Yade sabah erkenden kalktı. Kısa kot şortunu ve sarı askılı bluzunu giydi. Kumral saçlarını tepeden topuz yapıp odasından çıktı.
Ev sessizdi, önce kafasını Ozan'ın odasına uzattı, oda boştu. İçlerinde en az uyuyan oydu belli ki erkenden işe gitmişti. Göktuğ'un kapısını araladığında onu yatakta yayılmış uyurken buldu. Gülerek yanına gidip yanağından öptü. Göktuğ homurdanarak döndü. Tek gözünü açarak baktı.
"Saat kaç?"
"Sekiz"
"Nereye gidiyorsun sabahın köründe?"
"Foça'ya, tabela işi var. Ölçü alıp fiyat vereceğim"
"Tamam, dikkatli git. Beni de habersiz bırakma, ara"
Yade "tamam abicim" diyerek yanağına sulu bir öpücük bıraktı. Sabah erkenden gitmenin avantajıyla Foça'daki işini öğlene kadar bitirmişti. Önce kendine güzel bir yemek ısmarladı. Bu küçük kasabayı hep çok sevmişti. Kendi içinde yaşayan, yozlaşmamış bir yerdi. Tertemiz mavi denizine bakınca suyun altındaki her ayrıntıyı görebiliyordunuz. Biraz keyif yaptıktan sonra dönüş yoluna geçti.
Ana yoldan gitmektense tarlaların arasındaki yolu daha çok seviyordu. Yol hem daha kısa hem daha tenha oluyordu. Geniş yeşil tarlaların görüntüsü de kısa yolculuğuna güzel bir seyirlik katıyordu. Müziğin sesini açıp yolun tadını çıkarttı.
Tenha yolda giderken ileride siyah bir spor arabanın kaputu açık kenarda durduğunu gördü. Arabayı geçince kenara çekip durdu. Motora eğilmiş olan adamın yanına yanaştı.
"Geçmiş olsun, yardım edeceğim bir şey var mı?"
Adam kalkıp Yade'ye döndü.
"Motordan anlar mısın?"
"Ata. Senin ne işin var burada?"
Yade ona şaşkınlıkla bakıyordu. Bu yolda görmeyi tahmin edeceği son kişi bile değildi.
"Arabam bozuldu. Senin ne işin var?"
"Foça'dan dönüyorum, iş için gitmiştim"
"Bende ailemi görmeye gitmiştim ama şimdi dönemiyorum"
Yade motora uzanıp baktı.
"Ee neyi varmış?"
"Bilmiyorum, servisi aradım eğer bugün gelirse öğreneceğim"
"Çok mu oldu arayalı?"
"Bir saat"
"Bende çekme halatı var, istersen servise kadar götürebilirim"
Ata şaşkınlıkla kaşlarını kaldırıp gülümsedi. Karşısındaki kıza inanamıyordu. Diğer kızlar gibi değildi. Tabela takıyor, kaynak makinesi kullanıyor ve arabasında çekme halatı var. Bir çok erkeğin yapamadığı şeyleri yapıyordu. Ayrıca çok güzel bir fiziğe ve güzelliğe sahipti. Kumral saçları tokanın arasından asice fırlamış dağınık haliyle bile göz alıcıydı.
-Sen gerçek misin?"
Yade kollarını açıp etrafında döndü. Ata onun savrulan saçlarına, kısa şortunun altında sergilediği uzun kaslı bacaklarına baktı. Gülümsemesi genişledi. Ondan etkilendi.
"Kesinlikle gerçeksin. Hadi çıkar şu halatı takalım."
Çekme halatı ile iki arabayı birbirine bağladıktan sonra yavaş yavaş servise gittiler. Ata tamirci ile konuşurken Yade arabasında onu bekledi. Servise geldiklerinde Ata ona o kısa şortla arabadan çıkmamasını tembihlemişti. Yade tamircide sadece erkeklerin olduğu bilinciyle söz dinledi. Yarım saat sonra Ata arabanın yanına gelip kollarını cama dayadı.
"Arabanın işi uzunmuş, burada kalması gerekiyormuş, sen git istersen."
"Sen ne yapacaksın?"
"Bir taksiye biner giderim"
"Olmaz ben seni istediğin yere bırakırım"
"Ama ben Alaçatı'ya gideceğim"
Yade'nin gözleri parladı, gezmek için kendine bahane bulmuştu. Hızla aklından plan yaptı. Ata'yı bırakıp kısa bir Çeşme turu yapacak akşam olunca da eve dönecekti.
"O zaman Alaçatı yolcusu kalmasın"
Ata kahkaha atarak arabaya bindi. Yade ona gülümseyerek göz kırptı ve yola çıktılar. Yolda giderken sohbet ettiler. Yade Ozan ve Göktuğ ile tanışmalarını ve işini anlattı.
"Sen ne iş yapıyorsun?"
"Hangisini söyleyeyim?"
"Vay on parmağımda on marifet var diyorsun. Peki en çok sevdiğini söyle o zaman."
Ata kısa bir düşünmenin ardından, kendini bulduğu onu en çok rahatlatanı söylemeye karar verdi.
"Şarkı söylemek."
Yade şaşırdı. Bir an onu şarkı söylerken hayal etmeye çalıştı. Kafasında beliren görüntüler oldukça kendine özel kalması gereken cinstendi. Bu kadar yakışıklı bir adamın sahne ışıkları altında nasıl göründüğünü görmeyi çok istedi. Eğer hayal ettiği gibiyse oldukça seksi olurdu.
"Seni şarkı söylerken merak ettim."
"O zaman akşam merakını giderirsin. Bir arkadaşım yeni bir bar açtı, gecede benden bir iki şarkı söylememi rica etti"
"Ben hep şarkı söyleyenleri ve müzik aleti çalanları kıskanmışımdır"
"Sende söyle"
"Bu karga sesimle mi? Asla"
"Ama konuşma sesin çok güzel"
Yade utanıp kızardı. İçine basan ateşi dindirmek için klimanın derecesini bir kat arttırdı. Kırk beş dakikalık bir yolculuğun ardından Alaçatı'ya vardılar. Ata'nın tarif ettiği otoparka arabayı park ettiler. Ata Yade'nin çantasını alıp arabayı kilitlemesini bekledi.
"Güzel kurtarıcıma yemek ısmarlayabilir miyim?"
"Bu teklife balıklama atlarım."
"Bizde balık yiyelim."
Beraber Ata'nın götürdüğü balık restoranına girdiler. Akşam saati olduğu için içerisi oldukça kalabalıktı. Yanlarına gülümseyerek gelen bayan "Hoş geldin Ata" dedi. Yade üzerinde restoranın forması olan kızı dikkatlice süzdü. Belli ki ata buraya sık sık geliyordu.
"Hoş bulduk Gaye bize bir yer ayarlar mısın?"
"Yeriniz her zaman hazır, hadi beni takip edin."
Gaye'nin gösterdiği masaya oturdular. Gaye cebinden sipariş almak için kullandıkları küçük aleti çıkarttı.
"Size ne hazırlatayım?"
Ata Yade'ye baktı.
"Usta, kalkanı çok güzel yapar, yer misin?"
"Yerim tabii"
"Rakı?"
"Kesinlikle"
Gaye gülümseyerek siparişleri aldı ve yanlarından ayrıldı. Yade merakla etrafı inceledi. Müşterilerin çoğu yaz akşamına göre giyinmiş şık insanlardı. Oldukça pahalı bir yer olduğu belli oluyordu. Garsonlar tek tip giyinmiş ve güler yüzlüydü.
"Beğendin mi burayı?"
"Evet çok şık bir yer. İnsana kendini özel hissettiriyor. Sık sık buraya geliyorsun sanırım."
"Burası benim ailemin, işletmesini de kardeşlerimle beraber yapıyoruz. Bu da diğer marifetim."
"Matruşka bebekleri gibisin. Açtıkça içinden yeni bir sen çıkıyor."
Ata kahkaha attı. Daha önce kimse onu böyle yorumlamamıştı, bu da Yade'nin farkıydı. Kadehini kaldırdı.
"Neye içelim?"
"Bu güzel güne içelim."
"Birde senin güzel gülüşüne içelim."
Yade neşeyle gülerken yine kızardı. Karşılaştıklarından beri Ata ona çok nazik davranıyor arada da küçük iltifatlar yapıyordu. Bu Yade'nin çok hoşuna gitse de Ozan ve Göktuğ'un uyarılarını aklından çıkartamıyordu. Karşısında duran adam ile onların anlattığı adam hiç birbirini tutmuyordu. Balıklarını yerken hızla yanlarına genç bir oğlan geldi.
"Ata abi"
Ata ayağa kalktı ve sıkıca birbirlerine sarıldılar. Çocuğun arkasından orta yaşlı iyi giyimli yaşına göre oldukça dinç duran bir adam ve ince zarif bir kadın geldi. Ata sırayla hepsine teker teker sarıldı.
Çocuk gözlerini kocaman açıp Yade'ye hayranlıkla baktı.
"Vay fıstık gibi bir kız."
Cümlesini bitirmesiyle ensesine tokat yemesi bir oldu. Ata kaşlarını çattı.
"Ulan hıyar geldin hıyar gidiyorsun, bir türlü öğrenemedin kibar olmayı"
Çocuk ensesini ovalarken yanındaki kadın ve adam gülüyorlardı. Adam Yade'ye elini uzattı.
"Merhaba ben bu densizin babası ve Ata'nın amcası Hakan Uçar bu da eşim Nermin Uçar."
Yade ayağa kalkıp ikisinin elini sıktı.
"Memnun oldum bende Yade Esen."
"Amca oturmaz mısınız?"
"Sizi rahatsız etmeyelim oğlum, Gaye bir yer bulur şimdi."
Yade'nin Ata'nın ailesinden biriyle tanışmak hoşuna gitmişti. Her zaman yeni insanlarla tanışmayı seviyordu. Bu işi içinde faydalı oluyordu. Hemen sözü aldı.
"Hiçte rahatsız olmayız, lütfen sizde bize katılın hem içerisi çok kalabalık, boşalan yerlere yeni müşteriler gelsin."
Hakan eşine bakıp onay alınca oturdular. Ata Yade'nin bu sıcak tavrından çok etkilenmişti. Gözlerini ayırmadan ona bakıyordu. Yüzünün her karesini her mimiğini ezberlercesine onu izliyordu.
"ABİİ... annem nasıl olduğunu soruyor."
Kuzeni Göker'in sesiyle kendine geldi ve gözlerini kızdan ona çevirdi.
"Efendim duymadım."
"Annem diyorum annem nasıl olduğunu soruyor artık aklın neredeyse bizi duymuyorsun."
Konuşurken de gözleriyle Yade'yi işaret ediyordu.
"Haa iyiyim yenge sen nasılsın?"
"Ben iyiyim oğlumda sen gerçekten iyi olduğuna emin misin? Biz seni hiç dalıp giderken görmeyiz."
Ata düştüğü duruma güldü. Yade'ye dalıp gitmişken yakalanmıştı artık aile içinde dalga konusu olacağını biliyordu. Göker Yade'ye dönüp elini uzattı.
"Bunlar bizi tanıştırmadı, ben Göker. Bu çiftin tek ve biricik oğluyum. Sen Ata abimin sevgilisi misin?"
Bu sefer enseye tokat babasından gelmişti.
"Ay vurmayın çocuğuma sağlı sollu, aptal olacak vallahi."
"Karıcım biz bunu yapamamışız. Belki düzelir diye vuruyoruz. "
Yade kendini tutamayarak kahkaha atmaya başladı. Ata'nın çok eğlenceli bir ailesi vardı. Göker Yade'yi soru yağmuruna tutup onunla ilgili her şeyi öğrenmişti. Tabii bu sayede ailede kızla ilgili derin bir bilgiye sahip olmuşlardı. Ata'nın ona bakışlarını da kaçırmamışlardı.
Nermin hanım masa altından Ata'nın annesine kısaca durumu anlatan mesaj attı. Karşıdan gelen resim isteği üzerine hareketlendi.
"Göker kalk oğlum resmimizi çek."
"Hayda nereden çıktı durduk yere?"
"Bana bak kalk çabuk bir tokatta benden yersin"
Hakan karısını ince belinden tutup kendisine çekti. Kulağına eğilip sessizce "Anladım ben senin amacını, benim kadınım ajanlık peşinde" dedi. Nermin kocasının ensesinde hissettiği sıcak nefesiyle kıkırdadı.
Göker onların fotoğrafını çekip tekrar yerine geçti. Nermin'de vakit kaybetmeden resmi Ata'nın annesine gönderip kocasına göz kırptı. Karısına aşık olan Hakan uzanıp dudağına küçük bir öpücük bıraktı. Göker yüzünü buruşturarak ailesine baktı.
"Kusura bakma Yade abla bunlar hep böyle vıcık vıcıklar. Hiç utanmadan kıkırdaşıp öpüşürler."
"Bence annen ve baban çok şanslılar Göker. Herkes böyle güzel bir aşk bulacak kadar şanslı olmuyor."
"Yade abla sen kaç yaşındasın?"
Yade kaşlarını çatarak Göker'in ensesine tokatı patlattı.
"Kadınların yaşı sorulmaz sıpa. Bu da benden sana bir ders olsun"
Göker şaşkınca otururken hepsi onun haline gülüyordu. Diğerlerinin yemekleri gelmişken Ata ve Yade yemeklerini bitirmişlerdi. Ata başıyla Yade'ye gidelim mi dedi. Yade gözleriyle evet dedi.
"Amca izin verirseniz biz kalkalım. Suat'ın barına gideceğiz ona bu gece için sözüm var"
"Tabii oğlum siz eğlenmenize bakın. Yade seninle tanıştığımıza çok memnun olduk umarım en kısa zamanda yine görüşürüz"
"Bende çok memnun oldum. Sizlerle tekrar görüşmeyi çok isterim"
Yade teker teker hepsine sarıldı. Ata elini Yade'nin beline yerleştirip çıkışa doğru yönlendirdi. Arkadaşının barına doğru zorlukla ilerliyorlardı. Cadde çok kalabalıktı. Bir ara aralarındaki mesafe açılınca Ata onu kaybetmemek için elini tuttu.
Yade sanki elinde ateş tutuyormuş gibi hissetti. Elindeki ateş yavaş yavaş tüm vücuduna yayıldı ve yürüme yetisini kaybetti sanki sürükleniyordu. Ata'nın etkisi o kadar kuvvetliydi ki hipnotize olmuş gibiydi. Mekanın kapısına geldiklerinde Ata Yade'ye döndü. Onun yüz ifadesine bakınca endişelendi.
"Yade iyi misin canım? Kalabalık mı etkiledi"
"Yok iyiyim iyiyim hatta çok iyiyim, hadi içeri girelim."
Ata onun elini bırakmadı. Beraber içeri girdiler. Sokak kadar olmasa da içerisi de oldukça kalabalıktı. Barın yanına gidip arkadaşını sordu. Barmen DJ kabinini gösterdi.
"Gel seni Suat ile tanıştırayım"
Suat karşıdan gelen arkadaşını görüp el salladı. İki adam sarıldılar. Yade elinin bırakılmasından mutsuz olsa da belli etmedi. Gülümseyerek Suat ile tanıştı.
Sahnenin önünde onlara ayrılmış masaya oturdular. Konuşurken birbirlerini duyabilmek için oldukça yakındılar. Konuşurken nefeslerini tenlerinde hissediyorlardı. Her seferinde ikisinin tüyleri ürperiyordu. Diz dize göz göze sohbet ederken karşıdan aşık bir çift gibi göründüklerinin farkında değillerdi.
Yade cebindeki telefonun titrediğini fark edip cebinden çıkarttı. Göktuğ arıyordu. Ekrana baktığı anda küfürü savurdu. Onu aramayı unutmuş ve sıkı bir azar işitecekti. Ata onun sıkıntılı haline baktı.
"Ne oldu?"
"Göktuğ arıyor, ben onu aramayı unuttum. Dışarıda konuşayım burada duyamam."
"Tamam, benimle olduğunu söyle merak etmesinler"
Yade gülümseyip başını salladı. ( Eğer seninle olduğumu söylersem ikisi de soluğu burada alır ve neler olacağını düşünmek bile istemiyorum. Bunu bilmemeleri lazım) Kapıya çıkıp aramaya cevap verdi.
"Kızım sen neredesin sabahtan beri? Meraktan öldük. Ne arıyorsun nede telefonlara cevap veriyorsun, delirtecek misin bizi?"
"Özür dilerim. Alaçatı'dayım, arkadaşlarımla beraber. Eğlenirken unutmuşum, kızma nooluurr"
"Nasıl kızmayalım güzelim ya, aklımız çıktı. Başına bir şey geldi diye çok korktuk."
"Kıyamam ben size, siz benim aşkımsınız. Merak etmeyin keyfim yerinde, biraz eğlenmek istedim."
"Tamam eğlen ama bir daha meraklandırma, seni seviyorum."
Yade derin bir nefes aldı. Üzerinden büyük bir yük kalkmış gibi hissetti. İçeri girip oturdukları masaya yaklaşırken Ata'nın yanında oturan bir kız gördü. Kıskançlık duyguları ortaya çıkınca kendi kendine saçmalama dedi ama kadınsal dürtülerine engel olamadı.
Masanın yanına gidip başlarında dikildi. Kız kendini parçalayacak gibi bakan Yade'yi görünce ayağa kalktı. Korkak bir gülümsemeyle el sallayıp gitti.
Ata her şey normalmiş gibi Yade'ye bakıp yanındaki sandalyeyi işaret etti. Yade oturduğunda kulağına eğilip "Suat'ın kız arkadaşı, merhaba demek için gelmiş" dedi. Yanında olan kızlara hiç bir şey için açıklama yapma gereği duymazken Yade'nin onu yanlış anlamasından çekinip durumu açıkladı.
Suat DJ kabininden Ata'nın ismini anons etti. Ata Yade'nin burnundan makas alıp sahneye çıktı. Mikrofonu kendi boyuna göre ayarladı. Orkestrayla ufak bir konuşma yapıp tekrar seyircilere döndü ve şarkıya başladı.
Yade elindeki içkisini yudumlarken hayranlıkla sahnedeki Ata'yı izliyordu. Kendinden emin halleri, sahneye olan hakimiyeti kusursuzdu. Çok güzel bir sesi vardı. Yade onu hiç bıkmadan saatlerce dinleyebilirdi. Ata şarkı söylerken Yade'ye bakmayı ihmal etmedi. Onun ne düşündüğünü, beğenip beğenmediğini merak etti. Yade'nin etkilenmesini istiyordu. Bilmediği şey ise Yade'nin çoktan etkilenmiş olduğuydu.
İki Türkçe iki yabancı şarkı söyledikten sonra sahneyi şarkıcıya bıraktı. Masaya geldiğinde Yade ona sıkıca sarıldı. Mutluluktan gözlerinin içi gülüyordu. Hayal ettiğinden daha muhteşem bir adam seyretmişti sahnede. Şarkı söylerken dans etmesi içini eritmişti.
"Çok güzeldi, artık bir hayranın daha var."
Ata'da sıkıca kollarını ona doladı. Tüm günün en güzel anını yaşıyordu. İlk defa yakınlaşmışlardı.
"Böyle ödüllendirileceksem bu hayranıma her gün şarkı söylerim."
Yade utanıp kollarını indirecekken Ata onu bırakmadan tekrar sarıldı. Kız kollarındayken çok mutluydu içinden kahkaha atmak geliyordu. Bu kadar çabuk etkilendiğine kendi bile inanamadı.
Suat kız arkadaşı ile yanlarına geldi. Ata'ya teşekkür etti. Gecenin geri kalanını beraber geçirdiler. Ata saatin geç olduğunu söyleyerek arkadaşlarından izin istedi.
Bardan çıktıklarında sokağın sessizliği rahatlamalarına neden oldu. İçeride otururken yüksek ses rahatsız etmemişti ama şu an ikisinin de kulakları uğulduyordu.
"Ben artık eve döneyim"
"Yade saçmalama bu saatte dönmene izin veremem. Hem azda olsa alkol aldın. Bende kalırsın, yarın pazar işe gitmene de gerek yok."
"Nasıl sende kalacağım?"
"Şimdi şöyle oluyor güzelim, eve gidiyoruz, yatağa yatıp uyuyorsun böylece bende kalmış oluyorsun."
Yade gülerek koluna vurdu. Arabayı otoparktan alıp Ata'nın evine gittiler. Bahçeli dubleks bir evdi. Ata otoparkın kapısını açarak arabayı park etti. Cebinden evin anahtarlarını çıkartıp kapıyı açtı. Yade'nin girmesi için ona yol verdi.
Yade yavaş adımlarla eve girdi. Işıklar yanınca evin içine göz gezdirdi. Büyük bir salon, açık mutfak vardı. Bahçeye bakan tarafta büyük camlardan havuz gözüküyordu. Salonda L koltuk ve duvarda büyük bir televizyon asılıydı. Oldukça sade ve az eşya olan bir evdi. Ata merdivenlerin başında durup Yade'ye seslendi.
"Hadi gel yatak odaları üst katta."
Yade yatak odası lafını duyunca biraz gerildi, çekinerek onu takip etti. Üst katta üç yatak odası ve bir banyo vardı. Ata saatine baktı neredeyse güneş doğmak üzereydi.
"Güneşin doğumunu izleyelim mi?"
"Evet izleyelim"
Tavanda duran kapağın altından sarkan ipi çekti. Kapakla beraber aşağı doğru merdiven açıldı. Önden Ata çıkıp elini Yade'ye uzattı.
"Hadi gel"
Yade bir an tereddüt edince gülümsedi
"Hadi ama yüksekten korkmadığını biliyorum."
Yade kıkırdayarak yukarı çıktı. Çatıda oturmak için ayarlanmış düz bir alan vardı. Minderlerin üzerine oturup ayaklarını uzattılar. Yade yanında kül tablası ve sigara paketini görünce şaşırdı.
"Sen sigara içiyor musun, hiç görmedim"
"Sadece burada içerim ve kimse bilmez"
Paketten bir tane çıkartıp dudaklarının arasına aldı. Yade pakete uzanıp bir tanede kendisi için aldı.
"O zaman bende sana sadece burada eşlik edeyim kimse bilmeden"
Ata gülümseyip önce onun sonra kendisinin sigarasını yakıp derin bir nefes çekti.
"Ben ilk defa güneşin doğuşunu izliyorum"
"Güneşin doğuşu batışından daha güzeldir. Yeni bir gün başalar, yeni umutlar doğurur. Son yoktur ilk vardır. Canlıdır, tazedir"
Yade sessizce onu dinledi. Söyledikleri çok güzeldi. Şarkı söylerken nasıl hayran kaldıysa şu anda da aynı hayranlıkla ona bakıyordu ve yine hayran olmuştu. Ata onun bakışlarını fark etti.
"Neden bana öyle bakıyorsun?"
"Seni açtım içinden başka bir sen çıktın"
"Matruşka"
"Evet"