Hayatıma nasıl bir yön vereceğini bilmediğim bir teklif ile burun burunaydım. Belki babamı kurtarabilecektim ama kim bilir, belki de kendimden vazgeçecektim?
Babama zarar verme düşünceleri içimi titretiyordu. Umarım ona şiddet uygulamıyorlardır.
Neslihan Hanım’ın sorusu üzerine ne madde eklesek diye düşündüm.
“Öncelikle, bana zarar gelmesini istemiyorum. Fiziksel olarak canımın yakılacağı hiçbir durum olmamalı.” Dedim ve onlardan tepki bekledim. Çok geçmeden tepki geldi.
“Onaylandı.”
İçim rahatladı. “İkinci olarak ailem ve arkadaşlarımla en azından haftada bir kez görüşebilmek istiyorum. Bu Yaman Bey’in gözetiminde de olabilir hiç sorun değil.” Dedim kabul etmesini canı gönülden isteyerek.
Evet bu anlaşmayı kabul edecektim çünkü başka çarem yoktu. Ama en azından kendim için de kolaylıklar olsun, çekilir olsun istiyordum.
“Onaylandı.”
İçim rahatlayarak bir nefes bıraktım. Ardından hiç düşünmeden aklıma gelen diğer maddeyi söyledim. “Babamın can güvenliği sağlansın istiyorum.”
Beş milyon veren adam belli ki güçlü ve sözü geçen biriydi. Bu onun için kolay olmalıydı.
“Onaylandı.”
Düşüncelerimin ve isteklerimin kaile alınması beni gerçekten mutlu etti. Belki de bu adamla iyi anlaşacaktım. Belki de çok iyi biriydi. Bu düşünce içimde bir umut filizi oluşturdu. İçim kıpır kıpır oldu.
“Son olarak, stajımı da bu süreçte yapabilmek istiyorum.” Dediğimde sessizlik oluştu. Dudağımı ısırıp heyecanla cevabı beklemeye başladım. Fakat beklediğim yanıt elbette ki bu değildi.
“Reddedildi.”
Kaşlarım hızla çatıldı. “Neden?”
Neslihan Hanım’ın derin bir nefes aldığını işittim.
“Nazlı Hanım. Evlilik sınırları içerisinde bulunacağınız kişi yani Yaman Bey, ülkenin önemli isimlerinden ve onun eşinin stajyer olarak sıradan bir yerde çalışması uygun değil. Evlilik sonrası siz eğitiminize kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.” Diyerek açıklama yaptığında üzüntüyle iç çektim ve kambur sırtımı koltukla birleştirdim. Bu üzücüydü. Hayatımın gerçekten bir yılı koparılacaktı benden. İş hayatıma çok daha geç başlayacaktım.
Kendimi diğer maddelerin onaylanması ile teselli etmeye çalıştım. En azından çoğu onaylanmıştı bu da bir adımdı.
“Aklınıza başka gelen madde var mı?” diye bir soru yönelttiğinde titreyen ellerimi dizlerimin üzerinde sıkıca birleştirdim.
“Hayır, şu anlık yok.”
“Öyleyse bu, anlaşmayı kabul ettiğiniz anlamına mı geliyor?” dediğinde alt dudağımı kanatacak kadar ısırdım. Tedirginlik beni canımı yakmaya itiyordu.
El mecbur korka korka da olsa başımı aşağı yukarı salladım. “Evet, kabul ediyorum.”
Neslihan Hanım’ın ayağa kalktığını işittim. “Harika, bu çok güzel bir haber.” Dedi mutlulukla bana doğru yürüyerek. Onun bana gelmesi beni daha da gerse de beklemekten başka çarem yoktu. Tam önümde durduğunda uzun boyu karşısında bir an iç çektim. Ayağında ki topuklularken da payı vardı tabi. Ben de ülke standartlarına göre oldukça uzun olsam da karşımdaki kadın da uzun boyluydu. Ayağa kalktığımda burun hizasına geliyordum.
“O zaman buyrun, imzalayın.” Dedi ve sözleşmeyi bana doğru uzattı. Elinden alıp az önce okuduğu maddelere kısaca göz attım. Ardından bana uzattığı mühüre anlamayan gözlerle baktım.
“Baş parmağınızı buraya bastırıp sonra kağıda bastırın. Parmak imzası, kesin kural.” Dediğinde iç çektim. El mecbur sağ işaret parmağımı kırmızı mühre sertçe bastırıp ardından kağıdın sağ alt köşesine bastırarak parmak izinin çıkmasını sağladım.
Neslihan Hanım’ın yüzünü karanlıktan net seçemiyordum ama siyah küt kısa saçları, ince dudakları olduğunu görebiliyordum. Gözleri de çekikti ve kırklı yaşlarındaydı.
“Anlaşma imzalandığını göre bugünlük gidebilirsiniz Nazlı Hanım. Unutmayın, bu kapıdan çıktıktan sonra artık Yaman Demiroğlu’nun karısı sayılırsınız. Gitmeden önce sizi şoförümüz eve bırakacak. Yarın akşam saat 21.00 da hazır olun, sizi özel şoförümüz alacak ve Yaman Bey’in malikanesine geleceksiniz. Orada ilk yüz yüze tanışmamız gerçekleşecek. Bu anlaşmadan buraya gelen arkadaşınız haricinde kimseye bahsetmek yok. Herkes gerçek bir evlilik olarak bilecek. Babanıza bile söylemeyeceksiniz. Arkadaşınız da olur da birine söylerse ölür.”
Son cümlesi ile irkildim. Bunu beklemiyordum. Cidden bu kadar acımasız olabilirler miydi? Bu düşünce ile bedenimi büyük bir ürperti ele geçirdi, üşüdüm.
“Salı günü nikahınız kıyılacak. Bilginiz olsun. Unutmayın yarın akşam saat 21.00 da hazır olun Nazlı Hanım. İyi günler dilerim.” Diyerek açık açık beni kovduğunda titreyen ellerimle elimdeki kağıdı kadına geri uzatıp son kez bedenimde bir karıncalandırma oluşturan karanlığa baktım ve arkamı dönerek kırmızı perdelerin arasından çıktım. Artık bambaşka biri olacaktım.
İki gün sonra ben Nazlı Aksoy değil Nazlı Demiroğlu olacaktım. İnanılır gibi değildi. Şu an her şey rüya gibi geliyordu. Beni gerçekten nelerin beklediğini bilmiyordum ve bu dehşet vericiydi. Resmen karanlığa gözüm kapalı adım adım yürüyordum.
Oradan nasıl çıktım, nasıl korku dolu gözlerle tırnaklarını yiyerek beni bekleyen Beyza’nın yanına gittim bilmiyorum. Kalbim gereğinden fazla hızlı atıyordu ama yüzümün kireç gibi olduğuna eminim.
Beyza beni görür görmez hızlıca ayağa kalktı ve hemen dibine girip elleriyle omuzlarımı kavrayarak hızlı bir hasar tespiti yaptı.
“İyi misin? Sana bir şey yaptı mı? Zarar verdi mi? Canını yaktı mı?” gibi gibi birçok soru yönelttiğinde boğazıma oturan yumruyla baktım ona. Burada konuşamazdım. Az önce her şeyi duyanlar şimdi konuşacaklarımızı da duyarlardı.
Bugün Beyza buraya eğlenmek için gelmiş olsa da ben buradan resmen evli sayılarak çıkacaktım. Hayatım bir saat içinde bambaşka taraflara çevrildi ve ben sadece seyirci gibi öylece izliyordum.
“Lütfen buradan gidelim.” Diye fısıldadım sadece. Ne halde gözüküyordu bilmiyorum ama endişesi daha da arttı. Beni başıyla onaylayıp ikimizin de çantasını aldı ve koluma girerek çıkışa doğru götürdü. Bu mekanda eğlenmeyi çok isterdim, güzel bir mekandı ancak hayatın benim için seçtiği eğlence anlayışı çok başkaydı.
Mekandan çıkar çıkmaz bizi karşılayan yaşlı adam ile duraksadık.
“Yaman Bey’in talimatı. Sizi evinize kadar ben bırakacağım.” Dediğinde Beyza ile bakıştık. Ne olduğunu anlamaya çalıştığı ancak bir türlü anlam veremediği belliydi. Dediğini yapmıştı cidden beni eve şoför ile gönderiyordu.
Bu kadar çabuk olacağını düşünmemiş, unutur diye düşünmüştüm.
Gerek yok diyecektim ama sonra vazgeçtim. Buralar tekinsiz yerlerdi. Yaşlı amca önde biz arkasında Kaya’nın biraz ilerisinde ki arabaya ilerledik. Bize kapımızı açıp girmemiz için bekledi. Beyza ile kısaca bakılıp arabaya bindikten sonra o şoför koltuğuna otururken Beyza beni dürttü.
“Ne oluyor kızım?”
Dudaklarımı büzdüm. Avuç içlerim terliyordu ama bedenim buz kesmişti. “Anlatacağım.” Diyebildim sadece. Bizim evin önüne geldiğimizde arabadan indik. Adama dönüp teşekkür edemeden basıp gittiğinde şaşkınca arkasından bakıp iç çekerek evin içine girdik. Ev soğuktu.
Ekim ayının başlarındaydık. Kış geliyordu ve havalar iyice soğumuştu. Beyza üşüyerek montuna sarıldığında evin dışarıdan daha soğuk olması sinir bozucuydu. Hızlıca elektrikli sobayı açıp ayak ucumuza getirdim. Birazdan sobayı yakmam gerekecekti.
Hafiften ısınmaya başladığımızda derin bir nefes alıp anlatmaya başladım çünkü biraz daha susarsam ve anlatmazsam beni öldürecek gibi bakıyordu.
“Hiç beklemediğim bir şey için çağrıldım oraya Beyza. Aklımın hayalinin dahi alamayacağı bir şey için.” Diyerek sustum ve nerden başlamam gerektiğini düşündüm. “Bizi konuşurken dinlemişler ve bana bir teklif ile geldi. Hızlıca karar vermem gereken bir teklif ile... “
Duraksadığımda koluma vurdu. “Araya giren reklam gibi durma da anlat şunu.”
Sanırım haklıydı. Fakat ben doğru kelimeleri nasıl seçeceğimi düşünüyordum. Madem öyle benden günah gitti.
“Benimle evlenmek istediğini söyledi.” Pat diye söylediğim şey karşısında ağzından bir çığlık koptu.
“Ne?”
Sanırım cümleyi biraz yanlış söylemiştim. Hemen düzeltme gereği duydum.
“Daha doğrusu asistanı Neslihan Hanım ile iletişimde yedik. Yaman Bey’i görmedim, ortam çok karanlıktı. Evlenmek derken, bir yıl sözleşmeli evlilik. Yani benimle kiralık gelin olarak evlenmek istiyor. Hiçbir şekilde cinsel temas olmayacak ya da isteğimiz dışı yaklaşma da öyle. Sadece bir yıl onunla evli kalmamı ve bunun karşılığında bana beş milyon vereceğini söyledi.” Diyerek açıklama yaptığımda ağzı beş karış açıldı. Konuşmak için birkaç kez aralasa da en son ne diyeceğini bilemeyecek kapattı.
“Lütfen bana kabul etmediğini söyle Safir.” Dediğinde neden böyle bir cümle kurduğuna anlam veremedim. Babamı kurtarmak için fırsatın ayağımın dibine geldiğini söylemesini bekliyordum.
“Kabul ettim Beyza. Başka şansım mı var sanki? Hem neden öyle dedin ki? Bir bildiğin mi var.”
Dudaklarını birbirine bastırdı ve başını ağrıdığını belli edercesine ovdu. “Şimdi şuraya düşüp bayılacağım. Seni de anlıyorum, ayağına çok büyük fırsat geldi ve başka çaren de yok ama hiç istemezdim o adamla aynı evde bulunmanı.”
Kurduğu cümle ile işler git gide daha garip hal alıyordu. Neden böyle dediğine anlam vermeye çalışıyor olsam da diyecek bir şey bulamıyordum.
“Neden öyle diyorsun? Ben adamın daha yaşlı mı genç mi olduğunu bile bilmiyorum. Sen tanıyor musun onu?” diye merakla sorduğumda dudağını ısırdı.
“Bşraz tanıyorum. Yüz yüze hiç görmedim tipini alan da bilmiyorum ama ismini biliyorum. Yaşlı biri değil ondan yana şüphen olmasın. Bildiğim kadarıyla 30 lu yaşlarda. Senden 5 veya 6 yaş büyük.”
Genç demesi beni nedensizce rahatlattı çünkü 60’lı yaşlarda biriyle evlenip camia da adımın para avcısı diye anılmasını hiç istemezdim. Hoş, yine anacaklardı, eminim ama en azından yaş olarak daha yakın biriyle...
“Çok zalim biri olduğunu duydum. Canı nasıl isterse öyle hareket edermiş. Karanlık işlerle uğraştığını, kadınlardan nefret ettiğini duydum. Özellikle ellerine dokunulmasından hiç hoşlanmaz, tam bir kadın düşmanı. Bildiğim kadarıyla bundan altı yıl önce evliymiş ve karısına çok aşık bir adammış. Fakat karısı onu en yakın arkadaşıyla aldatmış. Bu nedenle tam bir kadın düşmanı ama hala o kadını sevdiğini söyleyenler var. Ondan sonra kimseye aşık olamamış ve o kadına olan sevgisini içinde bitiremediği için de hem kendinden hem de kadınlardan nefret ediyormuş. Ayrıca çok da zeki bir adam. “ diye açıklama yaptığında ağzım şok içinde aralandı.
Tahmin ettiğimden de beterdi her şey. Kadınlardan nefret edip neden evlenmek isterdi ki? Bunun cevabını çok merak ediyordum. Fakat bu kadın düşmanlığı ya bana zarar verirse? Madde olarak de zarar verilmemesi konusuna değinmiş olsam da anlattığına göre biraz manyak bir adamdı. Bir kadının faturasını tüm kadınlara kesen bir manyak.
“Sakın ona aşık olmak gibi bir delilik yapma Nazlı. Sakın. Duydun mu beni?”
Sözlerine başımı sallasam da, beni neler beklediğini bilmiyordum.
Umarım aş, acımasız bir adam tarafından kapımı çalmazdı.