Ozan ve Yade işlerini bitirdikten sonra dükkanı kapatıp evlerine döndüler. Eve girdiklerinde Göktuğ tekli koltukta oturmuş onları bekliyordu. Yade içeri girer girmez Göktuğ'un bakışlarından bugün olanları bildiğini anladı.
(Bu Ozan ne ara yetiştirdi her şeyi. Birazdan yine bir ton laf söyleyecekler. Yok bunlar benim başımdayken kız kurusu olarak kalacağım ben)
"Göktuğcum erkencisin bugün"
"Yade geç otur karşıma seninle biraz konuşalım"
Yade karşısındaki koltuğa geçip bağdaş kurdu. Ozan'da yanına oturup Yade'ye döndü.
"Kızım sen kafayı mı yedin. Bizi katil etmeye mi niyetlendin ha?"
"Öyle bir niyetim yok ama sizin benimle ne derdiniz var onu bilmiyorum"
"Bugün tanıştığın adam Ata Uçar. Adam soyadının hakkını vererek kadınlara uçan bir adam. Biz seni ona harcatmayız anladın mı?"
"Sanki adamı üzerimde yakalamış gibi davranıyorsunuz, saçmalamayın"
"Kızım kafanda herifle bir çocuk yapmadın, sen söyledin"
"Ozan sen sus, azarlama hakkını kullandın, Göktuğ'dan rol çalma"
Ozan sinirle burun kemerini sıktı. Göktuğ sesli nefes verip sözüne devam etti.
"Bak güzelim Ata arkadaş olarak iyi adamdır, ailesi de düzgün iyi insanlar ama Ata oyuz yaşına gelmiş ve her ilişkisini dibine kadar yaşar. Sen onun isteklerini karşılayamazsın. Biz seni baştan uyarıyoruz, adama bulaşma, gereksiz hayaller kurma. Evleniriz, çocuklarımın babası olur diye düşünme. İstese şimdiye kadar elli kere evlenirdi ama bak bekar"
"Üff tamam be işini yapar teslim ederim, sonra nereden göreceğim zaten. Sizde rahat edin hatta kıçınıza kına yakın"
Yade biraz üzgün biraz sinirli odasına gidip kapıyı çarparak kapattı. Bu iki adamı çok seviyordu ama bazen hayatına fazla müdahale ettiklerini düşünüyordu. Bundan sonra yanlarında hiç kimse hakkında konuşmamaya karar verdi.
Ozan ve Göktuğ arkadaşlarının gidişinin ardından sıkıntıyla birbirlerine baktılar.
"Çok mu kızın üzerine gittik daha ortada bir şey yokken"
"Ne bileyim Ozan yaa... Bize çok kızdı. Ata'yı severim iyi adamdır ama herif hiç rahat durmuyor ki. Yade'yi diğer kızlar gibi görmesini istemem. Yade farkında olmasa da erkekleri çok rahat etkileyecek bir kadın. Girdiği ortamda hemen kendini belli ediyor. Ata'nın da gözünden kaçtığını zannetmiyorum"
"Aynı şeyleri düşünüyorum ama burnumuzdan getirecek biliyorsun dimi?"
Ertesi gün iş yerinde Yade mecbur kalmadıkça Ozan ile hiç konuşmuyor ve boş kalmamak için kendine olmadık yeni işler çıkartıyordu. Ozan'ın dışarıda kısa bir işi vardı. Geldiğinde Yakup'u yanına çekti, sessizce "Yade'nin durumu ne?" diye sordu. Olanlardan habersiz çocuk hızla anlattı.
"Abi sabahtan beri arı gibi çalışıyor, bize de nefes aldırmadı. Ara sıra küfrediyor. Ha bir arada büyük makine ile kavga etti"
"Tamam hadi gidip çay molası verin"
Yade basılmış davetiyelerin teslim olmadan önceki son kontrollerini yapıyordu.
"Yade'm nasılsın canım?"
"İyi"
"Ne yapıyorsun?"
"Çalışıyorum"
"Sohbetine de doyum olmuyor"
Yade başını kaldırıp Ozan'a baktı ve işine devam etti. Ozan bir sandalye çekip Yade'nin dibine oturdu.
"Şşt akşam dışarı çıkalım mı, üçümüz?"
"Benim işim var"
"Ne işin var lan akşam akşam?"
"Ağda yapacağım, katılmak ister misin?"
"Yok kendimi kıllı seviyorum"
Yade cevap vermeden sıkıntıyla nefes verdi. Ozan onun sinirinin geçmediğini görünce yanından ayrılıp ofise geçti, Göktuğ'yu aradı.
"Son durum ne birader?"
"Oğlum çok kızgın ya. Akşam üçümüz dışarı çıkalım dedim onu bile kabul etmedi, ağda yapacakmış"
"O zaman biz evde durmayalım. Yemin ederim o ağdayı kıçımızı yapıştırır"
"Yapar mı? Yapar"
Ozan ofisten çıktığında Yade telefonla görüşüyordu. Bir yandan da önündeki kağıda notlar alıyordu. Eski Foça, bankanın karşı sokağı, marketin yanı yazıyordu kağıtta. Konuşmayı bitirip kağıdı yerinden koparttı ve çantasına attı.
"Yeni iş mi?"
"Evet yarın gidip ölçü alıp fiyat vereceğim"
"Ben gideyim ya da beraber gidelim, cumartesi kaçamağı yaparız"
"Gerek yok ben giderim. Hem biraz gezmiş olurum, ev ve iş arasında bunaldım"
Yade ofise gidip kapıyı hızla kapattı. Bu beni rahatsız etmeyin demekti. Ozan arkasından sıkıntıyla baktı, oflayarak oturdu.
Yade ofiste bir kaç özel tasarım hazırladıktan sonra bilgisayarı kapattı. Gözleri yanmaya başlamıştı. Doktorun verdiği dinlendirici gözlüğü hep takmayı unutuyordu. Bunu artık unutmaması gerektiğini kendine hatırlatıp ofisten çıktı.
Akşam saati işler durulmuş herkes kapıda çay, sigara keyfi yapıyordu. Yakup kendilerine yaklaşan Yade'yi görüp ayağa fırladı. Yade'yi ne kadar çok sevse de onun sinirli halinden hep korkmuştu.
"Abla sana da çay veya kahve yapayım mı?"
"İstemem canım sen keyfine bak, birazdan çıkacağım zaten. Ozan nerede?"
"Çarşının içine gitti, birazdan gelirim dedi"
İçeri girip çantasını kontrol ettikten sonra telefonunu ve anahtarını alıp dükkandan çıktı. Sokağın köşesini döndüğünde Ozan ve Göktuğ ona doğru geliyorlardı. Telefoncuda çalışan kızlar kapıya çıkmış bu iki yakışıklı adamın geçişini izliyorlardı. Aslında buna izlemek denilmez adeta gözleriyle yemişlerdi.
"Göktuğ bak senin kalemin, tombik tombik"
"Ne tombiği oğlum kız balık eti"
"Aynı şey değil mi?"
"Tabii değil. Kadın dediğin hafif etli olur o zaman rahatça tutup sıkıştırabilirsin. Bak ağzımın suyu aktı"
"Sapık herif"
Ozan arkadaşına gülümserken karşıdan gelen Yade'yi gördü. Koluyla telefoncudaki kızla kesişen Göktuğ'yu dürttü. Göktuğ'da Yade'yi fark edip gülümsemeye başladı. Yade tüm ciddiyeti ile karşılarına gelip durdu.
"Pardon beyler sizden izin almadan işten çıktım ama hemen eve gidiyorum ve kapıyı üzerime kilitliyorum, merak etmeyin"
"Yade abartmıyor musun?"
"Hayır Göktuğ ben abartmıyorum siz abartıyorsunuz"
İkisi aynı anda kızın üzerine atılıp sarıldılar. Onunla küs kalmaktan nefret ediyorlardı. Abarttıklarını bilseler de içlerindeki koruma iç güdüsü ağır basıyordu. Yade iki koca adamın arasında sıkışıp kaldı.
"Güzellik yapma böyle, biz seni paylaşamıyoruz"
"Seni çok seviyoruz aşk böcüğü"
"Bırakın yaa, nefes alamıyorum. Sevmeyin beni sevmeyin, gidin kendinize başka kız bulun, onları sevin, düşün yakamdan"
İkisi kızın kollarına girip sürüklemeye başladılar.
"Hadi Alsancak'a gidip çimlerde bira içelim"
Göktuğ'un itirazı gecikmedi.
"Hayır abicim ben takım elbiseyle çimlerde oturamam, mekana gidelim"
"Hay sosyetik pezevenk, tamam"
Güneşin batışı ile beraber üçü oturmuş biralarını içiyorlardı. Göktuğ elindeki telefona bakıp gülümsedi ve bir şeyler yazmaya başladı.
"Sen kiminle mesajlaşıyorsun?"
"Şu telefoncuda çalışan kızla"
"Oha ne ara telefonunu aldın kızın?"
"Yanından geçerken kartımı verdim"
Göktuğ pişkince sırıtırken Yade soran gözlerle Ozan'a baktı.
"Şu bizim köşedeki telefoncuda çalışan kız"
"Balık eti olan mı?"
"Nereden anladın o olduğunu?"
"Biz üniversitedeyken bir arkadaşımı Göktuğ'a göstermiştim. Kız uzun boylu, zayıf süper bir hatundu. Göktuğ onu görünce 'bu ne be çöp gibi, iskelet isteseydim tıp laboratuvarındaki iskeleti becerirdim' demişti"
"Bana gösterseydin kızı güzelim"
"Gerek kalmadı bir sene sonra sen zaten hallettin o işi"
"Kimdi ki?"
"Sanki söylesem hatırlayacaksın"
"O da doğru"
Barışmanın verdiği rahatlıkla sohbet edip biralarını içtiler. Akşam eve döndüklerinde her biri yorgunluktan odalarına çekildiler.