“Seni kiraladım! Artık benimsin. Sözleşmeyi detaylı okumadın sanırım? Ben Yaman Demiroğlu ve sen ne istersem onu yapmak zorundasın.” Sesi öylesine güçlü ve otoriterdi ki kalbim ağzımda atıyordu. O acımasız manyağın tekiydi ve ben ona kendimi kiralamak zorunda kalan aciz bir kadındım.
Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. “Hayır! Bana zarar veremezsin. Sözleşmemiz de bu da vardı!” Diyerek kendimi savunmaya çalıştım ancak Yeraltı camiasının en tehlikeli adamı, Zeus ile sözleşme yaptığımı henüz bugün fark ettim.
Alayla güldü. Kurşuni grisi gözlerinden acımasızlık akıyordu. O kimseye acımazdı ki! Canı ne isterse onu yapardı. Kalbim deli gibi sıkışıyordu.
“Ben Zeus’um güzelim. Canım ne isterse onu yaparım.”
Bacaklarım titredi. Ben resmen kendi kafama sıkmıştım ama babam için bunu yapmak zorundaydım.
“Ne istiyorsun benden?” diye sordum yenilgiyle. Yaşlar yanaklarımda yollar oluşturuyordu.
Koltuğa daha da yayıldı ve gözleri tehlikeyle parladı. “Bir yıl benimle evli kalacaksın. Eğer yatağıma girmen gerekirse de yapacaksın.”
İşte şimdi, ölüm fermanı imzalanmıştı.
Ben ne yapmıştım?
Resmen ülkenin en tehlikeli adamına kendimi satmıştım.
Bu yaptığım ya hayatımın en büyük hatası ya da şansı olacaktı. Fakat içimden bir ses yaşayacağım şeylerin ağırlığınun altında ezileceğimi söylüyordu.
El mecbur her şeyi kabul ettim.
Ve ben, karanlık mafya aleminin ilk gelini olmak için ilk adımı atmıştım.