ÖFKE

1992 Words
Sabahın ilk ışıkları gözlerime savaş açtığında tüm bedenimin sızladığını hissettim. Sanki gece boyunca kerpeten ile sıkılmış ve gözlerimi açınca serbest kalmışım gibi hissediyordum. Vücudumdaki kaşınma son bulmuş uyku ise bedenimi hala etkisi altında tutuyordu. Başım öylesine ağrıyordu ki bir an nerede olduğumu, buraya nasıl geldiğimi hatırlamak için kendimi zorlamıştım. Bu zorlamanın ardından zihnimde canlanan sahne ile gözlerim hızla açıldı. Aynı hızla yatakta doğruldum ve panikle etrafıma bakındım. Burası benim oteldeki o muhteşem odamdı. Kocaman yatakta bir başımaydım. Üzerimi kontrol ettiğimde tüm kıyafetlerimi üstümde olduğunu ve değişmemiş olduğunu fark ettim. Yatağın içinde ve yorgundum. Kollarında bayıldığım adam beni buraya kadar getirmiş olmalıydı. Doğrulduğum yataktan kalkmak için ayaklarımı yatağın kenarından sarkıttığım anda, hemen yatağımın kenarında duran komedinin üzerindeki not ile kaşlarımı çattım. Uzanıp aldım ve daha net okuyabilmem için gözlerimi kısarak odaklandığımda kâğıtta “Senin gibi güzelliklerin tehlikeli gecelerde yalnız bırakılmaması gerekiyor.” Diye yazmıştı. Bu kelimeler gülümsememi sağlarken kağıdın sonunda yazan “Not: ilacını almak için valizini açtığımda küçük bir kalp krizi geçirmiş olabilirim. Yaz bir kenara bana bir kalp borcun var. Bir gün mutlaka almaya geleceğim” Diye yazmıştı. Okuduğum not ile gözlerim kocaman oldu. Lanet olsun ilacım valizimdeydi ve valizimin üst kısmında iç çamaşırlarım ve fularlarım vardı. Onların tamamını görmüş olamazdı. Tamam, gerçekten iyi biri olabilirdi ama şu anda ne kadar saygısız olduğunu anlayabiliyordum. Bir bayanın çantası karıştırılmazdı. Madem karıştırmak zorunda kaldın özel eşyalarına bakmamaya dikkat etmeli her şekilde gördüysen de bunu dile getirmemen gerekiyordu. Neredeyse sinirden küp olmuşçasına “Terbiyesiz” diye söylendim. Her ne kadar kızmış olsam da notun sonundaki kelimelerin beni heyecanlandırmadığını söyleyemezdim. Kendine güvenen ve ukala bir tip olsa da kelimeleri nasıl kullanması gerektiğini fazlasıyla biliyordu. Ayrıca o, olmasaydı sanırım şu anda çalıların arasında neredeyse ölü bir şekilde uyanıyor veya gerçekten ölmüş olurdum. Yataktan dışarıda kalan eşyalarımı toplama için çıkarken açılan kapı ile duraksadım. Kapıdan içeriye giren bugün görmek istemeyeceğim tek kişi olan korku dolu gözlerle bana bakan Ali’ydi. Yüzünü gerçekten görmek istemiyordum, hatta sesini bile duymak istemediğimden öylesine emindim ki onu görmemezlikten gelip işime odaklanmaya bir an önce de buradan gitmeye karar verdim. Ondan beni dün geceyi yaşamak zorunda bıraktığı için, beni savunmasız bırakıp tehlikeye attığı için, bu kadar sorumsuz pisliğin teki olduğu için nefret ediyordum. Hatta ceza almayacağımı biliyor olsam onu öldürebilirdim. Beni görünce gözlerinden bir anda kaybolan korku ve rahatlayan bir ifade ile “Sabah seni göremeyince çok korktum çiçeğim. Neden beni orada bıraktın?” diye sorunca ona önce şaşkınca bir bakış attım. Bu kadar seviyesiz, düşüncesiz ve bencil olabildiğine inanmak gerçekten çok zordu. Her ne kadar sakin kalmaya çabalasam da bedenime dolan öfkeme engel olamıyordum. Birkaç adım attım ve onunla yüz yüze kalacak mesafede durduğumda öfkem kontrol edilemez boyutta beni zorlamaya başlamıştı. Dişlerimi öyle çok ve set sıkıyordum ki şu anda dişlerimin arasında onun etinin olmasını ne kadar çok istediğimi kelimeler ile tarif edemezdim. Benim bile sonrasında şaşırdığım ve onun tahmin bile edemeyeceği şiddette suratına sert bir tokat attım. Tokat öyle sertti ki şiddetinden kendi avucumun içi bile ağrımıştı. Beni göremediği için korkmuştu öyle mi? Ben dün gece korkudan ölüyordum ve o, yaşadığım korkunun tüm sorumlusu olan pisliğin tekiydi. Yaşadıklarımın telafisi veya onun tarafından sarf edilecek herhangi bir özrü yoktu. Attığım tokatın yarattığı şaşkınlıkla bana bakan Ali’ye “Sana orada kalmayalım dedim. Sen bunu umursamayıp bir de o kadar içtin ki resmen sızdın. Şimdi bana beni göremeyince korktuğunu söylüyorsun? Pislik herif korktun öyle mi?” diye öfkeyle sorduğumda hala bana şaşkınca bakan Ali’ye “Alerjim olduğunu biliyordun ve ilacımın yanımda olmadığını da söyledim. Otele gelip almak yerine orada içmeyi tercih etin. Gecenin köründe dayanamayacak duruma geldiğimde sen çoktan sızmıştın ve otele tek başıma o karanlıkta bitmek üzere olan şarjım ile gitmeye karar verdim. Bil bakalım dönüş yolunda kimlerle karşılaştım.” Diye sorduğumda ise gözleri kocaman olan Ali panikle “Sana kötü bir şey yapmadılar değil mi?” diye sordu. Ne olduğunu tahmin etmesi zaman almamıştı. Oysaki bu zekâsı dün akşam hiç ama hiç yerinde düşünmesini sağlamıyordu. Sorduğu soru ile kontrolüm dışında kalan bedenim daha büyük bir öfkeye teslim oldu. Lanet olsun yapabilirlerdi, şu anda ölmüş veya 3 kişinin tecavüzüne uğramış bir şekilde ormanda bulunabilirdim. Hala ölmemişsem ölmek için dua bile edebilirdim. Hayatımın dehşet verici sahnelerini hiçbir zaman unutmayacaktım. Bunları yaşamama sebep olan kişinin Ali olduğuna inanamıyordum. Bunca şeyi yaşamışken onun o iğrenç sesinin hala bana bir şeyler açıklamaya çalışmasına da katlanamıyordum. Eğer gerçekten o adam olmasaydı dün gece yaşanabilecek olanları tahmin bile edemiyordum. Gerçi yaşananları da henüz hazmedemiyordum. Uzun bir zaman rüyalarımdan çıkacağını da düşünmüyordum. Onun için öfkeyle, “Eğer o adam olmasaydı ölebilirdim bile” dedim ve daha fazla o samimiyetsiz endişesini yaydığı bakışlarına katlanmak istemeyerek dolaba doğru yürüyüp, hızla valizimi toplamaya başladım. Buradan mümkün olduğunca hızlı bir şekilde ayrılmalıydım. Hemen İstanbul’a benim için en güvenli yer olan evimize geri dönmem ve bir daha asla ailemden habersiz bir plan yapmamalıydım. Ali aileme yalan söylememe değecek bir insan değildi. Bunu gerçekten fazlasıyla acı bir şekilde öğrenmek kalbime katlanılması zor bir sancı olarak saplanıyordu. Ben valizimi toparlarken, Ali hemen arkamdan panik ve korku yüklü ses tonu eşliğinde “Çiçeğim ne yapıyorsun? Bana sakın gidiyorum deme daha 4 günümüz var” dediğinde ise kafasına elimdeki valizi geçirmek istedim. Hatta valizin yetmeyeceğini düşünerek odada kafasını kırabilecek her ne varsa direk fırlatmak istedim. Beyinsiz bencil herif diye söyledikten sonra hızla ona döndüm ve “Ali dün gece neredeyse bana tecavüz ediyorlardı. Hiç tanımadığım biri tarafından kurtarıldım. Polise gidemiyorum çünkü babam duyarsa olacakları kestiremiyorum. Kadir’in elinden seni alabilecek bir kişinin de henüz dünyada olmadığına inanıyorum. Buraya nasıl geldiğimi dahi hatırlamıyorum çünkü o esnada bayılmışım. Bu senin için bir şeyi ifade ediyor mu?” diye sordum. Oluşan birkaç saniyelik sessizliğin ardından durumun ciddiyetini fark edeceğini umuyordum ki Ali gayet rahat bir tavırla “Çiçeğim hiçbir şey olmamış ve buradasın. Daha ikinci günümüz mahvetmemek, bak bu tatil için gerçekten fazlasıyla bekledik” dediğinde gözlerimi kocaman açtım. Hala kendisini düşünüyor oluşuna inanamıyordum. Dün gece o adam olmasaydı gerçekten hayatımın sonuna kadar unutamayacağım bir olay gerçekleşecekti. 3. Sayfa haberi olacak, tüm televizyonlarda başıma gelen trajediden bahsedeceklerdi. Belki de hayatta bile olmayacaktım. Hayatımdaki en değerli insanlardan biri olan erkek arkadaşımın ise bu durum gerçekten hiç ama hiç umurunda değilmiş gibiydi. Lanet olsun böyle bir adama âşık olup, romantiklik için buralara kadar gelmiş olduğuma gerçekten inanamıyordum. Kalbimi bu çapsıza açtığım için ise resmen utanıyordum. Bu adamın yerinde en pislik insan bile olsa şu anda o adamların kim olduğunu araştırmaya başlar, özürler diler bir şekilde delirirdi. Ailemin duyması umurunda olmaz ve gerçekten öfkesinden sapmış kontrolünü kaybederdi. Fakat karşımda öylesi bir bencil vardı ki kelimelerine inanamıyordum. Rahatlığı karşısındakini çıldırtacak boyuttaydı. Onu bilmiyorum ve gördüğüm kadarıyla benim içimde kopan öfkenin yanından bile geçmiyordu. Onun için içimde kopan öfkeye engel olamadım ve gözerimi o artık tiksindiğim yüzüne sabitleyerek tüm öfkemle, “Başlarım senin çiçeğinden geri zekalı dün akşam bana tecavüz ediyorlardı diyorum, dün akşam üç tane insan demeye dilimin bile varmadığı üç kişi bana istemediğim bir şey yapacaktı. Belki de şu anda hayatta bile olmayacaktım. Senin korkudan endişeden gebermen gerekirken, öfkeden çıldırman gerekirken hala burada kalmaktan, tatilden, eğlenmekten, bahsediyorsun. En az o adamlar kadar suçlusun ve karşımda şirinlik yapmaya çalışıyorsun. Ali seni şuracıkta öldürmemi istemiyorsan çekil önümden” dediğimde ise duraksayan Ali’ye hiç ama hiç bakmadan çoğunu toparlamış olduğum valizimin fermuarını kapatıp, hızla odadan çıktım. Buradan hemen gitmezsem kesinlikle ya katil olacaktım ya da ruh sağlığımı kaybedecektim. Yaşadıklarımın korkusu hala içimdeydi. Onun bir halttan anladığı yoktu. Çünkü bu durumu ailem öğrenirse babam dedem ve ailenin geri kalan tüm erkekleri, adım adım arar ve o üç serseriyi bulurdu. Bulduğunda ise o insan müsveddelerinden feriye tozları bile kalmazdı. Tabi ki beni bu duruma iten Ali içinde aynı şey geçerliydi. Onun için artık burada kalamazdım. Bu tatili devam ettiremezdim bir an önce İstanbul’a ailemin yanına dönmem gerekiyordu. Resepsiyona inip beni havalimanına götürmesi için bir taksi çağırmalarını istedim ve taksiyi beklemeye başladım. Ali ise muhtemelen duşa girmiş ve ciddi olmadığımı falan sanıyordu…. Lobide fazlasıyla gergindim. Hemen karşı tarafımda bulunan aynaya şöyle bir baktığımda gözlerimin şiş, yüzümün solgun ve saçlarımın darmadağın olduğumu görüyordum. Kendime geldikçe geceyi daha iyi hatırlıyordum ve hatırladığım her sahne ile daha çok geriliyordum. Lanet olsun o adam gelmeseydi yaşayacaklarımı tahmin bil edemiyordum. Tahmin edebildiğim kadarı ise nefes almamı zorlaştırıyordu. Peki, o adam kimdi? Odamı nereden biliyordu? Beni öylece odama bırakıp gitmiş miydi? Diye düşündüm ve hızla yerimden kalkıp, resepsiyondaki kıza doğru yürüdüm. Kızla göz göze geldiğimde gülümseyen kız şirin çıkarmaya çalıştığı ses tonu ile “Taksiniz henüz gelmedi. Geldiğinde haber vereceğim bu arada bir şey içmek ister misiniz?” diye sorunca elimle onu susturup, “Hayır, teşekkür ederim. Bir şey soracağım dün akşam siz burada mıydınız?” diye sordum. Kız başını hayır anlamında sallayarak “Mesaim sabah başladı” diyerek karşılık verdiğinde dudağımı ısırdım ve düşünmeye başladım. Kimdi o adam? Bana çok büyük bir yardımı olmuştu ve ben teşekkür etmek için bile kim olduğunu bilmiyordum. Bu kadar kısıtlı bir zamanda onu bulmakta imkansızdı. Belki de buralıydı. Otellerin oraya gelmiş ve zaten yolun başındaki ilk otel olduğumdan kaldığım odayı bulması zor olmamıştı. Burada bir karmaşa vardı. Çözemediğim fakat şuandaki ruh halim düşünmeme izin vermiyordu. Bu düşünceler içerisinde savrulurken birden kapıya gelen taksi ile kendime geldim. Aceleyle valizimi alıp kapıya doğru hızla yürümeye başladım. O an çalmaya başlayan telefonum ise Ali’nin aradığını gösteriyordu. Telefonu çantamda bulmaya çalışırken bir dizi küfürde savuruyordum. Tam telefonu bulduğum anda çarptığım duvar ile duraksadım. Başımı kaldırdığımda ise çarptığımın duvar değil, bir göğüs olduğunu anlamam ise zaman almamıştı. Çarptığım kişi ile göz göze geldiğimde ise öylece baka kaldım. Hayatımda birçok göz rengi görmüştüm. Her bir göz renginin ise ayrı bir anlamı vardı. Her zaman renkli gözlerden etkilenirdim. Bir erkeğin gözleri mavi veya yeşil renkteyse kesinlikle âşık olunacak biridir diye düşünüyordum. Kehribar rengi gözlere sahip birinin gözlerine hiç bu kadar yakından ve bu kadar uzun bakmamıştım. Adamın gözleri resmen bal rengiydi. Uzun boylu ve kaslıydı. Hatta çok ama çok kaslıydı. Bakışlarında anlamını bilemediğim bir ifade vardı. Kokusu garip bir şekilde beni içinden çıkamadığım kaybolduğum büyüye sokmuştu. Ona bu şekilde saatlerce bakabilirdim. Fakat, bir an hızla kendimi toparladım ve ikinci kez çalmaya başlayan telefonum ile kendime geldim. Tahmin ettiğim gibi arayan Ali’ydi ve hızla meşgule atıp karşımda hala bana bakan adama “Şey özür dilerim” diyerek yolundan çekildim. Ben geçmesini bekliyordum ki adam kaşlarını kısarak bakışlarını daha da derin bir hale getirdi. Anlam veremediğim bir şekilde bakışları yüzümü inceliyordu. Sanki beni daha önceden tanıyormuş veya şu anki ruh halimi merak ediyormuşçasına dikkatlice bakıyordu. Bana hafif eğilerek, “İyi misiniz?” diye sorunca yutkundum. Sesi kendinden emin, ne sorduğunu çok iyi bilen ve güven doluydu. Bir an kalbim atmayı bıraktı ve nefes almadığımı fark ettim. Sorunun ağırlığı tüm bedenime çöktü. Gerçekten iyi miydim? Dün gece yaşadıklarımın bedenime çöken ağırlığı ve hatırladıklarım ile neredeyse nefesim kesildi. Buraya gelirken kalbimde biriken heyecanın bu denli hayal kırıklığına dönüşmesi beni fazlasıyla sarsmıştı. Bunları yaşadığıma geçekten inanamıyordum. Dün akşam neredeyse 3 kişi tarafından tecavüze uğrayacaktım. Televizyonda haber bültenlerinde duyduğum o acı kâbusu ben yaşayacaktım. Yaşadığımın acısı ailemi mahvedecekti. Bir an aklımda bu olayı yaşadığım ve bunu ailemin öğrendiği sahne belirdi. Annemin nasıl yıkıldığı babamın öfkeden ve acıdan delirdiği, Kadir’in deli gibi bağırıp kimin yaptığını araştırması ve bulduğunda üçünü de geberteceği gerçek mideme yumruk yemişim hissi yarattı. Aileme yalan söylemiş ve bir heyecanın peşine düşmüştüm. Bu birkaç günlük heyecan ile tüm hayatımı mahvetmeye ramak kalmıştı. Bir daha ailemin haberi olmadan gizlice bir plan yapmayacağıma şu an burada yemin bile edebilirdim. Beni asıl yıkan gerçek ise o gece daha önce hiç tanımadığım biri çıkageldi ve süper kahramanlar misali beni kurtardı. Sabahında aslında süper kahramanım olması gereken kişi yaşadığımı önemsemeyip tatilin keyfini çıkarmaya çalışıyordu. Bunları yaşamış olduğuma bu kadar değersiz olduğuma gerçekten inanamıyordum. Endişeli bir şekilde bana bakan adama zoraki bir tebessüm gönderip, “İyiyim teşekkür ederim. Tekrar kusura bakmayın” dedim ve valizimin kolunu tekrar kavrayıp, yanından geçip yürümeye başladım. Otelin kapısında beni bekleyen taksinin yanına vardığımda gözümden süzülen gözyaşımı sildim. Bu tatili, yaşadığım kâbus dolu geceyi, buradaki hiçbir anlamı olmayan değersiz sevgilimi bir gün unutabilirdim fakat burada kim olduğunu bilmediğim fakat çok şeyi borçlu olduğum biri vardı. Onu hayatımın hiçbir evresinde unutmayacağımdan emindim. Onunla bir gün mutlaka karşılaşacak ve bu geceki kahramanlığı için teşekkür edecektim…
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD