Hafta boyunca Ata ve Yade mesajlaşıp konuştular. Bazen kısa hatır sormalar bazen gün içinde yaşadıkları komik anıları paylaştılar. Cuma akşamı Yade yatağında kitap okurken mesaj geldi
"Ne yapıyorsun?"
"Kitap okuyorum"
"Müzik dinlemek ister misin?"
"Nerede?"
"Bekle"
Ata şarkı söyleyip sesini kaydetmişti. Yade'ye gönderdikten on dakika sonra mesaj geldi.
"Yine sana hayran oldum. Canlı dinleyebilir miyim?"
Ata bu sefer telefonla aradı. Hiç konuşmadan şarkı söylemeye başladı. Yade hoparlörü açıp telefonu yastığının yanına koydu, gözlerini kapatıp onu dinlemeye başladı. Yumuşak, kalbini okşayan sesi dilerken Ata'ya olan duygularının ne kadar güçlü olduğunu ve ona âşık olduğunu kendine itiraf etti. Âşıktı, seviyordu ve onunla birlikte olmak istiyordu. Ata şarkısını bitirince telefonu kapattı. Yade ilk defa gülümseyerek uykuya daldı.
Sabah erkenden buluşup Foça'ya gittiler. Tabelayı takacakları dükkâna gelince Ata dükkân sahibi ile tokalaştı.
“Ata oğlum nasılsın?”
“İyiyim Cemal amca sen nasılsın? Hayırlısı olsun”
Yade onlara bakıp şaşırdı.
“Siz tanışıyor musunuz?”
“Burası küçük bir kasaba herkes birbirini tanır”
“İyi o zaman çırak, işe başlayalım”
İki saatin sonunda tabela yerine takılmıştı. Tabii Ata'nın deneyimsizliği yüzünden iş biraz uzun sürmüştü ama sonuç mükemmeldi. İkisinin de üzeri toz, kir içinde kalmıştı. Dükkân sahibi tabelanın karşısına geçip ellerini beline yerleştirdi. Yüzünde memnun ifade vardı.
“Vallahi Yade kızım, ilk işi sana verdiğimde endişelerim vardı. Bu kız bu işi kıvırabilecek mi diye ama küçük dilimi yuttum. Utandırdın beni”
Ata kolunu Yade’nin omzuna attı. “Cemal amca bakma sen onun ufak tefek olduğuna. Seni beni cebinden çıkarır”
Yade aldığı iltifatlar karşısında gururla gülümsedi. Eşyaları toplayıp arabaya yerleştirdiler. Ata anne babasının evini tarif etti. Arabayı evin önüne park edip indiler.
“Ata rezil gibiyiz bu pis halimle mi tanışacağım ailenle?”
“Sen pisken de güzelsin. Hadi gel bir duş alır temizleniriz”
“'Merhaba ben Yade oğlunuzun pis arkadaşı, bir duş alıp çıkacağız. Senaryo hazır hadi gidip tanışalım”
Ata kahkaha atarak onu kolunun altına aldı, eve doğru yürüdüler. Nermin ve Hakan'da oradalardı. Hakan onları görünce gülmeye başladı.
“Bu haliniz ne sizin?”
“Sorma amca hepsi Yade'nin suçu”
“Vay arkadaş iki dakikada sattın beni. Ben tabela takmaya geldim, bu beceriksiz de bana yardım etmeye kalkınca bu hale geldik”
İçeriden Ata'nın anne ve babası çıktı. Onlarda karşılarında sırıtan pis çifte bakıp kaldılar. Ata Yade'yi omuzlarından tutup terasa anne ve babasının yanına götürdü.
“Selam, arkadaşım Yade, bunlarda benim ailem. Annem Gülşen, babam Tayfun”
“Merhaba efendim, tanıştığıma memnun oldum aslında bu durumda nasıl memnun olunur bilmiyorum. Biz işten geliyoruz böyle pis karşınıza çıkmak istemezdim ama Ata...”
Yade taramalı tüfek gibi konuşmaya başlayınca Ata arkadan sarılıp eliyle onun ağzını kapattı. Karşılarında onların haline gülen anne babasına bakıp "Biz temizlenip gelelim" dedi.
Ata onu üst kata götürdü. Dolaptan temiz havlu çıkartıp banyonun yerini gösterdi. Yade kısa bir duş alıp temizlendi. Şimdi kendisini daha iyi hissediyordu. Bir yandan da düştüğü duruma gülmeden edemiyordu. Havluyu vücuduna sardı. Çantasını odada unuttuğunu fark edince banyodan dışarı vücuduna sarılı küçük havluyla çıkmak zorunda kaldı.
Ata kolları göğsünde bağlı kapıya dayanmış olarak onu bekliyordu. Yade'yi vücudunu anca kapatan havluyla görünce tek kaşını kaldırıp sırıtmaya başladı.
“Sen mi fırsat yaratıyorsun yoksa fırsatlar senin ayağına mı geliyor tam anlamadım”
“Hayat beni seviyor. Her koşulda seni çıplak karşıma çıkarıyor”
Islak mis gibi kokan saçlarını öpüp banyoya girdi. Yade arkasından bakıp derin bir nefes aldı. Bu adama âşık olmayı sevmişti. Çantasındaki temiz kıyafetleri çıkartıp giydi. Ata'da temizlenip giyinmişti, beraber aşağıya indiler.
Dört meraklı bakış onları süzdü. Yade masaya oturup gülümsedi.
“Baştan başlayalım, ben Yade”
“Memnun olduk kızım. Ben Ata'nın babası Tayfun ve eşim Gülşen”
Gülşen Hanım ayağa kalktı.
“Siz yorgunsunuz hem acıkmışsınızdır, yiyecek bir şeyler hazırlayayım”
“Bende size yardım edeyim”
“Dinlen kızım”
“Ben kolay kolay yorulmam ki”
Kızın bu neşeli hali Gülşen hanımın çok hoşuna gitti. Arkalarından da Nermin onlara katıldı. Onlar mutfakta hazırlık yaparken Ata sabahtan beri yaptıklarını anlatıyordu. Birazda işten konuşmaya başladıklarında içeriden kadınların kahkahaları geldi. Ata oturduğu yerden dönüp mutfağa baktı. Annesi ve Yade karşılıklı tezgâha yaslanmış gülüyorlardı. Gördüğü görüntü onu da gülümsetti.
Yade'nin farklı bir enerjisi vardı. Girdiği ortamda insanlarla hemen kaynaşabiliyordu. Yine aynı şey olmuştu. Ata'nın ailesine kendini sevdirmişti. Kendisinin de ona kapılması normaldi.
Masaya geldiklerinde Tayfun Bey kızı merak etmişti. İlk defa oğlunun bir kız arkadaşı ile tanışıyordu.
“Yade ailen nereli?”
“Aydınlı, halen orada yaşıyorlar”
“Efelerdensiniz yani”
“Evet, babam meşhur Mehmet Efe'nin torunudur, onunda adı Mehmet, dedesinin adını vermişler”
“Ne güzeldir Zeybek oyunu, çok severim”
“İnşallah bir gün karşılıklı oynarız”
Tayfun bey gülümseyip başıyla onayladı. Karşılıklı sorularla geçen sohbet çok tatlıydı ama akşam olmak üzereydi. Ata Yade'nin kulağına eğilip "Gidelim mi?" dedi. Nefesini kulağında hissetmek Yade'nin tüylerini ürpertti. Başıyla onayladı. Ata ayağa kalktı.
“Bize müsaade”
“Aa oğlum burada kalın, gitmeyin bu saatte”
“Yine geliriz Gülşen teyzecim”
“Benim yarın Alaçatı'da olmam gerekiyor anne”
Vedalaşıp İzmir'e doğru yola çıktılar. Yol boyunca sessizlerdi. Yaşadıkları günün tatlı anıları bir kez daha zihinlerinde dolaştı. Yade, Ata'nın yanından ayrılmak istemese de mecburen ayrılacaktı.
“Yade benimle gelmek ister misin?”
“Alaçatı'ya mı?”
“Evet, geçen sefer güzel vakit geçirmiştik, yine eğleniriz”
“Ama bizimkileri aramam lazım”
“Ara o zaman “
Yade önce Göktuğ'yu aradı.
“Efendim canım”
“Göktuğ neredesin?”
“Pınardayım”
“Gece orada mı kalacaksın?”
“Evet, bir sorun mu var küçük kuş?”
“Hayır, sadece merak ettim. Seni seviyorum aşkım görüşürüz”
Sırada Ozan vardı. Ozan'ın numarasını çevirdi. Uzun uzun çaldıktan sonra Ozan nefes nefese telefonu açtı.
“Yade çok yanlış bir zamanda aradın çabuk söyle”
“Sen niye nefes nefesesin?”
“Kızım söylesene ne istiyorsun?”
“Akşam evde misin?”
“Değilim”
Ozan tek kelime söyleyip telefonu kapattı. Yade yüzüne kapanan telefona baktı. Normalde bir sürü soru sorması gerekirdi.Ata konuşmayı duymuş gülüyordu.
“Sanırım adamı iş üzerinde yakaladın”
“Ne işi?”
Ata gözlerini devirerek baktı. Yade'nin jeton anca düştü.
“Kız işi. Ayy reziiill”
Ata kahkaha atarken Yade söyleniyordu. Ata'nın evinin önüne geldiler.
“Madem seninkiler evde yok benimle gelebilirsin ama benim arabamla gideceğiz”
Yade arabasını orada bırakıp Ata'nın arabasına geçmek için çıktı. Ata'nın evden alması gereken bir kaç eşyası vardı. Eve çıkarlarken Yade onu sessizce takip etti. Ata içeri girip ışıkları yaktı.
Evin salonu oldukça genişti. Krem rengi koltuklar ve gri yastıkları gören Yade bekâr bir adamın böyle açık bir rengi tercih etmesi için oldukça titiz ve cesaretli olması gerektiğini düşündü.
“Sen rahatına bak ben hemen geliyorum”
Yade köşedeki müzik sisteminin yanına gitti. Yerde gitar ve açık bir müzik defteri duruyordu. Defterde yazanlara bakınca onların şarkı sözleri olduğunu anladı. Karalama defteri gibiydi. Bazı kelimelerin üzeri çizilmişti.
Ata odaya girince suçlulukla doğruldu. Kendini evi karıştıran meraklı komşu gibi hissetti. Ata yüzündeki suçluluk ifadesine güldü.
“Şarkı sözleri, aynı zamanda söz yazıyorum”
“Sürprizlerle dolusun gerçekten”
“Bak matruşkadan bir bebek daha çıktı”
Gülümseyip işaret parmağıyla burnunun ucuna hafifçe vurdu.
“Kesinlikle doğru bir benzetme yapmışım. Bir sonrakini merakla bekliyorum”
“Fazla merak iyi değildir güzellik, hadi gidelim”
Alaçatı'da ki eve vardıklarında saat oldukça geç olmuştu. Yorgun oldukları için evde kalmaya karar verdiler. Ata hafif bir müzik açtı. Yade kendini koltuğa atmış bacaklarını dinlendirmek için yukarı kaldırmıştı. Ata onun yanına çömelip kollarını koltuğa yasladı.
“Sabah kahvaltıyı teknede yapalım mı?”
“Senin teknen mi var?”
“Hayır güzelim. En iyi tekne arkadaşının teknesidir”
“Ha ha sevdim bu sözü, güzelmiş”
“Ee ne diyorsun?”
“Tamam, ama nooluur çok erken kalkmayalım”
“İyi kalkamayız. Hadi dans et benimle”
Yade yakınında duran gözlerin içine baktı. Ata'nın hızına yetişmek zordu. Her an yeni bir aktivite bulabiliyordu. Ata'nın uzattığı eli tutup kalktı. Odayı dolduran hafif müzikle dans etmeye başladılar. Yade kollarını kendisine göre oldukça geniş olan gövdesine dolayıp başını göğsüne yasladı. Ata'da ona sıkıca sarıldı, yanağını başına yasladı. İkisi de anın tadını çıkarttı.
Müzik bittiğinde birbirlerinden ayrıldılar. Ata Yade'nin yüzünü kavradı, burnunun ucundan öptü.
“Teşekkür ederim artık yatalım, yorgunsun”
Ata odasının kapısını açıp Yade'nin geçmesi için kenara çekildi. Lacivert yatak takımının yerini açık mavi takım almıştı. Ata karşı odayı göstererek "Nerede olduğumu biliyorsun, iyi geceler" dedi.
Yade üzerindekileri çıkartıp sandalyeye koydu. Yorgun vücudunu Ata'nın rahat yatağına bıraktı. Duyduğu gitar sesiyle gözlerini açtı. Çekmeceden Ata'nın tshirtünü bulup giydi. Dizlerine uzanan üst elbise giymiş gibi oldu.
Sessizce odadan çıkıp sesin geldiği yöne doğru gitti. Ata yatağının üzerinde oturmuş arkası kapıya dönük gitar çalıyordu. Odaya girip kapının yanına yere oturdu. Ata'nın kendisini göreceğini düşünmedi. Çaldığı şarkı bitince "Beğendin mi?"dedi. Yade kendisini nasıl fark ettiğini anlayamadı.
“Burada olduğumu nereden anladın, hiç sesimi çıkartmadım”
“Camdan yansımanı gördüm, ayrıca üzerindeki çok yakışmış”
Yade yanına gitti. Yanağına koklayarak bir öpücük bıraktı. Ata uzun süre onun çıktığı kapıya baktı. Yade ile vakit geçirmeyi seviyordu, onun yanında rahattı. Aldığı elektrik farklıydı, insana güven ve huzur veriyordu. Son zamanlarda gördüğü çıplak hallerinden de fazlasıyla etkilenmeye başlamıştı.
Gitarı yere bırakıp yatağına uzandı. Gözlerinin önünde Yade'nin görüntüsü ile uykuya daldı. Sabah erkenden uyandı, banyoda işlerini hallettikten sonra yaramaz gülümsemesiyle Yade'nin odasına girdi.
Kapıyı araladığında onu yatakta sere serpe uyurken gördü. Bu manzarayı ikinci defa görüyordu ve kesinlikle muhteşemdi. Bir an her gün bu muhteşem görüntü ile uyanmak istediğini düşündü. Beyaz dantelli iç çamaşırı ile yastığa sarılmış yüz üstü uyuyordu. Üzerinde hala yukarı sıyrılmış tshirtü vardı.
Yatağın yanına oturdu. Onun şekilli vücudunu ve pürüzsüz tenini inceledi. İşaret parmağı ile bacağına aşağıdan yukarı kalçasına doğru bir çizgi çekti. Yade rahatsız olup bacağını salladı. Ata gülerek tekrar yaptı. Bu defa sinek kovalar gibi elini salladı. Ata onunla oynarken çok eğleniyordu. Tekrar bacağı ile oynarken kulağına eğilip "Yadeee" dedi. Yade gözünü açıp başını yastıktan kaldırdı.
“Sen yine benim odama mı girdin?”
“Şu konuda anlaşalım, burası benim odam”
Yade bacağında Ata'nın elini fark edip hızla doğruldu ve Ata'yı itti. Ata yatağa sırt üstü düşünce üzerine çıkıp oturdu ve omuzlarına bastırdı.
“Sen benim bacaklarımı mı elledin?”
“Yade odamdasın, yatağımdasın, yarı çıplaksın ve üzerimde oturuyorsun. Bunların hepsini toplarsak sonucun ne olacağını biliyor musun?”
Yade kaşlarını çatıp baktı. Ata onu çevirip yatağa yatırdı bu defa üstte olan Ata idi. Birbirlerine çok yakın duruyorlardı ve nefeslerini hissediyorlardı.
“Bu toplamın sonucu beni tahrik ediyor ve sınırlarımı zorluyorsun”
Yade yandan sırıttı. Onu etkilemeyi başarmıştı ve bu bir başlangıç olabilirdi. Çok yakınlardı ve çok mutluydu.
“Sen beni görünce tahrik mi oluyorsun?”
Ata derin bir nefes aldı. Yade'nin onu daha çok zorlayacağını anlamıştı. Önce gözlerine sonra dudaklarına baktı.
“Eğer şimdi seni öpersem ki bunu çok istiyorum, kendimi durduramam ve sonuna kadar giderim. Bu yüzden öpmeyeceğim. Sende daha fazla beni zorlama yaramaz kız zaten canım yanmaya başladı”
Yade'nin üzerinden kalkıp odadan çıktı, banyoya girdi. Acilen rahatlaması gerekiyordu. Erkekliğinin yarattığı baskı yüzünden zorlanıyordu. Yade'nin vücudu gözlerinin önüne gelince rahatlaması çok uzun sürmedi.
Yade mutluluktan uçuyordu. Ata ondan etkilendiğini itiraf etmişti. Hızla kıyafetlerini giyip aşağıya indi. Kısa bir süre sonra Ata'da geldi.
Yade sırıtarak ona bakıyordu. Ata ciddi durmaya çalışsa da dudaklarının kıvrılmasına engel olamadı.
“Yade sırıtma karşımda, ben seni yemeden gidip kahvaltı yapalım”
Arabaya binip marinaya gittiler. Özel güvenlik kapıyı açıp onları içeri aldı. Tekneye doğru yürüdüler. Yade teknenin önüne gelince ıslık çaldı. Oldukça lüks bir tekneydi.
“Ata senin bu arkadaşın ne iş yapıyor?”
“Beyaz kadın ticareti”
“NE?”
Ata gülerek onu belinden tutup tekneye bindirdi.
“Saçmalama kızım adam ihracatla uğraşıyor, okuldan arkadaşım”
“Ya niye kandırıyorsun beni?”
“Seninle uğraşmak hoşuma gidiyor”
Önce güzel bir kahvaltı yaptılar sonra ön tarafa geçip oturdular. Yade, Ata'nın bacakları arasına girip sırtını onun göğsüne yasladı. Ata kolları ile onu sardı.
“Bu tekne ile denize açılmak ne güzeldir”
Ata eğilip yanağını öptü.
“Bir gün onu da yaparız”
Yade mutlulukla kıkırdadı. Şu anda olduğu durumu hiç bir şeye değişmezdi. Bu hissettiği güveni asla kaybetmek istemiyordu.
“Ata…”
“Hı”
“Biz şimdi seninle neyiz?”
“Sen ne istersen oyuz”
Kollarını sıkıca sarıp saçlarını koklayarak öptü. Kulağına şarkı söylemeye başladı. Yade başını göğsüne yaslayıp gözlerini kapattı. (Sen benim sevgilimsin, içimde yeşeren aşksın)