#Cüneyt
Güneş'i üzerimden iterek ayağa kalktığımda annemin sert bakışlarının hedefi olmuştum.
"Anne kesinlikle yanlış-"
Sözümü bitiremeden yüzüme inen tokatla yüzümü sola doğru kaydı ve korku, şaşkınlık içinde anneme bakan Güneş görüş alanıma girdi.
"Ahlaksızlar!" diye kükreyen annemle sakin kalmak istesem de Güneş başını olumsuzca sallayıp "Yan-"
O da sözünü bitiremeden annemin tokadından nasibini alınca yalnız kalmadığıma sevinsem de Güneş kendi kendine bir şeyler sayıklayıp dururken şebek hâlimden sıyrılıp "Anne!" diye bağırdım.
Annemin bakışları beni bulduğunda "Yazıklar olsun size!" diye bağırıp yüzüme tükürdükten sonra hızlıca odadan çıkmasıyla arkasından gittim.
"Anne, Güneş yanlışlıkla üzerime düştü. İkimizin de suçu yok!" diye ardından bağırsam da annem hışımla bana döndü.
"Güneş'i kardeşinle evlendirip rahat rahat evin içerisinde mi oynaşacaktınız!" diye bağırınca "Anne sen ne dediğinin farkında mısın!?" diye bağırdım.
Annem bir an duraksayınca "Güneş bana hesap sormaya geldi..." diye baştan sona her şeyi anlattıktan sonra "Yalan söyleme Cüneyt!" diye kasırga koparan annemle kolunu tuttuğum gibi odaya doğru zorla sürükledim. Odaya girdiğimde Güneş bıraktığım gibi dururken annemin kolunu bırakıp Güneş'in yanına vardım.
"Güneş olayı anneme anlat. Bana inanmıyor!" dediğimde Güneş kirpiklerini kırpıştırarak bana baktı.
"Ben bir şey yapmadım." diyen titrek sesiyle 5 yıl içinde ilk kez onu bu kadar savunmasız görüyordum. Gözlerim maviliklerindeki titreşime takılıp dururken annem "Ben cevabımı aldım!" diyerek bastonunu kafama sertçe indirince "Ah!" diye inlesem de "Beter ol!" diye bağırdı.
Odadan ayrılınca arkasına sinirle baksam da yapacağım açıklamanın gözünde anlamsız olacağının farkındaydım. Güneş'e baktığımda dizlerini kendine çekmiş başını dizine yaslamış vaziyette bir şeyler mırıldanıyordu...
Aradan bir saat geçmesine rağmen Güneş hâlen başını dizlerine yaslamış bir vaziyette kıpırdamadan dururken dayanamadım.
"Güneş Hanım!" diye hafif yüksek bir sesle seslendim. Cevap alamayınca yerden kalkıp yanına vardım.
"Olan oldu. Ben annemle konuşacağım. Sizden hoşlanmasam da ikimizin de bir suçu olmadığını söyleyeceğim. Hadi kalkın evinize gidin!" desem de sanki boşa konuşuyordum. Kadın tepki verme zahmetinde de bulunmuyor. Koluna dokunarak onu dürtmek istediğimde yana doğru devrilmesiyle "Oha!" diye bağırıp hızlıca ağzımı kapadım. Birkaç saniye beklememe rağmen tepki gelmeyince korkuyla elimi ağzımdan çektim.
"Yoksa öldü mü?" diye korkuyla yatak başlığına varıp yüzüne baktım ama saçları yüzünü öttüğü için bir şey anlayamadım. Gözlerim karnını bulduğunda rahat bir nefes aldım. Karnı düzenli aralıklarla inip kalkıyor bu da demek oluyor ki ölmemiş, uyumuş.
"Uyumuş mu!?" diye yüksek seste tepki göstermeme rağmen tepki vermeyince iyice şaşırıp kaldım.
"Bu kadının evine hırsız girip kendisini çalsa bile fark etmez!" diye söylenmekten kendimi alamadım. Yataktan çekildiğimde "E, ben nerede uyuyacağım!" diye isyan etsem de Güneş Hanım horul horul uyumaya devam ediyordu.
"Sanki kendi yatağı!" diye sinirle söylenip onu uyandırmaya karar verdim. Yatağa tekrar yaklaşıp kolunu dürttüm ve tepki verdi! O da elimi ittirmekten öteye geçmedi!
"Ya o yatak benim!" diye söylensem de boşuna söylendiğimin farkındaydım.
"En iyisi gül olmayan cemalini ortaya çıkarayım belki yüzüne doğru konuştuğumda uyanır ve yatağımdan uzar!"
Önüne geçip yüzündeki saçları çektim. Yüzünde fark ettiğim parmak ve yeşilliklerle şaşkınlıkla yüzüne bakarken hızlıca yataktan kalkıp buzdolabının önündeki aynanın önüne geçtim.
"Annem yakışıklılığıma gölge düşürmüşse onunla fena bozuşacağım!" diye yüzümü iyice sola çevirip sağ yanağımı yokladım. Gördüğüm parmak izlerinden ibaret olsa da sinirle "Anne!" demekten kendimi alamadım.
"Maan!" diye titrek bir ses ardından hıçkırık sesi duyduğumda Güneş'e döndüm.
"Man mi?" diye kendi kendime söylenip Güneş'e yaklaştım. Aynı kelimeyi tekrarlayıp dururken "Erkek ne alaka ya?" demekten kendimi alamadım.
Sonra dizlerini kendine çekip başını iyice yatağa gömünce yatakta top gibi kalmıştı. Sesi tamamıyla kesilince "Acaba ne demek istedi?" diye sormaktan kendimi alamadım. Ayağa kalkıp pikeyi üzerine çekip başını yastığa verdim.
"Bu iyiliğimi unutmayın ve uyandığınızda döktüğünüz sütün hesabını vereceksiniz!" diye kızgınlıkla söylenip odadan çıktım.
"En iyisi otelde kalmak."
Kapıyı üzerine kapatıp odadan çıktım. Şirketten ayrılmadan önce Güneş'e kısa bir bilgilendirme mesajı atıp Sedef'i otele çağırdım.
"Haksız yere yediğim tokattı ancak bir kadın sıcaklığı telafi eder."
★★★★★
Sedef başıma masaj yaparken "Durum işte böyle. Söyle bana güzelim benim suçum var mı?" diye mahzun mahzun sordum.
Sedef başıma baskı yapınca "Acıdı kızım!" diye tepki gösterip kucağından kalktım. Sedef ise bana öfkeyle bakıp yüzüme tokadı indirince yüzüm yine sola çaldı.
"Ulan tokat manyağı yaptınız beni!" diye tepki gösterip Sedef'e döndüğümde ise haklı mıymış gibi bana öfkeyle baktı.
"Aramızda sadece seks olsa bile bana başka bir kadınla öpüştüğünü anlatmaya utanmıyor musun?" diye cıyaklamasıyla "İlk öncelikle öpüşmedik dudaklarımız birbirine değdi. İkinci yanlışlıkla oldu!" diye kendimi savundum.
Hâlen inanmayan bakışlar atınca "Hem bak sana başından anlatıyorum ki başkasından duyup gelip başımda cik cik diye ötme!" dedim.
Başını olumsuzca sallayıp "Alçak herif!" dedikten sonra yataktaki eşyalarını toplayıp bana döndü.
"Bıktım senin bu egoist, rahat tavrından!"
Kapıya doğru yönelmesiyle yataktan kalkıp kolunu tuttum.
"Bak yanlışlıkla oldu. Sana kaç kere söyleyeceğim!"
"Söyleme!" diye bağırdı.
"Tamam bundan sonra yanlışlıkla dudaklarım başka dudaklara değerse söylemem.” dediğimde bana dolu gözlerle bakmaya başladı. Son çare elini öpüp gülümsedim. Elimi yüzüne yerleştirip yüzünü okşayarak “Hadi gel süt içip rahatlayalım." dediğimde yüzüme inen ikinci tokatla öfkeyle sola selam verip geri Sedef'e döndüm.
"İnşallah içtiğin sütler boğazına dizilir ölürsün!" diye bağırıp ağlamasıyla şaşkınlıkla ona baktım. Tokat yiyen ben ağlayan Sedef! Allah'ım bazen kadınları anlamak gerçekten çok zor.
"Güneş bile annemden tokat yerken ağlamadı sen niye ağlıyorsun?" diye şaşırarak sordum.
"Geri zekâlı!" diye bağırıp odadan çıkmasıyla omuz silkip kendimi yatağa bıraktım. Kimse durumu anlamaya çalışmıyor. İkimizin de suçu yok! Komodindeki telefonumu elime alıp ekrana baktım. Annemin numarasını bulup arama motorunu çalıştırdım. Telefon ilk çalışta ret yiyince geri arama gereği duymadım ama annem mesaj atma gereği duymuş.
Sakın beni arama ahlaksız!
"Of çok yoruldum ya!" diye söylenip telefonu komodine bıraktım. Örtüyü üzerime çekip kendimi uykuya bırakırken uzun bir süre kadın milletinden uzak kalmayı aklıma not edip gözlerimi yumdum.
★★★★★
#Güneş
Gözlerimi açtığımda burnuma dolan odunsu kokuyla gözlerim yuvasından çıkacak gibi kocaman açılıp yataktan doğruluğumda şaşkınlıkla etrafıma bakındım. Yavaş yavaş aklıma dün gece yaşanılanlar üşüşünce elim dudağıma gitti.
"Patron bozuntusuyla dudaklarımız yanlışlıkla değdi!" dememle midem bulandı. Hızlıca yataktan kalkıp kapıyı açmaya yeltensem de kendimi tutamayıp kapının önündeki çöpe kusmaya başladım...
İçim dışıma çıkana kadar kusup rahatladığımda yerimden kalkıp odadan çıktım. Hızlı adımlar atıp odadan ayrılmak istesem de yavaş adımlar atarak odadan çıktım. Asansörün önüne gelip düğmeye bastığımda kapı açıldı. İçeriye girip 3. kata bastıktan sonra bekledim. Asansör açılıp içinden çıkar çıkmaz lavaboya doğru yöneldim. İçeride birkaç kadın olsa da onlara bakmadan sondaki musluğa doğru ilerleyip suyu açtım. Elimi yıkadıktan sonra ağzıma su verip gargara yaptım. Suyu tükürdükten sonra tekrar aynı işlemi yaptım. Gözlerim aynadaki yansımamla buluştuğunda yüzümde fark ettiğim yeşil ibarelerle öfkeyle gözlerimi yumdum. Yüzüme birkaç defa su çırpıp kurulandıktan sonra lavabodan çıktım. Geldiğim yoldan tekrar patron bozuntusunun odasına geldiğimde içeriden gelen sesle öfkeyle kapıyı açtım ama odada kimse yoktu.
"Demek şahsi odasında!"
Sinirli adımlarla kapıya doğru yönelip açık kapıdan içeriye girdiğimde patron bozuntusu kustuğum yerde kusuyordu. Öğürme sesine bakacak olursak karnını fena bozmuş! Tekrar öğürüp başını çöpten kaldırdığında yaşla dolup öğürmekten kıpkırmızı olan gözlerle bana baktı.
"Buraya kim kustu!?" diye öfkeli siyahlarla sorup tekrar öğürünce durumu anlamanın verdiği suçluluk duygusuna rağmen "Beter olun!" dedim.
★★★★★
Patron bozuntusu da pek hassas! Kusma işi iyice artıp bayılacak hâle gelince Zafer'e haber verip apar topar hastaneye gelmiştik. Acil serviste doktorlar kontrol edip bir şeyi olmadığını söyleseler de patron bozuntusu kusmuk görmeye dayanamadığını söyleyip en azından serum takmalarını istemişti. Onlarda isteğini yerine getirmişti. Hastanede başında dikilirken kolundaki serumun kablosunu tutmuş "Ben bu hâllere düşecek adam mıydım?" diye söylenip elini tekrar karnına götürdü.
"Adam olduğunuzdan şüphe ediyorum!" dememle bana sinirle baktı.
"Hem odamda kus hem de haklıymış gibi gelip bana laf mı söylüyorsun!?" diye bağırınca öfkeyle elim sol yanağımı buldu.
"Sizin alçakça oyununuz yüzünden haksız yere tokat yedim!" diye bağırdım.
Gözü yüzümü bulunca "Ben hem tokat hem tükürük hem de baston yedim." dedikten sonra düşündü.
"Bir de Sedef'ten de sizin yüzünüzden 2 tokat yedim!" diye bağırınca öfkeyle ayağa kalktım.
"Benim yüzümden mi?" diye hatasını hatırlatmak istesem de o "Tabii sizin yüzünüzden!" diye inatla konuşup ardına yaslandı.
"Aramızda sadece seks olsa da sonuçta bir ilişki vardı. Ben de ilişkimize ihanet etmeyeyim diye o-"
"Cüneyt!" diye bağıran Handan Hanım’la arkamı döndüğümde yanında Fatih Bey'de vardı. Fatih Bey bize şaşkınlıkla bakarken Handan Hanım "Hani yanlışlıkla birbirinizin üzerine düşmüştünüz!" diye bağırınca olayı tekrar yanlış anladığını anlayınca "Han-"
"Kes!" diye bağırıp eliyle beni susturdu.
Cüneyt Bey "Anne cümlemi sonuna kadar dinleseydin Sedef'ten bahsettiğimi anlardın!" diye kızdı.
"Kesin sesinizi reziller!" diyerek bir iki adımda Cüneyt Bey'e yaklaşıp yüzüne bastonuyla vurunca korkuyla bir iki adım geriledim. Cüneyt Bey acıyla bağırırken Fatih Bey, Handan Hanım'ı tutmuş "Sakin ol Handan teyze, onların arasında öyle bir şey yok!" demesiyle bastondan o da nasibini almıştı.
"Anne!" diye öfkeyle bağıran Cüneyt Bey'e baktığımda kaşından kan aktığını fark ettim.
"Bizim Güneş’le aramızda bir şey yok! Saçma sapan duyup anlamadan dinlemeden sakın bir daha bana vurma!" diye öfkeyle konuştu. Eliyle kapıyı gösterip "Şimdi de odadan çık!" dedi.
Handan Hanım ise "Hiç mi utanmadın!?" diye devam edince kendimi toparlayıp "Bizim aramızda hiçbir şey yok!" dedim.
Handan Hanım bana dönüp acıyarak baktıktan sonra "Baban bu yaptıklarını duysa sana ne yapar biliyorsun değil mi!?" demesiyle öfkeyle elimi sıktım. Gözlerim dolarken nefes alış verişlerim hızlandı.
"Ne de olsa sen onun dayaklarına alışıksın!" dediği an geçmiş gözümün önüne geldi.
#Cüneyt
Güneş cevap vermezken dün geceki gibi durgunlaşmıştı.
Annem "Ne oldu?" diye üzerine gitmeye devam edince "Fatih, annemi al ve buradan git!" dedim.
Fatih şaşkınlıkla bakmaya devam edince annem bana döndü. Ağzını açacakken "Anne sesini kes ve dışarıya çık!" diye bağırdığımda annem hışımla bastonunu kafama indirdi.
"Şerefsizler!" demesiyle sabrımın son noktasına gelirken "Anne!" diye bağırmamla Güneş "Yeter!" diye bağırdı.
Bakışlarım Güneş'i bulduğunda öfkeyle anneme bakıyordu. Neyse ki bu sefer ben arada kaynamayacağım. Bırakayım birbirlerini yesinler!
"Benim aile sorunlarım sizi ilgilendirmez!" dedikten sonra bana baktı.
"Benimle Cüneyt Bey'in arasında hiçbir şey yok!" diye bağırınca "Evet, katılıyorum!" diye onay verdim.
Annem ise "Ben ne gördüğümü ve ne duyduğumu iyi biliyorum!" dedikten sonra tekrar bana baktı.
"Ömer'e bunu razı gördün ya inşallah iki dünyada da mutsuz olursun!" diye beddua edince derince soludum.
"Neye inanmak istiyorsan inan!"
Başımı yastığa verecekken annemin tekrar bastonu kafama indirmesiyle bağırmamak için dudaklarımı ısırdım.
"Anne çık odadan!" diye bağırdığımda "Namussuzlar!" diye bağırarak odayı terk etti.
Başımı tutup "Lânet olsun!" diye bağırıp başımı yastıktan ayırdığımda Güneş bana bakıyordu. Gözümün önüne gelen çocukluğuyla birlikte hatırlamaya başladığım morluklar ilk kez kalbimi sızlatmıştı.
★★★★★
#Güneş
Patron bozuntusuyla oturmuş süt içtiğime inanamıyorum. Kesinlikle bir kabusun içindeyim! Ama benim yüzümden yaşadığı mide rahatsızlığı Handan Hanım gidince yine başlayınca bu sefer doktorlar ona iğne bile yapmıştı. Bol bol dinlemesini tavsiye edip bizi yalnız bırakınca kafeteryaya inip süt almıştım. Patron bozuntusu dudağının üstünde kalan sütü yalayıp "Güneş Hanım size bir soru soracağım ama yanlış anlamayın?" diye sorunca hayatımın ikinci şokunu yaşıyordum. Sütü yudumlayıp "Sizi dinliyorum." dedim.
"Şimdi siz ineğe tapıyorsunuz ya!" demesiyle öksürmeye başladım.
"Ay heyecanlanmayın sonuçta öküze taptığınızı söylemedim." dedikten sonra oturduğu yerden bana bakmaya devam etti. Öksürmemi biraz olsun dindirdikten sonra "Sizden âlâ öküz yok!" dedim sinirle.
"Bana mı tapıyorsunuz?" diye sormasıyla onu kesin öldürmek istedim.
“Cüneyt Bey!” diye sertçe uyardığımda gülümsedi.
"Ama siz de bunu biliniz ki sizden de âlâ inek yok!" demesiyle gözlerim kocaman açıldı. O ise sütünü yudumlayıp "Ama süt vermeyen bir ineksiniz!" dedi.
"Siz benimle nasıl böyle hat sizce konuşursunuz!" diye bağırıp elimdeki süt şişesini masaya bıraktım.
"Siz bana öküz derken hadsiz olmuyorsunuz da ben size inek deyince mi hadsiz oluyorum?" diye haklı bir soru sorunca sinirle "Ben gidiyorum. Sonuçta özrümü diledim!" dedikten sonra çantamı topladım.
Çantama eşyaları doldurup kenara bıraktıktan sonra içtiğim sütü komodinden alıp çöpe atacakken “Bitmediyse atmayın!” demesiyle “Ne yapayım? Hatıra diye saklayayım mı?” diye öfkeyle sordum.
“Dışarda gördüğünüz bir kedinin önüne döküp biraz iyilik yapabilirsiniz!” diye laf soksa da düşüncesinden dolayı duraksadım.
"Bir de hastaneden çıkış işlemlerimi yapınız. Sonra bana otelde bir oda rezervasyonu yapıp taksi çağırınız. Otele kadar eşlik edip daha sonra evinize gidebilirsiniz!" demesiyle duraklama dönemim anında son buldu.
"Sonunda istifa edeceğim!" diye bağırdım.
Siyah irisleri sevinçle açılıp "Gerçekten mi?" sorunca bu adamı sonunda boğacağıma emin oldum. Cevap veremeden oda kapısı açılıp içeriye Sedef Hanım girince bakışlarımız kesişti. Bana kötü kötü bakışlar attıktan sonra patron bozuntusuna bakıp "Aşkım!" diye koşa koşa yanına varıp dudaklarına sarıldı. Cüneyt Bey'in karşılık vermesiyle daha fazla bu görüntüye maruz kalmak istemediğimden dışarıya çıktım.
"Erkek değil mi? Yeter ki cinsel partneri olsun ağzına sıçsa umurunda olmaz!" diye nefretle söylenip aklıma içeride bıraktığım çantam gelince sinirlenip oflasam da kapıyı tık tıkladım.
Biraz bekledikten sonra Sedef Hanım "Gir!" diye ciyakladı. İçeriye girdiğimde Cüneyt Bey sütünü yudumluyordu. Zıkkım iç!
"Çantamı unutmuşum!" dediğimde Sedef Hanım başını Cüneyt Bey'in omzuna yaslayıp "Aşkım benim eve gidelim ben sana bakarım." dedi.
Algılarımı onlara kapatıp çantamı aldım. Odadan çıkacakken Cüneyt Bey "İyi geceler Güneş Hanım." demesine şaşırsam da ardıma dönmeden "Teşekkür ederim." diyerek odadan çıktım...