu şekilde öğleye kadar çalıştı. Mola verildiğinde ise çantasını alarak ayağa kalktı. Bu gün Aymelek ile nerde yemek yiyeceğini düşünürken masası köşede kalan kızı gördü. İşe başladığından beri en az muhabbeti olan kişiydi. İsmini tam olarak biliyordu. Ülker Saygın. Ülkenin sayılı zenginlerinden sayılan bir ailenin kızı olmasına rağmen böyle bir yerde çalışıyordu. Bu işe girdiğinde başlarda büyük olay olmuştu. Neredeyse dergideki herkes onunla arkadaş olmak için yarışmıştı. Ama Zeynep kendini uzak tutmuştu. Aslında uzak durmak için fazla bir çaba harcamamıştı ancak aralarında samimiyet bir türlü oluşmamıştı. Ülker sandığı gibi zengin şımarık bir kız değildi. Buradaki herkes gibi o da emeği ile çalışıyordu. Duyduğuna göre burada kimle arkadaş olursa olsun hiç kimseyi ailesine sokmamıştı. Bu da onunla arkadaş olmak için sıraya girenleri hayal kırıklığına uğramıştı. Bir süre sonra da Ülker de herkes gibi normal biri olarak görülmeye başlamıştı. Bu gün ise kız farklı görünüyordu. Sanki mutsuz gibiydi. Kapıya doğru giderken ani bir kararla adımlarını Ülker'in masasına çevirdi. Ağır hareketlerle eşyalarını toplayan kız onu görünce başını kaldırarak ona baktı. Zeynep ise onun yüzündeki mutsuzluğu yakından daha net gördü ve o anda karar alarak konuştu.
" Yemekte bana katılır mısın ?"
&&
Zeynep , Aymelek ile kararlaştırdıkları restauranta girerken hemen arkasından Ülker vardı. İkisi beraber çoktan gelmiş olan Aymeleğin yanına oturdular. Zeynep , Aymelek ile Ülker'i tanıştırıp yemek siparişlerini verdi. Üçlünün arasında garip bir sessizlik oluşunca birbirlerine bakmaya başladılar. Zeynep Ülkeri fazla tanımadığı için nereden sohbet açacağını bilemiyordu. Ülker ise bir anlık kararla aynı yerde çalışmalarına rağmen en az muhabbeti olan bu kızın davetini kabul etmişti ve şimdi boş boş oturuyordu. Aymelek masadaki tuhaf sessizliğe bir anlam veremeyerek bir süre karşısında oturan iki kadına baktı. Daha sonra da daha fazla dayanamayarak ağzındaki baklayı çıkardı.
" Ben işten ayrıldım. "
Zeynep gözleri açılarak arkadaşına bakarken Ülker muhabbet olsun diye " Neden ki ?" diye sordu. Aymelek derin bir nefes vererek ortaya konuşmaya başladı.
" Sen şimdi bilmiyorsun o yüzden baştan alayım. Geçen ay bizim şirkete yeni bir müdür atandı. Yakışıklı birşey. Birde benimle ilgileniyordu. Güzel sözler falan. Hatta yemeğe çıktık beraber orda da bana yeşil ışık yaktı. Sonra bir öğrendim meğer nişanlı imiş "
" Vay şerefsiz "
Ülker sinirle söylenirken Aymelek onu onaylayarak anlatmaya devam etti.
" Tabi hesap sordum . Bide pişkince ' Ne olmuş nişanlıysam ' dedi ve diğerlerine asılmaya başladı. Tabi ben bu durumu kabul etmedim ama yapabileceğim bir şey de yoktu. Görmezden geldim. Ama bu gün artık dayanamadım "
" Noldu ki ?"
" Bu gün bu geri zekalı yine bana sarkmaya başladı. Sürekli odasına çağırıyor iltifatlar ediyor falan. Sabrettim. Sabrettim. En son bu beni odasına çağırıp öpmeye kalkınca bastım tokatı. Sonrasında bağırıp çağırmaya başladım. O sırada da bunun nişanlısı geldi. "
" Oha . Eee ?"
" E si anlattım her şeyi. Kız zaten bundan şüpheleniyormuş. Anlattıklarımı duyunca o da bir tokat patlattı."
" Ohhhh iyi olmuş "
" Evet. Sonrada attı yüzüğü bunun suratına . Ee hal böyle olunca bu da sinirle bana döndü . "
" Hii. Bir şey yapmadı değil mi ?"
" Yok be ne yapacak. Kovdu sadece "
" Aaa. Hem suçlu hem güçlü. "
Ülker ve Zeynep adam hakkında yorum yaparlarken aralarında başlayan sohbet ile iki saati beraber geçirdiler. Yemekten sonra ise birbirlerinin numaralarını alarak Aymelek yanlarından ayrılırken Zeynep ile Ülker de iş yerine doğru yürüdüler.
&&
Bir hafta sonra Zeynep önüne atılan iki davetiye ile kafasını kaldırdı. Ülker başında dikilmiş ona bakıyordu.
" Bunlar ne ?"
" Davetiye "
Zeynep zarfın birini açıp içindeki kağıdı çıkardı.
" Abimin nişanı var. İki gün sonra. "
" Hayırlı olsun "
" Sağol . Büyük ihtimal felâket olacak ama neyse "
" Anlamadım. "
Ülker oflayarak zeynebin masasının önüne bir sandalye çekti ve sesini kısarak konuştu. Ailesinde olanları tek tek anlattıktan sonra yine mutsuz bir ifade ile arkadaşına baktı. Zeynep duydukları karşısında şaşkınca Ülker'e bakakaldı. Bu devirde hâlâ böyle aileler nasıl var olabilirdi. Bu çok büyük bir haksızlıktı.
" Abin için üzüldüm "
" Bende . Ama yapacak bir şey yok. Babama karşı gelemeyiz. "
" Neden ? Sonuçta imzayı abin atacak. Hayır diyecek. "
" Anlamıyorsun . Bu farklı. Bizim ailemiz de yazılı olmayan kurallar vardır. Biz böyle büyüdük. Babama şimdiye kadar hayır diyen sadece ben oldum . O da bir kere . Burda çalışmak içindi. Bir istisna oldu ve babam kabul etti. Ancak bundan sonra olmaz "
" Gerçekten anlamıyorum. Ama herkesin kendi hayatı tabi. Ne diyebilirim ki "
" Boş ver. Sen sadece davete gel yeter. Diğer davetiye de Aymelek için ."
Zeynep sıkıntı ile elindeki davetiyeye baktı. Nişan ülkelerin evindeydi. Bildiği kadarıyla ile Nişan kız tarafından olurdu. Ama bu da sanırım anlamadığı bir aile olayıydı. O yüzden hiç sormamaya karar verdi. Ama bu davete de gitmek istemiyordu. Maddi durumu kötü değildi ancak Ülker'in ailesi kadar da varlıklı değildi ve orada canının çok sıkılacağına emindi.
" Zeynep lütfen. Gelmek istemediğini yüzünden okuyabiliyorum . Ama gel lütfen. Orada tek arkadaşım siz olacaksınız "
Zeynep yalvaran bakışlar atan kıza içi acıyarak baktı. Ne kadar hayır demek istese de yapamadı ve " Tamam " dedi. Ülker iki elini çırparak " Harika " dedi ve ayağa kalkarak kendi masasına gitti. Şimdi ise geriye iki gün sonra giyecek birşeyler ayarlamak kalmıştı.
&&
" Kızım bizim ne işimiz var burada ya . Şu eve bak. Saray gibi "
Aymelek söylenerek arabadan inerken üzerine giydiği altın sarısı elbiseyi düzeltti. Zeynep ise yol boyunca konuşan arkadaşına artık daha fazla dayanamayarak arkasını döndü ve bahsedilen eve baktı. Gerçekten de çok büyüktü. Saray gibi tabiri bu eve yakışıyordu. Kendi üzerindeki uzun siyah klasik elbisenin eteklerini toplayarak yürümeye başladı. Kapıya geldiğinde onları hoş görünümlü bir görevli karşıladı.
" Davetiyeniz ?"
Zeynep çantasından davetiyeyi çıkarırken Ülkerin sesini duyarak durakladı.
" Onlar benim misafirim Ferhat abi "
Üç kız kapıda kucaklaşırken Zeynep adının Ferhat olduğunu anladığı görevli adamın Ülker'e hayran dolu bakışlarını yakaladı ama herhangi bir yorum yapmadan içeri girdi. Evin salonu olduğunu anladığı yer çok kalabalıktı. İçeride bulunan insanlar ise zerafetten kırılacak gibi duruyorlardı. Ülker bu gece ilk defa yüzü gülerek arkadaşlarını abilerinin yanına getirdi.
" Abi. Bunlar bahsettiğim arkadaşlarım Zeynep ve Aymelek "
Siyah takım elbisesinin içinde dağ gibi duran Eymen elini kaldırarak Zeynebe uzattı. Zeynep karşısındaki yakışıklı adamdan etkilendiğini fark ettirmemeye çalışarak uzatılan eli sıktı.
" Memnun oldum Zeynep hanım. Ülker son günlerde sizden çok bahsetti."
Zeynep gülümseyerek " Bende memnun oldum " derken Eymen bu sefer elini Aymeleğe uzattı. Onun da elini sıktıktan sonra Evren belirli bir hayranlık ile Aymeleğin elini tuttu ve dudaklarına götürdü.
" Aymelek. Ne kadar isminizi yakışan bir yüzünüz var "
Eymen kardeşinin kızları tavlama olaylarını bildiği için gözlerini devirirken Zeynep ve Ülker şaşkınlıkla ikisine baktı. Aymelek ise adamın bu itici sözlerinden hiç etkilenmemiş gibi elini kendine çekerek " Haklısınız . Diğer erkeklerde aynısını söylüyor " diyerek yüzünü çevirdi. Onları izleyen Eymen Ülker ve Zeynep kahkaha atarken Evren bozulmuş bir şekilde sustu. Kız gerçekten güzeldi ancak fazla hazır cevaptı.
" Merhaba "
Yanlarına gelen kız ile Eymenin anında düşen yüzüne bakarak tahmin yürüten Zeynep bu kızın adamın Nişanlısı olacak kızı olduğunu düşündü. Ülker de onu onaylar şekilde " Arkadaşlarım Zeynep ve Aymelek , bu hanımda abimin nişanlısı Filiz " diyerek onları tanıştırdı.
Filiz " Henüz yüzükler takılmadı " diyerek yanlarından ayrılırken Zeynep kızın da bu nişan olayından hoşlanmadığını anlayarak mutlu olduğunu hissetti. Hepsi beraber bir köşeye geçerek oturduklarında Ülker, Aymelek ve Zeynep ile sohbet ederken Evren somurtan bir ifade ile etrafına bakınıyordu.
Eymen ise kapıdan girdiği andan itibaren gözlerini alamadığı kızı çaktırmadan izliyordu. Bütün hafta boyunca küçük kardeşinin anlattığı kızların bu kadar güzel olabileceklerini hiç düşünmemişti. Üstelik Zeynep denilen kız Eymen ile göz göze geldiği ilk anda Eymen nefesinin kesildiğini hissetmişti. Ama ne yazık ki bu güzel kız onun başkası ile olan nişanına davetli olarak gelmişti.
Zeynep sıcaktan terlememek için kendini zor tutuyordu. Zira Eymenin ara ara kendine baktığını hissedebiliyordu ve bu da oturduğu yerde gerilmesine neden oluyordu. Eli ile kendine rüzgar yaparken birden ayaklarının altındaki yer sarsılmaya başladı. Hızla Aymeleğin kolunu tuttu. Bu hareketi yanındakilerin dikkatini çekince kısık sesle " Yine oluyor " dedi. Durumu anlayan Aymelek panikle ayağa kalktı. Üç kardeşte onlara bakınca " Tansiyonu düştü. Biraz hasta da. Lavabo nerede . Yüzünü yıkasın" dedi.
Başı da dönmeye başlayan Zeynep yolculuğa az kaldığını anlayarak iki eli ile arkadaşına sarıldı. Ülker endişe ile " Yukarda " deyince iki kız arkasına bile bakmadan merdivenlere yöneldi. Aymelek ve Zeynep hızla merdivenleri çıktığında Zeynep arkadaşının kolundan çıkıp bir elini koridorda duvara dayadı ve lavaboya ulaşamadan birden ortadan kayboldu.
&&
1988
Zeynep gözlerini açtığında kendini bambaşka bir yerde bulacağını düşünüyordu . Ama hiç de öyle olmadı. Hâlâ aynı koridordaydı.
" Acaba gitmedim mi ?" diye düşündüğü sırada yan tarafına baktığında Aymeleği göremedi. Üzerini düzeltip az önce çıktığı merdivenleri inmeye başladı. Aşağıdan müzik sesleri geliyordu. Ve bolca da insan kahkahaları. Yine aşağıda bir davet olduğu belliydi ancak bu sefer kulaklarına gelen müzik bambaşkaydı. Merdivenlerin sonunu bulduğunda ise küçük değişiklerle yine aynı salonda buldu kendisini. Etrafı incelediğinde ise az önceki insanlar yerine farklı kişiler olduğunu anladı. Yavaşça kalabalığa karışarak kapıya doğru ilerlerken bir kadın önüne çıkarak onu durdurdu.
" Sende kimsin ?"
Zeynep ne diyeceğini bilemezken karşısındaki kadın onu baştan aşağı incelemeye başladı. Ve gördüklerinden memnunmuş gibi gülümsedi.
" Elbisene bayıldım şekerim. Son moda bu öyle değil mi ?"
Kadın gülümseyerek ona bakarken kendi zamanında klasik sayılan kıyafetine bir kez bakıp o da kadına gülümsedi.
" Öyle "
" Gerçekten çok güzel görünüyorsun . Benim adım Suna . Sen adım ne demiştin ?"
" Zeynep "
" Zeynep. Hımm. Sen yoksa Hüsnü amcanın Amerika'daki kızı mısın ? Kendisi gelemeyince seni mı gönderdi . Ah ne kadar nazik bir adam "
Zeynep gülümseyerek onu onaylarken kadın birden onun koluna girdi ve kapının aksi yönüne davetin içine doğru yürütmeye başladı. bir grup insanın yanına geldiklerinde hepsi dönüp onlara bakınca Zeynep burdan nasıl kaçacağını düşünmeye başladı.
" Millet bu Hüsnü amcanın kızı Zeynep "
" Hoş geldiniz küçük hanım "
" Hoş geldiniz matmazel "
Zeynep bütün erkeklerin tek tek elini kaldırıp öpmesi ile sahte bir şekilde gülümserken sona kalan adamın da aynı hareketi yapması ile neredeyse küçük dilini yutacaktı. Çünkü karşısındaki adam Evrendi.
Ama Suna bunun tam aksini söyleyerek o adamı " Eşim Kürşat " diye tanıtınca sonunda hangi zamana geldiğini anlayabildi. Oğluna tıpatıp benzeyen adam zeynebin elini nazikçe bırakırken daha az önce aynı hareketi arkadaşına yapan Evreni düşündü. ' Her yönü ile babasına çekmiş gibi ' diye ağzının içinde konuşurken Suna yanlarına gelen başka bir çifti daha tanıştırdı.
" Ah geldiniz mi. Bak zeynepçim bu eltim Fatma ve eşi Kunter. Birde küçük oğulları var Kuzey. Daha iki yaşında ama yukarı da uyuyor sanırım "
" Aynen öyle Sunacım "
" Benim küçük Eymenim de uyuyor. İki aylık oldu bu gün "
İki kadın birbirine gülümserken Zeynep , Kunter ve Kürşat kardeşlere baktı. İkisi birbirine hiç benzemiyordu. Üstelik davette onları gördüğünü de hiç sanmıyordu. Ülker bir amcası olduğundan da hiç bahsetmemişti. Zeynep sessiz bir şekilde düşünürken konuklardan biri zeynebe elini uzattı.
" Benimle dans eder misiniz Zeynep hanım ?"
Zeynep adamı nasıl geri çevireceğini bilemezken sunanın " Tabi ki eder. Zaten sana kim hayır derki " diyerek adamı pohpohlaması sonucu Zeynep kendini adamın kollarında buldu. Büyük salonun ortasında nazik bir şekilde dans ederlerken karşısındaki adamın hayran bakışlarla kendisine bakıyor oluşu midesini bulandırdı. Çünkü kaba taslak bir tahmin yürütürse bu adam kendi zamanında 60 yaşlarında olmalıydı.
" Zeynep hanım . Ne oldu yüzünüz sarardı "
" Biraz rahatsızım "
" Ah anlıyorum. Ama sizi gerçekten çok merak ediyorum. O yüzden bu dansı bitirmeden benden kurtulamazsınız "
Adam gülümseyerek konuşurken Zeynep kendisi ile flört etmeye çalışan adama kızmamaya çalışıyordu. Sonuçta adam onun kızı yaşında biri olduğunu bilmiyordu.
" Neyimi merak ediyorsunuz ?"
" Öncelikle Amerika nasıl ? Hep merak ettim ancak bir türlü gitmek nasip olmadı. Eh tahsilimi de Türkiye de yaptığım için yine burada bir iş kurdum. "
" Amerika da burası gibi bir yer işte. Merak edilecek bir yanı yok "
" Yaa . Öyle mi ? "
" Öyle "
Zeynep adamı terslemek istemese bile elinde olmadan surat astığı için kendine kızdı. Ama bir şekilde burdan kurtulmalıydı. Birden ayağının altındaki zemin sallanmaya başlayınca tekrar kendi zamanına döneceğini anlayarak birden adamı kendinden itti. Adam ne olduğunu anlamayarak " Zeynep hanım. Ne oldu ? Yanlış birşey mi yaptım ?" diye sorunca kız elini ağzına kapadı.
" Midem kötü. Lavaboya gitmem lazım "
Zeynep adamın konuşmasına fırsat vermeden merdivenlere doğru koştu. İkişer ikişer çıktığında koridora ulaşınca rahat bir nefes aldı ve beklemeye başladı. Çok geçmeden de birden yok oldu.
&&
Günümüz
Eymen merakla yerinde otururken hala dönmeyen kız için iyice endişelenmeye başladı. İki kızda yukarı çıkalı epeyi olmuştu. Evren abisinin durumunun başından beri farkındaydı. Hayatında ilk defa abisinin bir kız karşısında gözlerinin parladığını görmüştü ve buda malesef kendi nişanında olmuştu. Onun için gerçekten çok üzülüyordu. Küçük kardeşlerini kurtarmak için kendisini feda etmişti.
Eymen tam dayanamayıp yerinden kalkacağı sırada merdivenlerden inen iki kızı görünce rahat bir nefes verdi. Zeynep biraz solgun görünsede genel olarak iyi gibiydi. Yanlarına gelip " Kusura bakmayın " dediğinde üçü aynı anda " Saçmalama " deyince bu duruma gülüp yerlerine oturdular. Ülker endişeli bir şekilde " iyi misin canım ne oldu birden öyle " diye sordu.
" İyiyim canım . Biraz rahatsızım son günlerde o yüzden sanırım "
Evren abisinin yüzündeki endişeyi diğerlerinin fark etmemesini umarak konuyu değiştirecekken Zeynebin tekrar ayağa kalkarak " Lavaboya gitmem lazım " demesi üzerine bu sefer kendisi de endişeli şekilde kızın arkasından baktı. Gerçekten hasta olmalıydı. Aymeleğin de zeynebin arkasından " Nasıl ya yine mi ?" diyerek gitmesi üzerine ayaklanan abisinin kolundan tuttu.
" Abi çok belli ediyorsun ?"
&&
Zeynep daha az önce yaşadığı yolculuktan sonra tekrar sarsılan zemin üzerine şaşkınlıkla ayağa fırlayıp merdivenlere yöneldi. Daha önce de Ardarda yolculuk yaşadığı olmuştu ama bu kadar sık aralıklarla değildi. Günde üç kere geçmişe gittiği olmuştu mesela . Ama üç yolculuk arasında saatler vardı. Şimdi ise durum farklıydı. Kendini koridora attığı anda arkasından gelen Aymeleğe yüzünü döndü.
" Yine oluyor. Anlamıyorum. "
" Sakin ol. "
Zeynep başının dönmeye başlaması ile geçmişe gideceğini anladığında tam gözlerini kapatacağı sırada merdivenin başında Eymeni görünce panikle ağzını açtı ancak bir şey diyemeden ortadan kayboldu ve kendini bu sefer bambaşka bir olayın içinde buldu. Geldiği zamana odaklanmaya çalışsa da aklı geri döndüğü zaman Eymene yapacağı açıklamadaydı. Adam büyük ihtimalle şoka girmiş olmalıydı.
&&