Bölüm 7

2284 Words
Göktuğ ofiste çalışırken Pınar yanına geldi. Elindeki bir sürü dosyayı masasına bıraktı. Göktuğ önündeki dosyalara bakıp yüzünü dehşetle Pınar'a çevirdi. Pınar sırıtıp göz kırptı. “Bakma bana öyle bir bu kadar da bende var canım” “Kızım kesin baban bizi öğrendi ve ceza olarak şirketin bütün işlerini bize yaptırıyor” “Benim için katlanmaz mısın?” “Senin için her şeyi yaparım fıstığım. Bir enerji öpücüğüne ihtiyacım olabilir” İkisi sessizce cilveleşirken Pınar'ın babası Ethem Bey uzaktan onları seyrediyordu. Aralarında bir ilişki olduğu belli oluyordu. Göktuğ dürüst ve çalışkan bir adamdı onu seviyordu ama kızıyla ilişkisinin olması bir an için babalık duygularının kabarmasına ve içine saçma bir kıskançlık düşmesine neden oldu. Ofisin kapısına kadar geldi. “Pınar” Pınar korkuyla sıçradı. Arkasına dönüp ciddi bir tavır takınarak babasına baktı. İçinde yakalanmış olmanın verdiği endişe olmasına rağmen belli etmemeye çalıştı. “Efendim baba” Adam karşısındaki çifti dikkatle süzdü. Göktuğ ayağa kalkmış patronunun ne söyleyeceğini bekliyordu. Adam odaya girip kapıyı kapattı.  “Fısır fısır ne konuşuyorsunuz burada?” “İş baba” “Sessiz olduğuna göre ince iş galiba” “Ethem bey biz...” “Şirket içindeki davranışlarınıza dikkat edin” Ethem bey, Göktuğ'un sözünü kesip konuşmasına izin vermedi. Onun ağzından bir ilişkileri olduğunu duymaya hazır değildi. Bir tanecik kızının kendisi dışında bir adamı sevme ihtimali bile onu gererken bunun gerçek olması onu adeta delirtiyordu. Odadan çıkıp kapıyı arkasından kapattı. Pınar ve Göktuğ ne olduğunu tam olarak anlayamadan baka kaldı. Pınar yavaşça aşkına döndü. “Bu ne demekti şimdi?” “Bu hayatım 'Ben sizi yakaladım, yakınlaştığınızı görürsem Göktuğ bacaklarını kırarım' demekti” “Hi! Gerçekten mi?” “Bakışlarından benim çıkardığım sonuç bu güzelim” “O zaman aşkım sen bana bir öpücük ver de gideyim, sen bana bacaklarınla lazımsın” Göktuğ kahkaha atıp sevdiği kadının dudaklarından iştahla öptü. Pınar öpücüğün yakıcı etkisiyle odadan çıktı. Tüm günü babasına gözükmemeye çalışarak geçirdi. Ethem bey odasına gelince sıkıntıyla karısını aradı. İçinde taşan bu rahatsız edici duyguları anlaması için karısı yardımcı olabilirdi. “Karıcım bizim kızın bir ilişkisi var galiba” “Ee ne olacak Ethem, kocaman kız olacak tabii, kimmiş?” “Bizim reklam müdürü Göktuğ var ya, o” “Şu yakışıklı adam mı? Zevkli kızım benim” “Ya ben neden senin kadar rahat olamıyorum, kızımın bir adamı sevmesi beni neden mutlu etmiyor?” “Ethemcim, canım kocacım, aşkım, sen babalık kıskançlığına girmişsin. Bu önünde sonunda olacaktı. Kızımız iyi bir adam seçmiş, mutlu ol ve bırak şu salak kıskançlığı” Ethem karısının sakin başlayan konuşmasını cırlayarak bitirmesine şaşırdı. Gerçekten gereksiz saçma bir kıskançlık yaptığının farkındaydı ama duygularına bir türlü engel olamıyordu.  Mesai sonunda Pınar ve Göktuğ gitmek için asansöre bindiler. Kapı tam kapanacakken Ethem beyde asansöre girdi. Adam her zamanki ciddi ifadesiyle yüzünü kapıya döndü. Pınar ve Göktuğ sessizce arkasında kaldılar. Göktuğ, Pınar'ın elini tutunca kız ateşe deymiş gibi elini çekti. Göktuğ sırıtmaya başladı. Ethem bey arkasındaki kıpırtıyı asansörün metal kapısından seçebiliyordu. “Çocuklar her ne yaşıyorsanız bunu şirket dışında yaşayın. Kimseye dedikodu malzemesi olmayın. Göktuğ yarın sabah ilk işin odama gelmek olsun” “Tabii Ethem Bey” Asansörden çıktıklarında Göktuğ hala Pınar'ın panik haline gülüyordu.  “Adam sen bana kalp krizi mi geçirteceksin. Hadi beni düşünmüyorsun, kendi bacaklarını da mı düşünmüyorsun?” “Yarın sabaha kadar benimleler aşkım” Pınar onun sevimli hallerine gülerek koluna girdi. Göktuğ onu Yade ve Ozan ile tanıştırmak için evine götürdü. Kapıyı her zamanki gibi Yade açtı. Çift içeri girdiğinde Yade kaşlarını çatıp elini beline koydu, tek kaşını kaldırarak Pınar'ı süzdü. “Demek Pınar sensin” Pınar bir an gerildi ve Göktuğ'un kolunu sıktı. Göktuğ bıyık altından gülüyordu. Yade ciddi duruşunu bozmadı. “Geç içeri seninle konuşacağım önemli konular var” Pınar gerçekten korkmaya başladı. Yade'nin sesi ve bakışları az sonra saldıracak gibiydi. Ozan gelip Yade'nin omuzlarından tuttu. “Merak etmeyin ben şimdi odasına kilitlerim, size zarar vermez” Pınar bir adım geri atınca artık üçü de dayanamamış gülmeye başlamışlardı. Pınar o an kendisine şaka yapıldığını anlamıştı. “Ya çok fenasınız, çok korktum ama” Göktuğ hem gülüyor hem sevgilisine sarılıp öpüyordu. Yade kollarını açıp Pınar'a sarıldı. Pınar sonunda rahatlamıştı. Salona gidip koltuklara oturduklarında hala sırıtıyorlardı. Yade elinde çay bardaklarıyla yanlarına geldi. “Yade sen yıllardır bu iki adamla nasıl yaşıyorsun?” Ozan işaret parmağını havada iki yana salladı. “Yanlış soru Pınar. Soruyu bize sormalıydın. Biz yıllardır bu kızla aynı evde nasıl yaşıyoruz?” Yade yanında oturan arkadaşına dirsek attı. “Beni seviyorsunuz da ondan” “Peki, sizin özel arkadaşı yok mu?” “Sanırım biz Yade ile beraber yaşlanacağız” “Kendi adına konuş, beni karıştırma” Yade'nin cevabı iki adamın bakışmasına neden oldu. Okuyamadıkları bir alt yazı geçmişti. Biraz deşmekte fayda vardı. “Bize anlatmak istediğin bir şey var mı Yade?” “Ne gibi Göktuğ?” “Bilmem onu sen söyleyeceksin” Yade artık Ata ile ilişkisini söylemesi gerektiğini biliyordu. Daha fazla saklamak istemiyordu. Şimdiye kadar aralarında gizli saklı olmamıştı bu durumda gerçekleri açıklama zamanı gelmişti. “Peki, ben biriyle beraberim. Aslında tanıdığınız biri, Ata” İki adam kaşlarını çatarak ona baktı. Göktuğ kolunu Pınar'dan ayırarak koltuğun ucuna oturdu. Ozan vücudunu dikleştirdi ve Yade'ya döndü. Pınar onların tavırlarındaki değişikliği anlayamadı ama sinirlendikleri belli oluyordu. “Kızım biz seni Ata konusunda uyarmadık mı?” “Evet, Göktuğ uyardınız ama o sizin anlattığınız gibi biri değil” “Nasıl bu kadar emin oluyorsun, onu ne kadar tanıyorsun?” “Ben geçen hafta sonu onunlaydım hatta bir önceki hafta sonu da onunlaydım. Hafta içi sürekli konuştuk, ailesiyle de tanıştım” “Ulan bizim sözümüzün hiç mi değeri yok. Ne halt yedin o herifle?” Pınar Göktuğ'yu kolundan tutup geri çekti. Göktuğ'un bağırmasından Yade oldukça üzgün görünüyordu ama onun durmaya hiç niyeti yoktu.  “Sana herifin don değiştirir gibi kız değiştirdiğini söylemedik mi?” Yade'nin gözlerinden yaşlar inmeye başlayınca Ozan "Göktuğ bağırmadan konuş" dedi. Yade'nin ağlamasına hiç dayanamıyordu. Her ne kadar Göktuğ ile aynı fikirde olsa da üzülmesini istemiyordu. Pınar bu duruma dayanamadı. “Yeter Göktuğ. Bende senin götürdüğün kızların listesini çıkartayım mı? Adam bekâr, istediğini yapar. Bu Yade'ye de aynı şekilde davranacağını göstermiyor. Hangi adam öylesine takıldığı kızı ailesi ile tanıştırır, söylesene. Hemen yargılama. Yade'yi korumaya çalıştığını anlayabiliyorum ama kızı ağlatmaya hakkın yok. Belli ki Ata'yı seviyor” Hepsi Pınar'ın bu çıkışı karşısında sustu. Pınar söylediklerinde sonuna kadar haklıydı. ;Ozan Yade'ya dönüp gözyaşlarını sildi. “Yade, güzelim, Ata'yı seviyor musun?” Sesi çıkmıyordu. Sadece başıyla onayladı.  “Tamam, ben onunla konuşacağım ve niyetini öğreneceğim. Eğer kötü bir şey sezersem onun yüzünü dağıtırım. Beni iyi niyetine ikna edebilirse o zaman görüşmene izin vereceğiz” “Dağıtma” “Neyi?” “Yüzünü dağıtma, o çok yakışıklı” Ozan önce şaşkınca baktı sonra gülerek ona sarıldı. Göktuğ hala Pınar'ın çıkışına takılmış durumdaydı. “Pınar, sen az önce bana kafa mı tuttun?” “Evet, canım gerçeklerin Osmanlı tokadı ağır geldi dimi?” “Şu kızların listesini ver de neler yapmışım bakayım” “Göktuğ seni babama havale ediyorum” Gece nispeten daha sakin geçti. Yade yatmadan önce Ata'ya Ozan'ın yakın bir zamanda onunla konuşmak istediğini söyledi. Ozan ve Yade dükkânın önünde oturmuş gelip geçenin dedikodusunu yapıp gülüşüyorlardı. Uzaktan kuvvetli bir motor sesi geldi. Ata büyük motoru ile gelip park etti. Yade onu görünce heyecanlanıp yerinde kıpırdanmaya başladı. Ata kaskını çıkartıp motorunun üzerine bırakıp yanlarına geldi. Ozan hiç rahatını bozmadan ve mimik yapmadan Ata'yı izledi. Aklından geçenleri anlamak mümkün değildi.  Ata Yade'yi yanağından öptükten sonra ellerini cebine sokup Ozan'ın karşısında durdu.  “Ozan biraz konuşalım mı?” Ozan onu başıyla onaylayıp Yade'yi içeri gönderdi. Yade itiraz etmeden yerinden kalktı, Ata'ya göz kırptı ve içeri girdi. Ata Yade'nin kalktığı yere oturdu. “Yade benimle konuşmak istediğini söyledi” “Ata bak seni sevdiğimi biliyorsun, seninle uzun zamandır arkadaşız ama benim ve Göktuğ'un endişelerimiz var. Yade bizim için çok kıymetli ve ailesinin bize emaneti” “Ozan ben bunları biliyorum. Yade'nin sizi ne kadar çok sevdiğini ve sizin sözlerinize ne kadar önem verdiğini de biliyorum. Bak hiç birimiz çocuk değiliz, otuz yaşında adamlarız. Hangi kıza nasıl davranacağımızı iyi biliyoruz. Şu an burada Yade'ye olan duygularımı anlatmak istemiyorum. Sadece size olan saygımdan geldim. Kendimi anlatmak ya da ispat etmek zorunda değilim. Merak ediyorsanız zamanla ilişkimizi görüp anlarsınız” Ata ayağa kalkıp arkadaşının omzunu dostça sıktı. Motoruna binip gitti. Onun gittiğini gören Yade Hemen Ozan'ın yanına oturdu ve soran gözlerle bakmaya başladı. “Bana öyle bakma Yade, gülesim geliyor” “Gül o zaman Ozi” “Bu işin sonunda Mehmet Efe bizi çifteli ile kovalamazsa şanslı sayılırız” Yade işlerin yolunda olduğunu anlamıştı. Ata'nın ne söylediğini merak etse de sormadı. Artık gizli saklı kalmamıştı. Aşkını rahatça yaşayabilirdi. Hafta ortasında Ata kardeşi Serkan'ın nişanlısı Bade'nin ailesinin Samsun'dan geleceğini ve aile yemeği yeneceğini söylemişti. Yade'nin de ona eşlik etmesini istiyordu. Zaten Yade'nin tanışmadığı bir Serkan kalmıştı. Yade sevinçle kabul etti. Ata'nın ailesini çok sevmişti. Onlarla vakit geçirirken çok eğleniyordu. Akşam arkadaşlarına Ata'nın teklifini söyledi. İkisi şaşkınca birbirine baktı. Bir adam kız arkadaşını ailesinin içine sokuyorsa, bir anlamı olabilirdi. Yade gerçekten Ata'yı değiştirmişti. Tanıdıkları çapkın Ata'nın yapacağı davranışlar değildi bunlar. Yade odasında hazırlanırken Ozan ve Göktuğ balkonda yemek yiyorlardı. Yade yazlık, çiçek desenli, uçuşan elbisesini giydi. Hazırlığını bitirip karşılarına geçti ve etrafında döndü. “Beyler nasıl olmuşum?” “Ozan bu fazla mı şey olmuş” “Evet, kız gibi” “Ne demek kız gibi olmuş, ne gibi olacaktım öküzler” “Yok, Ozan olmamış kardeşim, göz yanılması, hala aynı Yade” Birbirlerini onaylayıp yemeye devam ettiler. Yade kızıp koltuğa oturdu. İki adam gülüyordu. Yade'yi kızdırmak her zaman eğlenceli ve kolaydı. Kapı çalınca koşarak kapıyı açmaya gitti. Ata baştan ayağa süzdü ve ıslık çaldı. “Vay bu ne güzellik, göz kamaştırıyorsunuz hanımefendi” “Teşekkür ederim. En azından etrafımda iltifat etmeyi bilen erkekler var” Cümleyi söylerken salona doğru bağırdı. Ozan ve Göktuğ kapıya gelip Ata ile selamlaştı. İkisi Yade'nin birer yanağından öpüp sarıldı. Yade bu ilgiden gayet memnun evden çıktı. Yemeğin yapılacağı restorana geldiklerinde uzun bir masa aile için hazırlanmıştı. Ata'nın tüm ailesi hazır bekliyordu. Yade hepsiyle teker teker selamlaştı. Sıra Serkan'a geldiğinde elini uzattı. “Merhaba ben Yade, bir tek seninle tanışmamıştık” Serkan ayağa kalkıp zoraki bir gülümsemeyle elini sıktı ve oturdu. Yade, bu kadar sıcakkanlı bir aile içinde ilk defa soğuk karşılayan biri ile tanıştığı için şaşırdı. Ata kardeşine dik dik baktı. Yade'nin sandalyesini çekip oturması için yardımcı oldu. Yanındaki sandalyeye de kendi oturdu.  Kısa bir süre sonra Serkan'ın nişanlısı ailesi ile geldi. Masada sıcak bir sohbet başladı. Bade'nin babası emekli memurdu. İşi gereği birçok şehirde görev yapmış emekli olunca da memleketi Samsun'a yerleşmişlerdi. Bade ve Serkan üniversiteden beri arkadaştı. Bade yemeğin ortalarına doğru "Hatırladım" dedi. Masadaki herkes ona döndü. “Aydın merkez ortaokulu 351 Yade Esen, ikinci sınıfta beraber okumuştuk” Yade ve masadaki herkes şaşkındı. Kendini ne kadar zorlasa da Bade'yi hatırlayamadı. “Beni hatırlamaman çok normal... Babamın işi yüzünden sadece bir sene Aydın'da okudum tabii o zaman gözlüklüydüm ve diş tellerim vardı” Yade onu anlattığı haliyle düşününce hatırladı "aaa" diyerek ağzını eliyle kapattı. “Hatırladım, inanamıyorum” “Ben okula ilk geldiğimde kimseyi tanımadığım için çok çekingendim. İlk Yade benim yanıma gelip kendini tanıtmıştı ve arkadaş olmuştuk. Onun sayesinde çok güzel bir yıl geçirmiştim. Ertesi sene babamın tayini çıktığı için ayrılmak zorunda kalmıştık” Herkes bu tatlı tesadüfe hem şaşırmış hem de memnun kalmışlardı. Yade gülümsedi “Yeni bir şehir ve yine ben…” Bade çok mutluydu. İzmir onun için yeni bir şehirdi ve kimseyi tanımıyordu. Yade yine onun kurtarıcısı olmuştu. Ata'nın babası kadeh kaldırdı. “O zaman güzel kızlarımın eski dostluklarına” Kadehler kalkarken Ata masanın altından Yade'nin elini tutup gülümsedi. Yade gözlerinin içine bakarak aynı şekilde karşılık verdi.  Yemek ilerlerken Ata onun kulağına eğilip "hadi dans edelim" dedi ve ayağa kalktı. Yade ile el ele sahneye gittiler. Ata elini Yade'nin beline koyup kendine çekti, diğer el ile onun elini sıkıca kavradı. Yavaş yavaş dans etmeye başladılar. “Nereden çıktı bu dans?” “Sana daha yakın olmak ve yalnız kalmak istedim” Ata'nın ailesi mutlulukla onları izliyordu. İlk defa oğullarının bir kıza bu kadar içten baktığına şahit oluyorlardı. Mutlulukları her hallerinden belliydi.  “Serkan beni pek sevmedi galiba. Ona bir türlü ulaşamadım, çok soğuk duruyor” “Bakma sen ona evlilik stresi vardır üzerinde. Ailelerde olunca gerilmiştir”  Yade Ata'nın sözlerine inanmıştı ama Ata'da kardeşinin soğuk tavırlarına anlam verememişti. Genelde neşeli ve esprili olurdu. Yade'yi üzmemek için aklına gelen ilk bahaneyi uydurmak zorunda kalmıştı. Müzik bitince Ata Yade'nin saçlarına ufak bir öpücük kondurdu ve teşekkür etti. El ele yerlerine geçtiler.  Serdar'ın eşi Gül Bade'ye döndü “Bade yarın seninle Kemeraltına gidip kahve içelim hem Yade'de belki bize katılır” “Katılırım tabii, benim iş yerim orada. Geldiğinizde haber vermeniz yeterli” Serdar karısına bakıp göz kırptı. Gül'ün her zaman aileyi birleştirici bir özelliği vardı. Aile toplantılarını genellikle o organize ederdi.  “Belki Yade hanımın işi vardır yenge zorlama istersen” Serkan ilk defa Yade için yorum yaptı. Hanım demesi zaten ne kadar mesafeli olduğunu gösteriyordu. Ses tonu da oldukça samimiyetsiz çıktı. Yade sinirlense de belli etmemeye çalıştı. “Benim her zaman arkadaşlarıma ayıracak vaktim var” Serdar ve Ata bakıştılar. Serkan'ın tavrı fazla sert ve uzaktı. Ata abisine eliyle iki işareti yaptı. Serkan'ın Yade'ye ikinci garip davranışıydı. Serdar'da başıyla onayladı. Uzaktan anlaşmışlardı. Yade huzursuzlanınca Ata onu daha fazla sıkmak istemedi.  “Kalkalım mı Yade?” “Evet, iyi olur” Ata ayağa kalkıp "Benim Yade'yi eve bırakmam gerekiyor" dedi. Yade teşekkür edip iyi geceler dedikten sonra çıktılar. Sahil yolunda Ata arabayı kenara çekti. “Biraz yürüyelim mi?” “Olur” El ele kordonda yürümeye başladılar. Şehrin ışıkları denize vuruyordu. Hava tertemiz ve mis gibi iyot kokusu geliyordu.  “Serkan'ın davranışı için özür dilerim. Normalde bu kadar dik davranmaz” “Dediğin gibi gergindi herhalde” “Sen çok anlayışlısın” “Hayır, sadece insanları olduğu gibi kabul etmeye çalışıyorum”  
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD